Abbas, Heniyye’nin uzlaşma mesajı için teşekkür etti

Abbas, Heniyye’nin uzlaşma mesajı için teşekkür etti
TT

Abbas, Heniyye’nin uzlaşma mesajı için teşekkür etti

Abbas, Heniyye’nin uzlaşma mesajı için teşekkür etti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin gönderdiği “Hamas’ın Filistin'deki bölünmüşlüğü sona erdirme ve uzlaşıyı sağlama yönündeki olumlu yaklaşımına” ilişkin yazılı mesajı sebebiyle Heniyye’ye teşekkür etti. 
Ramallah'taki Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi’nden yapılan açıklamada, Heniyye'nin mesajının El Fetih Merkez Komitesi sekreteri Cibril Recub aracılığıyla Abbas'a ulaştığı belirtildi.
Filistin Devlet Başkanı Abbas, mesajdan memnun olduğunu belirtti. Abbas, cevaben yayınladığı açıklamada her iki tarafın da şu hususlarda işbirliği yapmanın önemine vurgu yaptı:

  1. Bölünmenin sona erdirilmesi.
  2. Taraflar arasında ortak mekanizmaların kurulması.
  3. Nispi temsil ile demokratik seçimler yoluyla ulusal birliğin sağlanması.
  4. Seçimlerin sonuçlarına tarafların saygı duyması.

Abbas bu 4 hedef doğrultusunda El Fetih’in harekete geçmesi için Recub'a talimat verdi.
Cumhurbaşkanlığı Ofisi açıklamasında, Abbas'ın, seçim kararnamelerini çıkarmak için izlenmesi gereken prosedürleri görüşmek üzere Filistin Merkez Seçim Komitesi Başkanı Dr. Hena Nasır ile bir araya geleceğini bildirdi. 
Abbas ayrıca uzlaşma sürecini gözlemci olarak takip eden Mısır'a ve uzlaşıya diplomatik katkı sağlayan kardeş ve dost ülkeler Katar, Türkiye, Rusya ve Ürdün'e teşekkür etti.
Hamas, “Filistin uzlaşmasını sağlamak için ulusal diyaloğu yeniden başlatmaya yönelik yeni çabalardan” söz etmişti.
İsmail Heniyye geçtiğimiz Cuma günü yaptığı açıklamada, “Ortak talepler için ortaya konan çabaları tamamlamak için Fetih hareketindeki kardeşlerle, ulusal ve İslami gruplarla iç ve dış görüşmeler var” dedi. 
Heniyye, ulusal birliği inşasının halkın iradesiyle mümküm olduğunu belirtmişti. Hamas lideri açıklamasında Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve  Filistin Yönetimi’nin yurtiçi ve yurtdışındaki Filistinlilerin özgür ve adil seçimlerle yeniden yapılandırılması gerektiğine dikkati çekmiş, Filistin kurumlarının ortak ve ulusal mutabakat temeli üzerine yeniden inşa edilmesiyle sağlanacağını vurgulamıştı.
“Ulusal birlik, siyonist işgal planlarına karşı topraklarımızdaki haklarımızı ve değerlerimizi elimizden almasına karşı mihenk taşı ve temel unsurudur” ifadelerini kullandı. Açıklamada Filistinlilerin konumunu güçlendirmek için birliğin hayati bir gereklilik olduğunu vurgulandı. 
Geçtiğimiz Eylül ayında El Fetih ve Hamas'tan iki heyetin İstanbul'da bir araya gelerek birlik çabaları güç kazandığı kaydedildi. 
Filistin güçlerinin ve gruplarının katılımıyla kapsamlı bir ulusal diyalog için sunulacak "Vizyon" üzerinde çalışma yapılmıştı. Ayrıca Filistin ve Lübnan’da bulunan Filistinli grupların Genel Sekreterleri, genel seçimler için anlaşmaya vardı. 17 Ekim'de Filistin Yönetimi, İsrail yetkilileriyle güvenlik ve sivil koordinasyonun yeniden başladığını duyurmuştu.
Hamas Ramallah’ın bu açıklamasını eleştirmiş, Filistin Yönetimi ise Hamas’ın eleştirisine karşı Hamas'ın da İsrail ile görüştüğünü belirtmişti. 



Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
TT

Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)

İspanya, İrlanda ve Norveç Mayıs 2024'te Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladıklarında, İsrail'in en yakın müttefikleri bu adımı, Gazze Şeridi'ndeki krizin çözümüne yardımcı olmayacağı gerekçesiyle reddettiler.

Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada, İsrail-Filistin çatışmasının uzun vadeli çözümü kapsamında tanınan sınırlar içinde iki devletin kurulmasını desteklediklerini belirtmiş olsalar da, bu tanımanın Hamas’a bir ödül olarak görülmesinden çekiniyorlardı. Ayrıca bunun İsrail ve Washington ile ilişkilerine zarar verebileceğinden veya böyle bir adımın diplomatik sermayenin israfı anlamına gelebileceğinden endişe duyuyorlardı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron o dönemde, “Filistin devletini tanımam duygusal bir karar değil” demişti.

