Biden, neden yurtdışı seyahatlerine Sudan’dan başlıyor?

Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)
Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)
TT

Biden, neden yurtdışı seyahatlerine Sudan’dan başlıyor?

Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)
Başkan Joe Biden, Sudan’ı ‘önem listesine’ koydu (AFP)

İsmail Muhammed Ali
ABD’nin, eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejimi altında şer eksenini temsil etmesi sonrasında Sudan’a, siyasi ve ekonomik ilişkilerini geliştirme yönünde özel bir ilgi gösterdiği ortaya çıktı. ABD, 1990’ların başında El-Kaide lideri Usame bin Ladin’i barındırarak terörizme sponsor olması dolayısıyla 20 yıldan daha uzun bir süredir Sudan’a yaptırım uyguluyordu.
Hartum, yakın zamanda üst düzey ABD’li yetkilileri karşıladı. ABD Başkan Yardımcısı seçilen Kamala Harris, daha önce Joe Biden’ın, göreve geldikten sonra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Çin’i içerecek olan ilk yurt dışı turunun başında, gelecek Şubat ayında Sudan’ı da ziyaret etmesinin beklendiğini açıklamıştı. Bu çerçevede Sudan’a yönelik bu ABD ilgisinin sırrı ve gerçek nedenleri hakkında birçok soru işareti gündeme geldi.
Sudan Halk Kongresi Partisi’nde dış ilişkiler yetkilisi Fuad Osman, “Sudan toplumunun çoğu kesiminin ABD yönetiminin Sudan’a olan ilgisine dair analizi, ABD seçimleri bağlamında geldi ve Donald Trump lehine puanlar ortaya koyuldu. Ancak ülkedeki geçiş dönemini ve demokratik dönüşümü desteklemek için Cumhuriyetçiler ve Demokratlar tarafından Kongre'ye sunulan ortak projede ve son olarak ABD Hazine Bakanı’nın türünün tek örneği olarak Hartum’a yaptığı ziyarette Washington’un Sudan’a yönelik gerçek bir çabası olduğu görüldü. Bakan, Washington’un Sudan’a sağlayacağı ekonomik durum ve yardımın yanı sıra 60 milyar dolarlık dış borçlar meselesini ele aldı. Bu ziyareti, Sudan’ın küresel bankacılık sistemine dönüşünü görüşmek üzere ABD İhracat- İthalat Bankası Başkanı’nın ziyareti ve İbrahim Anlaşmalarının imzalanması takip etti” ifadelerini kullandı.

Gerçek bir ortaklık
Osman, “Bu bağlamda Biden’in Sudan ziyareti de ABD’nin Hartum’a daha önce benzeri görülmemiş şekilde ilgi gösterdiğini doğruladığı için birçok yönden çok önemli. Ancak Washington’un, sivil ve askeri unsurlar arasında gerçek bir ortaklığa tanık olması sonrasında benzersiz olduğu için ülkedeki geçiş deneyimiyle ilgilendiğine inanıyorum. Bu durum, Sudan siyasi tarihi boyunca özellikle de önceki iki geçiş deneyimi sırasında (1964 ve 1985) gerçekleşmemişti. Bu iki dönemde, askeri unsur tek başına iktidardaydı” dedi.
Sudan Kongre Partisi’ndeki dış ilişkiler yetkilisi, Washington’un Sudan’da hedefleri ve çıkarları olduğunu da belirtirken, “Bu durum, doğal ve anlaşılırdır, şaşırtıcı değildir” dedi. “Sudan’ın, ABD gibi ileri ve nüfuz sahibi ülkelerle güçlü ilişkileri olması, siyasi iradesini ipotek ettirmemek ve herhangi bir tarafı tutmamak şartıyla, halkına faydalı olacak şekilde çıkarlarını güçlendirmesi daha iyi” diyen Fuad Osman, yakın bir zamanda ilan edilmesi beklenen yeni Sudan hükümetinin, sloganı ‘Önce Sudan’ olan bir çıkar iradesine dayalı bir dış politika izlemesi gerektiğini vurguladı.

Terör restorasyonu
Uluslararası siyaset uzmanı Ahmed Hüseyin, “Washington, önceki dönemlerde uzun bir süredir Sudan ile ilişkilerini geliştirmekle ilgileniyordu. Ancak bu ilişki, eski rejimde teröre sponsor olduğu için kopmuştu. Ama eski Başkan el-Beşir iktidarını deviren Aralık devriminin patlak vermesiyle birlikte, ABD’nin Sudan’a ilgisi başladı. ABD Kongresi’nin geçiş, şeffaflık ve hesap verebilirlik projesini onaylamasının ardından 2020’nin başlarında heves arttı. Sudan hükümetinin din özgürlüğü, barış, insani yardım, demokratikleşme ve yönetim alanında kaydettiği ilerleme, sivil bileşenin terörizm meselesini onarmak için gösterdiği çabaların yanı sıra cesaret verici bir itici güç oldu. Zira ABD yönetimi, Sudan’ın dış politikasını değiştirdiği, uluslararası toplumla iş birliği yapan bir ülke haline geldiği ve demokratik yöntemi benimsediği kanaatine vardı. Bu durum ABD’ye, karar almada çeşitliliğe saygı duyan bir kurumla çalıştığına dair güvence veriyor” açıklamasında bulundu.
Hüseyin, “Bu göstergeler ışığında, Biden döneminde Sudan-ABD ilişkilerinde önemli bir gelişme olması beklenmektedir. Ve kesinlikle gelecek ay Hartum’a yapacağı ziyaret, Sudan’ı bölgedeki etkili ülkeler arasında ileri bir konuma getirecek. Bu, ortak ilişkilerde benzeri görülmemiş bir ivme ve gelişme sağlayacağı için ve özellikle de ABD, demokrasiler ve uluslararası konumlar açısından en büyük ülke olduğu için tüm dünya ülkeleri ile dış ilişkilere de yansıyacaktır. Ancak bu yaklaşım, geçiş hükümeti siyaseti düzeyinde iç safların birliğini ve uzlaşıyı, ayrıca Sudan’ın komşularıyla iyi bir görüntü oluşturmasını ve karşısındaki zorlukları anlayabilmesini gerektirmektedir. Aynı şekilde Sudan’ın demokratik dönüşümüne yönelik doğru yolda olduğuna ve totaliter rejimlere asla dönmeyeceğine dair ABD’ye güvence verilmesi gerekiyor” dedi.

Çin hegemonyası
Uluslararası siyaset uzmanı, “Çıkarların, herhangi bir ülkenin dış hamlelerini hedeflediği kesindir ve Washington, Sudan’ın zengin olduğu çok sayıda ve devasa kaynakların farkındadır. Ancak Sudan, teknolojiden yoksundur. ABD’nin ilgisi, ABD şirketlerinin petrol, altın ve gaz arama alanındaki yatırım fırsatlarını ele almanın yanı sıra, yalnızca Sudan’da değil Afrika’da da Çin etkisinin hakimiyetini sınırlandırmak içindir. Aynı şekilde ABD, bölgedeki çıkarlarını korumak için ABD ulusal güvenliğinin korunmasını güçlendirerek Sudan’ı müttefiki yapmaya çalışıyor. Ama Sudan hükümeti, ülkenin ve Sudan halkının haklarını ve çıkarlarını korumak için ABD tarafı ve diğerleri ile ilişkilerde ve anlaşmalarda yasal çerçeveler ve temeller oluşturmaya çalışarak, kendi çıkarlarını gözetme konusunda uyanık olmalıdır” şeklinde konuştu.
Ahmed Hüseyin, Washington’un bu büyük dönüşüm ve değişimden sonra, özellikle de komşularından sızabilecek teröristler açısından Sudan’ın tehlikelerle çevrili olmasını istemediğine dikkati çekerken,  ABD’nin bölgedeki barış sürecini desteklemek için Hartum’a yakın olmak istediğini vurguladı. Hüseyin, “Washington ayrıca Sudan’daki demokratik dönüşümün Arap ve Afrika bölgesi için bir model haline gelmesi hususunda da bir vizyona sahip” diyerek, Sudan tarafının ABD ile ilişkilerindeki odak noktasının hatalı olmadığını hatta aksine çıkarlarına hizmet ettiğini belirtti. Ancak söz konusu ilişkinin başka bir tarafın pahasına olmaması gerektiğinin de altını çizen Hüseyin, “Sudan hükümeti dengeli bir dış politika izlemeli, tek eksen etrafında toplanmamalı ve başta Çin, Rusya ve Avrupa olmak üzere tüm önemli ülkelere açık olmalıdır. Böylece kesişim ve ilgi alanlarının farkında olurken etkili ortaklara da sahip olur” dedi.

Genel ilişkiler
Sudan üniversitelerinde uluslararası ilişkiler profesörü olan Hasan Beşir ise “ABD’nin son günlerde Sudan’a yönelik ilgisinin birkaç nedeni var. Bunların başında, Washington’un Güney Sudan’ı Sudan’dan ayırma hatasından dolayı pişmanlık duyması geliyor. ABD ayrıca, Sudan’ın doğal kaynaklarından her alanda yararlanmak, başta Sudan’da olmak üzere Afrika kıtasında ekonomik ve yatırım ilişkilerini genişleten Çin ile özellikle petrol, maden ve altın alanlarında rekabet etmek istiyor. Bu durum, Sudan- İsrail ilişkilerinin yakınlığı ve İran, Türkiye ve Hamas ekseninden uzaklaşmayla bağlantılı. Washington ayrıca, özellikle havacılık, bankacılık ve diğer sektörler olmak üzere, koronavirüs salgınından etkilenen şirketleri için fırsatlar arıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Beşir, yeni ABD Başkanının gelecek Şubat ayında Sudan’ı ziyaret edecek olmasının, sivil hükümete, ülkedeki demokratikleşmeye ve ortak çıkarlara olan desteğini ilan ederek, genel ilişkiler çerçevesinden başka bir şey olmadığını söyledi. “Washington, koronavirüs krizinin sona ermesinin ardından kendisine pazarlar açmak ve ekonomisini yeniden düzeltmek istiyor” diyen Hasan Beşir, halkın refahını sağlamak için siyasetin her şeyden çok menfaatlere dayandığına dikkati çekti. Beşir, gelecek dönemde Sudan’ın ele alması gereken şeyin bu olduğunu ve bu menfaatlerin dış ilişkilerinde pusula olmasının zamanı geldiğini söyledi. Beşir, “Bu nedenle uzun yıllar boyunca yaptırımların faturasını ödemesi sonrasında Hartum açısından, Washington, İsrail ve diğer ülkelerle özel bir ilişki kurulması hususunda herhangi bir ayıp yoktur” ifadelerini kullandı.



Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.


Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.