Libya’da ‘Yılanların Avı Operasyonu’nun gizli hedefleri

Gözlemciler, Libya’nın Yılan Avı Operasyonu’nun hedefinin milislerin ortadan kaldırılması ve silahların sadece Türkiye yanlısı güçlerin ellerinde olması olduğunu söylüyorlar

Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)
Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)
TT

Libya’da ‘Yılanların Avı Operasyonu’nun gizli hedefleri

Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)
Yılan Avı Operasyonu’na Libyalı güçler ve Suriyeli savaşçılar katılacak (AFP)

Zayed Hediyye
Libya’nın başkenti Trablus, yeni bir savaşın eşiğinde. Ancak bu kez, bir yılı aşkın bir süredir şehri çevreleyen Libya Ulusal Ordusu (LUO) güçlerine karşı savaşan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) bağlı güçler arasında başlayacak.
'Sayd el-Efai’ (Yılanların Avı) olarak adlandırılan yeni askeri operasyonun detayları, UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa tarafından yapılan açıklamada ortaya çıktı. Başağa açıklamasında, UMH’nin ‘silahlı milisler ve kaçakçılık çetelerine’ karşı kapsamlı bir askeri operasyon başlatmaya hazırlandığını belirterek, başta ABD olmak üzere uluslararası toplumdan operasyona destek vermelerini istedi.
Konuyu yakından takip eden Libyalı kaynaklar, operasyonun ‘ülkenin batısında bulunan ve Türkiye yanlısı olmayan’ tüm tugayları hedef alacağını söylediler. Kaynaklar, bunların arasında LUO’ya karşı yürütülen savaşta önemli rol oynayan büyük milis grupların da olduğu belirttiler. Aynı kaynaklara göre bu da Yılanların Avı Operasyonu’nun kolay olmayacağı ve az bir hasarla sonuçlandırılamayacağı anlamına geliyor.

Başkent içinde savaş ilanı
İçişleri Bakanı Başağa, tartışmalı ifadelerle dolu basın toplantısında yaptığı açıklamada, “UMH’ye bağlı güçler, Libya'nın batısındaki terörist grupları ve özellikle de Trablus’taki insan kaçakçılarını ortadan kaldırmak için kapsamlı bir operasyon başlatacak” dedi. Başağa, ‘ABD’yi Libya’nın güvenliğini sağlamak için bu çabalara yardım etmeye’ çağırdı.
Yeni ABD yönetimine yönelik yakın bir tutum sergileyen Başağa, “Joe Biden'ın seçim zaferi ile umutlarımız büyük ölçüde arttı. Libya'yı istikrara kavuşturmada ve uzlaşmayı sağlamada önemli bir rol oynamasını umuyoruz” ifadelerini kullandı. Ankara'nın operasyonu destekleyeceğini belirten Başağa, “Aslında Türkiye destek sözü verdi. ABD'nin de son dönemde Libya'ya sızan terör unsurlarını ortadan kaldırmamıza yardım edeceğini umuyoruz” şeklinde konuştu.

Avrupa’ya güven verici mesajlar
Avrupa’ya operasyona karşı olumsuz bir tutum sergilememeleri için de güven verici mesajlar göndermeyi ihmal etmeyen Başağa, ‘Libya'nın güvenliği ve istikrarının Avrupa ve ABD için önemli olduğunu’ vurgulayarak “Ayrıca insan kaçakçılarını da hedef alacağız. Bu, herkesi rahatsız eden temel sorunun çözülmesine yardımcı olabilir” dedi.
Libya kriziyle ilgili olarak Avrupa için öncelik olan bir başka dosyaya, Libya’daki yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi konusuna dikkati çeken Başağa, ‘yabancı güçlerin Libya’dan yavaş yavaş çekileceğini’ ifade etti.
Avrupa Birliği (AB), önde gelen yetkililerinin de Libya dosyasıyla ilgili yaptığı açıklamalarında birçok kez vurguladıkları üzere tüm yabancı güçlerin bir an önce Libya’dan ayrılmalarını talep ediyor. AB, özellikle, Libya topraklarındaki üyelerinin hayati çıkarlarına tehdit oluşturduğunu düşündüğü ülkedeki büyük Türk askeri varlığının sona ermesini istiyor.
İçişleri Bakanı, sözlerini ilk kez açık bir şekilde ‘ortak hükümette başbakanlık görevini üstlenmeye hazır olduğunu’ açıklayarak tamamladı.
Başağa, muhalifleri tarafından, ‘milislerle savaşıyor gibi görünerek ve uluslararası toplum önünde sivil devleti savunarak güç kazanmakla suçlanıyor. Siyasi hırsı, Başağa’nın geçmişte anlaşmazlık yaşadığı UMH Başbakanı Fayiz es-Serrac’ın başta olmak üzere başkentteki askeri ve siyasi liderlerle birçok anlaşmazlık yaşamasına neden oldu. Başağa’nın Trablus'ta kendisine sadık tugayların askeri gücünü sergileme ve sokaklarda yeni bir savaşın fitilini ateşleme tehdidi, Serrac ile neredeyse görevden alınmasına varan bir anlaşmazlığa neden olmuştu.

Operasyon planı Ankara’da yapıldı
Libya basını ve Libyalı siyasi kaynaklar, Başağa’nın askeri operasyona ilişkin sürpriz açıklamasını, UMH’nin siyasi ve askeri yetkililerinin geçtiğimiz hafta sonundan bu yana Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan başta olmak üzere Türk mevkidaşlarıyla Ankara'da yaptıkları açık ve gizli görüşmelere bağladılar. Aynı kaynaklar, operasyon planının söz konusu görüşmelerde tartışıldığını söylediler.
Ancak bu haberlere ve Başağa’nın basın toplantısında Türkiye’nin söz konusu operasyonu desteklediğini açıklamasına rağmen Türkiye’ye yakınlığını gizlemeyen, Türkiye’nin Libya'daki askeri varlığının ve iki ülke arasında imzalanan güvenlik ve askeri mutabakatlara bağlı kalınmasının en büyük savunucularından biri olan UMH Savunma Bakanı Selahaddin en-Nemruş’un eleştirisi şaşkınlık uyandırdı.
Savunma Bakanlığı’ndan yapılan ve İçişleri Bakanı'nın açıklamasının yorumlandığı açıklamada, “Güvenlik yeterliliğine sahip tüm taraflar, güvenliği sağlayan, vatanın ve devlet kurumlarının egemenliğini koruyan sonuçların elde edilmesini sağlamak için önceden kendileriyle ve tüm askeri ve güvenlik kurumlarıyla koordineli çalışmıştır” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, ‘güvenlik ve askeri kurumların, terörizm ve radikalizmle mücadelenin yanı sıra sınırların ötesinde insan ticareti ve organize suçla mücadele amacıyla yürüttüğü herhangi bir operasyon için önceden plan yapılmasını öngören özel ve net bir sisteme tabi olduğu’ vurgulandı.
Ancak diğer Libyalı kaynaklar, Nemruş’un operasyona karşı çıkmasının, Zaviye Tugayları’nı ‘zayıflatacağı’ ve Başağa’ya sadık Misrata şehrindeki tugayları güçlendireceği düşüncesinden kaynaklandığını öne sürdüler.
Öte yandan operasyona üstü örtülü bir şekilde karşı çıktığı bir açıklama yapan Zintan şehrinin önde gelen komutanı Usame Cuveyli de aynı sebepten dolayı operasyondan çekiniyor gibi görünüyor.
Cuveyli yaptığı açıklamada, “Askeri ve güvenlik birimlerinin yetkilileri ile Adalet Bakanlığı arasındaki iş birliği, istikrarın sağlanması ve suçluların ortadan kaldırılması için vazgeçilmez olan mutlak bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı. Cuveyli, ‘bu iş birliği çerçevesinde İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, askeri bölgelerin komutanları ve Ortak Operasyon Komutanı arasında arzu edilen hedeflere ulaşması için ortak bir plan geliştirilmesi gerektiğini’ vurguladı.

Yılanların Avı Operasyonu’nun detayları
Öte yandan LUO’ya yakın kaynaklar da Yılanların Avı Operasyonu hakkında bir takım bilgiler paylaştılar. Kaynaklar operasyonun, ülkenin batısında Libyalı güçler ve çok sayıda Suriyeli savaşçının katılımıyla gerçekleşeceğini ve operasyonun tüm detaylarının UMH yetkilileri ile Türk mevkidaşları arasında Ankara'da yapılan görüşmelerde hazırlandığını söylediler.
Söz konusu görüşmelerde Libya'da kuruluşu büyük itirazlarla karşılanan ‘Milli Muhafızlar’ın faaliyete geçirilmesinin yanı sıra UMH ve Türkiye'ye sadık tüm tugayların yakında gerçekleştirilecek askeri harekatın tamamlanmasının ardından Milli Muhafızlar’a katılmalarının kararlaştırıldığı söyleyen kaynaklar, “Fethi Başağa, özellikle UMH’ye sert eleştirilerde bulunan Trablus Devrimciler Tugayı komutanı Heysem et-Tacuri ve bazı komutanları ülkenin batısındaki müttefiklerini hedef almak için operasyonu yönetmekle görevlendirildi” şeklinde konuştular.
Operasyonun, çeşitli suçlamalarla Libya’nın batısındaki bazı askeri karargâhları hedef alacağını öne süren kaynaklar, “Asıl amaç, batı bölgesinde Türkiye yanlısı güçler dışında kimsenin elinde silah bırakmamak. Trablus'tan başlayıp Tunus sınırındaki Zuvare'de sona erecek olan operasyon bir ay sürecek” dediler.



İsrail Deyr el-Belah'ı bombalıyor... ABD İHA'ları ateşkesi izliyor

Ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den gelen kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri Deyr el-Belah'ta bir toplu mezara gömüldü (AP)
Ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den gelen kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri Deyr el-Belah'ta bir toplu mezara gömüldü (AP)
TT

İsrail Deyr el-Belah'ı bombalıyor... ABD İHA'ları ateşkesi izliyor

Ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den gelen kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri Deyr el-Belah'ta bir toplu mezara gömüldü (AP)
Ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den gelen kimliği belirsiz Filistinlilerin cenazeleri Deyr el-Belah'ta bir toplu mezara gömüldü (AP)

Filistin medyasına göre, dün Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ın doğusundaki Kastal Kuleleri yakınlarında İsrail bombardımanı iki Filistinliyi öldürdü.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre resmi İsrail verileri baz alınan bir sayımda Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırıda bin 221 kişi hayatını kaybetti.

Hamas yönetimindeki Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği iki yıllık askeri operasyonlarda 68 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti.

Filistinliler, Gazze Şehri'ndeki el-Şifa Hastanesi arazisinden savaşta öldürülen yakınlarının cesetlerini çıkarıyor (EPA)Filistinliler, Gazze Şehri'ndeki el-Şifa Hastanesi arazisinden savaşta öldürülen yakınlarının cesetlerini çıkarıyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Uydu Analiz Programı'na (UNOSAT) göre savaş, 8 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Filistin Şeridi'nde çeşitli tiplerde yaklaşık 193 bin binayı yıktı veya hasara uğrattı. Bu, Hamas'ın İsrail'e saldırısının ardından savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden önce olan binaların yüzde 78'ine denk geliyor.

Bu gelişme, New York Times (NYT) gazetesinin, ABD ordusunun İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesi izlemek için Gazze Şeridi üzerinde insansız hava araçları (İHA) kullandığını bildirmesinin ardından geldi.

Gazete, izleme misyonunun, yönetimin İsrail'den bağımsız olarak Gazze Şeridi'nde neler olup bittiğini bilmek istediğini gösterdiğini belirtti.

NYT, İsrailli ve Amerikalı askeri yetkililerin, keşif İHA'larının güney İsrail'de yeni kurulan ABD-İsrail Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nin misyonuna yardımcı olduğunu ve İHA'ların İsrail'in onayıyla Gazze'deki gelişmeleri izlediğini söylediklerini belirtti.

Bu konu sorulduğunda ne ABD Savunma Bakanlığı ne de İsrail ordusu gazetenin haberine yanıt verdi.

Ancak gayriresmi olarak, İsrail hükümet yetkililerinin İHA kullanımını alışılmadık bir durum olarak nitelendirdiği bildirildi. Ayrıca, geçen hafta ABD hükümet kaynakları, İsrail'in kırılgan ateşkesi sürdürmek için tüm anlaşmalara gerçekten uyup uymayacağı konusunda şüphelerini dile getirdiler.


İsrail'den tıbbi tahliyeye engel: “15 bin hastanın hayatı tehlikede”

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

İsrail'den tıbbi tahliyeye engel: “15 bin hastanın hayatı tehlikede”

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre Gazze'de yaklaşık 15 bin kişi tıbbi tahliye bekliyor ancak İsrail, Mısır sınırındaki Refah kapısını açmıyor.

Ela Ebu Said, oğlu Amar'ın çadırda İsrail ordusuna ait bir drone tarafından vurulduğunu ve felç olduğunu söylüyor. Oğlunun acilen ameliyata ihtiyacı olduğunu belirten anne, Gazze'deki hastanelerin böyle bir operasyonu yapamadığını, Amar'ın başka yere götürülmesi gerektiğini belirtiyor.

Ahmed el-Cedid de kardeşi Şahid'in tümörünün alınması için ameliyata girmesi gerektiğini ifade ediyor. Ancak İsrail çıkış izni vermediği için 10 yaşındaki kardeşinin durumunun her geçen gün kötüleştiğini anlatıyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın 10 Ekim'de devreye giren ateşkes ve rehine takası anlaşmasının ardından DSÖ, çarşamba günü ilk tıbbi tahliye konvoyunu göndermişti.

BBC'nin aktardığına göre İsrail'in Kerem Şalom kontrol noktasından geçen konvoydaki 41 hasta ve 145 refakatçi Ürdün'deki hastanelere sevk edilmişti.

Ancak DSÖ bunun yeterli olmadığını, tedavi bekleyen Filistinlilerin, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kapısından tahliye edilmesi gerektiğini bildiriyor.

Öte yandan Tel Aviv yönetimi, Hamas ateşkes ve rehine takası kapsamındaki tüm taahhütlerini yerine getirmeden kapıdan geçişlere izin verilmeyeceğini açıkladı.

İsrail ordusu, Mayıs 2024'te ele geçirdiği Refah sınır kapısını o tarihten beri kapalı tutuyor.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, perşembe günkü açıklamasında Gazze'deki hastaların yabancı ülkelerin yanı sıra Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de tedavi görmesine izin verilmesi çağrısı yapmıştı.

Doğu Kudüs'taki Augusta Victoria Hastanesi'nin başhekimi Fadi Atraş, "Doğu Kudüs rotası yeniden açılırsa yüzlerce hasta kısa sürede kolay ve verimli şekilde tedavi edilebilir" diyor. Başhekim, günde 50 hastaya kemoterapi ve radyasyon tedavisi uygulayabileceklerini söylüyor. Diğer hastanelerde acil ameliyatların yapılabileceğini de belirtiyor.

İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi'nin (COGAT) BBC'ye gönderdiği açıklamada, rotanın kapalı tutulmasının "siyasi bir karar olduğu” belirtildi. Birleşik Krallık'ın kamu kuruluşu, İsrail Başbakanlık Ofisi'nin yorum taleplerini reddettiğini aktarıyor.

Gazze'deki Hamas'a bağlı Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, bu yılın başından ağustosa kadar, bekleme listesinde aralarında yaklaşık 140 çocuğun da bulunduğu en az 740 kişi tıbbi tahliye yapılmadığı için hayatını kaybetti.

Haberde, 8 yaşındaki Saadi Ebu Taha'nın kanser tedavisi göremediği için geçen hafta yaşamını yitirdiği de yazılıyor.

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Gazze'de binlerce çocuk aşı ve tedavi bekliyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail hava saldırısında yaralanan Filistinli çocuklar tedavi görüyor. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail hava saldırısında yaralanan Filistinli çocuklar tedavi görüyor. (Reuters)
TT

Gazze'de binlerce çocuk aşı ve tedavi bekliyor

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail hava saldırısında yaralanan Filistinli çocuklar tedavi görüyor. (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'ne düzenlenen İsrail hava saldırısında yaralanan Filistinli çocuklar tedavi görüyor. (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki çocuklar hayatta kalmak için mücadele ediyor. Bazıları yıkılmış bölgeden dışarıya tedavi için tahliye edilmeyi beklerken, diğerleri ihtiyaç duydukları aşıları almayı umuyor.

Nasır Hastanesi'nin farklı koğuşlarında 10 yaşında iki çocuk yatıyor. Biri İsrail kurşunuyla vurulmuş ve boyun felci geçirmiş, diğeri ise beyin tümörü hastası.

Şimdi, kırılgan ateşkes yürürlüğe girdikten sonra, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) acil tıbbi tahliyeye ihtiyaç duyduğunu söylediği yaklaşık 15 bin hasta arasında yer alıyorlar.

Ala Ebu Said, oğlu Ammar'ın saçlarını nazikçe okşuyor. Ailesi, Gazze'nin güneyindeki çadırlarındayken, İsrail askerleri tarafından ateşlenen başıboş bir kurşunla vurulduğunu söylüyor. Kurşun iki omurunun arasına saplanmış ve Ammar'ı felç bırakmış.

BBC'ye konuşan Ebu Said, “Acil ameliyat olması gerekiyor, ancak bu karmaşık bir durum. Doktorlar bize bunun ölümüne veya beyin kanamasına neden olabileceğini söylediler. İyi donanımlı bir hastanede ameliyat olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Şu anda Gazze bu durumdan çok uzak. İki yıllık savaşın ardından, Gazze Şeridi'ndeki hastaneler kritik durumda.

Küçük kardeşi Ahmed el-Cad'ın yanında oturan Şahd, iki yıllık savaş ve yerinden edilme süreci boyunca kardeşinin kendisine sürekli destek olduğunu söylüyor. “O sadece 10 yaşında ve durumumuz kötüleştiğinde, bize biraz para getirebilmek için dışarı çıkıp su satardı” diyor. Ahmed’in hastalığının ilk belirtileri birkaç ay önce ortaya çıktı.

Şahd süreci şöyle anlatıyor: “Ahmed'in ağzının bir tarafı sarkmaya başladı. Bir keresinde bana ‘Başım ağrıyor Şahd’ dedi ve biz de ona ağrı kesici verdik. Ancak sonra sağ eli hareket etmez oldu.”

Eski üniversite öğrencisi, kardeşinin tümörünün alınması için yurtdışına gitmesini istiyor. Şahd, “Onu kaybetmek istemiyoruz. Zaten babamızı, evimizi ve hayallerimizi kaybettik. Ateşkes başladığında, Ahmed'in seyahat edip tedavi görebilme ihtimalini umut ettik” dedi.

BM ve Avrupa'nın çağrıları

WHO, 10 Ekim'de başlayan kırılgan ateşkesin ardından Gazze Şeridi'nden ayrılan ilk tıbbi konvoyu koordine etti. Konvoy, 41 hasta ve 145 refakatçiyi İsrail'in Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan yurt dışındaki hastanelere taşıdı. Ambulanslar ve otobüsler grubu Ürdün'e götürdü. Bazıları tedavi görmek için orada kaldı.

WHO, binlerce hasta ve yaralıyla başa çıkmak için tıbbi tahliyelerin hızla artırılması çağrısında bulundu. WHO, daha önce olduğu gibi, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı’ndan hastaları tahliye edebilmek istiyor.

