Umman, yeni devlet yasasına ‘veliaht prens’ atamayı da ekledi

Devlet için yeni bir tüzüğün onaylanmasının ardından Maskat'ta yeni bir dönüşüm (ONA)
Devlet için yeni bir tüzüğün onaylanmasının ardından Maskat'ta yeni bir dönüşüm (ONA)
TT

Umman, yeni devlet yasasına ‘veliaht prens’ atamayı da ekledi

Devlet için yeni bir tüzüğün onaylanmasının ardından Maskat'ta yeni bir dönüşüm (ONA)
Devlet için yeni bir tüzüğün onaylanmasının ardından Maskat'ta yeni bir dönüşüm (ONA)

Mustafa el-Ensari
Umman Sultanlığı, yeni Devlet Temel Yasası ve yetkinin daha net aktarımı için bir mekanizma oluşturulduğunu duyurdu. Özgürlüklerin geliştirilmesi ve Veliaht Prens’in  konumuna dair yapılan değişiklik yasada en öne çıkan maddeler oldu.
Sultan Heysem bin Tarık, göreve geldikten bir yıl sonra iki yeni kararname çıkardı. Uman resmi haber ajansı ONA’ya göre bunlardan ilki, ‘Devlet Temel Yasası’, ikincisi ise ‘Umman Konseyi Kanunu’nu içeriyordu. Kararnamelerin özelliklerinden kısaca değinildiği haberde, Sultan’ın bu kararnameleri Umman 2040 Vizyonu doğrultusunda önümüzdeki aşamada saltanatın gereksinimlerini karşılamak için yayınladığı ifade edildi.
Yeni Temel Yasa, saltanatta yetki devri için belirli ve istikrarlı bir mekanizma kurmayı, ayrıca Veliaht Prens atamak için bir mekanizma kurmayı, görev ve yetkilerini açıklığa kavuşturmayı, hukukun üstünlüğü ilkesini ve yargı bağımsızlığını devlette yönetişimin temeli olarak vurgulamayı hedefliyor. Bunun yanı sıra başta kadın erkek eşitliği olmak üzere çocuklar, engelliler, ergenler ve gençlere bakım gibi vatandaşlar için daha fazla hak ve özgürlük sağlamayı, temel eğitimin zorunlu tutulması, üniversitelerin kurulmasını teşvik etmeyi amaçlanıyor.
Sultanlık, ‘Körfez İşbirliği Konseyi’ni oluşturan altı devlet içerisinde hükümet geçişi için farklı bir mekanizma kullanan tek ülkeydi. Bu ilgilenenler arasında tartışma konusu olmaya devam etti. Önceki mekanizma, Sultan’ın halefinin el-Busaidi ailesinden belirli bir ritüele göre seçilmesini şart koşar. En tuhaf ritüeli ise ‘vasiyet edilmesidir’. Yasalar sultanın ölümünden sonra açılıp okunmak üzere vasiyetini yazmayı gerekli kılar.  Ancak Sultan Heysem tarafından onaylanan yeni değişikliğe göre veliaht, Sultan’ın ölümünden önce ilan edilecek.
Yeni Temel Yasada veliaht prensin iktidardaki aileden mi seçileceği yoksa ‘dikey monarşinin’ ayak izlerinin mi takip edileceği bilinmiyor. Dikey monarşide veliaht, tıpkı bugün Bahreyn Krallığı’nda olduğu gibi yalnızca Sultan’ın oğulları arasından seçilir. Bahreyn, 2002 yılında Körfez’de yönetim sistemini emirlikten monarşiye çeviren son ülke olmuştu. 

Haysiyet hakkı
Öte yandan Sultan tarafından yayınlanan kararnamenin detayları, Devlet Temel Yasası bilimsel araştırmayı, yaratıcılık ve yenilikçiliğe özen göstermeyi, yaşama hakkını, insan onurunu, güvenliğini ve mahremiyete saygıyı teşvik etme görevini üstlendiğine ayrıca hapishanelerin reform ve rehabilitasyon için yargı denetimine tutulacak. Ulusal mirasın korunacağına ayrıca ona yapılan saldırı ve kaçakçılığı yasayla cezalandırılacak bir suç olarak görüleceğine işaret ediliyor.
Şarku’l Avsat’ın ONA’dan aktardığı habere göre, haberine göre devlet kurumlarının yönetişimi bağlamında, Devlet Temel Yasası’nda, hükümet performansını izlemek ve kontrol etmek için özel bir bölüm ayırıldı. Bunun doğrudan Sultan’a bağlı, bakan ve yardımcılarının, benzeri yetkililerin performanslarının takibi ve değerlendirmesinden sorumlu bir heyet kurulması ile mümkün olduğuna dikkat çekildi. Söz konusu heyetin ayrıca devletin Mali ve İdari Kontrol Otoritesinin bu yönetişimi gerçekleştirmedeki rolünü desteklemesi için özel bir yasa tahsis edilmesi öngörülüyor.
İkinci kararname ise Devlet Temel Yasası’nın da ülkedeki yerel yönetime önem verdiği ve ‘Sultanlığın genel gelişimine katkıları’ olması bakımından önemine vurgu yaptığı Umman Konseyi’nin kurallarını düzenlemeyle ilgili. Devlet Temel Yasası’nda bu konseyle ilgili en önemli kararlar ve tahsis edilen yetkiler için özel bir bölüm ayrıldı. Bunlardan en önemlilerinden biri, hükümet tarafından atıfta bulunulan kanunların onaylanması veya değiştirilmesidir. Yasa tasarısı önerme, kalkınma planları ve devlet genel bütçesini tartışmak ayrıca Şura Meclisi’nin kararlarını denetleme araçları oluşturma Umman Konseyi’nin sorumluluğunda bulunuyor.

Umman Konseyi
ONA’nın haberine göre yeni kararname, Umman Konseyi'nin sorumluluklarının, üyelik koşullarının, üyelerin tüm hak ve görevlerinin yeniden düzenlenmesini ve ayrıca konseyin işleriyle ilgili her şeyi düzenlemeyi içeriyor. Ancak haber metninde Umman’ın kurucusu Kabus bin Said döneminden bu yana uygulanan yasa ile geçtiğimiz yıl göreve gelen Sultan Heysem bin Tarık’ın yaptığı değişimler arasında bir kıyaslama yapılmamakla birlikte farklılıklara da değinilmiyor.
Umman hükümet hizmetleri portalının web sitesine göre Umman Konseyi, Devlet ve Şura Meclislerinin birleşiminden oluşuyor.  Konsey, akademisyen ve uzmanların deneyimlerinden yararlanmayı sağlayacak, kapsamlı kalkınma stratejisinin uygulanmasına yol açacak ve kamu yararına hizmet etmeye katkıda bulunacak şekilde bir fikir paylaşımı tabanının genişlemesini hedefliyor.
Umman Konseyi’nin iki kanadı olan Devlet ve Şura meclislerine 99/2011 sayılı Sultanlık Kararnamesi'ne göre yasama ve gözetim yetkileri verildi. Bu yasama ve denetleme yetkilerinin hükümleri, 101/1996 sayılı Sultanlık Kararnamesi ile yayımlanan Devlet Temel Yasası’nın beşinci bölümünde yer alıyor. Böylece konsey, kalkınma planlarının ve programlarının uygulanmasına yardımcı olan ve ekonomik ve sosyal engellere uygun çözümler bulunmasına katkıda bulunan çalışmaların hazırlanması gibi amaçlarına ulaşmak için çok çeşitli yetkilere sahip olabildi.
Ayrıca çeşitli üretim ve hizmet sektörlerine yatırımları ve ekonomik kaynakların geliştirilmesini teşvik edecek teklifler sunmak, topluma hizmet edecek ve devletin genel hedeflerine ulaşacak şekilde insan kaynaklarının geliştirilmesi ve idari kurumların performansının iyileştirilmesi alanında çalışmalar ve öneriler sunmak ve bunları çıkaracak önlemleri almadan önce kanunları gözden geçirmek Konsey yetkisi dahilinde bulunuyor. Doğrudan Sultan'a sevk edilmesini gerektiren kanunlar dışında Danıştay, Bakanlar Kurulunca kendisine gönderilen kanun tasarılarına ilişkin tavsiyelerini sunar. Kamu yararına hizmet eden konularda Sultan veya Bakanlar Kurulunun Konsey’e havale ettiği konuları inceler ve bunlar hakkında görüş bildirir.
Umman Sultanlığı’ndaki yeni köklü değişiklikler, Körfez saflarını, üç yıldan uzun süren bir krizin ardından yeniden düzenleyen ‘El-Ula Uzlaşması’ndan bir hafta sonra gerçekleştirildi. Bu uzlaşma, Körfez’in, bölge ülkelerinin iddialı kalkınma ve yüzleşmek için Suudi Arabistan 2030, Umman 2040 ve Bahreyn 2030 vizyonları gibi sosyal programlar başlattığı birçok zorlukla mücadele umutlarını derinleştirdi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.