Göz sağlığı uyarısı: Ekran karşısında geçirilen süre boyunca göz sağlığını korumak için ‘20-20-20’ kuralına uyun

Korona korkusu bazı kişilerin görme yetilerinde kayıplara neden olabilir.
Korona korkusu bazı kişilerin görme yetilerinde kayıplara neden olabilir.
TT

Göz sağlığı uyarısı: Ekran karşısında geçirilen süre boyunca göz sağlığını korumak için ‘20-20-20’ kuralına uyun

Korona korkusu bazı kişilerin görme yetilerinde kayıplara neden olabilir.
Korona korkusu bazı kişilerin görme yetilerinde kayıplara neden olabilir.

Göz sağlığıyla ilgilenen bir kurum, ekran karşısında geçirilen süre boyunca göz sağlığını korumak için insanlara, “20-20-20” kuralına uyma tavsiyesinde bulundu.
BBC’nin haberine göre, kurum, “Gördüğünüzden emin olun” anlamına gelen, “Görmek için Savaş”(Fight For Sight) sloganıyla, her 20 dakika da bir 20 saniye süreyle ekrandan 20 feet (yaklaşık 6 metre) uzağa bakmayı öneriyor.
Koronavirüsün ortaya çıkmasıyla beraber, yarısı ekran başında daha çok vakit geçiren 2 binden fazla kişinin katıldığı bir anket, bu kişilerin yüzde 38’inin görme yetilerinde azalma olduğuna inandığını gösterdi.
Ayrıca anket sonuçları insanların 5’te 1’inin virüse maruz kalma korkusuyla göz muayenesi yapmaya daha az istekli olduğunu ortaya koydu.
Ankete katılan insanlar okuma güçlüğü, baş ağrısı, migren ve gece görüşlerinin zayıf olmasından yakındıklarını söyledi.
“YouGov” anketini yapan kurum, düzenli göz muayenesi yaptırmanın önemini vurgulayarak, insanlara göz doktorlarının çoğunun pandemi süresi boyunca çalışmaya hazır olduklarını hatırlatmak istediğini söyledi.
“Fight for Sight” direktörü Sherine Krause, “Görme kaybı vakalarının yarısından fazlası erken tespit ve müdahale yoluyla önlenebilir. Düzenli muayeneler sayesinde semptom göstermeyen vakalar ve görmeyi tehdit eden durumlar tespit edilebilir” ifadelerini kullandı.

Gözleri zorlamamak için basit molalar verin
Kurum, ekran karşısında gözleri zorlamamak için basit molalar verilmesini tavsiye etti.
Optometri Bölümü’ndeki doktorların karantina dönemi boyunca özellikle görme yetilerinde değişiklik yaşayan kişiler için hizmet vermeye devam edeceğini belirtti.
Dr. Paramdeep Bilkhu, “Kuruluşun yaptığı araştırma, ilk karantina döneminde, ankete katılanların 4’te 1’inden daha azının görme yetilerinde,   kötüleşmeler olduğunu gözlemledi” dedi.
İngiltere iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre, işverenler çalışanlarının günde bir saatten fazla çalışmak için ekrana bakmaları durumunda, göz muayenesi için ödeme yapmalarını şart koşuyor.
Geçtiğimiz yaz, İngiltere Tıp Birliği ve Kraliyet Oftalmologlar Koleji’nin tahminlerine göre, İngiltere’de temel göz muayenesini yaptırmayan en az 10 bin kişi olduğu tespit edildi.
İngiltere’deki Kraliyet Ulusal Körler Enstitüsü (RNIB), salgın esnasında hastaneye gitme korkusu nedeniyle, bazı kişilerin görme yetilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olmasından endişe duyduklarını söyledi.



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe