Aile şirketleri, Suudi ekonomisine yaklaşık 216 milyar dolar katkıda bulunuyor

Suudi Arabistan'da gerçekleştirilen anket çalışmalarına göre inovasyon, yenilenme ihtiyacı ve iş maliyetindeki artış önümüzdeki yılın temel zorluklarını teşkil ediyor.

Suudi Arabistan'daki hisse senetleri, Kovid-19 salgının olumsuz yansımalarına rağmen 2020 yılını pozitif endeksle kapattı. (Reuters arşiv)
Suudi Arabistan'daki hisse senetleri, Kovid-19 salgının olumsuz yansımalarına rağmen 2020 yılını pozitif endeksle kapattı. (Reuters arşiv)
TT

Aile şirketleri, Suudi ekonomisine yaklaşık 216 milyar dolar katkıda bulunuyor

Suudi Arabistan'daki hisse senetleri, Kovid-19 salgının olumsuz yansımalarına rağmen 2020 yılını pozitif endeksle kapattı. (Reuters arşiv)
Suudi Arabistan'daki hisse senetleri, Kovid-19 salgının olumsuz yansımalarına rağmen 2020 yılını pozitif endeksle kapattı. (Reuters arşiv)

Suudi Arabistan'da faaliyet gösteren İş Desteği Gözlemevi dün, aile şirketlerinin durumunu, ulusal ekonomi üzerindeki etkilerini ve gelecekteki eğilimleri ile ülkenin Vizyon 2030 ilişkilerini inceleyen özel bir çalışma gerçekleştirdi. Ülkedeki işletmelerin yaklaşık yüzde 63'ünü temsil eden 538 kuruluşun Suudi Arabistan'ın gayri safi yurtiçi hasılasına (GSYİH) yaklaşık 810 milyar riyal (216 milyar dolar) katkıda bulunduğu belirlendi.
Çalışmada aile şirketlerinin yüzde 92’sinin, yüzde 45’i Riyad, yüzde 28’i Mekke ve yüzde 18’i doğu şehirlerinde olmak üzere temel bölgelerde bulunduğuna işaret edildi. Uluslararası statüye sahip olan aile şirketlerinin dünyadaki toplam şirket sayısının yüzde 70 ila 90'ını temsil ettiğini belirten çalışma; Suudi Arabistan Krallığı da dahil olmak üzere tüm ülkelerde farklı standartlara sahip olduklarını ortaya çıkardı. Aynı zamanda bu şirketleri kuranların ardından birden fazla neslin elinde büyüyüp gelişerek ulusal ekonominin gelişimine katkıda bulunduklarını gözler önüne serdi.
Riyad Ticaret ve Sanayi Odası’na bağlı gözlemevinin gerçekleştirdiği çalışma; Krallık'taki aile şirketlerinin sorumlu ortaklık şirketleri, limited şirketler, ortak girişimler, anonim ortaklık, sınırlı sorumlu şirketler dahil olmak üzere ülkedeki şirketlerin tüm yasal sınıflandırmalarına girdiği kaydedildi. Aynı zamanda Suudi aile şirketlerinin çoğunun daha uyumlu oldukları için limited şirketler sınıfına girdiği belirtildi.
Araştırmada, aile şirketlerinin gelişim aşamaları, yüzdeleri, büyüklükleri, coğrafi dağılımları, karşılaştıkları zorluklar, krizlerin bu şirketler üzerindeki etkisinin kapsamı ve önümüzdeki yirmi yıl içinde yapması beklenen stratejik seçenekler hakkında da ayrıntılara yer verildi. Söz konusu şirketlerin güçlerine ve ekonomik etkilerine rağmen birçok zorlukla karşı karşıya kaldığı, yetkililerin bu sorunları çözme konusunda çalışmalar yürüttüklerine dikkat çekildi.
Bu şirketlerin önümüzdeki iki yıllık vizyonunu öğrenme amacı taşıyan çalışma, Riyad'daki bazı aile şirketlerinin önümüzdeki yıl karşılaşacağı temel zorluklar arasında inovasyon ve yenilenme ihtiyacı, aynı zamanda iş maliyetindeki yükseliş olduğunu belirledi. Ekonomi ve güvenlik istikrarının şirketlerinin dışa açılmasının önündeki en önemli zorluklardan olduğunu belirten çalışma, ulaşım, lojistik ve iletişim altyapılarının geliştirilmesinin aile şirketlerinin devlet kurumlarından beklediği en önemli adımlar olduğunu ortaya koydu.
Çalışma kapsamında düzenlenen ankete katılanlar, şirkete liderlik edecek bir varis için hazırlanmanın aile şirketlerinin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıdığı, bu nedenle nesilden nesile aktarımın büyük bir zorluk teşkil etmediğini ifade ettiler. Aile şirketleri sahiplerinin bir kısmı, dış ekonomik krizlerin türüne, büyüklüğüne ve kapsamlılığına göre şirketlerinin geleceğini etkileyeceği görüşünde. Aynı zamanda şirketlerinin temel zayıf yönlerinin mülkiyetin yönetimden ayrılmaması, net bir yapı eksikliği ve mülkü dağıtırken yaşanan anlaşmazlıklar olduğuna işaret ettiler.
