Mısır- Etiyopya gerilimi ‘baraj anlaşmazlığını’ derinleştiriyor

Nahda Barajı. (AFP)
Nahda Barajı. (AFP)
TT

Mısır- Etiyopya gerilimi ‘baraj anlaşmazlığını’ derinleştiriyor

Nahda Barajı. (AFP)
Nahda Barajı. (AFP)

Kahire - Addis Ababa hattındaki tansiyon, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün açıklaması sonrasında yeniden yükseldi. Açıklama, Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından Mısır’ın iç işlerine ‘açık müdahale’ olarak nitelendirildi. Mısır ve Etiyopya’nın karşılıklı açıklamaları Nahda (Rönesans) Barajı ile ilgili planlanan üçlü müzakerelerin öncesinde gerilimi artırıken Afrika Birliği (AfB) uyarıda bulundu. Birlik, tarafların ‘aralarındaki çatışmayı derinleştirebilecek ve Etiyopya’nın Nil Nehri’nin ana kolu üzerinde inşa ettiği barajın doldurulması ve işletilmesi ile ilgili kurallar konusunda anlaşmayı zorlaştırabilecek’ bir çıkmaz döneminin ardından müzakere çağrısında bulundu.
Mısır Dışişleri Bakanlığı, Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün Mısır’ın içişleriyle ilgili açıklamalarına dair Etiyopya’nın Kahire maslahatgüzarını ‘açıklama yapmaya’ çağırdı. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Müfti, geçen salı günü bir basın toplantısı düzenledi. Amharca dilinde, “Sudan ve Mısır, Nahda Barajı’nın kendilerine hiçbir şekilde zarar vermeyeceğini biliyor. Ancak ikisinin de bundan daha büyük planları var” dedi.
Etiyopya’nın Mısır Büyükelçisi Müfti, başta Mısır olmak üzere iki ülkenin ‘patlak veren yerel sorunlarla uğraşmak yerine’ Nahda Barajı’nı adeta ‘sebep olarak’ kullandıklarını belirtti. AFP’nin haberine göre Dina Müfti, Mısır’daki İslamcıların koşullarından örnek verdiği açıklamasında şunları söyledi:
“Teşhir etmek istemiyorum. Ancak Kahire’de, Mercato (Addis Ababa’nın en büyük açık pazarı) on katı büyüklüğünde bir alan var. İçerisinde İslamcılar yaşıyor ve kapalı. Burası mezarlık olarak anılıyor.”
Tüm bu durumların tehlikesine dikkat çeken Müfti, “Nahda Barajı’nın kendilerine zarar vermeyeceği biliyorlar. Dikkatlerini iç sorunlardan uzaklaştırıyorlar” ifadelerini kullandı. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız da 31 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Müfti’nin söz konusu ifadelerini ‘açık bir ihlal’ olarak nitelendirerek bunları kesinlikle kabul edilemez olarak niteledi. Hafız söz konusu ifadelerin AfB’nin kuruluş yasasında öngörülen yükümlülüklerden kategorik olarak ayrılmayı temsil ettiğini, kardeşlik ve diğerlerine saygıyı içeren Afrika değerlerinden bir sapma olarak kabul edildiğini dile getirdi. Ahmed Hafız sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mısır devletine yönelik bu saldırı ve iç işlerine yönelik bu tür bir hakaret, Etiyopya’nın iç ve dış birçok düzeyde birbirlerini takip eden başarısızlıklarını örtmek için düşmanca bir tavrın ve gerilimi artırma yaklaşımının devamı niteliğindedir.”
Son Tigray Bölgesi krizine atıfta bulunan Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Etiyopyalı sözcünün birçok çatışmaya ve insani trajediye tanık olan ülkesindeki kötüleşen duruma dikkat etmesi daha iyi olurdu” değerlendirmesinde bulundu.
Mısır ve Etiyopya, 2011’den bu yana Mavi Nil’in üzerine inşa edilen ve Mısır ile Sudan’da Nil suyu paylarına ilişkin endişelere yol açan Nahda Barajı nedeniyle çatışma halinde. İki ülke, Sudan ile birlikte barajın işletilme ve doldurulma mekanizmaları üzerinde anlaşmaya varmak için yaklaşık 10 yıldır zorlu müzakereler yürütüyor. Ancak aradan geçen yıllara rağmen herhangi bir anlaşmaya ulaşılamadı. AfB’nin yanı sıra ABD, Avrupa Birliği (AB), Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) bu yılın başından beri uzmanlar ve gözlemciler aracılığıyla müzakerelere katılıyor. Son toplantı ise 21 Kasım’da gerçekleşti. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Müfti, son basın toplantısında yaptığı açıklamada, AfB’ye başkanlık eden Güney Afrika’nın ilgili üç ülkeyi gelecek pazar günü Nahda Barajı hususunda bir toplantıya davet ettiğini söyledi. Müfti, söz konusu toplantının, Hartum’un müzakere yaklaşımını değiştirme talebinin ardından, müzakerelerin yaklaşık 1 ay boyunca durdurulması sonrasında bir ilk olacağını belirtti.
Dina Müfti ayrıca Güney Afrika’nın çağrısının, AfB’nin  bir sonraki başkanlığının 2021’de Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne devredilmesine atıfla, ‘zamanla rekabet’ çerçevesinde geldiğini belirtti.
Aynı şekilde Mısır’ın eski Su Ürünleri ve Sulama Bakanı Muhammed Nasruddin Allam, Etiyopya’nın açıklamalarının ‘Mısır’ın son başarılı uluslararası hamleleri, Mısır-Sudan yakınlaşması ve Sudan ile ilişkilerinin sarsılması’ hususunda yaşanan büyük endişeleri yansıttığını vurguladı. Allam yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın iç krizlerine ve komşularıyla bölgesel sorunlarına rağmen Mısır’daki insan haklarına ilişkin eleştirileri dolayısıyla şaşkınlığını dile getirdi. Mısırlı yetkili, ülkesinin halen ‘öfkesini kontrol etmekte’ olduğuna ve Etiyopya’nın geç olmadan gafletinden uyanması gerektiğine dikkati çekti. Kahire, Nahda Barajı’nın doldurulması ve işletilmesi hususunda ‘Mısır’ın su haklarını koruyacak şekilde’ bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılması gerektiğini belirtiyor. Barajı 74 milyar metreküp su ile doldurmak isteyen Etiyopya ise bunun ekonomik kalkınma için gerekli olduğunu savunuyor. Addis Abada, 21 Temmuz’da barajdaki ilk iki pompanın test edilmesini sağlayacak olan 4,9 milyar metreküplük rezervuarın doldurulmasının ilk aşamasını tamamladığını duyurdu.



Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.