Suudi Arabistan’daki müzik enstitüleri kültür lisansı aldılar

Suudi Arabistan’da geçtiğimiz yıllarda düzenlenen bir konser.
Suudi Arabistan’da geçtiğimiz yıllarda düzenlenen bir konser.
TT

Suudi Arabistan’daki müzik enstitüleri kültür lisansı aldılar

Suudi Arabistan’da geçtiğimiz yıllarda düzenlenen bir konser.
Suudi Arabistan’da geçtiğimiz yıllarda düzenlenen bir konser.

Suudi Arabistan’daki iki müzik enstitüsü, müzik akademisi kurma kararından bir yıl sonra Kültür Bakanlığı’ndan lisanslarını aldılar.
Suudi Arabistan Kültür Bakanı Prens Bedr bin Abdullah bin Ferhan, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Suudi Arabistan’daki iki müzik enstitüsünün ilk lisanslarının verildiği duyuruldu” dedi. Suudi Kültür Bakanı, özel sektöre lisans başvurusu yapma çağrısında bulunduğu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Özel ve kâr amacı gütmeyen sektörlerle ilgilenen herkesi, çalışmalarına 90 gün sonra başlayacak olan özel bir platformda çeşitli kültürel alanlardaki enstitülere lisans başvurusu yapmaya davet ediyorum.”
Kültür Bakanlığı, Müzik Kurumları aracılığı ile Suudi Arabistan’daki müzik sektörünü düzenlemeyi, geliştirmeyi ve bu sektör içerisinde bulunan kişileri destekleyerek teşvik etmeyi hedefliyor. Ayrıca Bakanlık, müzikle ilgili alanlarda fikri mülkiyet haklarının korunmasını destekleme noktasında yetkili makamlarla birlikte çalışma kararı aldı.
Bakanlık eğitim kursları düzenlemeyi ve ilgili profesyonel programları onaylamayı ve söz konusu sektörde bulunan kişileri müzikal içerik üretme ve geliştirme konusunda teşvik etmeyi planlıyor.
Kültür Bakanlığı geçtiğimiz ağustos ayının sonlarında, biri sanat diğeri müzik olmak üzere iki akademinin kurulduğunu duyurmuştu. Sanat akademisi ilk etapta iki akademi şeklinde başladı. Söz konusu akademilerden biri olan Miras, Geleneksel sanatlar ve El Sanatları Akademisi, 2020 sonbaharında başvuru almaya başladı. Akademi, uzun ve kısa süreli programlar için toplamda bin öğrenci ve kursiyer hedeflerken Müzik Akademisi de 2021 yılından itibaren bin öğrenci ve kursiyer kabul edecek.
“Uluslararası Müzik Eğitim Merkezi” ve “Müzik Evi Eğitim Enstitüsü” müzik eğitimi faaliyeti alanında lisanslarını aldılar. Bu iki kurum, müzik alanında eğitim veren ve yetenek gelişimine katkıda bulunan profesyonel kurumlar olarak dikkat çekiyorlar.
Kültür Bakanlığı, Suudi yetenekleri destekleme, kültürel ve sanatsal becerilerini geliştirme noktasında Teknik ve Mesleki Eğitim Genel Kurumu ve Eğitim ve Öğretim Değerlendirme Kurumu ile iş birliği içinde çalışıyor. Söz konusu iki lisansın verilmesi, kültür ve sanat alanlarında profesyonel eğitim enstitülerinin kurulması kapsamındaki projenin başlatılmasına yönelik gerçekleşti.
Bakanlık ayrıca sanat sektörünü geliştirmenin yanı sıra çeşitli branşlarda eğitim ve öğretim fırsatları yakalamayı da hedefliyor.
Prens Bedr’in 90 gün sonra başlayacağını duyurduğu online platform, tiyatro, müzik, edebiyat, yayıncılık, tercüme ve müze gibi kültürel ve sanatsal alanlarda, çeşitli lisans imkanları sağlıyor.
Tiyatroyla ilgilenenlere Sahne Sanatları Eğitim Lisansı sağlayan program, müzikle ilgilenenler için Müzisyen, Akustik Yönetim ve Müzik Prodüksiyon Eğitimi alanları olmak üzere üç farklı lisans sunuyor.
Edebiyat, yayıncılık ve tercüme alanlarında da iki farklı ruhsat bulunuyor. Bunlar, Edebiyat Kurumu Faaliyetleri ile Edebi Temsilci ruhsatları. Program müze alanında da müze küratörü adına verdiği Müze Ruhsatı sağlıyor.



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology