Rami Mahluf, Esed'den ‘sahte sözleşmelerle satılan’ mülklerinin kendisine iade edilmesini istedi

Suriyeli işadamı, Suriye Devlet Başkanı’na “Ülkedeki en büyük yolsuzluk dosyası neden umurunuzda değil?” diye sordu

Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)
TT

Rami Mahluf, Esed'den ‘sahte sözleşmelerle satılan’ mülklerinin kendisine iade edilmesini istedi

Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Esed ile işadamı Mahluf arasındaki anlaşmazlık 2019'da başladı (AFP)

Velid Şekir
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile kuzeni olan Suriyeli işadamı Rami Mahluf arasındaki anlaşmazlıkta geçtiğimiz pazar günü yeni bir gelişme yaşandı. Mahluf, pazar akşamı Facebook sayfası üzerinden ‘savaş zenginleri’ olarak tanımladığı kişileri, Suriye'deki tüm mallarını ‘sahte sözleşmelerle’ satmakla suçladı. Mahluf, Facebook üzerinden paylaştığı ve Esed'e gönderdiği mektupta ‘dolandırıcılık ve sahteciliği neden umursamıyorsunuz?’ diye sordu.
Beşşar Esed ve eşi Esma’ya yakın nüfuzlu kişilerle çatışma halinde olan Mahluf, Esed’e yazdığı mektupta ‘bu kişilerin yaptıklarına’ atıfta bulunarak Esed’e bir takım gerçeklerden söz ettikten sonra Esed’den ‘tüm haklarını iade etmesini ve failleri cezalandırmasını’ istedi.
Suriye’nin 2012 tarihli Anayasası’na göre Esed, Yüksek Yargı Konseyi’ne başkanlık ederken, yardımcılığını ise Adalet Bakanı Hâkim Ahmed Seyyid yapıyor. Konsey üyeleri arasında ise Yargıtay Başkanı ve iki yardımcısı, Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakan Yardımcısı ve Adli Teftiş Dairesi Başkanı yer alıyor. Şam'ın bir kenar mahallesinde yaşayan Mahluf, vergi kaçırmakla suçlanıp başkanlığını yaptığı şirketin kârından Suriye devletinin payını ödememesinin ardından Maliye Bakanlığı'nın kendisinden vergi ve harç ödemesini talep ettiğini ve telekomünikasyon şirketi Syriatel’den ve diğer şirketlerden vazgeçmesi için baskı yaptığını açıklamıştı.
Mahluf'un Facebook üzerinden paylaştığı ve İndependent Arabia tarafından aktarılan mektubun girişinde şu ifadeler yer alıyor:
“Bugün Yüksek Yargı Konseyi Başkanı, İcra, Askeri ve Güvenlik Dairesi Başkanı Beşşar Esed'e, savaş zengini çetelerin şirketlerden ve mülklerden vazgeçmememiz nedeniyle tehditlerini yerine getirmeye, benim ve çocuklarımın evlerini sahte sözleşmelerle satmaya başladıklarına dair bir mektup gönderdi. Sayın Başkan eğer bu durumdan razıysanız bundan sonra söyleyecek sözüm yoktur.”
Bununla birlikte Mahluf, mektubunu ‘hedefine ulaşmasını sağlamak için yayımladığını’ açıkladı.
‘Sayın Yüksek Yargı Konseyi Başkanı’ diye başlayan ve Esed’e bu sıfatıyla hitap edilen mektupta, “Adalet Bakanlığı’nda 13621 nosuyla kayıtlı, 28 Eylül 2020 tarihli ve size yukarıda belirtilen sıfatınızla hitaben yazdığımız mektubumuza (herhangi bir adli merci karşısına çıkıp kendimizi savunmamız ve ifade etmemiz engellendiğinden ötürü) ilaveten size bu mektupla başvuruyoruz. Şimdiye kadar hiç birine cevap alamadığımız; 13 Ekim 2020 tarihli ve 14683 nolu Yüksek Yargı Kurulu Başkan Yardımcısı’na gönderdiğimiz tüm mektuplar, İç Ticaret ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı’na gönderdiğimiz mektuplar ile 10 Ocak 2021 tarihli ve RR220538267SY nolu gönderilen bu mektubun içeriğini belirten posta kartı, Adalet Bakanlığı’na yazılan 21 Eylül 2020 tarihli ve 12977 nolu mektubumuz ve 23 Eylül 2020 tarihli ve 13107 numaralı posta kartı da ektedir” ifadeleri yer aldı.

