Lübnan: Mevduat sahipleri, paralarını Hizbullah’ın finans kurumundan çekiyor

7 Aralık’ta Beyrut’ta bir döviz bürosu (Reuters)
7 Aralık’ta Beyrut’ta bir döviz bürosu (Reuters)
TT

Lübnan: Mevduat sahipleri, paralarını Hizbullah’ın finans kurumundan çekiyor

7 Aralık’ta Beyrut’ta bir döviz bürosu (Reuters)
7 Aralık’ta Beyrut’ta bir döviz bürosu (Reuters)

Hizbullah’a bağlı Karzu’l Hasen kuruluşunun hacklenmesi konusu, Lübnan’da özellikle çok sayıda mevduat sahibinin mevduatlarını çektiğinin tescil edilmesiyle birlikte hala etkisini sürdürüyor.
Kuruluş, hackerların daha fazla bilgi ifşa etme tehdidinde bulunmasının ardından 30 Aralık gününe kadar internet sitesini geri almayı başaramamıştı. Konu hakkında bilgi sahibi olan kaynakların Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre, mevduat sahiplerinin isimlerinin ifşa edilmesiyle ortaya çıkan sürecin yankıları, özellikle Hizbullah ile bağlantılı diğer kurumların yanı sıra ABD’nin daha önce Karzu’l Hasen için uyguladığı yaptırımların kendilerini etkileyebileceği korkusuyla, bazı müşterilerin hesaplarını kapatıp paralarını çekmesiyle görülmeye başladı. Durum, bilgisayar korsanlarının mevduat sahipleriyle mesaj yoluyla iletişim kurup, mevduatlarını geri çekmeleri çağrısı yapması sonrasında gelişti. Kaynaklar, bazı müşterilere e-postalar aracılığıyla ulaşıldığını söylerken, bazılarının kuruluşa verdikleri bilgilerde mail adreslerinin yer almadığını söyledi. Kaynaklar, bu durumun, özellikle sosyal medya üzerinden kuruluşa desteğini duyuranlar olmak üzere, Hizbullah ve yandaşlarının karşıt bir kampanya yürütmesine yol açtığını kaydetti. Kaynaklar ayrıca, yaşananların Hizbullah’a karşı yürütülen kampanyaların bir parçası olduğuna dikkati çekti.
Ekonomist Violet Balla, bu ihlalin, şüphesiz ki kurumu ihlal ettiğini ve mevduat sahiplerinin kuruma olan güvenini etkileyeceğini belirtti. Şarku’l Avsat’a konuşan Balla, “Bu korsanlıkla, ‘dernek’ lisansı ile kurulan kurumun bir bankacılık kurumu olarak hukuka aykırılığına bakılmaksızın, artık bir ‘bankacılık gizliliği’ olarak kabul edilebileceği bir şeyi kalmamıştır. Sonuç olarak bu ihlal, özellikle ABD yaptırımları listesine dahil edildiği için, kendisine, geleceğine, gizliliğine ve verdiği kredilerin garanti kapsamına olan güveni sarsacaktır. Eğer müşterileri, özellikle Şiiler olmak üzere belli bir sınıftansa ve onunda duygusal olarak ilgilenen partinin yandaşlarıysa, yaşananların bir yansıması olacak. Geçmişte olduğu gibi, durumla başa çıkma konusunda çekingenlik kaydedeceğinde hiç şüphe yok. Faaliyetini tamamlayacak başka formüller arayarak çalışma düzenini değiştirecek” ifadelerini kullandı.
Ekonomist, “Korsanlık yoluyla açıklanan hesaplar ve isimlerin doğru olmadığını söylemek, bu kurumun gün geçtikçe daha fazla ilgi odağı haline gelmesinden sonra yaşananların özünü etkilemeyecektir. Esas olarak onlar, yaptırımlar listesindedirler ve sonuç olarak kovuşturma, daha fiziksel ve ahlaki olarak yürütülür olacaktır” dedi. Violet Balla, Lübnan’da onlarca şubesi olan bir bankacılık kurumu olarak faaliyet göstermiş Kard el-Hasan’ın, ‘aslında yasadışı bir kurum olduğunu, Merkez Bankası tarafından ruhsat almadığını, çalışmalarını Lübnan bankacılık sistemi dışında, yani Merkez Bankası ve Bankacılık Denetim Komitesi’nin gözetimi dışında yürüttüğünü’ söylerken, “Belki de sistemlerini koruyacak kadar sağlam olmadıkları için hacklenmelerini kolaylaştıran şey bu oldu” ifadelerini kullandı.
Kuruluş, 30 Aralık’ta korsanlık faaliyetinde ifşa edilen bilgilerin yanı sıra mevduat sahiplerinin isimlerinin yanlış olduğunu belirttiği ilk açıklaması sonrasında yeni bir açıklama daha yaptı. Kuruluş, “Yaşanan ihlal, harici bir bilgi ağı tarafından yapılmıştır. Kısmi ve sınırlıdır. Kilitli ve güvenli esas ağa ulaşmamıştır ve kuruluştaki birçok etkin hesabı etkilememiştir. Kurum ile iş yaptığından şüphelenilen isimlerin çoğunun, kuruluşta kayıtlı herhangi bir hesabı bulunmuyor” açıklamasında bulundu. Karzu’l Hasen, bahsedilen isimlerin çoğunluğunun, mevduat sahibi hissedarların değil, borç alan müşterilerin olduğunu ve bu isimlerin kuruluşun eski kredilerinden yararlananlar olduğunu kaydetti.
Kuruluş, “Derneğin finansal beyanatları olarak listelenen mali rakamların çoğu yanlıştır. Kuruluş genellikle rakamlarını ve başarılarını medyada şeffaf bir şekilde duyurur. Karzu’l Hasen, sadece konut, eğitim, ilaç vb. gibi çeşitli ihtiyaçları karşılamak üzere kredi arayanlara faizsiz krediler vermekle ilgilenir. Bu kredilerin finansmanı, muhtaç insanlara destek olmak isteyen hissedarların ve abonelerin parasından temin ediliyor” açıklamasında bulundu.
Karzu’l Hasen’in son dikkat çekici faaliyetinin, birkaç hafta önce Beyrut’un güney banliyölerinde açık şekilde ABD doları cinsinden ATM’ler kurması olduğu biliniyor. Bu durum, Lübnan’da olumsuz tepkilere yol açtı. Son tepki ise İlerici Sosyalist Parti lideri Velid Canbolad’dan geldi. Öyle ki iki gün önce Hizbullah’ın Lübnan’daki boşluktan yararlanıp, hükümetin kurulmasına engel olduğunu söyleyen Canbolad, “Lübnan’daki merkezi güç, yani Hizbullah’ın temsil ettiği İran, ABD Başkanı seçilen Joe Biden’ı Lübnan meselesi, füzeler, Irak, Suriye ve Yemen konusunda Tahran ile müzakerelere başlamasını bekliyor. Lübnan’daki boşluktan nasıl faydalandıklarını görüyoruz. Kendi bölgelerine ATM kuranlar kişi başına 5 bin dolara kadar nakit çekebilirken, normal bir Lübnan vatandaşı ise bankalara gidip aşağılanıyor ve Lübnan para biriminde oldukça küçük bir miktar çekebiliyor” ifadelerini kullanmıştı.
Aylar önce Lübnan’da başlayan finansal kriz sırasında, Karzu’l Hasen ile borçluları arasında bir ‘çatışma’ kaydedildi. Kredi alanlar, kendilerine yeşil para birimi (dolar) veya karaborsadaki döviz kuruna göre ödeme yapılmasını istiyordu.



