Libya’da ‘Yılanların Avı Operasyonu’nun gizli hedefleri

Gözlemciler, Libya’nın Yılan Avı Operasyonu’nun hedefinin milislerin ortadan kaldırılması ve silahların sadece Türkiye yanlısı güçlerin ellerinde olması olduğunu söylüyorlar

Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)
Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)
TT

Libya’da ‘Yılanların Avı Operasyonu’nun gizli hedefleri

Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)
Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)

Zayed Hediyye
Libya’nın başkenti Trablus, yeni bir savaşın eşiğinde. Ancak bu kez, bir yılı aşkın bir süredir şehri çevreleyen Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerine karşı savaşan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) bağlı güçler arasında başlayacak.
'Sayd el-Efai’ (Yılanların Avı) olarak adlandırılan yeni askeri operasyonun detayları, UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa tarafından yapılan açıklamada ortaya çıktı. Başağa açıklamasında, UMH’nin ‘silahlı milisler ve kaçakçılık çetelerine’ karşı kapsamlı bir askeri operasyon başlatmaya hazırlandığını belirterek, başta ABD olmak üzere uluslararası toplumdan operasyona destek vermelerini istedi.
Konuyu yakından takip eden Libyalı kaynaklar, operasyonun ‘ülkenin batısında bulunan ve Türkiye yanlısı olmayan’ tüm tugayları hedef alacağını söylediler. Kaynaklar, bunların arasında LUO’ya karşı yürütülen savaşta önemli rol oynayan büyük milis grupların da olduğu belirttiler. Aynı kaynaklara göre bu da Yılanların Avı Operasyonu’nun kolay olmayacağı ve az bir hasarla sonuçlandırılamayacağı anlamına geliyor.

Başkent içinde savaş ilanı
İçişleri Bakanı Başağa, tartışmalı ifadelerle dolu basın toplantısında yaptığı açıklamada, “UMH’ye bağlı güçler, Libya'nın batısındaki terörist grupları ve özellikle de Trablus’taki insan kaçakçılarını ortadan kaldırmak için kapsamlı bir operasyon başlatacak” dedi. Başağa, ‘ABD’yi Libya’nın güvenliğini sağlamak için bu çabalara yardım etmeye’ çağırdı.
Yeni ABD yönetimine yönelik yakın bir tutum sergileyen Başağa, “Joe Biden'ın seçim zaferi ile umutlarımız büyük ölçüde arttı. Libya'yı istikrara kavuşturmada ve uzlaşmayı sağlamada önemli bir rol oynamasını umuyoruz” ifadelerini kullandı. Ankara'nın operasyonu destekleyeceğini belirten Başağa, “Aslında Türkiye destek sözü verdi. ABD'nin de son dönemde Libya'ya sızan terör unsurlarını ortadan kaldırmamıza yardım edeceğini umuyoruz” şeklinde konuştu.

Avrupa’ya güven verici mesajlar
Avrupa’ya operasyona karşı olumsuz bir tutum sergilememeleri için de güven verici mesajlar göndermeyi ihmal etmeyen Başağa, ‘Libya'nın güvenliği ve istikrarının Avrupa ve ABD için önemli olduğunu’ vurgulayarak “Ayrıca insan kaçakçılarını da hedef alacağız. Bu, herkesi rahatsız eden temel sorunun çözülmesine yardımcı olabilir” dedi.
Libya kriziyle ilgili olarak Avrupa için öncelik olan bir başka dosyaya, Libya’daki yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi konusuna dikkati çeken Başağa, ‘yabancı güçlerin Libya’dan yavaş yavaş çekileceğini’ ifade etti.
Avrupa Birliği (AB), önde gelen yetkililerinin de Libya dosyasıyla ilgili yaptığı açıklamalarında birçok kez vurguladıkları üzere tüm yabancı güçlerin bir an önce Libya’dan ayrılmalarını talep ediyor. AB, özellikle, Libya topraklarındaki üyelerinin hayati çıkarlarına tehdit oluşturduğunu düşündüğü ülkedeki büyük Türk askeri varlığının sona ermesini istiyor.
İçişleri Bakanı, sözlerini ilk kez açık bir şekilde ‘ortak hükümette başbakanlık görevini üstlenmeye hazır olduğunu’ açıklayarak tamamladı.
Başağa, muhalifleri tarafından, ‘milislerle savaşıyor gibi görünerek ve uluslararası toplum önünde sivil devleti savunarak güç kazanmakla suçlanıyor. Siyasi hırsı, Başağa’nın geçmişte anlaşmazlık yaşadığı UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac’ın başta olmak üzere başkentteki askeri ve siyasi liderlerle birçok anlaşmazlık yaşamasına neden oldu. Başağa’nın Trablus'ta kendisine sadık tugayların askeri gücünü sergileme ve sokaklarda yeni bir savaşın fitilini ateşleme tehdidi, Serrac ile neredeyse görevden alınmasına varan bir anlaşmazlığa neden olmuştu.

Operasyon planı Ankara’da yapıldı
Libya basını ve Libyalı siyasi kaynaklar, Başağa’nın askeri operasyona ilişkin sürpriz açıklamasını, UMH’nin siyasi ve askeri yetkililerinin geçtiğimiz hafta sonundan bu yana Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan başta olmak üzere Türk mevkidaşlarıyla Ankara'da yaptıkları açık ve gizli görüşmelere bağladılar. Aynı kaynaklar, operasyon planının söz konusu görüşmelerde tartışıldığını söylediler.
Ancak bu haberlere ve Başağa’nın basın toplantısında Türkiye’nin söz konusu operasyonu desteklediğini açıklamasına rağmen Türkiye’ye yakınlığını gizlemeyen, Türkiye’nin Libya'daki askeri varlığının ve iki ülke arasında imzalanan güvenlik ve askeri mutabakatlara bağlı kalınmasının en büyük savunucularından biri olan UMH Savunma Bakanı Selahaddin en-Nemruş’un eleştirisi şaşkınlık uyandırdı.
Savunma Bakanlığı’ndan yapılan ve İçişleri Bakanı'nın açıklamasının yorumlandığı açıklamada, “Güvenlik yeterliliğine sahip tüm taraflar, güvenliği sağlayan, vatanın ve devlet kurumlarının egemenliğini koruyan sonuçların elde edilmesini sağlamak için önceden kendileriyle ve tüm askeri ve güvenlik kurumlarıyla koordineli çalışmıştır” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, ‘güvenlik ve askeri kurumların, terörizm ve radikalizmle mücadelenin yanı sıra sınırların ötesinde insan ticareti ve organize suçla mücadele amacıyla yürüttüğü herhangi bir operasyon için önceden plan yapılmasını öngören özel ve net bir sisteme tabi olduğu’ vurgulandı.
Ancak diğer Libyalı kaynaklar, Nemruş’un operasyona karşı çıkmasının, Zaviye Tugayları’nı ‘zayıflatacağı’ ve Başağa’ya sadık Misrata şehrindeki tugayları güçlendireceği düşüncesinden kaynaklandığını öne sürdüler.
Öte yandan operasyona üstü örtülü bir şekilde karşı çıktığı bir açıklama yapan Zintan şehrinin önde gelen komutanı Usame Cuveyli de aynı sebepten dolayı operasyondan çekiniyor gibi görünüyor.
Cuveyli yaptığı açıklamada, “Askeri ve güvenlik birimlerinin yetkilileri ile Adalet Bakanlığı arasındaki iş birliği, istikrarın sağlanması ve suçluların ortadan kaldırılması için vazgeçilmez olan mutlak bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı. Cuveyli, ‘bu iş birliği çerçevesinde İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, askeri bölgelerin komutanları ve Ortak Operasyon Komutanı arasında arzu edilen hedeflere ulaşması için ortak bir plan geliştirilmesi gerektiğini’ vurguladı.

Yılanların Avı Operasyonu’nun detayları
Öte yandan LUO’ya yakın kaynaklar da Yılanların Avı Operasyonu hakkında bir takım bilgiler paylaştılar. Kaynaklar operasyonun, ülkenin batısında Libyalı güçler ve çok sayıda Suriyeli savaşçının katılımıyla gerçekleşeceğini ve operasyonun tüm detaylarının UMH yetkilileri ile Türk mevkidaşları arasında Ankara'da yapılan görüşmelerde hazırlandığını söylediler.
Söz konusu görüşmelerde Libya'da kuruluşu büyük itirazlarla karşılanan ‘Milli Muhafızlar’ın faaliyete geçirilmesinin yanı sıra UMH ve Türkiye'ye sadık tüm tugayların yakında gerçekleştirilecek askeri harekatın tamamlanmasının ardından Milli Muhafızlar’a katılmalarının kararlaştırıldığı söyleyen kaynaklar, “Fethi Başağa, özellikle UMH’ye sert eleştirilerde bulunan Trablus Devrimciler Tugayı komutanı Heysem et-Tacuri ve bazı komutanları ülkenin batısındaki müttefiklerini hedef almak için operasyonu yönetmekle görevlendirildi” şeklinde konuştular.
Operasyonun, çeşitli suçlamalarla Libya’nın batısındaki bazı askeri karargâhları hedef alacağını öne süren kaynaklar, “Asıl amaç, batı bölgesinde Türkiye yanlısı güçler dışında kimsenin elinde silah bırakmamak. Trablus'tan başlayıp Tunus sınırındaki Zuvare'de sona erecek olan operasyon bir ay sürecek” dediler.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.