“Avukatlar tehdit ediliyor ve sahte sözleşmeler yapılıyor”
Mahluf mektubuna şöyle devam ediyor:
“Avukatlar artık tehdit altında ve hiçbiri haklarımızı savunmaya cesaret edemiyor. Bu durum, bu çetelerin geniş yetkilere sahip olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Bunların başında istisnasız herkesin boynunun üstünde her an inmeye hazır bir kılıç gibi duran rejimin güvenlik bürokrasisi geliyor. Aynı zamanda hiçbir devlet kurumuyla iletişim kuramıyoruz. Bu çeteler, sizlere gönderdiğimiz tüm mektupları atlatmak için son zamanlarda cezalandırmayla eş değer yeni bir yöntem kullanmaya başladılar. Tüm resmi kamu kurumları da sahte sözleşmeler düzenleyerek ve belgeleri iki yıl öncesinden günümüze kadar olan eski tarihlerle kayıtlar yaparak onlarla birlikte hareket ediyor. Böylece sahte tarihler ve hileli yöntemleriyle yasal olarak doğru iddialarımızı yalanlıyorlar.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Mahluf, ‘hiçbirini satmadıklarını’ söylediği mülklerinin satışının resmi olarak yasallaştırıldığından söz etti.
Söz konusu çeteleri, bu şekilde mülklerini satmak ve ardından başka satışlar için düzenlemeler yapmakla suçlayan Mahluf, böylece bu çetelerin nihai sayılabilecek yargı kararlarıyla ‘mevcut durumdan habersiz iyi niyetli alıcılar’ olarak tanımladığı kişilerin bu mülkleri satın almaları için duruma yasal bir statü vermeye çalıştıklarını söyledi.

“Geçim kaynaklarımıza göz diktiler”
Dolandırıcılık ve sahteciliğin ‘mükemmel bir şekilde’ yapılarak tüm prosedürlerin ve bunlara uygun olarak alınan yargı kararlarının unutturulduğuna işaret eden Mahluf, ‘açgözlülük ve adaletsizlikten şikayetçi olanlara yapılanların yaşadıkları evlerin sahte sözleşmelerle satılması noktasına ulaştığına’ dikkati çekti. Mahluf daha önce kendilerinden istenenleri yerine getirmemeleri halinde başlarına geleceklerle ilgili yapılan tehditlerin ‘pratiğe dökülmeye başlamasıyla henüz reşit yaşta dahi olmayan çocuklarının mallarına ve oturdukları evlere el uzatıldığını’ söyledi.
Mahluf mektupta, “Güvenlik güçlerinin 6 Ocak 2021 tarihinde gece yarısı ofislerimizden birine baskın yapması ve şirketlerimize kamu kurumlarıyla yapılan toplantılarını ve yönetim kurullarının kararlarını usul ve kararlara uygun olarak şekillendirme özgürlüğü sağlayan tüm evraklara ve ticari kayıtlara el konulması karşısında şaşırdık” ifadelerini kullandı. Mahluf, tüm bu belgelerin, bazı gerçekleri ve sahteciliği ispat etmelerinin engellenmesi çerçevesinde ellerinden alındığını da sözlerine ekledi. 
Mahluf, Esed’e hitaben, “Neden sizin veya herhangi bir kamu kuruluşunun, yukarıda ifade ettiğimiz bu büyüklükteki bir sahtecilik ve dolandırıcılığı içeren, Suriye Arap Cumhuriyeti tarihindeki en büyük yolsuzluk dosyasını oluşturan ve Suriye’nin itibarını zedeleyen bu konu hakkında endişesi bulunmuyor? Suriye Anayasası’nın hüküm ve maddelerine uygun olarak, bunun konuyla ilgili en yüksek adli makam sizsiniz” dedi.
Anayasa ile ilgili olarak ise Mahluf, ‘söz konusu kişilerin kendilerine karşı yasadışı oyunlar oynayarak, özel mülklerini tamamen hukuka aykırı bir şekilde kamulaştırdıklarını ve yasadışı yollarla anayasayı sürekli olarak ihlal ettiklerini, yapılanlara vakıf olmalarına ve dile getirmelerine rağmen kendilerinin söz konusu kişileri caydıramadıklarını’ söyledi. Mahluf, ünlü bir iş adamı olarak “Haklarını savunmakta ve yapılan haksızlıkları herhangi bir resmi makama iletmekte zorlanan sıradan bir vatandaş ne yapsın?” diye sordu.
Mahluf mektubunu “Anayasa ve özel mülkiyeti güvence altına alan ve koruyan hükümleri çerçevesinde tüm haklarımızı bize iade etmenizi, failleri kim olursa olsun en ağır cezalarla cezalandırmanızı ve bunun emsal teşkil etmesini rica ediyorum” diyerek sonlandırdı.
Suriye hükümeti, Mahluf’un Facebook üzerinden, bazı hükümet yetkililerinin kendisinden başta Syriatel olmak üzere sahibi olduğu şirketlerden vazgeçmesini talep ettiklerini açıkladığı bir video kaydı yayınlamasının ardından geçtiğimiz yıl bahar aylarında Mahluf'un tüm mallarına el koydu.

Esma Esed’in şirketleri ve sağlam para ihtiyacı
Suriye Devlet Başkanı Esed ile Suriye ekonomisinin dayanaklarından biri sayılan işadamı kuzeni arasındaki anlaşmazlık, rejimin 2019 yılında, Suriye Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin azalması ve Suriye lirasının değer kaybetmesi sonrasında Mahluf'tan şirketlerinin kârlarından devlet hazinesine ödeme yapmasını istemesi üzerine başladı.  Esed, rejimin desteğini alarak yükselen bazı işadamlarının kârlarından yolsuzlukla mücadele başlığı altında kesinti yapmaya başladı.
O tarihten bu yana Mahluf Suriye'deki evinde kalıyor. Moskova'nın Esed'den özellikle Suriye devletinin Moskova'ya olan borçlarını geri ödeyemediği için rejimin içindeki ve etrafındaki iş adamlarının yaptığı yolsuzluklarla mücadele etmesini istemesinin ardından yetkililerin baskısı altında olan Mahluf’un Rusya’nın koruması altında olduğu söyleniyor. Bununla birlikte Mahluf, ailesini yurt dışına ve büyük yatırımlarının olduğu Dubai'ye gönderdi.
Yine o tarihten beri Esed'in eşi Esma’nın, daha önce Mahluf'a özgü olan ve kendisine büyük kazançlar sağlayan yatırımları elde etmek için rejimi çevreleyen işadamları ve savaş zengini olarak tanımlanan bazı kişilerle çalıştığı haberleri yayıldı. Suriye’nin First Lady’si, söz konusu kişiler ve akrabaları (kuzenleri) aracılığıyla birkaç şirket kurdu. Sosyal medya üzerinden çeşitli mesajlar ve video kayıtları yayımlayan Mahluf, Esed'in çevresindekileri ‘savaş zengini’ olarak tanımlıyor.
Mahluf'un 14 Aralık'ta Facebook üzerinden ‘Hizmetkarından ülkenin Başkanına’ başlığıyla Esed'e gönderdiği son mektupta, “Savaş tüccarları, Suriye ekonomisinin tamamını kontrol etmek için otoriter, korkutucu ve yıkıcı yöntemler uygulamaya başladılar. Çok sayıda tüccarın ve sanayicinin yerini, korkunç bir hale gelen güvenlik örtüsü ile desteklenen savaş zengini dediğimiz birkaç kişi aldı. Mesele savaşın başında muhalifleri sınır dışı etmekten ibaret değildi. Artık rejim destekçilerinin rollerinin ele alınmasının zamanı geldi” ifadelerine yer verdi.
Mahluf, Esed’e hitaben, “2019 yılı başlarından bu yana savaş ağalarının davranışlarının ülkeye ne kadar zarar verdiğini ve derhal durdurulması gerektiğini, aksi takdirde bunun etkilerinin ülke için bir felaket olacağını söylüyoruz. Onların programlarına ve planlarına açıkça karşı çıkmaya ve onlara karşı durmaya başladık” dedi.



Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
TT

Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)

Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin rejiminin ABD güçleri tarafından devrilmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra Washington, onun temel direklerinden biri olan Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih el-Ravi'ye yönelik yaptırımları kaldırıyor.

El-Ravi, eski rejimin devrilmesinden aylar sonra 2003 yılında tutuklandı ve yaklaşık dokuz yıl sonra Irak yetkilileri tarafından serbest bırakıldı. ABD güçlerinin, Saddam Hüseyin liderliğindeki en çok aranan 55 kişiden oluşan listesinde 35. sıradaydı.

El-Ravi, serbest bırakılmasından sonra bir Arap ülkesinde kaldı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yıllar sonra, Irak'a abluka uygulanmasından yaklaşık beş yıl sonra BM kararları uyarınca uygulamaya konulan “karne” sisteminin tasarlanmasındaki deneyimlerini anlattığı “Kıtlığı Önlemek” adlı bir kitap yazdı.

Bu sistemin, 1990'larda Irak nüfusunun çoğunluğu için belirli sınırlar dahilinde, temel gıda maddelerine erişimi garanti altına almış olması dikkat çekicidir. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinin ardından uluslararası yaptırımlar kapsamında Irak'a uygulanan ekonomik ablukanın etkilerini hafifletmeye yardımcı olduğuna inanılmaktadır.

El-Ravi, serbest bırakıldıktan ve kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat ettikten sonra çeşitli Arap ve uluslararası medya kuruluşlarına röportajlar verdi. Irak dışında herhangi bir mal varlığına veya gayrimenkule sahip olduğunu açıklamamıştır; bu da ABD yaptırımlarına dahil edilmesinin, eski Irak rejiminin tüm unsurlarını kapsayan genel bağlamda gerçekleştiği anlamına gelmektedir.

ABD Hazine Bakanlığı, bu haftanın başlarında, Anbar Vilayeti doğumlu Iraklı bakanın isminin yaptırım listesinden çıkarılmasına karar verdiğini duyurdu.

Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)

Saddam'la 'tartışma'

El-Ravi 1967 yılında Bağdat Üniversitesi'nden mezun olmuş ve 1978 yılında Birleşik Krallık'ta doktorasını tamamlamıştır. Daha sonra Bağdat'a döndü ve 1981 yılına kadar Planlama Bakanlığı Genel Müdürlüğü ve Bağdat Üniversitesi'nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu.

Daha sonra Cumhurbaşkanı'nın ekonomik işlerden sorumlu danışmanlığı ve Ağustos 1987'ye kadar Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulundu. Çağdaşı gözlemcilerin ve politikacıların ifadelerine göre Ticaret Bakanlığı görevini üstlenecek en iyi isimlerden biri olarak kabul ediliyordu.

El Ravi, televizyon röportajlarından birinde, Saddam Hüseyin'in bir kabine toplantısı sırasında bakanlardan birinin, bakanların karne dağıtım sisteminin dışında tutulmasını istemesi üzerine bu karara itiraz ettiğini iddia etmiştir. Saddam her bakan için kotayı arttırmayı kabul ettiğinde, el-Ravi itiraz ederek, bu önlemin karne sisteminin çökmesine yol açacağını iddia etti. Eski bakana göre, Saddam anayasal yetkilerine müdahale edilmemesini talep etti ve toplantıyı öfkeyle bitirdi. Saddam Hüseyin ertesi sabah tekrar geldi ve bakanın söyledikleri doğru olduğu için emrini yerine getirmemesini istedi.