Yemen’den Husilerin terör örgütleri listesine alınmasının insani etkilerini azaltma sözü

Hacca Valiliği'nde göçmenler için yapılan uluslararası yardımlar. (AFP)
Hacca Valiliği'nde göçmenler için yapılan uluslararası yardımlar. (AFP)
TT

Yemen’den Husilerin terör örgütleri listesine alınmasının insani etkilerini azaltma sözü

Hacca Valiliği'nde göçmenler için yapılan uluslararası yardımlar. (AFP)
Hacca Valiliği'nde göçmenler için yapılan uluslararası yardımlar. (AFP)

Yemen hükümetinden dün yapılan açıklamada, ABD’nin Husi grubunu uluslararası terörist gruplar listesine almasından kaynaklanacak olası insani etkileri hafifletmek amacıyla Washington ile çalışma kararlılığı vurgulandı.
Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, ABD yönetiminin Yemen'deki barış sürecini desteklemek için gösterdiği çabalara övgüde bulunurken hükümetinin ABD yönetiminin Husi milislerini terör örgütleri listesine alma kararını destekleyen tutumunu yineledi.
Resmi kaynaklar Bakan Mübarek'in ABD’nin Yemen Büyükelçisi Christopher Henzel ile video-konferans yoluyla bir toplantı düzenlediğini aktardı. Mübarek, toplantıda yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Husileri terörist gruplar listesine alma kararı, milisleri üzerindeki baskıya gerçek bir şekilde katkıda bulunacak. Yıllarca diplomatik yolla yürütülen anlaşma çabalarına rağmen Aden Uluslararası Havaalanı’nda siyasi yetkilere sahip hükümeti ve sivilleri hedef alan terör saldırısında da tüm dünya tarafından açıkça gördüğü gibi, bu görüşmeler Husi terörünü ve devam eden şiddetini artırdı.”
SABA haber ajansına göre Bakan Mübarek, ABD Büyükelçisi’ne Husileri terörist grup olarak belirleme kararının bölgede barış ve istikrarı sağlamaya katkıda bulunarak bu milisleri destekleyen İran'ın etkisini de sınırlayacağını iletti. Bunun terör örgütleriyle bağlarını koparacağını vurguladı.
Bakan Mübarek, Yemen hükümetinin söz konusu kararın insani yardımlara erişim düzeyindeki etkilerini hafifletme çabasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “hükümetin Yemen'deki insani durumun bu kararın bir sonucu olarak zarar görmemesi gerektiğini göz önünde bulundurduğunu” söyledi.
Mübarek açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Hükümet, ABD hükümeti ile sürekli koordinasyon içinde çalışarak, bu yaptırımların Yemen'deki insani ve yardım operasyonlarının faaliyetlerine, özellikle de halen bu terörist grubun kontrolünde olan alanlara etkisini sınırlamak için gerekli tüm önlemleri alacak. Yemen'deki yardım operasyonlarının önündeki asıl engel milislerin, terör örgütünün kontrolündeki bölgelerde vatandaşların çektiği acılar için yapılan yardımları yağmalaması ve çalmasıdır. Sorun, yardımın hak edenlere erişimine, yardım kuruluşlarının çalışmalarını engellemeye ve kısıtlamaya devam eden milislerden kaynaklanıyor.”
Yemenli kaynaklar ABD Büyükelçisi’nin toplantıda, "Aden Uluslararası Havaalanı’na yapılan saldırıya yönelik şiddetli kınamayı yinelediğini ve Yemen hükümetinin pozisyonunu ve çalışmalarını geçici başkent Aden'den sürdürmesini takdir ettiğini" belirtti. Büyükelçi açıklamasında, "ülkesinin Yemen hükümetine ve Yemen'in birliğine, istikrarına ve güvenliğine desteğini sürdürdüğünü ve Yemen halkının çektiği acıyı hafifletmek için insani yardımlarının devam edeceğini" vurguladı.
ABD'nin Husileri uluslararası terörist gruplar listesine alma kararı, Yemen sokaklarında, resmi ve halk düzeyinde geniş çaplı bir rahatlama sağladı. Meşru hükümete grupla olan savaşı çözme ve devleti yeniden kurma kararına yatırım yapma çağrısı yapıldı.
Yemenli politikacıların daha önce Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda, bu adımın ABD yönetimi açısından önemine dikkat çekerek hükümetin milisleri izole edecek ve üzerlerindeki baskıyı artıracak benzer kararlar almaya itmek için siyasi olarak hareket etmesi gerektiği vurgulanmıştı.
Yemen Parlamentosu Başkanı Sultan el-Berakani, salı günü ABD Başkan Yardımcısı ve Senato Başkanı Mike Pence ile Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'ye, ABD yönetiminin Husi milisleri terörist listesine alma kararına ilişkin bir mektup gönderdi.
Barakani mektubunda, ABD’nin söz konusu kararının adil olduğunu belirterek, "Yemen halkının, siyasi güçlerinin ve Yemen krizine siyasi bir çözüm getirmek isteyenlerin taleplerini karşıladığını" vurguladı. Aynı zamanda Husi grubunun, Yemen’in içinde ve dışında sivilleri öldürerek ve sivil altyapıyı hedef alan terörist eylemlerde bulunarak bu listeye alınmayı hak ettiğini vurguladı.
Yemen Parlamento Başkanı mektubunda ayrıca İran destekli Husi grubunu etnik üstünlük ve ilahi yönetimi tercih ettiğini iddia ederek İkinci Dünya Savaşı sırasında demokrasi, özgürlük ve insan haklarının şafağında yenilgiye uğratılan Nazi ve faşist grupların eylemlerinden farklı olmamakla suçladı.
Barakani grubun ABD ve İsrail'e yönelik ölüm sloganları attığını, Yahudileri lanetlediğini, ideolojisinin ABD’ye, halkına, hükümetine yönelik şiddet ve saldırıları kışkırtmaya ve antisemitizmi yaymaya dayandığını belirtti. Söz konusu davranışları kınadı.
Husi terör örgütünün uluslararası insan hakları hukuku ve sözleşmeleri ile çelişen davranışını durdurmanın önemini vurgulayan Barakani şunları kaydetti:
“Bu kararın siyasi bir çözüm için bir gerekçe olacağını düşünüyoruz. Yemen hükümeti BM'nin Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths tarafından yürütülen istişarelere katılmaya devam edecek. Bu eğilim ABD’nin kararına göre değişmeyecek, hatta daha başarılı olmasına yardımcı olacaktır.”
Söz konusu kararın insani yardım çalışmalarına etkilerine dair uluslararası alandaki endişelere de değinen Barakani, “hükümetinin Husi terörist milislerinin insani yardımları yağmalaması ve satıştan elde edilen gelirlerle yasa dışı zenginleşme yöntemi nedeniyle yardım eksikliği yaşayan ve yardıma muhtaç gruplara dikkat çekti. İnsani yardımın ulaşmasına yardımcı olmak için tüm imkanları sağlayacağını” söyledi. 
Barakani açıklamasının sonunda şu ifadeleri kullandı:
“ABD’nin kararı, çalışmalarda ve yardımlarda özel onay almak için açık ve sorunsuz bir mekanizmaya sahip. Bu da mali transferlerde daha fazla şeffaflık sağlayacak. Ayrıca Husi milislerinin savaş çabalarını finanse etmeyi durduracak ve savaşı hızla sona erdirecek.”



Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
TT

Yardım adı altında katliam mı yapılıyor? GHF kapatılsın çağrısı

Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)
Çelik tellerle örülü yardım dağıtım noktaları İsrail ordusunun denetiminde (AFP)

130'dan fazla yardım ve sivil toplum kuruluşu (STK), faaliyetleri kaosa yol açan ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) kapatılması için çağrı yaptı.

Oxfam, Save the Children ve Af Örgütü'nün de aralarında bulunduğu kuruluşların bugün yayımladığı ortak açıklamada, GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinlinin yardım bölgelerinde öldürüldüğüne dikkat çekiliyor.

Kuruluşlar, sivillere yönelik saldırılarda çoğunlukla çocukların öldürüldüğünü vurgulayarak, GHF'nin insani yardım çalışmalarının tüm normlarını ihlal ettiğini belirtiyor:

Gazze'deki Filistinliler imkansız bir seçimle karşı karşıya: Ya açlıktan ölecekler ya da ailelerini doyurmak için çaresizce yiyeceğe ulaşmaya çalışırken vurulacaklar.

İsrail askerlerinin erzak dağıtım bölgelerindeki Filistinli sivillere "rutin olarak" ateş açtığı, Washington ve Tel Aviv destekli vakfın Gazze'deki durumu daha da kötüleştirdiği ve faaliyetlerinin sonlandırılması gerektiği ifade ediliyor.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

İsrail gazetesi Haaretz'in cuma günkü haberinde, kimliklerinin gizli tutulmasını isteyen İsrailli askerler, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilere ateş açma talimatı aldıklarını söylemişti. Askerler, Filistinlilerin orduya ait mevzilerden uzak tutulması için böyle bir emir verildiğini ancak "gereksiz yere ölümcül güç kullanmaktan endişe duyduklarını" belirtmişti.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ise iddiaları yalanlayarak "dağıtım merkezlerindekiler de dahil hiçbir sivile kasten ateş etme emri verilmediğini" savunmuştu. Başbakan Binyamin Netanyahu da gazeteyi orduya karşı dezenformasyonla suçlamıştı.

Diğer yandan İsrail ordusu, erzak dağıtım noktalarında Filistinlilerin öldürülmesine dair soruşturma başlatıldığını da duyurmuştu. Ordudan dün yapılan açıklamada, GHF'nin yardım merkezlerine giden yollara yön ve uyarı levhaları yerleştirileceğini, sahalara erişimin iyileştirileceğini bildirmişti.

Independent Türkçe, BBC, Haaretz