Netflix, Bridgerton dizi için İngiliz Moda Konseyi’yle işbirliği yaptı

Bridgerton dizisinin kadın kahramanları
Bridgerton dizisinin kadın kahramanları
TT

Netflix, Bridgerton dizi için İngiliz Moda Konseyi’yle işbirliği yaptı

Bridgerton dizisinin kadın kahramanları
Bridgerton dizisinin kadın kahramanları

Netflix, Bridgerton dizisi için British Fashion Council (İngiliz Moda Konseyi) ile iş birliği yaptı. Netflix Aralık ayının sonlarında Bridgerton dizisini yayınladığında izleyicinin salgının sefaletinden ve karantinanın zulmünden kaçmasıyla ve biraz romantizm arzusuyla büyük bir başarı elde etti.
Senaryo, Julia Quinn’in Bridgerton aile romanı serisinden uyarlandı.  Galler Prensi’nin, hastalığı nedeniyle babası Kral III. George’a vekil (regent) tayin edilmesiyle başlayan, Jane Austen ve Mary Shelley gibi önemli yazarların yaşadığı kültürel bir hareketliliğe tanıklık eden, Kraliçe Charlotte’un Fransız kraliçesi Marie Antoinette ile modaya olan tutkusu ve üzerindeki etkisinin yaşandığı Regency döneminde geçiyor.
Bu yüzden dizideki kostümlerin ve süslemelerin çağa sadık kalması, bazen skandallara varacak aşk mücadeleleri ve çelişkilerle dolu toplumsal bağlamı dikkate alması ve izleyiciyi romantizm dolu bir zamana taşıması şaşırtıcı değil. Ancak dizideki en heyecan verici şey bir sınıfın yönettiği sosyal ilişkiler ve o dönemdeki toplumun geleneklerinin bir parçası olan evlilik anlaşmalarına ek olarak o dönemi karakterize eden, güzelliği ve etkileme gücü ile yıldızlara destek olan lüks kostümlerdir.
İlk sezonun başarısı herkesin ikinci sezon için can atmasına neden oldu. Netflix ikinci sezonu çekip çekmeyeceği açıklamadı. Ancak diğer yandan moda ve aksesuarın önemini vurgulamak için İngiliz Moda Konseyi (British Fashion Council) ile ortaklık kurduğunu açıkladı. Kurulan ortaklıktan sonra Netflix üç araştırmacı seçti. Aurelie Fontan, Edward Mendoza ve Shanti Bell 2018 İngiliz tasarımcı kraliçe Elizabeth ödülünü kazanan tasarımcının rehberliği ile diziden esinlenen kostümler tasarladı.
Genç tasarımcı Richard Quinn Richard Quinn “Genç tasarımcılar tarafından önerilen tasarımlar hayal kırıklığı yaratmadı. Aksine onlara göre önemli olan kıyafetlerin modern dokunuşlar ile Regency ruhuyla damgalanmasıydı” dedi. Dizi, aşk ve romantizm hikayelerine rağmen senaryo yazarlarının gençliğin ilgisini çekmek için Gossip Girl dizisinden ilham aldıkları hakkındaki söylentiler ve skandallar ile çalkalandı.
İngiliz Moda Konseyi, Netflix ile iş birliği yapmaktan mutluluk duyduklarını gizlemedi. Konsey’in Ticari Direktörü Gemma Juviler moda endüstrisi için en zor yıllardan biri olan bu yılda tasarımcıları motive etmenin ve devamlılığı sağlamanın önemli olduğunu söyledi. Juviler modanın sinemada ve televizyonda oynadığı etkili, tanınan ve vazgeçilmez hale gelen rolünü bizlere hatırlattı.
Üç tasarımcının yaptığı tasarımları onaylayan Netflix ve İngiliz Moda Konseyi dizinin kahramanlarının fotoğraflarını çekmek için anlaştı. Fotoğraflarda Daphne Bridgerton'ı canlandıran Phoebe Dynevor, Penelope Featherington'ı canlandıran Nicola Coughlan, Eloise Bridgerton'ı canlandıran Claudia Jessie, Lady Danbury rolündeki Adjoa Andoh ve Kraliçe Charlotte'u oynayan Golda Rosheuvel yer alıyor.



James Gunn: Superman, Amerika'nın hikayesi

Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)
Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)
TT

James Gunn: Superman, Amerika'nın hikayesi

Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)
Pearl ve The Greatest Hits gibi yapımlarla da tanınan 31 yaşındaki Amerikalı aktör David Corenswet, ikonik süper kahraman Superman rolünde (Warner Bros.)

DC Stüdyoları eş CEO'su James Gunn, Superman karakterinin kökenlerine sadık kalan yeni filmiyle ilgili konuştu. 

11 Temmuz'da vizyona girecek yapımda David Corenswet, Lois Lane'le birlikte Daily Planet'ta muhabirlik yapan ikonik süper kahramanı canlandırıyor. 

Filmde Superman, hem ülke içinde hem de dünya genelinde yaşanan krizlerle karşı karşıya geliyor. Bu sırada Nicholas Hoult tarafından canlandırılan teknoloji milyarderi Lex Luthor'ın yükselme planları da devreye giriyor.

Gunn, The Times'a verdiği röportajda Superman'in göçmenlik deneyimini temsil ettiğini hatırlatarak şunları söyledi:

Superman, Amerika'nın hikayesidir. Farklı yerlerden gelen göçmenlerin ülkeyi şekillendirmesidir. Ama benim için bu, en temelde insani nezaketin bir değer olduğunu ve artık yitirildiğini anlatan bir hikaye.

"Film temelde insan nezaketiyle ilgili"

Filmin ABD'deki siyasi kutuplaşma ortamında nasıl karşılanacağı sorulduğunda ise Gunn şu ifadeleri kullandı:

Evet, farklı kesimlerde farklı tepkiler alacaktır ama film temelde insan nezaketiyle ilgili. Elbette bunu yanlış anlayıp sadece nezaketten bahsettiğimiz için alınacak bazı tipler olacak. Ama umurumda değil.

Gunn, Superman'in politik bir film olduğunu kabul ediyor ancak bunun sadece siyasetten ibaret olmadığını da vurguluyor:

Evet, içinde siyaset var. Ama başka bir düzlemde bu bir ahlak öyküsü. 'Ne olursa olsun asla öldürme' ilkesine bağlı Superman'le daha esnek bir bakış açısına sahip Lois'in ilişkisi üzerinden anlatılıyor. Temelde ahlaki inanç farklılıklarının iki insanı nasıl birbirinden uzaklaştırabileceğini ele alıyoruz.

"Tam da şu anda böyle birine ihtiyaç var"

Filmin verdiği mesajla aile dostu eğlence arasındaki dengeyi gözetmeye çalıştığını belirten yönetmen, asıl amacının insani bir hikaye anlatmak olduğunu söylüyor:

Bu Superman, insanların birbirine olan güvenini kaybettiği bir dönemde karşımıza çıkıyor. Ben tamamen iyi olan bir adamın hikayesini anlatıyorum. Böyle birine tam da şu anda ihtiyaç var çünkü kültürel figürlerin internetteki kabalığı, toplumda genel bir hoyratlık hissi yarattı.

Gunn, dijital çağın insanlar üzerindeki etkisine de değinerek sözlerini şöyle tamamladı:

Buna ben de dahilim. Milyonlarca insanın internette durmaksızın öfke nöbetleri geçirdiği bir dönemden geçiyoruz. Bir kültür olarak nasıl ilerleyeceğiz? Neyin gerçek olduğunu bilmiyoruz, insan beyni için bu gerçekten tehlikeli bir durum. Eğer bir düğmeye basıp interneti ortadan kaldırabilseydim, ciddi ciddi düşünürdüm. Filmlerimle dünyayı değiştirmek gibi bir iddiam yok ama eğer bu filmden sonra birkaç kişi biraz daha nazik olursa mutlu olurum.

Independent Türkçe, Deadline, The Times, Hollywood Reporter