UMH’nin ‘Yılanların Avı Operasyonu’ ile ilgili endişeler

Operasyon, Türkiye’nin Libya'daki askeri varlığının ‘meşrulaştırılması’ korkusunu artırdı

UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Yılanların Avı Operasyonu’nu duyurdu (AP)
UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Yılanların Avı Operasyonu’nu duyurdu (AP)
TT

UMH’nin ‘Yılanların Avı Operasyonu’ ile ilgili endişeler

UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Yılanların Avı Operasyonu’nu duyurdu (AP)
UMH İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Yılanların Avı Operasyonu’nu duyurdu (AP)

Libya’da birkaç gün önce Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) İçişleri Bakanı Fethi Başağa tarafından duyurulan ve Başağa ile UMH Savunma Bakanı Selahaddin en-Nemruş arasında büyük bir tartışmaya neden olan ‘Yılanların Avı Operasyonu’na Libyalı taraflardan farklı tepkiler geldi.
Bazıları operasyonu, Başağa’nın, özellikle yeni ABD yönetimiyle birlikte ‘uluslararası toplum önünde imajını parlatma’ girişimi olarak görürken bazıları da Başağa’nın aylardır yaptığı gibi, Libya'nın batısını silahlı milislerden ve insan kaçakçılığı çetelerinden temizlemeye çalıştığını düşünüyorlar.
Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) üyesi Muhammed Amir el-Abani, operasyonun ciddiyetini sorgulayarak, “Operasyon, henüz kurulmamış olan ulusal birlik hükümetinde başbakanlık görevine oynayan Başağa’nın yeni ABD yönetimini etkileme girişimidir” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Abani, “Eğer UMH’nin niyeti samimiyse ve Batı ülkeleri arasında ortak bir irade varsa, ancak o zaman uluslararası çeteler ve karteller tarafından yürütülen bu yasak ticareti fiilen ortadan kaldırılabilir” ifadelerini kullandı.
Abani, “UMH, kendisine bağlı silahlı milislerin para karşılığında çete liderlerine kolaylıklar sağlayarak büyük ölçüde dahil olduğu kaçakçılık faaliyetleri karşısında insan kaçakçılarıyla nasıl mücadele edecek?” diye sordu.
Kaçakçılıktan elde edilen gelirin Trabluslu milislerin en önemli finansman kaynağı olduğunu söyleyen Abani, “Başağa kendini Libya'daki milis sorununu ve yasadışı göçü çözebilecek tek adam olarak sunmaya çalışıyor” şeklinde konuştu. Hatırlanacağı üzere Başağa, Trablus savaşına katılan milis liderlerinin ele geçirilmesi amacıyla ‘Yılanların Avı’ adlı bir operasyonun başlatıldığını duyurmuştu.

Eski Libya Devlet Yüksek Konseyi Sözcüsü, operasyonu savundu
Öte yandan eski Libya Devlet Yüksek Konseyi Sözcüsü Senusi İsmail, Başağa tarafından başlatılan operasyonu savundu. İsmail, “Başağa, güçlü bir başbakan adayı olduğundan imajını parlatmasına ihtiyacı yok. Herkes uluslararası toplumun kendisine güvendiğini, açıklığını ve Fransa ve Mısır'a yaptığı son ziyaretlerle Libya'nın dış ilişkilerinde dengenin sağlanmasında önemli bir rol oynadığını biliyor” dedi.
Başağa’nın, Libya krizine dahil olan tüm ülkelerin ortak çıkarlarını siyasi bir çözümü destekleyecek şekilde düzenlenmesini sağlarken aynı zamanda komşu ülkelerin çıkarlarını dikkate alarak Libya halkının haklarını garanti altına alan yaklaşımlar önerdiğini vurgulayan İsmail, “Herkes, İçişleri Bakanlığının yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattığını, yakıt ve insan kaçakçılığı alanlarında önde gelen isimleri tutuklamaya başladığını ifade ediyor” şeklinde konuştu.

Libya Ulusal Eylem Grubu’nun Türkiye endişesi
Libya Ulusal Eylem Grubu Başkanı Halid Tercuman da aynı nedenlerle Libya'nın batısındaki insan kaçakçılığı ağlarını ortadan kaldırmaya yönelik operasyonun ciddiyetini sorgularken söz konusu operasyonun, ‘Türkiye’nin Libya’nın batısında ve çevresindeki askeri varlığını meşrulaştırma girişimi’ olmasından korktuğunu belirtti.
Tercuman Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “UMH’nin, askeri eğitim ve güvenlik iş birliği alanlarında yaptığı anlaşmalarla Türkiye ile bağlantıları olduğu herkesçe biliniyor. Bu nedenle Türkiye söz konusu operasyonun dışında kalmayacaktır. Eğer bu gerçekleşirse, UMH, insan kaçakçılarını hedef alma bahanesiyle Türkiye'ye, özellikle ülkenin güneybatısında ve Misrata'da yeni askeri üsler kurması ve Libya'nın batısı ve çevresinde yoğun bir şekilde askeri konuşlandırmalar yapması için olanak sağlayacak. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın topraklarımızın bir kısmının işgalini istikrar ve suçla mücadele aracı olarak göstermeye çalıştığını da göz ardı etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Operasyonu ‘aldatmaca’ olarak niteleyen Tercuman, buna kimsenin kanmayacağını belirterek, “Avrupalı ​​liderler, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın taleplerini yerine getirmemeleri halinde ülkelerinin kıyılarını yasadışı göçmenlerle doldurma tehditlerini henüz unutmuş değiller. Belki de bu, şimdiye kadar Libya'ya girişini neden engelleyemediklerini açıklıyordur. Türkiye’nin bölgedeki davranışı kimse tarafından bilinmiyor” diye konuştu.

Bija lakaplı Abdurrahman Milad'ın yargılanması neden gecikiyor?
UMH’nin geçtiğimiz Ekim ayında tutuklandığını duyurduğu, insan kaçakçılığının önde gelen isimlerinden ‘Bija’ lakaplı Abdurrahman Milad'ın yargılanmasındaki gecikmenin sebebini sorgulayan Tercuman, “Herkes, UMH güçlerinin,  UMH’nin önde gelen isimlerine ve yetkililerine karşı kullanılabilecek birçok sırrı olan Bija’nın yanı sıra es-Sumud Tugayı lideri Salah Badi veya Rahbe ed-Duru’ Tugayı lideri ‘el-Bakara’ lakaplı Beşir Halifallah gibi milis liderleriyle karşı karşıya gelemeyeceğini bilir. Sonuç olarak (Bija) herhangi bir duruşmadan önce bu sırları ifşa edebilir. Bu nedenle UMH’nin onu fiziksel olarak tasfiye etmekten veya ona çok onurlu bir şekilde muamele etmekten başka seçeneği yoktur. Bu nedenle, şu anda bir kıyı kentinde lüks bir yerde bulunuyor. Uluslararası merciler tarafından aranmasına rağmen ne ulusal bir mahkeme karşısına çıkarılacak ne de uluslararası bir mahkemeye gönderilecek” ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Komisyonu: İnsan ticareti yapan çeteleri dağıtmak öncelik olmalı
Libya Ulusal İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ahmed Abdulhakim Hamza, UMH’nin yeni yılda insan ticaretiyle mücadele etmesi ve bu ticareti yöneten çeteleri ve ağları dağıtmayı en önemli önceliklerinden biri haline getirmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Hamza Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bu sınır ötesi suçla mücadelenin önemini birçok kez vurguladık. İnsan ticareti suçunu işleyen veya bu suçun işlenmesine yardım eden silahlı grupları ortadan kaldırmak amacıyla bu konuda yapılan uluslararası çağrıların ve baskıların olduğuna inanıyoruz” dedi.



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.