Gazze şehrinde yapılan mezar açma çalışmaları sırasında Şifa Hastanesi’nden cesetlerin çıkarılmasını bekleyen Filistinliler (EPA)Gazze şehrinde yapılan mezar açma çalışmaları sırasında Şifa Hastanesi’nden cesetlerin çıkarılmasını bekleyen Filistinliler (EPA)

Ancak İsrail, Hamas, ölen rehinelerin cesetlerini iade ederek Gazze ateşkes anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini ‘yerine getirene’ kadar sınır geçişini kapalı tutacağını açıkladı. İsrail, savaş sırasında Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirdiği Mayıs 2024'ten bu yana Mısır sınırının Gazze tarafını kapalı tutuyor.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus perşembe günü düzenlenen basın toplantısında, ‘en etkili adımın’ İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki hastaların savaş öncesinde olduğu gibi Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria'da tedavi görmelerine izin vermesi olacağını söyledi.

Birleşik Krallık dahil 20'den fazla ülkenin üst düzey yetkilileri ve dışişleri bakanları daha önce bu talepte bulunmuş ve ‘mali katkı ve tıbbi personel veya ekipman sağlanması’ teklifini iletmişti.

Günlük can kaybı

Bu konuda Zeytin Dağı'ndaki Augusta Victoria Hastanesi Müdürü Dr. Fadi el-Atraş şunları söyledi: “Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki hastane ağına giden bu yol yeniden açılırsa, yüzlerce hasta kısa sürede kolay ve etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Günde en az 50 hastaya kemoterapi ve radyoterapi tedavisi uygulayabiliriz, hatta daha fazlasını da. Diğer hastaneler de birçok cerrahi operasyon gerçekleştirebilir.”

El-Atraş, “Onları Doğu Kudüs'e nakletmek en kısa ve en etkili yoldur, çünkü gerekli mekanizmalarımız mevcuttur. Orada Gazze hastalarının tıbbi dosyaları bulunmaktadır. Savaştan önce on yıldan fazla bir süre Doğu Kudüs hastanelerinde tedavi görmüşlerdi” ifadelerini kullandı.

Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi'nin arazisinden savaş sırasında öldürülen aile üyelerinin cenazelerini çıkaran Filistinliler (EPA)Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi'nin arazisinden savaş sırasında öldürülen aile üyelerinin cenazelerini çıkaran Filistinliler (EPA)

BBC, Gazze sınır geçişlerinden sorumlu olan İsrail Savunma Bakanlığına bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktiviteleri Koordinasyon Birimi’ne (COGAT), tıbbi yardım yolunun neden onaylanmadığını sordu. COGAT, bunun siyasi liderlik tarafından alınan bir karar olduğunu söyledi ve soruları Başbakanlık Ofisi’ne yönlendirdi. Ancak Başbakanlık Ofisi de konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.

7 Ekim 2023'ten sonra İsrail, Gazze Şeridi'ndeki hastaların diğer Filistin topraklarına girmesini engellemek için güvenlik nedenlerini gerekçe gösterdi. Ayrıca, ana geçiş noktası olan Erez Sınır Kapısı’nın saldırı sırasında Hamas tarafından hedef alındığını da belirtti.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, Ağustos 2025'e kadar geçen dönemde, yaklaşık 140'ı çocuk olmak üzere en az 740 kişinin bekleme listesindeyken hayatını kaybettiğini bildirdi.

Nasır Hastanesi’nde Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Bölümü Başkanı Dr. Ahmed el-Ferra, hayal kırıklığını dile getirdi. El-Ferra, “Bir doktor için en zor duygu, orada bulunmak, bir hastalığı teşhis edebilmek, ancak temel testleri yapamamak ve gerekli tedavileri uygulayamamaktır. Bu durum birçok vakada yaşandı ve ne yazık ki, kaynak yetersizliğimiz nedeniyle her gün can kayıpları yaşanıyor” şeklinde konuştu.

Geçen hafta, kolon kanserinden ölen 8 yaşındaki Saadi Ebu Taha'nın cenazesi hastanenin avlusunda kaldırıldı. Ertesi gün, 3 yaşındaki Zeyn Tafeş ve 8 yaşındaki Luay Duveyk hepatit nedeniyle hayatını kaybetti.