Biden, neden yurtdışı seyahatlerine Sudan’dan başlıyor?

Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)
Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)
TT

Biden, neden yurtdışı seyahatlerine Sudan’dan başlıyor?

Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)
Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)

İsmail Muhammed Ali
ABD’nin, eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimi altında şer eksenini temsil etmesi sonrasında Sudan’a, siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirme yönünde özel bir ilgi gösterdiği ortaya çıktı. ABD, 1990’ların başında El-Kaide lideri Usame bin Ladin’i barındırarak terörizme sponsor olması dolayısıyla 20 yıldan daha uzun bir süredir Sudan’a yaptırım uyguluyordu.
Hartum, yakın zamanda üst düzey ABD’li yetkilileri karşıladı. ABD Başkan Yardımcısı seçilen Kamala Harris, daha önce Joe Biden’ın, göreve geldikten sonra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Çin’i içerecek olan ilk yurt dışı turunun başında, gelecek Şubat ayında Sudan’ı da ziyaret etmesinin beklendiğini açıklamıştı. Bu çerçevede Sudan’a yönelik bu ABD ilgisinin sırrı ve gerçek nedenleri hakkında birçok soru işareti gündeme geldi.
Sudan Halk Kongresi Partisi’nde dış ilişkiler yetkilisi Fuad Osman, “Sudan toplumunun çoğu kesiminin ABD yönetiminin Sudan’a olan ilgisine dair analizi, ABD seçimleri bağlamında geldi ve Donald Trump lehine puanlar ortaya koyuldu. Ancak ülkedeki geçiş dönemini ve demokratik dönüşümü desteklemek için Cumhuriyetçiler ve Demokratlar tarafından Kongre'ye sunulan ortak projede ve son olarak ABD Hazine Bakanı’nın türünün tek örneği olarak Hartum’a yaptığı ziyarette Washington’un Sudan’a yönelik gerçek bir çabası olduğu görüldü. Bakan, Washington’un Sudan’a sağlayacağı ekonomik durum ve yardımın yanı sıra 60 milyar dolarlık dış borçlar meselesini ele aldı. Bu ziyareti, Sudan’ın küresel bankacılık sistemine dönüşünü görüşmek üzere ABD İhracat- İthalat Bankası Başkanı’nın ziyareti ve İbrahim Anlaşmalarının imzalanması takip etti” ifadelerini kullandı.

Gerçek bir ortaklık
Osman, “Bu bağlamda Biden’in Sudan ziyareti de ABD’nin Hartum’a daha önce benzeri görülmemiş şekilde ilgi gösterdiğini doğruladığı için birçok yönden çok önemli. Ancak Washington’un, sivil ve askeri unsurlar arasında gerçek bir ortaklığa tanık olması sonrasında benzersiz olduğu için ülkedeki geçiş deneyimiyle ilgilendiğine inanıyorum. Bu durum, Sudan siyasi tarihi boyunca özellikle de önceki iki geçiş deneyimi sırasında (1964 ve 1985) gerçekleşmemişti. Bu iki dönemde, askeri unsur tek başına iktidardaydı” dedi.
Sudan Kongre Partisi’ndeki dış ilişkiler yetkilisi, Washington’un Sudan’da hedefleri ve çıkarları olduğunu da belirtirken, “Bu durum, doğal ve anlaşılırdır, şaşırtıcı değildir” dedi. “Sudan’ın, ABD gibi ileri ve nüfuz sahibi ülkelerle güçlü ilişkileri olması, siyasi iradesini ipotek ettirmemek ve herhangi bir tarafı tutmamak şartıyla, halkına faydalı olacak şekilde çıkarlarını güçlendirmesi daha iyi” diyen Fuad Osman, yakın bir zamanda ilan edilmesi beklenen yeni Sudan hükümetinin, sloganı ‘Önce Sudan’ olan bir çıkar iradesine dayalı bir dış politika izlemesi gerektiğini vurguladı.

Terör restorasyonu
Uluslararası siyaset uzmanı Ahmed Hüseyin, “Washington, önceki dönemlerde uzun bir süredir Sudan ile ilişkilerini geliştirmekle ilgileniyordu. Ancak bu ilişki, eski rejimde teröre sponsor olduğu için kopmuştu. Ama eski Başkan el-Beşir iktidarını deviren Aralık devriminin patlak vermesiyle birlikte, ABD’nin Sudan’a ilgisi başladı. ABD Kongresi’nin geçiş, şeffaflık ve hesap verebilirlik projesini onaylamasının ardından 2020’nin başlarında heves arttı. Sudan hükümetinin din özgürlüğü, barış, insani yardım, demokratikleşme ve yönetim alanında kaydettiği ilerleme, sivil bileşenin terörizm meselesini onarmak için gösterdiği çabaların yanı sıra cesaret verici bir itici güç oldu. Zira ABD yönetimi, Sudan’ın dış politikasını değiştirdiği, uluslararası toplumla iş birliği yapan bir ülke haline geldiği ve demokratik yöntemi benimsediği kanaatine vardı. Bu durum ABD’ye, karar almada çeşitliliğe saygı duyan bir kurumla çalıştığına dair güvence veriyor” açıklamasında bulundu.
Hüseyin, “Bu göstergeler ışığında, Biden döneminde Sudan-ABD ilişkilerinde önemli bir gelişme olması beklenmektedir. Ve kesinlikle gelecek ay Hartum’a yapacağı ziyaret, Sudan’ı bölgedeki etkili ülkeler arasında ileri bir konuma getirecek. Bu, ortak ilişkilerde benzeri görülmemiş bir ivme ve gelişme sağlayacağı için ve özellikle de ABD, demokrasiler ve uluslararası konumlar açısından en büyük ülke olduğu için tüm dünya ülkeleri ile dış ilişkilere de yansıyacaktır. Ancak bu yaklaşım, geçiş hükümeti siyaseti düzeyinde iç safların birliğini ve uzlaşıyı, ayrıca Sudan’ın komşularıyla iyi bir görüntü oluşturmasını ve karşısındaki zorlukları anlayabilmesini gerektirmektedir. Aynı şekilde Sudan’ın demokratik dönüşümüne yönelik doğru yolda olduğuna ve totaliter rejimlere asla dönmeyeceğine dair ABD’ye güvence verilmesi gerekiyor” dedi.

Çin hegemonyası
Uluslararası siyaset uzmanı, “Çıkarların, herhangi bir ülkenin dış hamlelerini hedeflediği kesindir ve Washington, Sudan’ın zengin olduğu çok sayıda ve devasa kaynakların farkındadır. Ancak Sudan, teknolojiden yoksundur. ABD’nin ilgisi, ABD şirketlerinin petrol, altın ve gaz arama alanındaki yatırım fırsatlarını ele almanın yanı sıra, yalnızca Sudan’da değil Afrika’da da Çin etkisinin hakimiyetini sınırlandırmak içindir. Aynı şekilde ABD, bölgedeki çıkarlarını korumak için ABD ulusal güvenliğinin korunmasını güçlendirerek Sudan’ı müttefiki yapmaya çalışıyor. Ama Sudan hükümeti, ülkenin ve Sudan halkının haklarını ve çıkarlarını korumak için ABD tarafı ve diğerleri ile ilişkilerde ve anlaşmalarda yasal çerçeveler ve temeller oluşturmaya çalışarak, kendi çıkarlarını gözetme konusunda uyanık olmalıdır” şeklinde konuştu.
Ahmed Hüseyin, Washington’un bu büyük dönüşüm ve değişimden sonra, özellikle de komşularından sızabilecek teröristler açısından Sudan’ın tehlikelerle çevrili olmasını istemediğine dikkati çekerken,  ABD’nin bölgedeki barış sürecini desteklemek için Hartum’a yakın olmak istediğini vurguladı. Hüseyin, “Washington ayrıca Sudan’daki demokratik dönüşümün Arap ve Afrika bölgesi için bir model haline gelmesi hususunda da bir vizyona sahip” diyerek, Sudan tarafının ABD ile ilişkilerindeki odak noktasının hatalı olmadığını hatta aksine çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. Ancak söz konusu ilişkinin başka bir tarafın pahasına olmaması gerektiğinin de altını çizen Hüseyin, “Sudan hükümeti dengeli bir dış politika izlemeli, tek eksen etrafında toplanmamalı ve başta Çin, Rusya ve Avrupa olmak üzere tüm önemli ülkelere açık olmalıdır. Böylece kesişim ve ilgi alanlarının farkında olurken etkili ortaklara da sahip olur” dedi.

Genel ilişkiler
Sudan üniversitelerinde uluslararası ilişkiler profesörü olan Hasan Beşir ise “ABD’nin son günlerde Sudan’a yönelik ilgisinin birkaç nedeni var. Bunların başında, Washington’un Güney Sudan’ı Sudan’dan ayırma hatasından dolayı pişmanlık duyması geliyor. ABD ayrıca, Sudan’ın doğal kaynaklarından her alanda yararlanmak, başta Sudan’da olmak üzere Afrika kıtasında ekonomik ve yatırım ilişkilerini genişleten Çin ile özellikle petrol, maden ve altın alanlarında rekabet etmek istiyor. Bu durum, Sudan- İsrail ilişkilerinin yakınlığı ve İran, Türkiye ve Hamas ekseninden uzaklaşmayla bağlantılı. Washington ayrıca, özellikle havacılık, bankacılık ve diğer sektörler olmak üzere, koronavirüs salgınından etkilenen şirketleri için fırsatlar arıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Beşir, yeni ABD Başkanının gelecek Şubat ayında Sudan’ı ziyaret edecek olmasının, sivil hükümete, ülkedeki demokratikleşmeye ve ortak çıkarlara olan desteğini ilan ederek, genel ilişkiler çerçevesinden başka bir şey olmadığını söyledi. “Washington, koronavirüs krizinin sona ermesinin ardından kendisine pazarlar açmak ve ekonomisini yeniden düzeltmek istiyor” diyen Hasan Beşir, halkın refahını sağlamak için siyasetin her şeyden çok menfaatlere dayandığına dikkati çekti. Beşir, gelecek dönemde Sudan’ın ele alması gereken şeyin bu olduğunu ve bu menfaatlerin dış ilişkilerinde pusula olmasının zamanı geldiğini söyledi. Beşir, “Bu nedenle uzun yıllar boyunca yaptırımların faturasını ödemesi sonrasında Hartum açısından, Washington, İsrail ve diğer ülkelerle özel bir ilişki kurulması hususunda herhangi bir ayıp yoktur” ifadelerini kullandı.



Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

TT

Çan sesleri ve sirenler arasında: Şam’da Hristiyanların gündelik mücadelesi

Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)
Suriye güvenlik güçleri, Eski Şam'da Hristiyan izcilerin kortejini koruyor. (AFP)

Cuma sabahı, Şam’ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi, haftalık ayinin başlayacağını haber veren çanlarını çalıyor. Burada günlük dualar ve ilahiler okunurken, pazar ayini de cuma günleri düzenleniyor. Bu uygulama, ülkedeki haftalık tatille çakıştığı ve ‘çalışanlar ile eğitim görenler’ için uygun olduğundan, önceki rejim döneminden beri devam ediyor.

Kilise, altı ay önce gerçekleşen bir intihar saldırısında 25 kişinin hayatını kaybettiği yer olarak da biliniyor. Hayatını kaybedenlerin fotoğrafları, mahalle meydanında hâlâ sergileniyor. Tüm ayinler, dini etkinlikler ve izci buluşmaları, geçici olduğu düşünülen alt kattaki salonda gerçekleştiriliyor.

Batı Hristiyanları için Noel’e sadece birkaç gün kala, kilisenin ana binası hâlâ onarım aşamasındaydı. Mahalle sakinleri ve özellikle kayıp yakınları, onarım çalışmalarının hızlanmasını ve bayram ayinini kendi kiliselerinde gerçekleştirmeyi umut ediyordu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi.

dfsv
Duveylia’daki Mar Elias Kilisesi, 22 Haziran'da meydana gelen intihar saldırısının ardından restore ediliyor. (Şarku’l Avsat)

Müslüman iş insanlarının bağışlarıyla onarımın başlatıldığına dair söylentiler yayıldı; ancak bu bilgi, kilisenin kendisi dahil doğrulanamadı.

Gündüz saatlerinde izci gençler, rahipler ve yaşlılar, mahalle aralarında koşturuyor, çalışmaları denetliyor ve etkinlik için hazırlık yapıyordu. Platform kuruluyor, kaldırımlar temizleniyor, yeterli oturma alanı sağlanıyordu; Noel ağacının ışıklandırılması ve tatil sezonunun başlaması planlanıyordu. Ancak bu da gerçekleşmedi.

Akşam saatlerinde halk mekâna gelmeye başlayınca, ‘bir DEAŞ mensubunun kalabalık arasında dolaştığı’ yönünde bir söylenti yayıldı. Bu durum paniğe ve güvenlik önlemlerinin artırılmasına yol açtı; insanlar arasında itiş kakış yaşandı, iki kadın bayıldı ve sağlık ekiplerinin müdahalesiyle birlikte daha fazla karmaşa oluştu. Sonuç olarak etkinlik iptal edildi ve daha az katılımcıyla ilerleyen bir tarihe ertelendi.

zxs
Noel ağacı, geçtiğimiz haziran ayında Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının kurbanlarının fotoğrafları ve isimleriyle süslendi. (AP)

O anlarda neler yaşandığı konusunda farklı rivayetler vardı ve bölgede yaşayanlar detaylara girmek istemiyordu. Hatta olayla ilgili önceden konuşmayı kabul eden bir mağdur yakını, ‘eski yaraları açmamak’ için görüşmekten vazgeçti.

Haber hızla yayıldı, ardından sanki hiç yaşanmamış gibi ortadan kayboldu.

‘Doğal korkular’

Şam’ın Duveylia mahallesindeki bir eczacı, yaşanan olayın herhangi bir terör eylemiyle ilgisi olmadığını söyleyerek meseleyi ‘doğal korkulara’ bağladı. İsmini vermek istemeyen eczacı, “Olay şu: Beyaz renkli ‘La ilahe illallah’ bayrağı taşıyan bir genç motosikletle kalabalığın içinden geçti. Bu bayraklar şu günlerde oldukça yaygın. İnsanlar etkinliğe gelirken o genç sadece oradan geçiyordu. Görünüşe göre yerel güvenlik gençlerinden biri peşine düşmüş, genç de hızlıca kaçmış; bu da paniğe ve itiş kakışa yol açtı” dedi. Eczacı, olayın yarattığı karmaşayı ise “bu koşullarda normal bir durum” olarak nitelendirdi.

Bölgede yaşayanlar arasında olayları ‘doğal’ bir çerçevede açıklama eğilimi yaygın. Ancak bu yaklaşım, detaylı bir açıklamadan kaçınmak için kullanılan bir tür ön savunma niteliği taşıyor; soruyu sorulmadan önce etkisiz hale getiriyor.

Eczacı, ‘doğal korkuyu’ hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyan kilise patlamasının yarattığı şokla ilişkilendirdi. Olay, insanlara güven duygusunu kaybettirmişti. Patlamanın gerçekleştiği Haziran 2024’teki anları anlatan eczacı, “Patlamayı işyerimdeki komşumla duyduk. İnsanlar panikledi ve bağırmaya başladılar: ‘Kilisedeki intihar bombacısı! Kilisedeki intihar bombacısı!’ Biz başta inanmadık ve konuşmamıza devam ettik, çünkü bunun sadece abartı ve yalan olduğunu düşündük” ifadelerini kullandı.

xz cxsz
Kurtarma ekipleri ve halk, Şam'ın Duveylia mahallesindeki Mar Elias Kilisesi'nde meydana gelen intihar saldırısının ardından oluşan hasarı inceliyor. (AFP)

Bir an sessiz kaldıktan sonra, sanki kendini suçluyor gibi ekledi: “Buna nasıl inanabiliriz? Daha önce böyle bir şey hiç olmamıştı!”

Ambulanslar geldiğinde ve herkes yardıma koştuğunda, bir adam kızını tedavi ettirmek için eczaneye geldiğinde, kızının alnından kan akıyordu, birdenbire her şey anlaşıldı.

İbadet edenlerin arasında kendini patlatan bir intihar bombacısıydı. Bu gerçekten olmuştu.

Duveylia mahallesi, Şam’ın güneydoğusunda yer alıyor. Mahalle, nüfus olarak Sünni Müslümanlar ve farklı mezheplerden Hristiyanların karışık yaşadığı bir bölge. Farklı kiliseler, küçük bir köyü andıran mahallenin ana caddelerini paylaşıyor; iç mahallelerdeki binalar ise daha çok gecekondu niteliğinde.

Duveylia, Suriye’nin diğer bölgelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçan insanlar nedeniyle nüfus akınına uğramış ve daha yoğun bir yerleşim haline gelmiş. Buna karşın, mahalle herhangi bir güvenlik olayına sahne olmamış; oysa bitişiğindeki Cobar ve Tadamon gibi semtler tamamen yıkılmış durumda.

Yerel güvenlik ve kendini savunma

Günümüzde Duveylia mahallesi, ‘yerel güvenlik’ sistemiyle kendini koruyor; mahalle gençleri, yabancı kişilerin giriş çıkışlarını denetleyerek güvenliği sağlamak için nöbetleşe çalışıyor. Bu uygulama, çok sayıda karma nüfuslu bölgede yaygın.

Duveylia’daki bir güvenlik sorumlusu saha çalışmalarını şöyle anlattı: “Olayın hemen ardından, mahalle gençleri olarak mülkleri hırsızlıktan ve yağmadan korumak için seferber olduk. İlk başta sokaklarda ve evlerimizin arasında doğal bir şekilde dağıldık; sonra vardiyalar ve görev dağılımları yaptık. Kimse bize yaklaşmadı. Sanırım zaten unutulmuştuk… Bu şekilde devam etti, ta ki Mar Elias Kilisesi patlamasına kadar.”

cdwfrgthy
Kamışlı'daki Nisibili Aziz Yakup Kilisesi'nde Noel arifesi ayini sırasında uyuyakalan bir çocuk (Reuters)

Güvenlik sorumlusu, durumun tamamen nasıl değiştiğini şöyle anlattı: “Öncelikle kiliseleri korumak için daha fazla gönüllü olduk; kiliseler çevrildi, ayrıca evlerin ve küçük mahalle girişlerinin etrafına daha fazla grup yerleştirdik. Yaklaşık 80-90 gençle başladık.”

Gerçekten de Duveylia’yı ziyaret ettiğimizde Mar Elias Kilisesi halka kapalıydı ve giriş sadece sadık ziyaretçilerin bildiği dar bir arka kapıdan mümkündü; içeride kendilerini güvenilir bir kişi aracılığıyla tanıtanlar kabul ediliyordu. Geçtiğimiz diğer Hristiyan ibadet yerlerinde de durum benzerdi.

Gündüz resmi bir görevde çalışan ve akşamları güvenlik hizmeti üstlenen genç, bu güvenlik görevlilerinin tamamının gönüllü olduğunu, ailelerini ve geçim kaynaklarını korumak için maddi karşılık almadan çalıştıklarını, her birinin kendi imkân ve şartlarına göre görev aldığını söyledi.

Polis karakoluyla iş birliği

Suriye hükümetine bağlı güvenlik güçleri ise karakolda ve bölge girişindeki güvenlik şubesinde kalıyor; sokakta yalnızca ‘mahalle gruplarının’ doğrudan talebiyle devriye geziyorlar. Bir olay veya müdahale gerektiren bir çatışma olursa çağrılıyorlar.

Güvenlik sorumlusu, bireysel silah sahiplerinden hiçbirinin ortak nöbetlerde silahını kullanmadığını, aksi halde herhangi bir genel olaydan dolayı bireysel sorumluluk üstleneceklerini ve işlerin kontrolsüz bir şekilde tırmanabileceğini belirtti.

sxdcfg
Bir Dürzi savaşçı (solda), Şam'ın güneyindeki Ceramana çevresine konuşlanmak üzere anlaşmaya varan Suriye güvenlik güçleriyle konuşuyor. (AP)

Güvenlik sorumlusu durumu şöyle özetledi: “Durum çok kafa karıştırıcı. Artık gerçek tehlikeyi nasıl ayırt edeceğimizi bilmiyoruz… Son olayda güvenlik güçleri ilk andan itibaren bize yardım etti ama genel bir panik hali insanları sardı. Korku ile ne yapacağız? Sorunumuz devlet değil. Güvenlik güçleriyle de sorunumuz yok, yanımızda durdular. Sorunumuz güvenliğin eksikliğinde.”

Ceramana anlaşmaları

Bu sözleri birebir olarak Ceramana’da da duyabilirsiniz; bölge, nisan ayı sonunda Sahnaya’daki çatışmalarla başlayan Dürzi bölgelerindeki sorunlar ve ardından Suveyda’daki olaylarla ‘uyanış tokadını’ yemişti. Ancak Ceramana, kısa süre içinde ‘yerel anlaşmalar’ yoluyla kendini uzak tuttu; bunların en önemlisi, Dürzi gençlerin genel güvenlik devriyelerinde ve nöbet noktalarında görev alması ve her beş kişilik güvenlik grubuna bir veya iki genç katılmasıydı.

Ceramana’daki gönüllü mahalle güvenlik gençleri askeri üniforma giymiyor, ancak kahverengi veya lacivert yeleklerin altında siyah pantolon ve gömlek gibi hafif askeri bir görünümü koruyorlar; böylece hem halk hem de güvenlik güçleri için tanıdık bir yüz oluşturuyor ve iki tarafın ritmini dengeliyorlar.

xcdf
Halep'in bir mahallesindeki Noel ağacı ve yeni yıl süslemeleri (Şarku’l Avsat)

Duveylia’nın aksine Ceramana geleneksel olarak Şam’da orta sınıf ve serbest meslek sahiplerinin yaşadığı bir şehir; son on yılda ciddi bir nüfus artışı ve yoğunluk yaşadı, bu da onu daha kalabalık ve düzensiz hale getirdi. Ancak bölgedeki bir genç, burada toplumsal uyumun doğal ve mevcut durumdan önce var olduğunu belirtti. Dürzilerin yaklaşık bin yıldır burada yaşayan yerli halk olduğunu ve Halep ya da ülkenin kuzeyinden gelmediklerini vurguladı.

Dolayısıyla, geçen yıl öne çıkan güvenlik sorunları Ceramana Dürzileri için yine ‘doğal olaylar’ olarak görülüyor. Bu küçük Suriye mozaik parçasında, tarihsel Sünni-Dürzi bağları toplumsal ilişkilerin yapıştırıcısı ve siyasi güvenliğin temel direği niteliğinde.

Güvenlik ile mahallenin mahremiyetini koruma talebi arasındaki ince çizgiye dair konuşan Duveylialı güvenlik sorumlusu şunları söyledi: “Aslında bize gönüllü görev yerine polis teşkilatına katılmamız teklif edildi, ama mahalle sakinleri bunu reddetti. Çünkü bu, gençlerin hizmetlerini yerine getirmek için mahallenin dışına gönderilmeleri anlamına geliyor; tüm Suriye genelinde dağıtılıyorlar ve komuta kararlarına uymaları gerekiyor. Oysa onlar Duveylia’da kalmayı tercih ediyorlar.”

Kalıp yargılar

Mezhepsel çeşitlilik ve bölgesel farklılıklara rağmen Duveylia’da yaşayanların ortak paydasını ekonomik zorluklar oluşturuyor; bölgede yoksulluk neredeyse genel bir durum. Mahalleli gençlerden biri, annesiyle birlikte olayların başında (Beşşar Esed rejimine karşı başlayan ayaklanmalar sırasında) Dera’dan göç ettiğini ve o sırada henüz 10 yaşında olduğunu belirterek şunları söyledi: “İnsanlar Hristiyanların mutlaka varlıklı ve zengin olduğunu düşünüyor; burada insanların nasıl yaşadığını bilmiyorlar. Sanki hepimiz el-Kassa veya Bab Tuma’dan gelmişiz gibi düşünüyorlar.”

dfgt
Şam'ın Bab Tuma semtindeki bir otelde bulunan Noel ağacı ve süslemeler (Şarku’l Avsat)

Söz konusu iki bölgeyi iyi tanıyıp tanımadığı veya buralarda akrabalarının olup olmadığı sorulduğunda genç, “Bazen arkadaşlarımla gezmeye giderim, ama gece çökmeden geri dönerim” dedi.

Şam’ın el-Kassa ve Bab Tuma bölgelerinde geleneksel Şam evlerinin otel ve lüks restoranlara dönüştüğü görülüyor. Bu yıl Noel süslemeleri her açıdan olağanüstüydü ve Suriye başkentinin genel görünümüne hâkim oldu; süslemeler sadece Hristiyan nüfuslu bölgelerle sınırlı kalmayıp sokaklara ve mahallelere yayıldı.

Şam’ın elit semtlerinin tamamı, modern Noel ağaçları ve dekorasyonlarla donatıldı. Oteller ve pazarlar bu yıl tüm ışıklandırmalarını ve çeşitli Noel tasarımlarını sergiledi. Birçok otelde, yerel zanaatkarlar ve sanatçılar ürünlerini Noel fuarlarında sergilerken, gençlik grupları etkinliğe uygun Batı müziği çaldı.

dfgt
Suriyeli bir aile Şam'daki bir Noel ağacının önünde fotoğraf çektiriyor. (AFP)

Kamusal alanlarda ve sokak girişlerinde yer alan Noel ağaçları, emniyet güçleri veya polis araçlarıyla ya da Duveylia’da olduğu gibi koordineli çalışan gönüllü güvenlik ekipleri tarafından korunuyor.

Azınlıklar içindeki azınlıklar

Şuan ki genel manzara, bir an için Suriye’deki Hristiyanların, demografik oranlarının üzerinde bir paya sahipmiş gibi görünmesine yol açabilir; siyasette, ekonomide, kültürde veya herhangi bir kamusal alanda… Resmi verilere göre, 2011’in başına kadar nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturuyorlardı. Ancak pratikte, farklı mezhep ve yönelimlerden gelen Hristiyanlar (yaklaşık 11 mezhep) yalnızca Sosyal İşler Bakanlığı ile temsil ediliyor; burada Bakan Hind Kabavat, hem kadın kontenjanını hem de mezhep kontenjanını temsil ediyor.

cvfg
İdlib'in el-Kuneyye kasabasında bir Noel ağacı (AFP)

Suriye toplumundaki ‘daha büyük azınlık’ gruplarının, Baas Partisi’nin ‘tek Arap milleti’ söylemini geride bırakıp, sahadaki gerçekleri yansıtan yeni yapılarda kendilerine yer kapmaya çalıştığı bir dönemde, ‘daha küçük azınlıkların’ devlet ve kurumlarda kayda değer bir pay talep etmekten çekinmeleri adeta kaderleri oluyor. Öyle ki, Duveylia gibi yoksul bir mahallede polislik yapmak bile cazip görünmüyor; taleplerinin çoğu bir Noel ağacı, bazı süslemeler ve mahallenin sınırları içinde sınırlı bir katılımla karşılanıyor. Böylece nadir bir istisna ve ‘örnek azınlık’ statülerini pekiştiriyorlar.


Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.