Kovid-19 ölümlerinde zirve Avrupa ülkelerinin

Kovid-19 ölümlerinde zirve Avrupa ülkelerinin
TT

Kovid-19 ölümlerinde zirve Avrupa ülkelerinin

Kovid-19 ölümlerinde zirve Avrupa ülkelerinin

Dünya genelinde Kovid-19 vaka sayısı 93 bini geçerken, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 2 milyona yaklaştı. En yüksek ölüm oranına sahip ülkeler ise Belçika, Slovenya, Birleşik Krallık ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri oldu.
Çin'de ortaya çıkan korona virüs salgınında vaka ve can kaybı sayısında artış yaşanıyor. Her gün binlerce yeni vakanın bildirildiği Avrupa ülkelerinde ölüm oranlarının yüksek olması dikkat çekiyor. Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin en fazla olduğu ülkeler ABD, Brezilya ve Hindistan olurken, en yüksek ölüm oranına sahip ülkeler ise Belçika, Slovenya, Birleşik Krallık ve İtalya oldu.

En fazla ölüm oranı Belçika'da
Dünya genelinde ölüm oranın en yüksek olduğu ülke Belçika olarak kaydedildi. Ülkede 100 bin kişiye 175 bin 11 ölüm kaydediliyor. Belçika'da toplam can kaybı sayısı ise 20 bini geçti. Belçika'nın ardından yer alan Slovenya'da ölüm oranı 100 bin kişi için 154 bin 81 iken ülkede 3 bin 93 kişi Kovid-19 virüsü nedeniyle hayatını kaybetti. Üçüncü sırada Birleşik Krallık var. Ölüm oranının 100 bin kişi için 128 bin 67 olduğu ülkede, 86 bin 163 kişi Kovid-19 virüsü nedeniyle hayatını kaybetti.
Salgının başlangıç olduğu dönemde Avrupa'da merkez üssü olan İtalya'da da ölüm oranları son derece yüksek. İtalya'da ölüm oranı 100 bin kişi için 128 bin 45 iken ülkede 80 bin 848 kişi Kovid-19 virüsü nedeniyle hayatını kaybetti. Salgın karşısında, dünyanın dört bir yanındaki hükümetler aşıları en kısa sürede almak ve sunmak için yoğun çaba gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörü Hans Kluğe'ye göre, dünya çapında uygulanan aşıların yüzde 95'i sadece 10 ülkede bulunuyor.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”