İki yılda dördüncü seçime hazırlanan İsrailli partilere güven en düşük seviyede

Avigdor Liberman, Netanyahu'ya karşı provokasyon kampanyası başlattı (Reuters)
Avigdor Liberman, Netanyahu'ya karşı provokasyon kampanyası başlattı (Reuters)
TT

İki yılda dördüncü seçime hazırlanan İsrailli partilere güven en düşük seviyede

Avigdor Liberman, Netanyahu'ya karşı provokasyon kampanyası başlattı (Reuters)
Avigdor Liberman, Netanyahu'ya karşı provokasyon kampanyası başlattı (Reuters)

Emel Şehadet
İsrail’de, gün geçmiyor ki bir politikacı çıkıp önümüzdeki Mart ayında gerçekleştirilmesi planlanan iki yıl içerisindeki dördüncü seçimlere itiraz etmek için yeni bir girişimde bulunmasın. Ya ideolojik, hatta yerel ve bölgesel siyasi konumlarla birleşmeyen partiler arasında yeni ve benzeri görülmemiş ittifaklar aşırı sağdan, soldan ve merkezden partiler arasındaki ittifaklar kuruluyor ya da İsrail halkının parti liderlerine olan güveni tüm zamanların en düşük seviyesine ulaşana kadar partilerden geri çekilme devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin tarafından kabul edilen 2020 Demokrasi Gündemi, İsrail halkı arasında partilerin ve liderlerinin statüsünde tehlikeli ve benzeri görülmemiş bir bozulmayı ortaya çıkardı. Partilere duyulan güven merdivenin en alt basamağına düştü. Çoğunluk İsrail'deki demokratik yönetişimin büyük bir tehlike altında olduğunu ve ülkenin liderliğinin yozlaştığını düşünüyor. Halkın orduya ve liderliğine olan güveni bile yüzde 56 ile eşi görülmemiş bir düzeye düştü.

Benzeri görülmemiş bir seçim kampanyası
İsrail’deki politikacılar ve partilerin gündeminin en üstünde yer alan bu veriler, parti liderlerinin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisi ile mücadele edebilecek ve onu devirme hedefine ulaştıracak ittifaklara varmayı başaramadığı bir dönemde geldi. Öte yandan kamuoyu yoklamaları Netanyahu’ya yaklaşan seçimlerde hükümet kurma imkanı sağlanmayacağına işaret ediyor.
Parti liderlerinin çabaları, İsrail partiler arenasının ötesinde ittifaklar kurma çabalarının ötesine geçti. Bazıları, ister İsrail'in John Biden başkanlığındaki yeni yönetimle uğraşırken benimsemesi gereken politika olsun, ister eski Başkan Donald Trump'ın destekçileri tarafından Kongre Binası'nın tanık olduğu olaylar olsun, Washington'daki son gelişmelere müdahale etti.
Kamuoyu yoklamaları ona herhangi bir hükümet koalisyonunun oluşumunda merkezi bir rol oynama şansı vermeyen ‘Yisrael Beiteinu’(İsrail Evimiz) partisinin başkanı Avigdor Liberman, İsrail medyasının çoğunun hem görünür hem de yazılı platformları işgal ederek Netanyahu'ya karşı bir provokasyon kampanyası başlatmaya başladı. Hatta hazırlığı içinde olduğunu iddia ettiği bir plan konusunda uyardı. Lieberman, Netanyahu'nun yaklaşan seçimlerde başbakanlığı kazanmayı başaramaması durumunda uygulamaya koyacağı bir plan hazırlığında olduğunu iddia ediyor. Liberman'a göre bu, Trump'ınkinden daha şiddetli olacak bir plan.
İsrail Evimiz partisi liderinin bu iddialarına İsrail’de Netanyahu'nun olası eylemlerinin ve Amerikan senaryosunun Tel Aviv'e aktarılması konusundaki tartışmalar eşlik etti. Gözlemciler ve politikacılar Lieberman'ın konuşmasını destekleyerek ve sokaktaki şiddetli gerilimin ışığında Netanyahu'nun destekçilerinin Capitol olaylarını tekrar edeceğinden endişe ettiklerini ifade ettiler.
Lieberman, Netanyahu'nun yeniden başbakan olmasını önlemek için kendi partisi ve aşırı sağ partiler koalisyonu, Naftali Bennett liderliğindeki ‘Yeni Sağ’, Gideon Sa'ar başkanlığındaki ‘Yeni Umut’ partisi ve Yair Lapid başkanlığındaki ‘Yeş Atid’ partisini içeren bir blok oluşturmaya çalıştığını duyurmak için, Netanyahu'nun Amerika’daki olayları tekrarlaması olasılığına karşı siyasi partilerin kutuplaşmasından yararlanıyor.
Liberman'ın kampanyasına karşılık, ‘Mavi-Beyaz’ İttifakı Başkanı ve Güvenlik Bakanı Benny Gantz, özellikle önceki seçimlerdeki desteğiyle, İsraillilerin kendisine olan güvenini yeniden tesis etme girişiminde adımlarını hızlandırdı. Gantz, merkez ve soldan altı partinin liderlerini ve ayrıca sağcı Liberman’ın partisini, Netanyahu'nun devrilmesini sağlamak için güçlerini birleştirmeye ve tek partide seçimlere katılmaya çağırdı.
Gantz, listedeki yerini bırakmaya hazır olduğunu gösteren bir konuma ulaştı. Netanyahu liderliğindeki bir hükümete katılmaya karar verdiğinde hata yaptığını ve ‘seçmenlerin hayal kırıklığına uğradığını’ anladığını itiraf etti. Siyasi sistem çıkmaza girdikten ve sonuçları kesin olmayan üç seçim turu yaptıktan sonra bu adımı atmak zorunda kaldığını söyledi.
Gantz'ın önceki seçim savaşındaki iki ortağı Moşe Ya'alon ve Yair Lapid ayrı bir yol izlediler. Bağımsız bir seçim kampanyası başlatarak bunu İsrail siyasi arenasındaki başka bir bölünmeye eklediler. Lapid bir tahminde bulunarak partisinin İsrail'in en büyük ikinci partisi olacağını ve Netanyahu olmadan bir hükümet kurabileceğini duyurdu.

Sağ partiler koalisyonu çıkmaza girdi
Beklentiler sağcı partilerin Netanyahu ile rekabet edecek en büyük güç olacak ittifaklara ulaşacağı yönündeyken Ulusal birlik Partisi Başkanı ve Knesset üyesi Bezalel Smotrich ve sağcı koalisyon başkanı Naftali Bennett arasındaki müzakereler çıkmaza girip daha da kötüye gitti. Seçimlere katılacak olan partilerin listesinden Smotrich’in ayrıldığını duyurdu.
İttifakların Netenyahu’yla mücadele etme ve onu devirme hedefine ulaşma çabaları karşısında, sol partiler ise Netenyahu’nun sürekliliğini sağlamak için onu desteğe devem edileceğine dair bir çaba göstermek yerine parçalanmaya ve zayıflamaya devam ediyorlar.
Bazıları, onlarca yıldır var olan sol partilerin artık seçim barajını geçemeyeceğinden korkuyorlar.



Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC


Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
TT

Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)

Sırbistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın otel yapmasına yeşil ışık yaksa da ardından gelen protestolar ve bir bakana açılan dava, Belgrad'daki projenin iptaline neden oldu.

Pazartesi günü bir özel savcı, aralarında Kültür Bakanı Nikola Selaković'in de olduğu 4 kişi hakkında, Kushner'ın projesiyle bağlantılı olarak düzenlediği iddianameyi açıkladı. 

Organize Suçlardan Sorumlu Kamu Başsavcılığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamada bu 4 kişinin görevin kötüye kullanılması ve belgede sahtecilikle suçlandığı bildirildi. 

Bunun üzerine Kushner'ın firması Affinity Partners hızlıca bir açıklama yayımlayarak Belgrad'ın merkezindeki otel ve apartman kompleksi projesinin iptal edildiğini duyurdu:

Anlamlı projeler ayrışmaya değil, birleşmeye neden olmalı. Sırbistan ve Belgrad halkına saygı göstererek başvurumuzu geri çekiyoruz.

Kushner'ın iki yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı projenin 1999'daki Kosova Savaşı sırasında NATO'nun bombaladığı bir bölgede yapılması öngörülüyordu.

Lüks otel Trump markasını taşıyacağı için projede Cumhuriyetçi liderin oğulları Eric ve Donald Jr. tarafından yönetilen Trump Organization da yer alıyordu.

Ancak yarım milyar dolarlık proje, bombalanan Yugoslav Halk Ordusu karargahının yer aldığı anıt bölgesinde inşa edileceğinden ülkede büyük tartışma yaratmıştı. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgenin kültürel koruma statüsünü geçen yıl kaldırmıştı. Ayrıca Kushner'ın firması Affinity Partners'la 99 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmıştı. Bunun ardından ülkede büyük protestolar patlak vermişti. 

Vucic'in liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, çoğunluğu elinde bulundurduğu Parlamento'da geçen ay geçirdiği yasayla inşaatın önünü açmıştı. 

Muhalefetten hükümetin kararına sert tepkiler gelmişti. Merkez sol Özgür ve Adalet Parti'den parlamenter Marinika Tepic, Belgrad'ın "Donald Trump'ı memnun etmek uğruna ülkenin tarihini yok ettiğini" söylemişti. 

44 yaşındaki damat, ilk Trump döneminin aksine ABD yönetiminde yer almayacağını açıklasa da Gazze ve Ukrayna savaşlarındaki müzakerelerde önemli roller üstleniyor. 

Diğer yandan da çoğunlukla Ortadoğu yönetimlerinin fonladığı bir özel sermaye şirketi olan Affinity'nin başında. 

Şirket, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden Electronic Arts'ın (EA) satışında da gündem oldu. 

Önceki aylarda sağlanan 55 milyar dolarlık anlaşmayla EA'i satın alan konsorsiyumda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'yla birlikte Affinity Partners ve bir başka özel sermaye şirketi olan Silver Lake de yer alıyor.

Netflix'in satın alması beklenen Warner Bros. için Paramount'un verdiği teklifte de Affinity'nin adı geçiyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal, AP