Berri Şarku'l Avsat'a konuştu: Cumhurbaşkanlığı seçimi zamanında yapılmalı

 Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri seçim tarihinin ertelenmemesinde ısrar ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri seçim tarihinin ertelenmemesinde ısrar ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
TT

Berri Şarku'l Avsat'a konuştu: Cumhurbaşkanlığı seçimi zamanında yapılmalı

 Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri seçim tarihinin ertelenmemesinde ısrar ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri seçim tarihinin ertelenmemesinde ısrar ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, iki yılı aşkın süredir devam eden cumhurbaşkanlığı boşluğunun ardından, cumhurbaşkanını seçmek üzere 9 Ocak'ta yapılması planlanan parlamento oturumunun gerçekleştirilmesi için çabaların sürdüğünü belirtti. Berri, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, erteleme gibi bir niyetinin olmadığını ve siyasi güçlerden bu yönde bir talep almadığını yineledi.

Şu anda çabalarının seçimlerin başarısına odaklandığını vurgulayan Berri, bir sonraki hükümet, başbakanın ismi ve bakanlar kurulu hakkında önceden mutabakata varmaya çalıştığı yönündeki söylentileri yalanlayarak, “Cumhurbaşkanlığı her şeyden önce gelir” dedi. Diğer konuların açık bir siyasi ve anayasal yolu olduğuna işaret eden Berri, cumhurbaşkanının başbakanı seçmek için yürüttüğü bağlayıcı parlamento istişarelerine ve cumhurbaşkanı adayının hükümetin şekli konusunda milletvekilleriyle yürüttüğü bağlayıcı olmayan istişarelere atıfta bulundu.

Berri, müttefiki eski Milletvekili Velid Canbolat'ın Lübnan Ordu Komutanı General Joseph Avn'ı cumhurbaşkanı olarak desteklemesi konusunda yorum yapmaktan kaçınarak, “Her şey oturumda netleşecek” dedi. Berri daha önce yaptığı açıklamalarda, Avn'ın seçilmesi için ordu komutanı da dahil olmak üzere üst düzey yetkililerin seçilmelerinden en az iki yıl önce görevlerinden istifa etmelerini gerektiren kanun için bir anayasa değişikliği yapılması gerektiğini söylemişti. Diğer bir olasılık da Avn'ın oturumda en az 86 oy alarak seçilmesinin, eski Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ın seçilmesinde olduğu gibi ‘örtük bir değişiklik’ olacağı yönünde.

Hizbullah'ın parlamento bloğu üyesi olan milletvekili Hüseyin el-Hac Hasan dün yaptığı açıklamada, seçim oturumu için yeter sayının 86 milletvekili olduğu göz önüne alındığında, “Şu ana kadar tüm yeter sayının yeni bir cumhurbaşkanı seçmek için üzerinde anlaştığı bir isim yok” diyerek Avn'ın bu fikir birliğine sahip olmadığını ima etti.

Sputnik'e yaptığı açıklamada el-Hac Hasan, Hizbullah'ın cumhurbaşkanı seçilmesi için devam eden temasların bir parçası olduğunu, ancak mevcut aşama, ilgili ekipler arasında sürekli istişareler ve iletişimden ibaret olduğu için Hizbullah’ın bu istişarelerin seyri hakkında şu anda açıklayacağı bir şey olmadığını söyledi. Hasan, bu temas ve toplantıların önümüzdeki dönemde artacağını ve sonuçlarının 9 Ocak'ta yapılması planlanan parlamento oturumuna aktarılacağını ifade etti. Bloğunun ‘cumhurbaşkanlığı için henüz herhangi bir adaya karar vermediğini’ belirten Hasan, öne sürülen isimler üzerindeki tartışmaların halen devam ettiğini açıkladı. Bloğun resmi tutumunun siyasi müttefikleriyle koordinasyon sağlandıktan sonra açıklanacağını ifade eden Hasan, destekleyecekleri adayın net bir resmini elde etmek için şimdilik beklemenin en iyisi olduğunu vurguladı.

Hizbullah'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde egemenlik konusunu göz ardı etmediğini belirten Hasan, çoğu siyasi partinin ‘egemenliğin niteliğinden’ bahsettiğini, ancak bir sonraki cumhurbaşkanında bulunması gereken güç, proje, inisiyatif ve reform ve değişim iradesi gibi birçok nitelik olduğunu söyledi.

Hasan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yönetim ve ekonomide reform yapmak, mali ve parasal politikaları iyileştirmek, devlet kurumlarını yeniden inşa etmek, aynı zamanda Lübnan'ın güçlü yönlerini koruyup geliştirmek ve Siyonist düşmana karşı Lübnan'ın kazanımlarını korumak için çalışan reformist bir cumhurbaşkanı istiyoruz.”

Aynı bağlamda Milletvekili Abdurrahman el-Bizri de ‘bu aşamada gerekli olanın, reformları gerçekleştirmek için net bir yönelime sahip ve Taif Anlaşması’na ikna olmuş bir cumhurbaşkanına sahip olmak olduğunu’ vurguladı. LBCI'ye verdiği demeçte ‘ordu komutanının ordu dosyasını yönetmeyi başarmış Maruni bir şahsiyet olduğunu, ancak seçilmesi için anayasa değişikliği gerektiğini’ vurgulayan el-Bizri sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Soru şu: Bu aşamada siyasi mi, ekonomik mi yoksa askeri bir isme mi ihtiyacımız var? Bence siyasi bir isme ihtiyacımız var.”