Umut verici aşı yarışında yeni bir rakip

Umut verici aşı yarışında yeni bir rakip
TT

Umut verici aşı yarışında yeni bir rakip

Umut verici aşı yarışında yeni bir rakip

ABD’li ilaç firması Moderna’nın geliştirdiği aşının klinik deneylerinin üçüncü aşamasının sonuçlarının yayınlanması, Kovid-19’a karşı aşı geliştirme yarışının hızlanmasına ve Oxford-AstraZeneca ve Pfizer-Biontech’e yeni rakip olma hakkı sağladı. 
30 Aralık'ta New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan Moderna aşısının üçüncü aşamasının sonuçlarına göre aşının yüzde 94,1 oranında koruma sağladığı kaydedildi. Aşının son faz denemelerine aşı ve plasebo almak üzere rastgele belirlenen 30 binden fazla gönüllü katıldı. Aşı alan grubun katılımcılarından yalnızca 11'i, plasebo alan 185 katılımcıya kıyasla hastalık semptomları geliştirdi. Bu da aşının yüzde 94,1'lik bir etkinliğe sahip olduğunu gösterdi. 
Bu oran, önceki gün Dünya Sağlık Örgütü’nden (WHO) acil kullanım onayı aldıktan sonra aşı yarışına liderlik eden diğer Amerikan aşısı Pfizer-Biontech (yüzde 95) aşısının elde ettiği etkinlik oranına yakın oldu. 
Moderna aşısının son faz deneme sonuçlarının yayınlanması, Oxford-AstraZeneca aşısının uluslararası kullanım onayını elde etmek için çabaladığı bir dönemde önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor. Aşıların WHO’dan onay alması, Kovid-19 aşılarının küresel düzeyde erişilebilir hale getirilmesini amaçlayan COVAX Programı aracılığıyla dağıtım fırsatı verirken, aşının güvenliği ve etkinliği açısından uluslararası bir akreditasyon sertifikası alması anlamına da geliyor. 
Üretimde aynı teknolojiyi (mRNA) kullanan Pfizer-Biontech ve ardından gelen Moderna, daha yüksek bir etkinlik oranı elde ettiklerini öne sürüyor. Pfizer aşısının etkinliği yüzde 95 olarak tahmin edilirken, Moderna aşısı bu orana yaklaşarak Faz 3 klinik araştırmalarının sonuçlarına göre yüzde 94,1 oranında koruma sağladığını kaydetti. 
Oxford aşısının etkinliği resmi olarak iki tam doza karşılık yüzde 70 olarak onaylanmış olsa da, şu anki klinik deneyler, denemelerin üçüncü aşamasında az bir grup üzerinde tespit edilen bir sonucu açıklığa kavuşturmak için yürütülüyor. Aşının Faz 3 deneylerinde aşının bir doz ve yarım doz şeklinde alanlarda iki tam doz aşı alanlara kıyasla yüzde 90 etkili olduğu tespit edildi.
Pfizer-Biontech ve Moderna aşıları etkinlik yarışını kazanırsa ve Oxford aşısı, bir doz ve yarım doz şeklinde alımın yüzde 90 oranında etkinlik sağladığını kanıtlayarak diğer iki aşı oranına yaklaşsa bile, diğer taraftan aşılar üzerinde çalışan araştırma ekibi, "Aşıların değerlendirilmesinde aşının etkinliği her şey demek değildir” sloganını söylemeye devam ediyor.
Aşılar, etkinlik oranı, üretim kolaylığı, fiyat ve saklama kolaylığı gibi çeşitli faktörlere göre değerlendiriliyor.
Pfizer-Biontech ve Moderna aşıları tarafından kullanılan mRNA teknolojisi, Oxford aşısı tarafından kullanılan viral vektör teknolojisinden daha fazla kolay üretim olanağı sağlıyor. Ancak Oxford aşısı, diğer iki aşıdan farklı olarak, daha önce kanıtlanmış bir teknoloji kullanmasıyla öne çıkıyor. Diğer iki aşıdaki MRNA teknolojisi ise ilk kez kullanıldı.
Haberci RNA (mRNA) teknolojisi, yani genetik molekül, hücrelere enjekte ediliyor ve vücutta düşük dozda koronavirüs diken proteini üretilmesini sağlıyor. Bağışıklık sistemiyse proteinlere karşı antikor üreterek kişiyi virüse karşı koruyor. Viral vektör türündeki aşı ise "spike" proteininin genetik materyalini insan hücrelerine enjekte etmek için etkisiz hale getirilmiş grip virüsünü farklı olarak şempanzeden alıyor.
MRNA teknolojisi, iki Amerikan aşısının üretim kolaylığında bir avantaj sağlıyor. Ancak Oxford aşısına kıyasla fiyatı ve saklama kolaylığını etkiliyor.
AstraZeneca yaptığı açıklamada, Oxford aşısının tek doz fiyatının 3 ila 4 dolar arasında değişeceğini duyururken, Pfizer şirketi aşısının bir dozunun 25 dolara, Moderna ise 35 dolara ulaşacağını açıkladı. Ayrıca Oxford aşısı normal bir buzdolabı sıcaklığında saklanabilirken, iki Amerikan aşısı -40 ila -70 santigrat derece sıcaklığa ihtiyaç duyuyor. Bu derecedeki depolama kapasitesi ise Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki birçok fakir ülkede bulunmuyor.
Mısır Assiut Üniversitesi'nden İmmünoloji Danışmanı Dr. Muhammed Şahin, konuyla alakalı yaptığı açıklamada, "Aşılar arasındaki bu farklılıklar aralarında bir rekabete neden olmuyor. Aksine küresel sürü bağışıklığı olan ortak hedefe ulaşmak için birbirlerini tamamlıyor" dedi. Dr. Şahin açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bu, küresel bir pandemi. Bu nedenle aşılarla sürü bağışıklığına ulaşmayı başaran herhangi bir ülke, diğer ülkelerde sürü bağışıklığı sağlanmadıkça sınırlarını açıp normal hayata geri dönemeyecek. Bu yüzden dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’ini aşılamaya ihtiyaç var. Dünyanın zengin ülkeleri, daha fazla etkili oldukları tespit edildiği için Amerikan aşılarına yöneleceklerse, o zaman yüzde 70 oranında koruma sağlayan ancak yüzde 90’a ulaşması beklenen Oxford aşısı, düşük fiyatı venormal buzdolabı sıcaklığında saklanma kolaylığı açısından  fakir ülkeler için en uygun aşı olabilir."



Gökbilimcilerden kritik uyarı: Starlink uzay gözlemlerini bozuyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Gökbilimcilerden kritik uyarı: Starlink uzay gözlemlerini bozuyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

The Independent'a konuşan bilim insanları, Elon Musk'ın Starlink uydularının Dünya'nın yörüngesini alt üst ettiğini ve gökbilimcilerin uzak gezegenleri ve yıldızları gözlemleme kabiliyetini ortadan kaldırdığını söyledi.

Avrupa Gözlemevi ve Düşük Frekans Dizisi (LOFAR) radyo teleskop ağı, kara delikleri keşfetmek ve ötegezegenleri aramak için 2012'den beri evrendeki soluk ve uzak nesneleri inceliyor.

Ancak Musk'ın özel şirketi SpaceX'in Starlink uydularını fırlatmaya başlamasından bu yana geçen 5 yılda, radyo dalgası emisyonlarındaki artış LOFAR'ın gözlem yapmasını çok daha zor hale getirdi.

Hollanda Radyo Astronomi Enstitüsü'nün bilim direktörü ve genel müdürü Jessica Dempsey, perşembe günü The Independent'a "Geçen yıl gökyüzünde parazit sinyalleri görmeye başladık, bunları Dünya'nın yörüngesinde dönen birinci nesil Starlink uydularından bazılarına kadar takip ettik" diye konuştu.

zx sdfbg
Avrupa'nın LOFAR radyo teleskobuyla çekilen bu fotoğraf, bilinen en uzun kara delik jeti çiftini gösteriyor. Perşembe günü yayımlanan bulgular, teleskobun yapabileceklerinin sadece bir kısmı. Fakat telekop Starlink uydularının radyasyon emisyonlarının parazitlerini alıyor (LOFAR)

SpaceX halihazırda yörüngede 6 binden fazla uydudan oluşan bir takımuyduya sahip ve Dünya'nın neredeyse her yerine yüksek hızlı internet sağlıyorlar.

LOFAR astronomları, Starlink uydularının arızalı pillerden kaynaklandığını düşündükleri istenmeyen elektromanyetik radyasyon yaydığını tespit etti. Dempsey, geçen yıl SpaceX'le bunu azaltma teknikleri hakkında konuştuklarını ve sorunun ele alındığına dair iyimser hissettiklerini söyledi.

Ancak gökbilimciler temmuzda yaptıkları gözlemlerde, SpaceX'in güncellenmiş Starlink V2 Mini uydularının daha da fazla parazite neden olduğunu gördü. SpaceX o tarihten beri daha da fazla uydu fırlattı.

Dempsey, "Starlink 30 kat daha fazla emisyon yayıyordu ve artık sadece birkaçı değil, [uyduların] hepsi bunu yapıyordu. Açıkçası şoke olduk" dedi.

Bu yeni uyduların bu özel frekans bandındaki parlaklık, bizim baktığımıza kıyasla [yaklaşık] 10 milyon kat daha yüksek. Bunun eşdeğeri, karanlık bir gecede gözünüzle görebileceğiniz en güzel, en sönük yıldıza bakmaya çalışmanızdır. Ve sonra, dolunay onun yanında doğar.

xcdfvg
Dünya'nın yörüngesindeki uyduların Avrupa Uzay Ajansı tarafından hazırlanan görseli. Uyduların çoğunluğunu SpaceX Starlink takımı oluşturuyor. Uydu takip internet sitesi "Orbiting Now" perşembe günü alçak yörüngedeki 7 bin 800'den fazla uyduyu izledi (ESA)

SpaceX, The Independent'ın yorum talebine yanıt vermedi.

Dempsey'e göre işin en kötü yanıysa sorunun giderek büyümesi.

Her hafta bu 'dolunaylardan' 40 tane fırlatıyorlar. Halihazırda yukarıda yaklaşık 6 bin Starlink uydusu var ama 100 bin [gelecekteki toplam uydu sayısı] olması planlanıyor. Yani yukarıda 100 bin dolunay olduğunu düşünün. O zaman yerden yapmayı umduğumuz her türlü astronomiye gerçekten elveda diyebiliriz.

Dempsey ve meslektaşları kısa süre önce Astronomy & Astrophysics akademik dergisinde, gözlemledikleri neredeyse tüm Starlink uydularının gözlemleri engelleyebilecek elektromanyetik radyasyon yaydığını gösteren bulgular yayımladı.

Dempsey, astronomi grubunun amacının şirketlere uydulardan kurtulmasını söylemek değil, bilimsel gözlemlerine devam edebilmeleri için kurallar dahilinde çalışmalarını sağlamak olduğunu söyledi.

BM'nin korunan frekans bantlarına ilişkin düzenlemeleri var. Ve bu korunan bantlar astronominin işini yapabilmesi için var. Mesele, bu düzenlemelerin bunu yapma gücüne sahip herhangi biri tarafından desteklenip desteklenmediği.

Independent Türkçe