NASA iklim değişikliğinin ‘acı fotoğrafları’nı yayınladı

Küresel iklim değişikliğinin şok edici görüntülerinden (NASA)
Küresel iklim değişikliğinin şok edici görüntülerinden (NASA)
TT

NASA iklim değişikliğinin ‘acı fotoğrafları’nı yayınladı

Küresel iklim değişikliğinin şok edici görüntülerinden (NASA)
Küresel iklim değişikliğinin şok edici görüntülerinden (NASA)

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, küresel iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini ve gezegenimizin yüzünün nasıl dönüştüğünü ortaya çıkaran bir dizi şok edici uydu görüntüsü yayınladı.
NASA, kentleşme, seller ve orman yangınları gibi değişik olaylar sonucunda ortaya çıkan iklim değişikliği etkilerinin uzaydan çekilmiş ve “değişim fotoğrafları” adı verilen bir dizi fotoğraf yayınlandı.
Fotoğraf serisinde; Yeni Zelanda'daki buzulların küçülmesi, Büyük Sahra Çölü'nde kar yağışı, Kanada'da eriyen buzullara ait görüntülerin yanı sıra Çin'in Vuhan kentinde görülen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı getirilen sınırlamalar nedeniyle seyahatlerin azaldığı görülebiliyor.
Şarku’l Avsat’ın İngiliz Daily Mail gazetesinden aktardığı habere göre; Fotoğraf sergisi, haftalardan on yıllara kadar değişen dönemlerde, öncesi ve sonrası dahil olmak üzere toplamda 500'den fazla fotoğraftan oluşuyor ve genel olarak dünyadaki iklim değişikliğinin gerçekliğini ve etkilerini gösteriyor. Fotoğraflar, İzlanda'daki  Okjokull buzulunun tamamen eridiğini, Arjantin’i kasıp kavuran orman yangınlarını ve Pakistan'daki muson sellerini gösteriyor.
Bazı görüntüler haftalık değişimleri gösterirken, bazıları ise 40 yıllık bir zaman dilimini içeriyor. 
1984 ve 2020 yıllarında Kuzey Kutbunda çekilen buzul fotoğrafları bölge boyunca göze çarpan büyük değişikliği ve 36 yıllık süre boyunca yaşanan erimenin boyutunu ortaya koyuyor.
ABD Ulusal Kar ve Buz Verileri Merkezi'nden (NSIDC) araştırmacılar, 2020'de 42 yıllık uydu kayıtları tarihinde Kuzey Kutbu'ndaki en düşük ikinci Kuzey Kutbu deniz buzul alanının kaydedildiğini ifade etti.
ABD Ulusal Kar ve Buz Verileri Merkezi araştırmacıları, 2020’nin 42 yıllık uydu kayıtları tarihindeki en düşük ikinci Kuzey Kutup deniz buzu alanının kayıtlara geçtiğini açıkladılar. NSIDC Direktörü Mark Serreze, Eylül 2020’de rakamlar açıklandığında, “Yaz aylarında buzulların küçüldüğünü ve daha incelmiş olduğu gözlemliyoruz. Hem kütle hem de kalınlık itibari ile buzulları kaybediyoruz ki bu çifte bir felaket” dedi.
Serreze açıklamasında uzay görüntülerinin kaydedilmeye başladığı 1979 yılından bu yana Kuzey Kutbu deniz buzunda rekor düşüşün 2012'de yaşandığını, yetmişli yılların sonlarından bu yana ise deniz buzulunun her on yılda bir yaklaşık yüzde 12 oranında eriyemeye devam ederek, yok olma eğilimini sürdürdüğünü belirtti.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature