Askeri kaynaklar: ‘Yemen’de patlayıcı yüklü İran SİHA’larının sızdırıldığı haberin arkasında İsrail var’

Askeri kaynaklar: ‘Yemen’de patlayıcı yüklü İran SİHA’larının sızdırıldığı haberin arkasında İsrail var’
TT

Askeri kaynaklar: ‘Yemen’de patlayıcı yüklü İran SİHA’larının sızdırıldığı haberin arkasında İsrail var’

Askeri kaynaklar: ‘Yemen’de patlayıcı yüklü İran SİHA’larının sızdırıldığı haberin arkasında İsrail var’

Tel Aviv’deki askeri kaynaklar, Amerikan Newsweek dergisinin internet sitesinde önceki gün yayınlanan ve “İran, son olarak Yemen’deki müttefikleri Husilere, intihar droneları diye bilinen patlayıcı yüklü insansız hava araçları (İHA) gönderdi” ifadesinin yer aldığı haberin arkasında İsrail’den üst düzey bir kaynağın olduğunu bildirdi.
Kaynaklar, “Newsweek’te yayınlanan haberin amacı, Tahran’a, ‘İsrail güvenlik birimleri İran’ın bölgedeki askeri gücünü ve İsrail ile müttefiklerine yönelik tehditlerini artırmak için yaptığı her şeyi görüyor’ mesajını vermekti. Amerikan dergisinde yayınlanan bu haber, İsrail medyasında, İsrail Hava Kuvvetleri’nin son olarak ülkenin güneyindeki Eliat bölgesine demir kubbe hava savunma bataryalarını konuşlandırdığı ve Lübnan ile Suriye sınırındaki uçuşları yoğunlaştırdığı yönünde çıkan resmi haberlerle eş zamanlı geldi. İsrail bu adımlarla İran’ın faaliyetleriyle mücadele etme ve bu faaliyetleri engelleme konusunda hazır olduğunu kastediyor” ifadelerini kullandı.
İsrail medyası dün, İran’ın nükleer, balistik füze ve hatta Suriye’deki konuşlanması gibi çeşitli askeri projeleriyle mücadele planları hakkında konuşan görevdeki ve eski İsrail askeri yetkililerin açıklamalarını aktardı. Yetkililer, “İsrail’in Suriye’deki İran hedeflerine karşı yoğun hava saldırılarının devam edeceğini ve ABD yönetiminin değişmesinden bağımsız olarak bu saldırıların sayılarının artacağını” dile getirdiler.
İsrail merkezli Haaretz gazetesinde yazan Amos Harel, İsrail’in Suriye’deki İran mevzilerine düzenlediği saldırılarla “İsrail, ABD’deki yönetim değişikliğinden ve seçilen Joe Biden’ın İran ile nükleer anlaşmayla ilgili müzakereleri yeniden başlatma niyetinden bağımsız olarak gelişen askeri ihtiyaçları doğrultusunda saldırı düzenlemeye devam edecek” şeklinde bir bölgesel mesaj verdiğini belirtti. İsrail’in bu saldırılarla İran’ın, Lübnan Hizbullah’ı Suriye ve hatta Irak’a silah transferini engellemeyi amaçladığını söyleyen Harel, şunları kaydetti:
“İsrail güvenlik kurumu içerisinde, İsrail’in abartılan faaliyetinin durumun patlak vermesine neden olacak bir yanlış anlamaya yol açabileceğinden endişe edenler var. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile İranlı nükleer bilimci Muhsin Fahrizade suikastı ve Suriye’de İran’a birbiri ardına indirilen darbeler sebebiyle İran’ın ABD ve İsrail ile kapanmamış bir hesabı var. İsrail’in daha fazla saldırı düzenlemesi, İranlıların dengelerini kaybetmesine ve bu da fitili ateşleyecek şekilde misillemede bulunmalarına neden olabilir.”
“Pentagon’daki yetkililer, İsrailli mevkidaşlarına, Trump’ın gitmeden önce Ortadoğu’yu ateşe atmayacağını ve eğer öyle bir girişimde bulunsa bile onu durduracak olanların bulunduğunu bildirdi” diyen Harel, bu bağlamda ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in açıklamalarını hatırlattı. Milley, Trump destekçilerinin geçen hafta Kongre binasına yaptığı baskını eleştirerek, 20 Ocak’la birlikte Biden’ın ABD Silahlı Kuvvetler Başkomutanı olacağını söylemişti. Harel, Milley’in açıklamasının, “Trump’ın gidişine birkaç gün kala savaş fitilini ateşlemeyi arzu etmeyen dengeli bir tutuma işaret ettiğini” söyledi.
İsrail merkezli Maariv gazetesi yazarı Tal Lev Ram, dünkü yazısında şunları kaydetti:
- Saldırıların sıklığı ve İsrail’in Suriye’de birçok hedefinin bulunması, İranlıların, Süleymani suikastı, İsrail’e atfedilen saldırılar, ABD yaptırımları, iç gerilimler ve ekonomik sıkıntılara rağmen Suriye’den el çekmelerinin ve Suriye’deki askeri ve sivil konuşlanmasını sürdürmekten vazgeçmelerinin beklenmediğini gösteriyor. İran’ın Suriye’de konuşlanma ısrarı, Batı’nın menfaat karşılığında masraf yapma şeklindeki klasik stratejik yönelimi ile İran’daki Ayetullahların rejiminin politikası arasında büyük bir ihtilaf olduğuna işaret ediyor. Sadece İran’a ekonomik ve askeri baskı uygulanmasının, Tahran’ı beyaz bayrak kaldırmaya ve Suriye’den çekilmeye sevk edeceğini düşünen yanılır.
- İsrail ordusu içerisinde, İran ve Hizbullah’ın çekilmesinin en nihayetinde yalnızca Amerikalıların ve Rusların başını çekeceği uluslararası bir politika adımından sonra mümkün olabileceğini iyi idrak edenler var. Böyle bir siyasi adım ufukta görünmüyor. Bu nedenle Suriye topraklarında İsrail, İran ve Hizbullah arasındaki doğrudan yüzleşmenin sürmesi bekleniyor. Muhtemelen aynı zamanda yakın dönemde (yüzleşme) artacaktır. Çünkü Tel Aviv, İran ve Lübnan Hizbullahı’nın askeri güç inşası hususunda özellikle Suriye’de savaş ve terörizm esnasında ve normal dönemlerde İsrail’e karşı başka bir cephe açma hazırlığıyla ilgili kendilerine belirledikleri hedefleri engellemekte ısrarlı. Askeri güç kullanımı tek başına bölgesel stratejik gerçekliği baştan sona değiştiremeyecek.
Uluslararası siyasi çözüm gelene kadar -elbette öyle bir çözüm varsa- askeri çatışma uzun bir süre daha devam edecek. Başarıların yanı sıra birtakım başarısızlıklar da olabilir. Aynı şekilde İran tarafından İsrail’deki hedeflere daha büyük tepki de gelebilir.
Tal Lev Ram, yazısını şöyle sürdürdü:
“İran, İsrail’in saldırılarına misilleme olarak ciddi bir askeri saldırı düzenlemekte başarılı olmamasına rağmen, İsrail güvenlik aygıtının varsayımı, böyle bir olayın gerçekleşebileceği yönünde. Yemen’deki Husilerin fırlatacağı füzelerden korunmak amacıyla İsrail’in güneyindeki Eliat bölgesine yerleştirilen Patriot bataryalarının ve diğer savunma araçlarının yüksek bir teyakkuz halinde bekletilmesi bu varsayımın bir ifadesidir.”



İran, İsrail'i "kaçınılmaz bir çatışma" konusunda uyardı

Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, dün İran'ın güneyindeki Kirman kentinde General Kasım Süleymani'nin mezarı yakınında yas tutanlara konuşma yapıyor (devlet televizyonu)
Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, dün İran'ın güneyindeki Kirman kentinde General Kasım Süleymani'nin mezarı yakınında yas tutanlara konuşma yapıyor (devlet televizyonu)
TT

İran, İsrail'i "kaçınılmaz bir çatışma" konusunda uyardı

Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, dün İran'ın güneyindeki Kirman kentinde General Kasım Süleymani'nin mezarı yakınında yas tutanlara konuşma yapıyor (devlet televizyonu)
Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, dün İran'ın güneyindeki Kirman kentinde General Kasım Süleymani'nin mezarı yakınında yas tutanlara konuşma yapıyor (devlet televizyonu)

Üst düzey İranlı güvenlik ve askeri yetkililer, Tahran'ın şiddetle kınadığı Hizbullah'ın önde gelen komutanlarından Heysem Ali Tabatabai'nin suikastının ardından yaşanan son gelişmelerin İsrail ile kaçınılmaz bir çatışmaya doğru ilerlediği konusunda uyarıda bulundu.

Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Laricani, İsrail operasyonlarının devam etmesinin "çatışmadan başka seçenek bırakmayacağını" ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "maceralarına devam ettiğini" belirterek, "İsrail ile yüzleşmenin geriye kalan tek yol olduğuna dair genel bir kanaat" oluştuğunu ifade etti.

Devrim Muhafızları Komutanı Muhsin Rızai, Hizbullah'ı "stratejik sabır" politikasını yeniden gözden geçirmeye çağırdı. Rızai, "Direniş cephesine biz emir vermiyoruz ve bu güçler kararlarını bağımsız olarak alıyorlar, ancak bu sabır ve itidal politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Yüksek Savunma Konseyi üyesi ve Dini Lider'in askeri danışmanı Ali Şemhani ise "sahte Siyonist oluşumun yalnızca direniş dilinden anladığını" söyledi.

Bu arada İran Dışişleri Bakanlığı, Tabatabai suikastının "Kasım 2014'te imzalanan ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali ve Lübnan ulusal egemenliğine yönelik vahşi bir saldırı" olduğunu belirtti.


Rusya'nın Krasnodar bölgesi "sürekli ve büyük çaplı" saldırı altında

Rusya'nın Kırım Yarımadası'nı Rusya'nın Krasnodar bölgesine bağlamak için inşa ettiği Kırım Köprüsü (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın Kırım Yarımadası'nı Rusya'nın Krasnodar bölgesine bağlamak için inşa ettiği Kırım Köprüsü (Arşiv- Reuters)
TT

Rusya'nın Krasnodar bölgesi "sürekli ve büyük çaplı" saldırı altında

Rusya'nın Kırım Yarımadası'nı Rusya'nın Krasnodar bölgesine bağlamak için inşa ettiği Kırım Köprüsü (Arşiv- Reuters)
Rusya'nın Kırım Yarımadası'nı Rusya'nın Krasnodar bölgesine bağlamak için inşa ettiği Kırım Köprüsü (Arşiv- Reuters)

Rusya'nın Krasnodar bölgesi valisi, Ukrayna'nın düzenlediği ve en az altı kişinin yaralandığı "büyük" saldırının ardından bu sabah erken saatlerde hasar tespiti yapıldığını duyurdu.

Vali Veniamin Kondratyev Telegram'da yaptığı paylaşımda, "Gece boyunca Krasnodar bölgesi, Kiev rejiminin en güçlü ve en büyük saldırılarından birine maruz kaldı. Bölgede altı kişi yaralandı ve beş belediyede en az 20 ev hasar gördü" ifadelerini kullandı.


Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü