Adnan Oktar suç örgütü davasında karar: Oktar, bin 67 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Adnan Oktar suç örgütü davasında karar: Oktar, bin 67 yıl hapis cezasına çarptırıldı
TT

Adnan Oktar suç örgütü davasında karar: Oktar, bin 67 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Adnan Oktar suç örgütü davasında karar: Oktar, bin 67 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Adnan Oktar organize silahlı suç örgütüne yönelik 78'i tutuklu 236 sanığın yargılandığı davada mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme kararında örgüt elebaşı Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu 13 örgüt yöneticisini birbirinin işlediği suçlardan sorumlu tuttu. Buna göre Oktar ve 13 sanık toplamda ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası ile 400 bin 500 TL adli para cezasına çarptırıldı.
Adnan Oktar organize silahlı suç örgütüne yönelik 76’sı tutuklu 238 sanığın yargılandığı davada mahkeme heyeti kararını açıkladı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin karşısındaki duruşma salonlarında görülen duruşma saat 12.53 itibariyle başladı. Duruşmada tutuklu sanık Adnan Oktar başta olmak üzere tüm tutuklu sanıklar hazır bulundu. Tutuksuz sanıkların da geldiği karar duruşmasına taraf avukatları katıldı.

Adnan Oktar salona gelirken el salladılar
Adnan Oktar ve diğer tutuklu sanıklar duruşma salonuna getirilirken, tutuksuz sanıklar el salladı ve öpücük attı. Duruşmada mahkeme başkanı son sözü alınmayan sanıkların son sözünü sordu. Sanıklar davadan beraat kararı istediklerini söyleyerek herhangi bir suç işlemediklerini ifade etti.

Bireysel suçlardan bin 75 yıl hapis
Sanıkların son sözünün ardından kararı okuyan mahkeme başkanı, Adnan Oktar’ı “Suç işlemek amacıyla suç örgütü kurma”, “Askeri casusluk”, “FETÖ üyesi olmamakla birlikte FETÖ’ye yardım”, ”Birden fazla çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, ”Birden fazla kişiye karşı nitelikli cinsel istismar”, ”Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”, ”Eziyet” ve “Kişisel verilen kaydedilmesi” gibi birçok suçtan 1075 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı.

Müşteki ‘Ohh Adnan’ diye bağırdı
Mahkeme başkanı kararını okuduğu esnada müştekilerden biri ‘Ohh Adnan’ şeklinde bağırarak tutuklu sanık Adnan Oktar’ın aldığı ceza miktarına sevincini gösterdi. Bunun üzerine sanık avukatları tepki gösterdi. Mahkemenin sessizlik uyarısı üzerine taraflar yatıştı.
Tarafların yatışmasının ardından kararını açıklamaya devam eden mahkeme heyeti sanıklardan Tarkan Yavaş’ı “Örgüt yöneticisi olmak”, “Nitelikli cinsel istismar”, birden çok kez “Çocuğun cinsel istismarı”, “Resmi belge düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” ve “Gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunmak” suçlarından toplamda 211 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Sanık Oktay Babuna’nın “Örgüte üye olmak”, “Çocuğun cinsel istismarı” ve “Nitelikli cinsel istismar” suçlarından 186 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmedilen kararda sanık Halil Hilmi Müftüoğlu aynı suçlardan 177 yıl hapis cezasına çarptırırken, Bora Yıldız ise 303 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum edildi. Sanık İbrahim Tuncer de “Örgüt kurmak ve yönetmek” ve “Nitelikli cinsel saldırı” suçlarından 57 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Heyet, sanıklar Ayşegül Hüma Babuna, Fatma Ceyda Ertüzün, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Alev Babuna, Ulviye Didem Ürer ve Aylin Atmacı’nın “Örgüt yöneticiliği” suçundan ayrı ayrı 9’ar yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.

Oktar’ın da aralarında bulunduğu 13 yöneticiye 9 bin yıl hapis
Heyet, kararında örgüt elebaşı ve yönetici konumunda bulunan kişilere verilen bu cezaların bireysel suçlar oluşturduğunu belirtti. Örgüt üyesi konumunda olan sanıklara verilen cezalara, yönetici sanıkların da cezalarını ekledi. Böylece sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Halil Hilmi Müftüoğlu, Bora Yıldız, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Aylin Atmaca, Alev Babuna, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün toplamda 9’ar bin yıl 803’er yıl 6’şar ay hapis cezasına ve 400’er bin 500’er lira para cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti.
Kararın okunup bitmesinin ardından duruşma salonunda alkışlar yükseldi. Bir müşteki Oktar’a hitaben ‘Adnan ohh. Nasıl ceza aldın, daha yeni başlıyoruz’ diyerek bağırdı. Bunun üzerine Adnan Oktar gülümsedi.



İsrail'in Güney Lübnan'daki prefabrik evlere yönelik saldırıları, bölge sakinlerinin ‘geçici barınma’ imkânından mahrum kalmasına neden oluyor

Hadr Avade, Ramazan Bayramı gecesi İsrail tarafından hedef alınan prefabrik evinin enkazı önünde (Şarku’l Avsat)
Hadr Avade, Ramazan Bayramı gecesi İsrail tarafından hedef alınan prefabrik evinin enkazı önünde (Şarku’l Avsat)
TT

İsrail'in Güney Lübnan'daki prefabrik evlere yönelik saldırıları, bölge sakinlerinin ‘geçici barınma’ imkânından mahrum kalmasına neden oluyor

Hadr Avade, Ramazan Bayramı gecesi İsrail tarafından hedef alınan prefabrik evinin enkazı önünde (Şarku’l Avsat)
Hadr Avade, Ramazan Bayramı gecesi İsrail tarafından hedef alınan prefabrik evinin enkazı önünde (Şarku’l Avsat)

Lübnan'ın güney sınır köylerinde yaşayan çok sayıda Lübnanlı, son savaş sırasında İsrail tarafından yıkılan evlerinin yerine yenilerini inşa edebilmek için tazminat ödenmesini ve bölgede güvenliğin yeniden tesis edilmesini beklerken geçici konut olarak prefabrik evleri tercih etti.

Hizbullah ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasının 27 Kasım'da yürürlüğe girmesinin ve özellikle İsrail'in 18 Şubat'ta sınır kasabalarından çekilmesinin ardından, güney sınır bölgelerindeki insanlar, maliyetinin düşük olması ve kısa sürede kurulabilmesi nedeniyle prefabrik ev seçeneğine yöneldi.

“Evimin enkazının yanına koydum”

Bölgede yaşayan 30 yaşındaki Hadr Avade Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “19 Şubat'ta köylerimize döndükten birkaç gün sonra prefabrik bir ev satın aldım. Küçüktü, bir yatak odası ve küçük bir mutfağı vardı. Ama beni ve beş kişilik ailemi geçici de olsa barındırabilirdi. Lübnan'daki savaşın ilk günlerinde İsrail tarafından yıkılan evimin bahçesinin köşesine, orada biriken molozların yanına yerleştirdim. Sonra da su ve elektriğini bağladım.”

asdfgrthy
Hadr Avade'nin Güney Lübnan'daki Kafr Kila'da bulunan prefabrik evinin hedef alınmadan önceki hali (Şarku’l Avsat)

Sınır kasabası Kafr Kila'nın yerlisi olan Avade, Hizbullah'ın destek cephesi olarak bilinen bölgeye girmesinin ardından 8 Ekim 2023 tarihinde evinden zorla çıkarıldı. Diğer güneylilerle birlikte o da evini kaybetti. O zamandan beri Nebatiye ilçesine bağlı Zebdin kasabasında yerinden edilmiş bir kişi olarak yaşıyor. Avade, “Bir buçuk yıldan fazla bir süredir kiraladığım evde kalmak yerine prefabrik evde yaşamayı ve memleketime dönmeyi tercih ettim” dedi.

“Geri dönmeyin”

Prefabrik ev, barınma yardımı olarak aldığı 5 bin dolara mal oldu. Ramazan Bayramı'nın ilk günü taşınmayı tercih etti, ancak İsrail bunu yapmasını engelledi. İsrail ordusu Ramazan Bayramı gecesi evi bir füzeyle hedef aldı.

Aynı gece İsrail, Kafr Kila'daki birkaç prefabrik evi daha hedef aldı ve saldırılar bugün de devam ediyor. “Sanki bize 'Geri dönmeyin' der gibiydiler” diyen Avade, “Onlar için bir tehdit oluşturmadığı için eve zarar vermeyeceklerini düşündüm” ifadesini kullandı.

dfrgthy
Hadr Avade'nin Güney Lübnan'daki Kafr Kila'da bulunan prefabrik evinin hedef alındıktan sonraki hali (Şarku’l Avsat)

Avade, İsrail askerlerinin çekilmesinden sonra Kafr Kila'ya dönüşünü şu ifadelerle anlattı: “Dönmek için sabırsızlanıyordum. Bu yüzden prefabrik evime yerleşene kadar her gün kasabayı ziyaret ettim. Evi hedef almalarını beklemiyordum, bu sebeple yakında taşınabilmek için evi hazırladım. İsrail'in tüm ihlallerine rağmen oradaki ekinleri suluyordum. Biz, bu köylerin insanları, evlerimizi alnımızın teriyle inşa ettik. Savaştan önce küçük bir kahvehanem vardı. Yaşanan her şeye rağmen, geri dönüp evlerimizi yeniden inşa edebilmek için anlaşma anını bekliyoruz.”

Avade, prefabrik evin hedef alınması nedeniyle tazminat alma olasılığı hakkında ise “Henüz net bir şey yok ama sanmıyorum” dedi.

Evleri kaybetmek

Avade, çoğu, yıllar içinde inşa ettikleri evlerini ve çıkarlarını kaybeden ve İsrail'in neredeyse her gün bölgeyi hedef alması nedeniyle riskli ziyaretler dışında bölgelerine dönmeleri hâlâ engellenen birçok güneylinin hayatlarına ve savaşla ilgili deneyimlerine dair sadece bir örnek. Dikkat çekici olan, çoğunun sanki duyguları uyuşmuş gibi umursamaması.

sxdcfrgt
Yerel bir kuruluş tarafından Lübnan'ın güneyinde yerinden edilmiş kişilere bağışlanan prefabrik evler (AFP)

Avade gibi Muna da kendisi ve üç kişilik ailesinin yaşaması için bir ev satın almış. Şarku’l Avsat'a konuşan Muna, “Evi Deyr Mimas ve Kafr Kila arasında bir yere koydum. Kasabamı sevdiğim ve her gün ziyaret ettiğim için oraya taşınmak isterdim” dedi. Ancak İsrail, oradaki prefabrik evleri vurduğu için bunu yapamamış.

Evi taşımaya karar verdi

İsrail saldırıları Muna'nın yeni evine zarar vermedi, ancak korkudan evi kurulduğu yerden taşımaya karar verdi ve içinde yaşama fikrinden vazgeçti. Muna yeni kararını şu ifadelerle anlattı: “Yaklaşık iki hafta önce evi, bir buçuk yıldır yerinden edilmiş bir kişi olarak yaşadığım Nebatiye'deki Kafr Tibnit kasabasına taşıdım. Orada birkaç kez yerinden edilme deneyimi yaşamıştım.”

Muna orada yaşaması halinde kendisini bekleyen tehlikenin farkında. “Güvenlik yok, ancak doğup büyüdüğüm, anılarımın olduğu topraklara dönmekten başka seçeneğim de yok” diyen Muna, bu adımı güvenlik durumu daha iyi olana kadar ertelemeye karar verdi.

Umduğu gibi değildi

Muna savaştan önceki hayatını, evini nasıl inşa ettiğini ve üzerinde nasıl büyük bir özen ve sevgiyle çalıştığını şöyle anlattı: “Evimin ayrıntılarını, en küçük detaylarını bile dikkatle ve titizlikle seçtim, ancak İsrail onu yıktı. Savaştan üç ay sonra orayı terk ettik. Kocam mucizevi bir şekilde hayatta kaldı, dört İsrail mermisi evimize isabet etti ve evsiz kaldık.”

Yeni prefabrik ev Muna'nın umduğu gibi değildi, bir anda kendini sınırlı seçeneklerle bulmuştu. Muna, “Çadırda yaşamak zorunda kalsam bile topraklarımıza geri dönmek istedim. Belki de kalıcı dönüşümüzün yakın olduğuna dair kendime biraz umut vermek içindi böyle düşünüyordum. Şimdi bunu yapamayacağım için çok üzgünüm” ifadelerini kullandı.

Güvenlik garantisi

Öğretmen ve bir erkek çocuk annesi olan Muna, kocasına neredeyse her gün sınır köylerindeki işine giderken eşlik ediyor. Muna, “İnsanlar güvenlik garantisi aldıktan sonra yaşamak için memleketlerine döndüklerinde ön saflarda olacağım” diyor.

Muna yeni evini, barınma ve mobilya yardımı aldıktan sonra kuzeydeki bir fabrikadan 3 bin 500 dolara satın almış. Muna, kasabanın girişinde bir dinlenme evi gibi küçük bir işyeri açmayı düşünüyormuş. Ancak güvenlik ihlalleri bunu yapmasını engellemiş.