Çalışmada belirtildiğine göre devlet ve sivil toplum paydaşları; yetkilerin çakışması ve sahiplerin haklarını koruyan bir sistem kurma yönünde bir kılavuzun kabul edilmemesi ile sahiplerin şirketin kontrolünü kaybetme korkusu nedeniyle durumun önemi idrak edilemiyor. Bu nedenle Ticaret Bakanlığı'nın bir aile anayasası tüzüğü kılavuzu yayınlamasına rağmen sürdürülebilirliği sağlamak yönünde aile anayasasının uygulanmaması gibi hususların bu şirketlerin zayıf yönleri arasında bulunduğu düşünülüyor.
Söz konusu çalışma, aile üyelerinin şirketin tüm iş ve stratejileri, nasıl yönetilmesi gerektiği, aynı zamanda nesiller arasındaki geçiş hakkında bilgi sahibi olmasına olanak tanıyan teknik ve idari uzmanlık ve bilgi alışverişi sağlanması amacıyla yurt dışındaki muadilleriyle iş birliği kurulmasını, dışa açılarak stratejik ortaklığı benimsemeye sevk eden yeni kılavuzun benimsenmesini tavsiye ediyor. Söz konusu klavuz aynı zamanda devletin sunduğu ayrıcalıklardan yararlanma hedeflerini inşa edebilmeleri ve finansal piyasaya dahil olma şartlarına cevap verebilmeleri için anonim şirketlere dönüşme zorunluluğuna da işaret ediyor.
Çalışmada aile şirketlerinin kendilerine objektif ve bağımsız tavsiyeler verecek uluslararası deneyim ve uzmanlığa sahip istişare kurumlarından, akademik ve eğitim dünyasından yardım almaları ve gözden geçirme ve geliştirme ilkelerini sabitlemelerinin önemine dikkat çekiliyor. Aynı zamanda Aile İşletmeleri Ulusal Merkezi'nin geliştirilmesi, gözetim ve destek mekanizmalarıyla güçlendirilmesi gerektiği gibi tavsiyeler de yer alıyor.
Çalışma, yapısal boyutlu en önemli önerilerden birinin Suudi Arabistan'ın Vizyon 2030'u doğrultusunda devletin diğer şirketler gibi aile şirketlerini de dönüşüme, yapılanmaya ve idareye yöneltmesi olduğuna işaret ediyor. Aynı zamanda yeni kural ve düzenlemelerin bu şirketlerin özellikleri, büyüklükleri ve faaliyetlerinin niteliğinin dikkate alınmasına, kademeli ve destek altında çalışılmasını zorunlu tuttuğunun göz önünde bulundurulmasına imkan sağladığına dikkat çekiliyor.



Suudi Arabistan Enerji Bakanı Arap ülkeleri arasındaki iş birliğini güçlendirmenin önemini vurguladı

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, başkent Riyad'da düzenlenen Arap Enerji Fonu kuruluş yıldönümü töreninde konuştu (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, başkent Riyad'da düzenlenen Arap Enerji Fonu kuruluş yıldönümü töreninde konuştu (Şarku'l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Arap ülkeleri arasındaki iş birliğini güçlendirmenin önemini vurguladı

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, başkent Riyad'da düzenlenen Arap Enerji Fonu kuruluş yıldönümü töreninde konuştu (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, başkent Riyad'da düzenlenen Arap Enerji Fonu kuruluş yıldönümü töreninde konuştu (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, enerji sektöründeki zorlukların ele alınmasında ve sürdürülebilirliğin teşvik edilmesinde Arap ülkeleri arasındaki iş birliğinin önemini vurguladı. Suudi Bakan, Arap ülkelerinin bu alandaki stratejik hedeflerine ulaşması için aralarındaki Arap bağlarının yeniden tesis edilmesi ve ortak hareket edilmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Arap ülkelerinin çabaları

Arap Enerji Fonu’nun (TAEF) kuruluşunun 50’nci yıldönümü vesilesiyle Riyad'daki Kral Abdullah Petrol Çalışmaları ve Araştırma Merkezi'nin (KAPSARC) ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte konuşan Prens Abdulaziz bin Selman, ülkesinin Arap ülkelerinin enerji sektöründeki çabalarını destekleme kararlılığını yansıtan bu etkinliğe ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğunu söyledi.

TAEF’i geleceğin gerekliliklerine uygun hale getirmek üzere yeniden yapılandırma çalışmalarının, sürdürülebilir şekilde kalkınmasının sağlanmasına ve üye ülkelerin ihtiyaçlarının karşılanmasındaki rolünü arttırmasına katkısı olacağını ifade etti.

Değişime ayak uydurmak

TAEF projelerinin yakında başlatılacağını belirten Prens Abdulaziz bin Selman, bu projelerin emisyonların azaltılması ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel eğilimlere odaklanarak, tüm enerji türleri de dâhil olmak üzere enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine katkıda bulunacağını ifade etti.

Suudi Bakan, bu çabaların Arap dünyasının, Arap kimliğini koruyarak ve bölgesel iş birliğini teşvik ederek küresel enerji sektöründeki dönüşüme ayak uydurma kararlılığını yansıttığının altını çizdi.

Dayanışma ve ortak eylemin ekonomik, sosyal veya kültürel olsun çeşitli bölgesel ve uluslararası konularda başarıya ulaşmanın anahtarı olduğuna dikkati çeken Prens Abdulaziz bin Selman konuşmasını zorluklar karşısında Arap birliğinin önemini vurgulayarak tamamladı.

TAEF’in yolculuğu

TAEF CEO'su Halid er-Ruveyg, TAEF’in 1975 yılında 320 milyon dolar sermaye ile kurulmasından bu yana geçen uzun yolculuktan duyduğu gururu dile getirdi. TAEF’in geçtiğimiz 50 yıl boyunca büyük başarılara imza attığını ve bugün varlıklarının 10 milyar dolarını aştığını belirten Ruveyg, başarının sadece varlıkların büyüklüğü ile değil, aynı zamanda TAEF’in sektörü destekleme ve sürdürülebilirliği teşvik etme konusunda yarattığı etki ile de ölçüldüğünün altını çizdi.

TAEF’in vizyonunu güncellediğini ve üye ülkelerin hedeflerine ulaşmak ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak amacıyla borçlanma araçları ve geleneksel ve yeni enerjiye yatırım da dahil olmak üzere yenilikçi finansal çözümler sunmaya odaklanan yeni bir strateji geliştirdiğini açıklayan Ruveyg, TAEF’in Riyad'a dünyanın en önemli finans merkezlerinden birinde güvenilir bir finans kurumu olarak rolünün güçlendirilmesi çerçevesinde taşındığını belirtti.

Gençlerin yetiştirilmesi

Ruveyg ayrıca üye ülkelerden genç erkekleri ve kadınları eğitmeyi ve kalifiye hale getirmeyi amaçlayan “Fifty Plus” programının başlatıldığını duyurdu. Bu programın TAEF tarihinde gençlerin yetiştirilmesine yönelik en büyük çabayı temsil ettiğine dikkati çeken Ruveyg, tören sırasında programı başarıyla tamamlayan ilk katılımcıların sertifikalarını takdim etti.

Yeni kimlik

Konuşmasının sonunda TAEF’in yeni kimliğini ve sürdürülebilirlik ve refaha ulaşmak için üye ülkeler arasındaki iş birliğini simgeleyen logosunu tanıtan Ruveyg, üye ülkelere, TAEF’in yönetim kuruluna ve ortaklarına verdikleri desteklerden ötürü şükranlarını ifade etti. Ruveyg, TAEF’in enerji sektöründe Arap ülkeleri arasındaki iş birliğini geliştiren olağanüstü mali performans ve olumlu etki elde etmek için yenilikler yapmaya ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğini vurguladı.

TAEF CEO’su sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu tören, TAEF’in yolculuğunda önemli bir kilometre taşıdır. Üye ülkelerin enerji sektöründe gelecekteki hedeflerine ulaşmaları için birlikte çalışma kararlılığını yansıtıyor. Arap dünyasının mevcut ve gelecekteki zorluklarla yüzleşmek için ihtiyaç duyduğu iş birliği ve birlik ruhunu somutlaştırıyor.”