Husiler Yemen’deki üniversite hocalarını zor durumda bırakıyor

Sana'daki Husi üyeleri (EPA)
Sana'daki Husi üyeleri (EPA)
TT

Husiler Yemen’deki üniversite hocalarını zor durumda bırakıyor

Sana'daki Husi üyeleri (EPA)
Sana'daki Husi üyeleri (EPA)

Yemen’deki Ibb Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü Cemal es-Salimi, Husiler 2016'nın sonundan bu yana kontrolü altındaki bölgelerde bulunan üniversitelerin hocalarına maaşlarını ödemediği için ailesinin günlük ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla iki yıl önce Yemen otu (gat) satmaya başladı. Bazı hocalar ise geçimlerini sağlamak için mülklerini sattıklarını belirtirken, bir kısmı da kiralarını ödeyemedikleri için evden atılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. 
Tüm bunlar, yükümlülüklerini reddederek devlet gelirlerini liderlerine, mezhep çalışmalarına ve savaş çabalarına harcayan Husi milislerinin kontrolündeki bölgelerde eğitim personelinin yaşadığı durumu gözler önüne seriyor. Ayrıca, sürekli olarak baskıya maruz kalan, işten çıkarılma tehdidi altında bulunan ve mezhepsel faaliyetlere katılmakla yükümlü tutulan öğretmenlerin maruz kaldığı aşağılanma örneklerini de özetliyor.
Salimi'nin durumu Yemen’deki yaşananların tek örneği değil. Çoğu üniversite hocası inşaatlarda veya fırınlarda çalışırken, bazıları da Husi milislerinin toplumu Şiileştirme ve Yemen'den farklı bir kültür yaratma amacıyla üniversitelerde düzenlediği mezhepçi faaliyetlerde palyaçoya dönüşüyor.
Yemen hükümeti ise bu durumun aksine, yüzde 50'ye varan maaşlar ve havalelerin transfer komisyonları nedeniyle bu süreç durmadan önce milislerin kontrolü altındaki üniversitelerdeki tüm profesörler için aylık maaşlarının yarısını ödemeyi kabul etmişti.
Yemen Maliye Bakanlığı Vekili Muhtar eş-Şurayhi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, hükümetin milislerin kontrolündeki bölgelerde bulunan tüm üniversite hocalarının maaşlarını iki yoldan ödediğini belirtti. Birincisi, çoğunluğu oluşturan ve hala meşru bölgelerden maaşlarını alan göçmenler adı altında ödeme yapılanlar. Diğer grup ise, göçmenler grubu listelerine dahil edilmek için başvuruda bulunmayanlardan oluşuyor. Bu grup, Husi milislerinin meşru hükümet tarafından çıkarılan ulusal para biriminin yeni baskısının dolaşımını engellemesinin ardından, Ekim 2019'dan bu yana maaşlarını alamıyor.
Şurayhi açıklamasında, “Yine de Husi milislerinin kontrolündeki bölgelerde göçmenler listelerinde olan 407 üniversite profesörü ve çalışanı şu ana kadar hükümetten aylık maaşlarını almaya devam ediyor ”dedi.
Sessizliğini bozan Üniversite Profesörü Muhammad Amir konuyla alakalı yaptığı açıklamada, "Maaşım kesildiği için satılmaya uygun her şeyimi sattım. Arabamdan sonra sattığım son şey üç yıl önce evim oldu. Şuan buradan aldığım paralarla yaşamımı sürdürüyorum ve elimde çok az bir kısmı kaldı" diye konuştu. Amir açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Zimar'daki üniversite konutumdan atıldım. Hiçbir zulüm ve şikayet sözcükleri, savunmasız akademisyenlerin uğradığı zulmü, zorbalığı suç ve savurganlığın boyutunu ifade edemez. Psikolojik olarak çöktüm ve hayatım karardı. Herkese olan güvenimi kaybettim.”
Meslektaşı Abdulhakim el-Hicri de, ev sahibinin kendisine kiraların birikmesi nedeniyle daireyi boşaltması için uyarıda bulunduğunu, kendisinin ve ailesinin kaderinin "sokaklar" olduğunu ifade etti. Ayrıca Hicri, borcunun 200 bin riyali (yaklaşık 350 dolar) aşması nedeniyle bakkal sahibinin borç karşılığında ürün almasını yasakladığını açıkladı. Hicri, hükümet tarafından tanınmayan Husilerin Maliye Bakanlığı’nı eleştirerek, Husilerin üniversitelerdeki profesörlerin ve çalışanların maaşlarını ödemeyi durdurduğunu, maaşların ise en yüksek hiyerarşiden (darbeci iktidar konseyi) en küçük kuruma olacak şekilde ödendiğini söyledi.
Hicri açıklamasında, üniversite profesörlerinin mevcut durumunu "kelimenin tam anlamıyla dilencilik" olarak tanımladı. Ayrıca açıklamasında, “Artık her namazdan sonra halkın önünde ibadet edenlere şunu söylemek dışında elimizden bir şey gelmiyor: Biz akademisyenler açlıktan ölüyoruz.”
Husi liderlerine seslenen Hicri şu ifadeleri kullandı:
“Öğretmenlik işimizi sonuna kadar yapıyoruz. Evlerimizden üniversitelerdeki işyerlerimize her gün yürüyoruz. Ayrıca siz istediğiniz gibi yaşarken ve cepleriniz parayla dolu olduğu halde bizim ulaşım hakkımız olmadığı için yürüyerek geri dönüyoruz. Yollarda ceplerimiz boş ve hayatın zorluğundan şikayetçi bir şekilde yürüyoruz.”
Husilerin üniversite hocalarına yönelik aşağılamaları, maaşların ödenmesini durdurmakla sınırlı kalmadı. Bu durum, ülkedeki önde gelen tarihçilerden Yusuf Muhammed Abdullah ve Seyyid Mustafa Salim ile ölümünden yaklaşık bir hafta sonra Sosyoloji Profesörü ve Sana Üniversitesi'nin kurucularından Abduh Ali Osman'ın ailesinde olduğu gibi, emekli olanların konutlarından çıkarılmasına kadar gitti.



Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.


İsrail ordusunun Gazze'ye açtığı ateş sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı

Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
TT

İsrail ordusunun Gazze'ye açtığı ateş sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı

Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)

Yerel medya bugün, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeybatısında açtığı ateş sonucu bir Filistinlinin öldüğünü, üç kişinin de yaralandığını bildirdi.

Filistin haber ajansı (WAFA), İsrail güçlerinin bölge yakınlarında bir grup sivili hedef aldığını, bunun sonucunda çok sayıda ölenler ve yaralananların olduğunu bildirdi.


Mısır-Rusya görüşmelerinde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze'deki gelişmeler ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır-Rusya görüşmelerinde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze'deki gelişmeler ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Rusya arasında dün gerçekleşen görüşmelerde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze’deki son durum ele alındı. Görüşme, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında yapılan telefon konuşması kapsamında gerçekleşti. İki ülke arasındaki ikili ilişkiler ile ortak ilgi alanlarındaki bölgesel ve uluslararası konular üzerine süregelen koordinasyon ve istişarelerin bir parçası olarak yürütüldü.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre görüşmede, ‘Mısır ile Rusya arasındaki yakın ilişkiler ve özellikle ekonomik ve ticari alanlarda artan iş birliği’ ele alındı. Abdulati, iki ülkeyi birbirine bağlayan ‘stratejik ortaklıktan’ duyulan memnuniyeti dile getirerek bunun çeşitli sektörlerde ikili iş birliğinin temel çerçevesini oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, devam eden ortak projeleri ilerletmenin önemine dikkat çekti ve bunların başında gelen ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin, Rus yatırımlarının güçlendirilmesine ve iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yöntemiyle ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin birinci ünitesine ait basınç kabının yerleştirilmesi törenini takip etmiş ve santral için gerekli nükleer yakıtın satın alınmasına ilişkin belgeyi imzalamıştı. Uzmanlar bu adımı ‘nükleer enerji üretimine giden yolda ilk aşama’ olarak değerlendirdi.

Ed-Dabaa Nükleer Santrali, Mısır’ın ilk nükleer enerji santrali olma özelliğini taşıyor. Santral, Akdeniz kıyısındaki Matruh vilayetine bağlı ed-Dabaa kentinde bulunuyor. Rusya ile Mısır, Kasım 2015’te santralin kurulmasına yönelik iş birliği anlaşması imzalamış, projeye ilişkin sözleşmeler ise Aralık 2017’de yürürlüğe girmişti.

Ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin görünümü, Kasım 2025 (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)Ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin görünümü, Kasım 2025 (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)

Abdulati dün yapılan telefon görüşmesinde, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararının uygulanmasının ve ABD Başkanı’nın Gazze için hazırladığı barış planının ikinci aşamasına geçilmesinin önemine’ vurgu yaptı. Ayrıca ‘uluslararası istikrar gücünün ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için görevlerini yerine getirebilmesi gerektiğini’ belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’na göre Abdulati, görüşmede, ‘Mısır’ın Dörtlü Mekanizma çerçevesinde Sudan’daki çatışmayı durdurmak ve ülkenin birliğini ve bütünlüğünü korumak için yürüttüğü çabaları’ aktardı. Ayrıca Mısır’ın ‘Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği destek’ doğrultusunda benimsediği tutumları hatırlattı. Suriye konusunda ise Mısır’ın ‘ülkenin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiği’ yönündeki net tutumunu yineleyerek, ‘ülkenin istikrarını zayıflatacak her türlü adım ve müdahaleye karşı olduklarını’ ifade etti ve ‘Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsayıcı bir siyasi sürecin’ hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Mısır, geçtiğimiz kasım ayı sonunda yaptığı açıklamada, ‘Sudan’da dışlayıcı olmayan bir siyasi sürecin başlatılması’ yönündeki umutlarını dile getirmiş ve ‘Sudan’ın egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğini’ vurgulamıştı.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Dörtlü Mekanizma, Sudan’da ateşkes sağlanması için çalışıyor. Mekanizma, geçtiğimiz eylül ayında Washington’da bakanlar düzeyinde bir toplantı yapmış ve ‘Sudan’daki silahlı çatışmanın çözümü için tüm çabaların gösterilmesi gerektiğini’ vurgulamıştı. Ağustos ayında ise üç aylık bir ‘insani ateşkes’ sağlanmasını, bunu kalıcı bir ateşkesin izlemesini ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümet kurulmasına yönelik siyasi sürecin başlatılmasını içeren bir ‘yol haritası’ sunmuştu.

Kanlı çatışmalar nedeniyle aileleriyle birlikte yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Sudanlı çocuklar, el-Faşir yakınlarındaki bir kampta oturuyor. (Reuters)Kanlı çatışmalar nedeniyle aileleriyle birlikte yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Sudanlı çocuklar, el-Faşir yakınlarındaki bir kampta oturuyor. (Reuters)

Telefon görüşmesinde İran’ın nükleer programına ilişkin son gelişmeler de ele alındı. Abdulati, ‘gerilimin azaltılmasına, güven inşasına ve uygun koşulların oluşturulmasına yönelik çabaların sürdürülmesinin önemine’ dikkat çekti. Bu yaklaşımın, tüm tarafların çıkarlarını gözeten kapsamlı bir anlaşmaya ulaşılması için gerçek bir diplomatik fırsat yaratabileceğini ve bunun bölgesel güvenlik ile istikrara katkı sağlayacağını ifade etti.

Öte yandan Abdulati ve Lavrov, Ukrayna krizindeki son durumu da değerlendirdi. Mısır Dışişleri Bakanı, Kahire’nin ‘diyalog ve diplomatik yollarla barışçıl çözümlere ulaşılması gerektiğini savunan tutumunu’ yineleyerek, bu yaklaşımın uluslararası güvenlik ve istikrarın korunması açısından gerekli olduğunu vurguladı.