Libya'da ateşkesin önündeki en büyük engel: Paralı askerler ve yabancı savaşçılar

Libya’ya daha fazla sayıda paralı askerin geldiğine dair haberler, savaşın yeniden başlayabileceği endişelerini artırıyor

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Libya'da ateşkesin önündeki en büyük engel: Paralı askerler ve yabancı savaşçılar

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Libyalıların büyük bir bölümü, çatışan tarafların binlerce paralı asker ve yabancı savaşçıyı Sirte ve Cufra yakınlarına yerleştirmesinden ötürü savaşın yeniden patlak vermesinden endişe ediyorlar.  Öte yandan yurt içinden ve uluslararası camiadan söz konusu unsurların Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından belirlenen süre dolmadan ülkeden hızla uzaklaştırılması gerektiğine dair çağrılar yapılmaya devam ediyor.
UMH ve LUO tarafından oluşturulan 5+5 Ortak Askeri Komite, Cenevre’de 23 Ekim'de, paralı askerler ve yabancı savaşçıların anlaşmanın imzalandığı tarihten itibaren üç ay içinde Libya'yı terk etmelerini şart koşan kalıcı bir ateşkes anlaşmasına vardı. Ancak şuana kadar bu şart yerine getirilebilmiş değil. Bu durum, bazıları tarafından ‘Libyalı taraflar arasındaki siyasi diyalogun başarısız olması halinde her an çatışmanın yeniden alevlenmesinin gerekçesi’ olarak görülüyor.
UMH güçlerinden Ortak Askeri Komite üyesi Albay Mustafa Ali Yahya yaptığı açıklamada, “Komite, belirlenen süre sona ermeden önce, uzman görevliler aracılığıyla anlaşmanın sahada uygulanması için sürekli olarak çalışmaktadır. Ancak koşullar ve araya giren faktörler anlaşmanın uygulanmasını etkileyebilir” ifadelerini kullandı.
Komitenin çalışmalarıyla ilgili karşılaştığı zorluklardan ve engellerden bahseden Albay Yahya, anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak için çağrıda bulunarak, “Cenevre'de varılan anlaşma uygulanmadıkça, sahadaki durumun savaşa yaklaştığı veya uzaklaştığı söylenemez” şeklinde konuştu.
Öte yandan Fransa, ‘paralı askerlerin Libya’dan çıkarılmasıyla ilgili gecikme’ ve ülkeye başka paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların da geldiği şeklindeki haberlerin teyit edilmesi karşısında, çatışan taraflara, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde ‘yabancı güçlerin uzaklaştırılması, herhangi bir saldırgan eylemde bulunmaktan kaçınılması ve siyasi sürece girilmesi’ çağırısında bulundu. Libya krizinin askeri çözümü olmadığını bir kez daha vurgulayan Fransa, önceliğin ateşkes anlaşmasını uygulamak olduğuna inandığını belirtti.
Fransa ve ABD’den yapılan yeniden çatışmalara dönülmemesi çağrıları, Libyalıların büyük bir bölümünün askeri çatışmaların yeniden patlak vermesine karşı korkularının artmasını engelleyemedi. Libyalılar, binlerce paralı askerin ve yabancı savaşçının, ülkeden derhal çıkarılması ve askeri anlaşmanın diğer şartlarının da uygulanmasına devam edilmesini talep ettiler.
UNSMIL Genel Sekreter Vekili Stephanie Williams, bu ayın başlarındaki Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun ikinci turunun üçüncü çevrimiçi toplantısında, ‘Libya'da şuan 20 bin paralı asker ve yabancı savaşçının olduğunu, bunların belirli bir bölgede değil, ülke geneline yayılan on askeri üsde bulunduklarını ve bu durumun Libya’nın egemenliğine yönelik korkunç bir ihlal’ olduğunu vurguladı.
Buna karşın UMH Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklamada, “UNSMIL Genel Sekreter Vekili, olayları isimleriyle tanımlamalı, kimin silah ve paralı asker taşıma sürecini başlattığını ve BM Genel Sekreteri'nin gözü önünde başkente saldırdığını netleştirmek zorundadır” ifadeleri yer aldı.  Öte yandan LUO Sözcüsü General Ahmed el-Mismari yaptığı açıklamada LUO lideri Mareşal Halife Hafter'in, Trablus savaşında savaşanların LUO güçleri olduğunu, başka kimsenin olmadığını vurguladığını belirtti.
Diğer yandan UMH hükümetine bağlı askeri bir yetkili, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) aktardığı açıklamalara göre önümüzdeki günlerde Trablus’a ‘yeni bir paralı asker grubu’ geleceğine dair haberleri yalanladı. Dün Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan askeri yetkili, bazı kişilerin ‘siyasi süreci baltalamak ve bozmak amacıyla yanlış ve sorumsuzca açıklamalar yaptığını’ söyledi.
Askeri yetkili, Ortak Askeri Komite üyelerinin ‘her iki tarafın da paralı askerleri ve yabancı savaşçıları uzaklaştırma sürecini tartıştıklarını vurgulayarak, “O halde nasıl olurda yeni paralı askerler veya yabancı savaşçıların getirildiği söylenebilir? Siyasi bir çözüme giden yolda ilerlemek istiyorsak bu yalanlara bir son verilmeli” ifadelerini kullandı. Askeri yetkili, bazılarının, ‘bu unsurların ülkeden çıkarılmasını önlemek için kalıcı bir ateşkes sağlama sürecini tehdit eden engeller koyduğunu’ da sözlerine ekledi.
UMH’nin 4 Haziran’da başkent Trablus’un idari sınırları dahilinde tamamen kontrolü ele geçirdiğini duyurmasının ardından LUO ve UMH güçleri, Sirte ve Cufra şehirlerinin yakınlarına konuşlandırıldı. Her ne kadar savaş cephelerinde zaman zaman çatışmalar yaşansa da UNSMIL’in yeni bir yönetim oluşturulmaya başlanması ve Cenevre Anlaşması uyarınca 2021 yılı sonunda başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılmasını güvence altına alacak şekilde siyasi sürecin tamamlanması için zamana karşı yarıştığı bir dönemde ateşkes anlaşmasına yönelik herhangi bir ihlal kaydedilmedi.



Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Yüksek Savunma Konseyi'nin Filistinlilerin silahlarını teslim etmelerine istemesi Hamas'ı Lübnan'da zor durumda bırakıyor

Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında toplanan Yüksek Savunma Konseyi, hükümete Hamas'ı Lübnan topraklarını ulusal güvenliğe zarar verecek eylemler için kullanmaması konusunda uyarması yönünde tavsiye kararı aldı (Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Hamas ile Lübnan otoritesi arasındaki ilişki iç savaştan bu yana görülmemiş bir noktada. Mart ayında İsrail'e roket fırlatmasının ardından Lübnan Yüksek Savunma Konseyi'nin Cuma günü hareketin adını anarak Lübnan topraklarını ülkenin “ulusal güvenliğine zarar verecek eylemler” için kullanmaması konusunda uyarıda bulunması, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bu ayın 21'inde Beyrut'a yapması beklenen ziyareti sırasında akıbetine karar verilmesi beklenen Lübnan'daki Filistin silahları meselesine yaklaşımda önemli bir gelişme teşkil ediyor.

Lübnan'daki Hamas liderleri Yüksek Savunma Konseyi'nin duyurusu hakkında yorum yapmaktan kaçınırken, Şark'l Avsat'a konuşan kaynaklar hareketin liderliği tarafından daha sonra bir açıklama yapılacağını söyledi.

Lübnan ordusu geçen ay yaptığı açıklamada 22 ve 28 Mart 2025 tarihlerinde işgal altındaki Filistin topraklarına yönelik iki roket fırlatma operasyonu gerçekleştiren, aralarında Lübnanlı ve Filistinlilerin de bulunduğu grubun tespit edildiğini duyurmuş, bunun sonucunda bazı grup üyelerinin tutuklandığını ve iki operasyonda kullanılan mekanizma ve ekipmanların ele geçirildiğini kaydetmişti. Daha sonra AFP'ye konuşan bir güvenlik kaynağı da Lübnan ordu istihbaratının ikisi Filistinli, biri Lübnanlı olmak üzere Hamas mensubu üç kişiyi tutukladığını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın kısa süre önce üst düzey bir Lübnanlı kaynaktan aktardığına göre Lübnanlı yetkililer Hamas'tan roket saldırısına karıştıkları gerekçesiyle aranan diğer kişileri de teslim etmesini isteyecek.

Hamas'ın Katar kararı

Siyasi yazar Kasım Kassir Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte Yüksek Savunma Konseyi'nin tutumunun Lübnan'ı bir çatışma arenasına dönüştürmeyi reddeden resmi tutumla uyumlu olduğunu ve son gelişmelerden sonra bunun Lübnan'ın çıkarına olduğunu belirterek edindiğimiz bilgilere göre Hamas Lübnan'ın güvenliğine önem veriyor ve Lübnan'ın güvenliğine zarar vermeyi reddetiğini belirtti. Bir soruya cevaben Kassir, “Hamas'ın kararının şu anda liderliğinin bulunduğu Katar'da olduğunu” açıkladı.

Sınırlı seçenekler

Hamas'ın Lübnan'daki mevcut durumunu yakından izleyenler, örgütün kuşatıldığı ve çok sınırlı seçeneklere sahip olduğu, Lübnan devletinin kendisinden silahlarını teslim etmesini istemeye kadar varan taleplerine yanıt vermekten başka çaresi olmadığı konusunda hemfikir.

