Tayyibîn Müzesi: El-Huber’in kalbinden geçmişe yolculuk

“Suudi Arabistan Kış Etkinlikleri” başladı

El-Huber’deki “Tayyibîn Müzesi” koleksiyonundan
El-Huber’deki “Tayyibîn Müzesi” koleksiyonundan
TT

Tayyibîn Müzesi: El-Huber’in kalbinden geçmişe yolculuk

El-Huber’deki “Tayyibîn Müzesi” koleksiyonundan
El-Huber’deki “Tayyibîn Müzesi” koleksiyonundan

Kişisel ve küçük müzeler, Suudi  Arabistan kış mevsimi etkinlikleri kapsamına alınmalarından sonra faaliyetlerini arttırdı. 31 Mart'a kadar sürecek olan "Suudi Arabistan kış mevsimi etkinliklerinin internet arayüzü olan “Suudi Arabistan Ruhu” web sitesinden satış ve elektronik bilet imkanları sunuldu.
El-Huber şehrindeki “Tayyibîn Müzesi”, altmışlı yıllarının başlarından doksanlı yıllara kadar uzanan bir dönemi kapsayan ve insanların ellerinde bulunan çeşitli  elbiseler, şekerleme ve  meyve suları paketleri veya okul malzemeleri gibi koleksiyon parçalarının hatıralarının izlerini taşıyor.
Müze müdürü Profesör Muhammed el-Ğamidi, “Amacımız torunlarla büyükanne ve büyükbabaların günlük yaşamı arasında köprü kurmak ve geçmişteki 40 yıl boyunca Krallık'taki günlük yaşamda meydana gelen gelişmelerin hikayesini anlatmaktır. Sade yaşamdan modern hayata geçişe tanıklık eden Suudi Arabistan Krallığı'nda günümüze kadar yaşanan hızlı gelişme konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyoruz” diyerek müzeye yapılan aile ziyaretlerinin unutulmaz anılar kaydettiğini vurguladı.
Müze girişinde içinde kuşların, ağaçların yer aldığı, ailelerin beraber oturma imkanın olduğu açık bir bahçe bulunurken, müzenin içinde birbirini takip eden nesiller için bir anı kitabını meydana getiren 10 bin orijinal parça, oyunlar, yiyecek ve içecek kutuları yer alıyor. 300 metrekarelik bir alanda sergilenen bu parçalar birer antika olmasalar da sayısız hatıra kutularını açan anahtarlardır. Çocukluğundan beri eski koleksiyonları toplayan Ğamidi’nin bu çalışması ile ömrü uzadı, rüyası büyüdü ve yetmişlerin, seksenlerin ve doksanların “bakkal” raflarında ve pazarlarında bulunan koleksiyonlar sonunda bir müzeye dönüştü. Onlarca yıl içinde günlük yaşamın ihtiyaç duyduğu endüstrilerde her geçen gün yenilenen oyun türleri, videolar, yapıştırmalar, televizyonlar, kameralar, yiyecek ve içecek kapları ile birlikte sayıları 10 bin parçaya ulaştı.
Müzeyi ziyaret eden herkesin bu parçalarla çocukluk hatıralarını yaşamasını hedeflediklerini, “Onların mutluluklarını gözlemlediğini, kalplerinden önce ellerinin titrediğini hissettiğini”  söyleyen Ğamidi, “ziyaretin sonunda yüzlerinde bir gülümseme olmadan müzeden çıkmanın imkansız olduğunu,” vurguluyor.
Suudi Arabistan Turizm Otoritesi, “Kış Çevrende” sezonunun açılış töreninde 17’den fazla mekânda 200’den fazla turizm şirketi  aracılığıyla 300'den fazla tur paketinin ve deneyiminin sunulacağını ve bu çerçevede kış mevsiminde Krallığın çekici coğrafi ve iklim bölgelerinin keşfedileceğini, ılıman, hoş ve soğuk bir ortamdan, toplumun her kesimine göre hazırlanmış turizm faaliyetlerinin tadını çıkarılmasına imkan sağladığını ifade etti.



"İlk vampir" turistik cazibe unsuru oldu

Köylüler su arama çubuğuyla Petar Blagojevic'in mezarını bulduklarını iddia ediyor (AFP)
Köylüler su arama çubuğuyla Petar Blagojevic'in mezarını bulduklarını iddia ediyor (AFP)
TT

"İlk vampir" turistik cazibe unsuru oldu

Köylüler su arama çubuğuyla Petar Blagojevic'in mezarını bulduklarını iddia ediyor (AFP)
Köylüler su arama çubuğuyla Petar Blagojevic'in mezarını bulduklarını iddia ediyor (AFP)

Sırbistan'ın başkenti Belgrad'ın yaklaşık 100 kilometre doğusundaki Kisiljevo, turistlerin köye gelmesi için sıradışı bir yol seçti. 

300 yıl önce gömülmüş bir kişinin mezarı, turistik cazibe unsuru oldu. Zira köylülerin iddiasına göre bu mezar, kayıtlı ilk vampire ait. 

"Vampirlerin babası" diye de bilinen Petar Blagojevic'in cesedi, gece uyanıp köylüleri öldürdüğü iddiasıyla 1725 yazında mezardan çıkarılmış. 

Ailesi 11 kuşaktır köyde yaşayan eski muhtar Mirko Bogicevic, "Ceset hiç bozulmamıştı. Ona kazık sapladıklarında kulakları ve ağzından taze kan akmıştı" diyor. 

Petar Blagojevic'in hikayesi üzerine uzmanlaşan Bogicevic sözlerine şöyle devam ediyor:

Muhtemelen vampir olma şansına ya da şanssızlığına sahip sıradan bir adamdı. Kisiljevolu olduğunu ve 1700'deki kayıtlarda adının geçtiğini biliyoruz.

Mezardan çıkarıldıktan sonra yakılan cesedin külleri yakındaki bir dereye atılsa da köylüler, Blagojevic'in hikayesinin turistleri çekmesini bekliyor. 

Görsel kaldırıldı.
Viyana merkezli Wienerisches Diarium gazetesinin 21 Temmuz 1725'e ait sayısında Blagojevic'in hikayesi anlatılıyor (AFP)

Diğer yandan Trinity College Dublin'in Avrupa Çalışmaları Merkezi Direktörü Clemens Ruthner, Avusturyalı doktorlar ve askerlere dayandırılan haberin bir yanlış anlaşılma ürünü olduğunu savunuyor:

Bulgarca'daki eski kelimelerden "upior", "kötü kişi" anlamına geliyor. Bence köylüler bu kelimeyi gevelerken doktorlar yanlış anlayıp "vampir" yazdı. Cesedin ağzından kan geldiğini duyunca da kan içtiğini sandılar ama bu yanlış, köylüler böyle dememişti.

Ruthner, şarbon hastalığının bölgedeki gizemli ölümleri açıklayabileceğini söyleyip ekliyor:

Cadılık gibi vampirlik de insanların anlamadığı şeyleri, özellikle salgın gibi toplumsal olayları açıklamak için yaygın olarak kullanılmış.

Independent Türkçe, France24, AFP