Maruni Patriği Rai Avn ve Hariri’ye uzlaşın çağrısını sürdürüyor

Özgür Yurtsever Hareket’ten kaynaklar: Kapılar kapalı değil. Mesele hükümeti kurmakla görevlendirilen başkanın dönmesine bağlı

Beyrut Limanı patlamasından geriye kalan zehirli kimyasal maddeleri temizleyen görevliler (DPA)
Beyrut Limanı patlamasından geriye kalan zehirli kimyasal maddeleri temizleyen görevliler (DPA)
TT

Maruni Patriği Rai Avn ve Hariri’ye uzlaşın çağrısını sürdürüyor

Beyrut Limanı patlamasından geriye kalan zehirli kimyasal maddeleri temizleyen görevliler (DPA)
Beyrut Limanı patlamasından geriye kalan zehirli kimyasal maddeleri temizleyen görevliler (DPA)

Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri’nin uzlaşmasına yönelik çağrısını yineleyerek ilk adımın bu kez Avn’dan gelmesini temenni ettiğini dile getirdi.
Avn’a yakın olan (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket’ten (ÖYH) kaynaklar “kapıların kapalı olmadığını, tüm ihtimallerin mümkün olduğunu ancak durumun sadece Hariri’nin yurtdışından dönmesine bağlı olduğunu” kaydettiler.
Patrik Rai Pazar vaazında “Lübnan, kuruluşunun 100’üncü yılında beklemediğimiz bir çöküşün eşiğine geldi; Hükümetin kurulması sekteye uğradı, yargı siyasi ve mezhepsel müdahalenin kurbanı oldu, ekonomi her sektörde felç olmuş durumda, Beyrut şehrinin yarısı harap halde, sakinleri kazazede, kurbanların aileleri ihmal edilmiş durumda ve Lübnan halkının yarısı fakir” ifadelerini kullandı.
Rai “Tüm bunların çözümüne açılan kapı, kurtarma ve hükümeti yönlendirme sorumluluğunu taşıyabilecek Lübnanlı seçkinlerden oluşan bir kurtuluş hükümeti kurmak. Cumhurbaşkanı ve hükümeti kurmakla görevlendirilen başkanın yapması gereken şey, sadece partiye sadık olan ya da lidere boyun eğenler değil, bu isimlerin arasından en iyileri halka sunmak” dedi.
Rai sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sorumluluğum gereğince şahsen Lübnan ve tüm Lübnanlıların maslahatı için hükümetin kurulmasını hızlandırmaya çalıştım. Bu çabaların çoğunda bir umut ışığı oldu. Anayasa, hem Cumhurbaşkanı’nın hem de hükümeti kurmakla görevlendirilen başkanın rolünü net bir şekilde tanımladığı için aralarındaki güveni yeniden tesis etmelerine yardımcı olacak şahsi bir uzlaşma toplantısı düzenlemelerini istedim. Böylece dikkatlerini sadece halkın maslahatına ve Lübnan’ın kurtuluşuna verip bugünkü ve gelecekteki kişisel ve hizipsel çıkarlardan arınmış bir şekilde önerilen isimlerin arasında eleme yapıp yeni ve göze çarpan isimleri keşfetmeye başlayabilirler.”
Rai bu kez Cumhurbaşkanı’nın “hükümeti kurmakla görevlendirilen başkana bu toplantıyı yapma çağrısında bulunarak ilk adımı atmasını” istedi. Rai “Zaman acımaz. Ülkenin ve halkın trajik durumu karşısında hükümetin kurulmasında herhangi bir gecikmenin asla bir gerekçesi olamaz” dedi.
Rai “Taif Anlaşması’ndaki yenilenmiş anayasa ve Ulusal Pakt’a” dikkat çekerek “Siyasi otorite maddelerine ve ruhuna bağlı kalmalı, uygulamasını sürdürmeli, uygulamadaki bir sapmayı düzeltmeli, yargı bağımsızığını dördüncü bir bağımsızlık otoritesi gibi güçlendirmeli ve ordu müessesesinin onurunu, prestijini ve haklarını korumalı” ifadelerini kullandı.
Rai “Lübnanlıların şerefi ordunun şerefidir ve yargıya güven Lübnan’a duyulan güven demektir. Hukuku herkesin üstünde tutan ve din-devlet ayrımını koruyan bir devletimiz olursa siyasetçiler, siyasi amaçları için hizip ve mezhebi kullanamaz. Bakanlarının yalnızca Lübnan’a sadık olduğu bir hükümetimiz olursa işte o zaman Lübnan’a yeni bir güneş doğdu diyebiliriz. Rejim değişikliği için çağrı yapmaktan ziyade ona bağlı kalınması gerekiyor” dedi.
Bu çağrıya karşılık Cumhurbaşkanlığı pozisyonuna yakın olan Özgür Yurtsever Hareketi’nin içindeki kaynaklar Şarku’l Avsat’a verdikleri demeçte “Şu anda en önemli olan şey Hariri’nin yurtdışından dönmesi. Ancak tabiki ne kapalı kapılar var ne de bir şey reddedilmiş durumda. İhtimallerin hepsi mümkün. Aynı şekilde hiçbir tarafın durumu düzeltmeme gibi bir isteği yok. Ancak konuyu gerektiği gibi ele almak üzere harekete geçmek için hükümeti kurmakla görevlendirilen başkanın dönmesi bekleniyor” dedi.
Avn ve Hariri arasında Rai’nin girişimi ile yapılan ancak başarısız olan son toplantının üzerinden yaklaşık bir ay geçmesinin ardından Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri liderliğindeki Kalkınma ve Kurtuluş Bloku’ndan Milletvekili Muhammed Havace “Hükümetin henüz hatları belirlenmiş değil. Asıl sorun, cumhurbaşkanının ekibinin tüm taraflarla olan kötü ilişkisi. Asıl zararlı çıkan ise Cumhurbaşkanı Mişel Avn dönemi ve tabiki vatandaşlar” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Havace “Mezhep merkezli düzenin doğasına ek olarak şahsi faktörler de hükümetin kurulamamasını etkiliyor. Lübnanlılar, hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri ile ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil arasındaki kötü ilişkinin bedelini ödemek zorunda mı?” dedi.
Berri’nin girişimlerde ortada gözükmemesi hakkında Havace “Başkan Berri kaybolmuş değil. Ancak kendisi asgari düzeyde bir başarısı yoksa o girişime girmez. Maruni Patriği er-Rai ile olanlar bunun delili. Çatışan taraflar duymaya hazır olduğunda Başkan Berri de hazır olur. Lübnan küçük bir ülke ve onu bölgesel ve uluslararası unsurlar etkiliyor. Günümüzde uluslararası özen gösterilmiyor. Bu da işleri zora sokuyor” dedi.



İran'la ateşkesin ardından Netanyahu'nun Gazze hamlesi ne olacak?

Netanyahu'nun bir sonraki adımı Gazze savaşının akıbetini belirleyecek (Reuters)
Netanyahu'nun bir sonraki adımı Gazze savaşının akıbetini belirleyecek (Reuters)
TT

İran'la ateşkesin ardından Netanyahu'nun Gazze hamlesi ne olacak?

Netanyahu'nun bir sonraki adımı Gazze savaşının akıbetini belirleyecek (Reuters)
Netanyahu'nun bir sonraki adımı Gazze savaşının akıbetini belirleyecek (Reuters)

İran’la ateşkesin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bir sonraki adımı merak ediliyor.

CNN’in analizinde, İran’la 12 gün süren çatışmaların ardından gözlerin yeniden Gazze savaşına çevrildiği belirtiliyor.

Tel Aviv yönetimi, Gazze’de 20’si hayatta 50 rehinenin olduğunu belirtiyor. Rehine krizi ve uluslararası tepkilerin Netanyahu hükümetini zorlamaya başladığı ifade ediliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, 24 Nisan’da İsrail ve İran arasında ateşkes anlaşmasına varıldığını duyurmuştu. Aynı gün Han Yunus’ta 7 İsrail askeri patlayıcıyla öldürülmüştü.

Netanyahu’nun kabinesindeki radikal sağcılar savaşın sürdürülmesini isterken, bazı yetkililer İran’a düzenlenen “başarılı saldırıların” diplomatik fırsat yarattığını ve Gazze’de kapsamlı bir çözüm için zemin oluşturduğunu savunuyor.

Haberde, 12 günlük savaşta İsrail'de oluşan maddi hasarın 1,3 milyar doları aştığına işaret ediliyor. Buna karşılık 7 Ekim 2023’te başlayan Gazze savaşı İsrail’de yaklaşık 730 milyon dolar zarar yarattı.

İsrailli medya kuruluşu Kanal 12’nin mayıs sonunda yayımladığı ankette, katılımcıların yüzde 55’i Netanyahu’nun Gazze savaşını iktidarını korumak için sürdürdüğünü söylemişti. Katılımcıların yüzde 60’tan fazlası da rehinelerin iadesi karşılığında ateşkesi desteklediğini belirtmişti.  

Analizde, Netanyahu’nun önünde iki seçenek olduğuna dikkat çekiliyor. İsrail lideri ya İran çatışmalarının yarattığı diplomatik ivmeyle Gazze savaşını bitirecek ya da iç politik dengeler uğruna çatışmaları sürdürecek.

Washington Post’un (WP) analizinde de Netanyahu’nun kendi kabinesinden baskı gördüğüne dikkat çekiliyor.  

Koalisyon ortağı Ultra Ortodoks Yahudi Şas Partisi’nin lideri Aryeh Deri, bu hafta İsrail medyasına yaptığı açıklamada, “Gazze’deki savaşı bitirmek için daha önce hiç olmadığı kadar uygun koşullar oluştu” dedi.

Radikal sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise çarşamba günkü açıklamasında “Şimdi geçici bir anlaşmaya gitmek büyük bir hata olur. Savaş devam etmeli ve Gazze toprakları alınmalı” ifadelerini kullandı.

WP’nin haberinde, ABD ve Katar arabuluculuğunda Kahire’de ateşkes müzakerelerinin yeniden başlatıldığı, Mısır’ın İsrail heyetini Kahire’ye davet ettiği fakat Tel Aviv yönetiminin buna resmi yanıt vermediği aktarılıyor.

Hamas yetkilisi Tahir Nunu, Netanyahu’nun tavrının süreci belirleyeceğini söylüyor:

Gazze’deki savaşı sonlandırmak mümkün. Bu Netanyahu’nun siyasi iradesine bağlı. Biz savaşın sonlanması, İsrail’in Gazze’den çekilmesi, kuşatmanın kaldırılması ve ciddi bir esir takası anlaşması için hazırız.

Hamas’a yakın Filistinli analist İbrahim Medhun, Hamas’ın Tahran’a bağlı diğer gruplara kıyasla daha bağımsız hareket ettiğini belirterek, İran’la çatışmaların örgütün tavrında ciddi bir değişikliğe yol açmadığını savunuyor:

Hamas’ın Gazze’deki ateşkes müzakerelerine ilişkin tutumu geçici bölgesel gelişmelere bağlı değil.

Independent Türkçe, Washington Post, CNN