Filistinli bir araştırmacı olan Tatweer Studies Center direktörü Hişam Dabsi Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmelerde bulundu: “Yüksek Savunma Konseyi'nin kararları, Lübnan topraklarındaki Filistin silahlarının dosyasını açmayı amaçladığı için doğru yönde atılmış bir adımdır. Karar bir uyarı ve yargı denetimi içermekle birlikte, Filistinli olsun ya da olmasın, Hamas olsun ya da olmasın, herhangi bir tarafın yasalar dışında yürüttüğü herhangi bir askeri faaliyete karşı kesin bir siyasi duruş da taşımaktadır. Dolayısıyla bu adımın herkesi sorumluluklarının önüne koyduğuna ve Hamas'ın Ayn el-Hilve kampında arananların teslim edilmesi konusunda işbirliği yapması gerektiğini vurguladığına inanıyorum.

Bu gerçekleşmediği takdirde sürecin katı bir güvenlik ve yargı yoluna gireceğine şüphe yoktur.”

“Hamas önümüzdeki günlerde Lübnan meşruiyetinin egemenliğine bağlılığı ve Lübnan devleti ve kurumlarıyla işbirliği yapma konusundaki iyi niyetinin bir göstergesi olarak aranan kişileri teslim edip etmeyeceği ya da bundan kaçınmaya devam edip etmeyeceği konusunda bir sınavla karşı karşıya” diyen Dabsi, ”Hareketin önünde çok fazla seçenek yok, ya kendisini Lübnan meşruiyetine karşı çıkma ve isyan etme kategorisine sokacak ki bu da Ya kendisini Lübnan'ın meşruiyetine itiraz ve isyan kategorisine sokar ki bu çok maliyetli bir seçenektir ya da pozisyonunu yeniden gözden geçirir ve Lübnan devletinin taleplerine yanıt verir ki bu benim açımdan en olası seçenektir, özellikle de sağlam olmayan iç durumu ve bu aşamadaki zayıf durumu göz önüne alındığında şu anda tırmandırıcı bir itirazda bulunmak için gerçek bir fırsatı olmadığı için. Ayrıca İran ile çalışmaya devam eden aşırılık yanlısı eğilimler ile bu askeri çıkmazdan kurtulmaya çalışan ve Müslüman Kardeşler'in daha geniş çerçevesi içinde siyasi bir hareket olarak yeniden dönmeyi arzulayan diğer eğilimler arasında ciddi iç bölünmelerden muzdarip.”

Abbas'ın Beyrut'a yapacağı ziyaretin hedefleriyle ilgili olarak Dabsi şunları söyledi: “Yeni dönem, devletin egemenliğini Filistin kampları da dahil olmak üzere tüm topraklara yayma ve Suriye rejiminin Bekaa ve Nameh'teki Filistin askeri varlığının tasfiyesini tamamladıktan sonra kamplardaki silah olgusunu sona erdirmek için Filistin Yönetimi tarafından desteklenen bir Lübnan yol haritası geliştirmeye çalışma gibi tarihi bir görevle karşı karşıya olduğundan, iki meşruiyet arasındaki resmi ilişkilerin uluslararası, bölgesel ve Lübnan'daki gelişmeler ışığında yeniden düzenlenmesinden daha önemli bir hedef yoktur.”

Hamas'ın Lübnan'daki rolünün evrimi

Hamas'ın Lübnan'daki varlığı geçtiğimiz yıllarda medya, siyasi, kültürel, sosyal ve kitlesel faaliyetlerle sınırlı kalırken, hareketin güvenlik ve askeri faaliyetlerdeki yükselişi Aralık 2022'de Kuzey Kulesi kampında meydana gelen patlamadan sonra ortaya çıkmaya başladı; o dönemde patlamanın dizel yakıt deposunda çıkan ve Hamas'a ait bir mühimmat deposuna sıçrayan bir yangından kaynaklandığı bildirilmiş, Hamas ise konuyu yalanlayarak Koronavirüse (COVID-19) karşı koruma sağlayan malzemelerin bulunduğu bir depodaki elektrik kontağından kaynaklandığını söylemişti.

Güney Lübnan'daki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampındaki ortak güvenlik gücü dışında Hamas'ın hiçbir askeri ya da güvenlik operasyonu kaydedilmedi. Ancak El-Aksa Tufanı Operasyonu ve Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki Ayn el-Hilve Filistin mülteci kampını dönüştürmesiyle durum tamamen tersine döndü. Güney Lübnan, Gazze'ye destek cephesine dönüştü. Bu durum, hareketin askeri kanadı olan Kassam Tugayları ve diğer silahlı grupların, Hizbullah'ın gözetimi ve kontrolü altında kalmasına rağmen, Lübnan topraklarından işgal altındaki Filistin topraklarına askeri operasyonlar düzenlemesine ve roket fırlatmasına yol açtı.

Ekim 2023'ten bu yana hareket, Lübnan'daki üyelerine ve liderlerine yönelik birçok suikasta maruz kalmıştır ve bu suikastlar devam etmektedir. İsrail, Ocak 2024'ün başlarında Beyrut'un güney banliyölerinde hareketin başkan yardımcısı Salih el-Aruri'yi hedef almıştı.