Lübnan ordusu Suriye ile yeni sınır geçişi açtı

13 Ocak’ta Tufeyl kasabası halkı (Şarku’l Avsat)
13 Ocak’ta Tufeyl kasabası halkı (Şarku’l Avsat)
TT

Lübnan ordusu Suriye ile yeni sınır geçişi açtı

13 Ocak’ta Tufeyl kasabası halkı (Şarku’l Avsat)
13 Ocak’ta Tufeyl kasabası halkı (Şarku’l Avsat)

Lübnan ordusu, Tufeyl’e mevzilenerek Suriye ile sınır geçiş noktası oluşturuyor.
Lübnan ordusu, Suriye ile sınır kasabası olan Tufeyl’e konuşlandı. Ordu, siyasi ve dini faaliyetlerle desteklenen uzlaşıya paralel olarak, son iki haftadır güvenlik gerginliği yaşayan halkın taleplerini yerine getirmek için sınır noktasına yerleşti.
Şarku’l Avsat, geçen pazartesi bir haberinde, elektrik dağıtım istasyonunu ve su pompasını hedef alan silah sesleri de dahil, güvenlik gerginliğine yol açan bir anlaşmazlığa yer verdi. Bölge sakinleri, Lübnan ordusundan milislerin şehri ele geçirmesini ve kendilerini Suriye topraklarına kaçmaya zorlamalarını önlemek için kasaba içine güvenlik noktaları kurmasını talep etti.
Lübnanlı ve Suriyeli aktivistler, ana komitenin Bekaa bölgesi aktivist ve kabilelerinden 64 kişilik bir alt komiteyle iş birliği yapması şartıyla, 13 Ocak’ta bölgeden gelen siyasi ve dini aktivistlerin ziyaretiyle, çatışmanın çözümüne yönelik çağrılara yanıt verdi.
Sınır kasabası olan Tufeyl, Lübnan’ın doğusunda bulunuyor ve yalnızca 2 yıl önce Lübnan’a bağlandı. Son dönemde yoksunluktan ve hizmet eksikliğinden mustarip. Sakinleri, Suriye Masnaa Sınır Kapısı üzerinden kasabaya ulaşım sağlıyor. Son dönemde Lübnanlı yetkililerin ‘Caesar (Sezar) Yasası’ yaptırımları nedeniyle Suriye’ye olan elektrik borçlarını ödeyememesinden dolayı Suriye’den gelen elektrik kesintilerinden mustarip.
İki hafta önceki çatışmadan sonra Lübnan Elektrik Şirketi, 13 Ocak’ta Hizbullah’ın kasabanın borcunu ödemesinin ardından Suriye tarafından elektrik akımını güvence altına almak amacıyla, zarar görmüş bir trafoyu değiştirmek için kasabaya yeni bir trafo kurmaya yöneldi. Lübnan hükümeti, 330 milyon Lübnan lirası (resmi döviz kuruna göre 220 bin dolar) değerinde olan bu borcu, Suriye tarafına ödeyememişti.
Müftü Şeyh Bakr er-Rifai’nin yanı sıra kasabayı ziyaret eden Hizbullah milletvekili İbrahim el-Musavi, “Suriye hükümetiyle temasa geçtik. Lübnan devletinin Suriye tarafına olan borcunu ödemek için çalıştık. Çağrıyı yanıtlayan Lübnan Elektrik Şirketi Genel Müdürü Kemal Hayek ile temasa geçtik ve kasabaya yeni bir elektrik trafosu kuruldu” ifadelerini kullandı.
Çatışma tarafları, ‘davaları dondurmak, tüm tutukluları ihraç etmek, zarar gören toprakları belirlemek, halkına tazminat ödemek, satın alınma işlemi sonrasında toprakları dağıtmak için mekanizma belirlemek, adalet temelinde herkesin nasıl korunacağı, herkese nasıl hakkının nasıl verileceği ve adalete dayalı nasıl çözüm bulunacağı’ konularında anlaşma sağladı.
Ziyaret sırasında Lübnan Müftüsü Şeyh Abdullatif Daryan ve hükümeti kurmakla görevli Saad Hariri’nin talimatlarının yürütüldüğü belirtilirken, bu anlaşmazlığın sona erdirilmesi, çözüm treninin doğru yola yönelmesi ve bu gerginliğin sona erdirilmesi gerekliliğine dikkat çekildi.
Lübnan ordusundaki Kara Sınır Tugayı ve güvenlik güçleri, Tfail kasabasına konuşlanırken, güvenlik gerginliğini önlemek için Suriye ve Lübnan taraflarında girişlerde devriyeler gerçekleştirdi. Lübnan ordusundaki ‘Mühendislik Alayı’ndan bir heyet, eski toprak bariyerlerin yakınında Lübnan ve Suriye ordularının gözetiminde sınırları çizmek üzere yeni noktalar oluşturdu.
Tufeyl kasabasından bir vatandaş, sınırların çizilmesini denetleyen Lübnan ordusu heyetinin, Lübnan ve Suriye taraflarının onay ve rızası ile Suriye’nin Asal el-Verd ve Rankus bölgelerine komşu olan Tufeyl kasabasına ait sınır noktasında, 2 km boyunca Lübnan topraklarını belirlemeye çalıştığına dikkati çekti.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.