Ancak İsrail'in yardımlara getirdiği kısıtlamaların Gazze Şeridi'ndeki insani krizi daha da kötüleştirmesi ve mart ayında iki ay süren ateşkesin sona ermesi üzerine ciddi görüşmeler başladı. G7’deki üç büyük Batı ekonomisi, eylül ayında Filistin devletini tanımak için planlar hazırladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)

İki devletli çözümle ilgili endişeler

Kanada Başbakanı Mark Carney perşembe günü yaptığı açıklamada, “İki devletli çözüm olasılığı gözlerimizin önünde yok oluyor... Bu, ortaklarımızla iş birliği içinde gidişatı tersine çevirmek için bulunduğumuz noktaya gelmemize neden olan faktörlerden biri oldu” ifadelerini kullandı.

Fransa ve Suudi Arabistan, daha fazla Batı ülkesini Filistin devletini tanımaya ikna etmek için bir plan hazırladı. İki ülke, haziran ayında yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) konferansında önerilerinin kabul edilmesini istiyordu, ancak destek ve onay elde etmekte zorluk yaşadılar ve ardından İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları ve yoğun ABD diplomatik baskısı nedeniyle toplantının ertelenmesine karar verildi.

Saldırılar, Batılı müttefiklerin İsrail'e yönelik açık eleştirilerini durdurdu, ancak tartışmalar perde arkasında devam etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre bilgi sahibi bir Kanadalı kaynak, Macron, Carney ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer'ın haziran ve temmuz ayları boyunca telefon ve mesaj yoluyla sürekli iletişim halinde olduklarını söyledi.

Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)

Kanada tek başına bir adım atmakta tereddüt ederken, Birleşik Krallık herhangi bir hareketin en büyük etkiyi yaratmasını sağlamak istiyordu. Macron ise daha cesur bir tavır sergiledi.

Bu, aç çocukların görüntüleri nedeniyle endişelerin arttığı ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonu ile Batı Şeria'daki yerleşimcilerin saldırılarının, egemen bir Filistin devletinin kurulma şansını zedeleyeceği korkusunun arttığı bir dönemde gerçekleşti.

Macron, Starmer, Merz ve Carney

Macron 24 Temmuz'da sürpriz bir şekilde, eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu toplantısında Fransa'nın Filistin devletini tanıyacağını açıkladı.

Birleşik Krallık ve Kanada o sırada benzer bir adım atmadı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın, Macron'un açıklamasının hiçbir etkisi olmadığını, ancak onu halen ‘harika bir adam’ olarak gördüğünü belirten açıklamaları, diğer ülkeler de aynı adımı atarsa diplomatik etkilerin kontrol altına alınabileceği konusunda bir miktar güven verdi.

Starmer'ın sözcüsü, Macron'un Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile iki gün sonra (26 Temmuz) ‘iki devletli çözüm için sürdürülebilir bir yolu’ tartışmak üzere görüştüğünü, bunun da Birleşik Krallık Başbakanı’nın Trump ile İskoçya'da görüşmesinden (28 Temmuz) sadece iki gün önce olduğunu söyledi.

Starmer, Trump ile yaptığı görüşmede, Gazze Şeridi'ne yardım etmek için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı, ancak Trump'ın söylediği gibi tanıma planının masada olduğunu açıkça belirtmedi. ABD Başkanı o zamandan beri bu tür hareketleri ‘Hamas'a ödül vermek’ olarak eleştiriyor.

Trump salı günü Birleşik Krallık'ta bir golf sahasının açılışını yaparken, Starmer hükümetini yaz tatilinden çağırarak tanıma planının onayını aldı. İsrail'den ateşkes ve kalıcı barış planı gelmezse, Birleşik Krallık eylül ayında Filistin devletini tanıyacak.

Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)

Macron gibi Starmer da Carney'e sadece birkaç saat önceden haber verdi. Kanadalı kaynak, Birleşik Krallık ve Fransa harekete geçtikten sonra Kanada'nın da aynı şeyi yapmak zorunda hissettiğini söyledi.

Carney, Macron'un açıklamasından altı gün sonra (30 Temmuz), “Uluslararası iş birliği, Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrarı sağlamak için gereklidir ve Kanada bu çabayı yönlendirmek için elinden geleni yapacaktır” dedi.

İsrail'in önündeki zorluklar

Üç ülkenin bu adımı pratikte pek bir şeyi değiştirmeyecek. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, söz konusu tanıma kararına karşı çıkarak onu ‘bağlam dışı’ olarak nitelendirdi. ABD'nin G7'deki diğer önemli müttefikleri Almanya, İtalya ve Japonya ise üç ülkenin izinden gideceklerine dair herhangi bir işaret vermediler.

193 üyeli BM Genel Kurulu'nun dörtte üçünden fazlası, bağımsız bir Filistin devletini zaten tanıyor. Ancak ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı nedeniyle, BM Filistin'i tam üye olarak kabul edemiyor.

Bununla birlikte, Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) BM Direktörü Richard Gowan, söz konusu açıklamaların önemli olduğunu belirtti. Gowan, “BM'de Filistin meselesi konusunda Küresel Güney’in peşine takılan bazı önemli ABD müttefikleri görüyoruz. Bu, Filistin'in tanınmasını destekleyen kampın önemsizliğini görmezden gelmeyi İsrail için daha da zor hale getiriyor” ifadelerini kullandı.