ABD Başkanı Trump'ın başkanlık koltuğundaki son günü

ABD Başkanı Trump'ın başkanlık koltuğundaki son günü
TT

ABD Başkanı Trump'ın başkanlık koltuğundaki son günü

ABD Başkanı Trump'ın başkanlık koltuğundaki son günü

ABD'nin seçilmiş Başkanı Joe Biden'ın yarın düzenlenecek tören ile görevine başlaması beklenirken, ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık koltuğunda son gününü geçiriyor.
ABD'nin seçilmiş Başkanı Joe Biden, ABD'de geçtiğimiz yıl 3 Kasım'da gerçekleştirilen Başkanlık seçimlerinin ardından oy üstünlüğü sağlamış ve 6 Ocak'ta ise Seçiciler Kurulu tarafından alınan karar ile Biden'ın başkanlığı resmen onaylanmıştı. Seçilmiş Başkan Biden'ın seçimleri kazanmasının ardından ABD Başkanı Donald Trump destekçileri tarafından Biden'a karşı birçok eyalette protesto düzenlenmiş ve son olarak 6 Ocak'ta Başkan Trump tarafından düzenlenen miting sonrası ABD Kongre binası Trump destekçileri tarafından saldırıya uğramıştı. Kongre binasına düzenlenen saldırının ardından ABD Güvenlik Güçleri alarma geçirilmiş ve son olarak Ulusal Muhafızların desteği ile saldırıya dönen protestolar kontrol altına alınmıştı. Güvenlik güçlerinin protestoculara müdahalesi sırasında aralarında 1'i polis, toplam 5 kişi hayatını kaybetmiş, 14 kişi ise yaralanmıştı. Açıklanan polis raporlarında ise 68 kişinin gözaltına alındığı ifade edilmişti.
Olayları kontrol altına almakta yetersiz kaldığı belirtilen Kongre Polis Şefi Steven Sund'ın ise 16 Ocak'ta görevinden istifa edeceği açıklanmıştı. Kongre binasına düzenlenen baskının ardından Trump, dünya genelinde birçok ülkenin eleştirilerine hedef olmuş, sosyal medya devi Facebook ve Twitter ise Başkan'ın sosyal medya hesaplarını temelli olarak erişime kapatmaya kararı almıştı. Aynı zamanda Trump birçok platformdan da engellenmişti. ABD Kongre binasında yaşanan gerginliğin ardından ülke genelinde güvenlik önlemleri üst seviyelere çıkarılmıştı. Beyaz Saray ve Kongre çevresinde yollar kapatılırken, demir bariyerlerle kapatılan alana zorla girmeye çalışan kişilerin ise gözaltına alınacağı belirtilmişti. Alınan önlemler kapsamında başkent Washington DC'de Ulusal Muhafızlar sokaklarda görev almaya başlamıştı.
Çıkan olaylardan Trump'ı sorumlu tutan Demokratlar, Başkan Trump'ın görevden alınması için harekete geçmişti. Demokratlar, Başkan Yardımcısı Mike Pence'e, Anayasanın 25. ek maddesini kullanarak Trump'ı görevden alınması çağrısında bulunmuştu. Sunulan tasarıyla 223 "evet", 205 "hayır" oyu kullanılmıştı. Demokratlar tarafından Trump'a karşı kullanılan 25. ek maddenin aktifleştirilmesi için Pence ve kabinenin çoğunluğunun Trump'ın görevlerini yerine getiremeyeceğini beyan etmesi gerekiyordu. Ancak Pence oylamadan saatler önce yaptığı açıklamada, 25. ek maddeyi devreye sokmayacağını duyurmuştu. Fakat 14 Ocak'ta yapılan son açıklamada, ABD Temsilciler Meclisinde yapılan oylamada Başkan Donald Trump'ın azil sürecini başlatacak maddenin kabul edildiği belirtilmişti.

Trump'ın veda töreni
ABD Başkanı Trump'ın, Biden'ın 20 Ocak'ta gerçekleştirilecek yemin töreninden bir gün önce başkent Washington'dan ayrılacağı iddia edilmişti. Trump'ın Ortak Üs Andrews'te düzenlenecek bir törenle gönderileceği, törenin kırmızı halı ve askeri bando da dahil olmak üzere ayrıntılı bir şekilde planlandığı öne sürülmüştü, Trump ise daha önce Biden'in yemin törenine katılmayacağını duyurmuştu. Başkan Yardımcısı Mike Pence ise törene katılacağını söylemişti.
“Şiddetin asla bir çözüm olmadığını ve asla haklı çıkarılamayacağını unutmayın”
Son olarak Melania Trump, ABD Başkanı Donald Trump'ın görevi Joe Biden'a devretmesine kısa bir süre kala ABD halkına veda etti. Melania Trump yayınladığı video mesajda, “Unutulmaz bir 4 yıldı. Donald ve ben Beyaz Saray'da zamanımızı tamamlarken, tüm insanları ve onların inanılmaz aşk, vatanseverlik ve kararlılık hikayelerini yüreğimde hissediyorum” dedi. "Yaptığınız her şeyde tutkulu olun, ama şiddetin asla bir çözüm olmadığını ve asla haklı çıkarılamayacağını unutmayın” ifadelerini kullanan First Lady, “Bir aile olarak gelecek nesiller için umut ışığı olmayı ve cesaret, iyilik ve inanç ruhumuzla Amerika'nın ulusumuzu daha da yükseğe çıkarma mirasını sürdürebiliriz" diye konuştu. Melania Trump Amerikan halkına, "Bu ülkenin tüm halkı sonsuza dek kalbimde olacak. Teşekkürler. Tanrı sizi ve Amerika Birleşik Devletleri'ni korusun” sözleriyle veda etti.

Trump, 1 haftadır Beyaz Saray'dan ayrılmadı
Yerel basın, görev süresinin bitmesine bir gün kalan Başkan Trump'ın, halen kendisini terk ettiğine inandığı Cumhuriyetçilerden şikayetçi olmaya ve kaybettiği seçimi kazandığına dair etrafındakilere ısrar etmeye devam ettiği iddia edildi. Yerel basına göre, Trump'ın birkaç gündür kötü bir ruh hali içinde olduğu ve bir zamanlar zevk aldığı başkanlığın performatif bölümlerine olan ilgisini ise kaybettiği belirtilirken, Başkan Trump'ın bir haftadır Beyaz Saray'dan ayrılmadığı ifade edildi. Trump'ın dün akşam, Beyaz Saray'ın Mavi Odası'ndan bir veda mesajı kaydetmişti. Hükümet yetkilileri tarafında yapılan açıklamada, Trump'ın veda mesajının bugün yayınlanacağını belirtilse de, videonun tam yayınlanma tarihi hakkında net bir gün belirtilmedi.

ABD'nin yeni Başkanı Biden
Cumhuriyetçiler safında gerginlik devam ederken, ABD'nin 46. Başkanı seçilen Biden'ın yarın yapılacak yemin töreni için hazırlıklar ise hız kesmeden devam ediyor. Biden'ın Başkanlık görevini resmi olarak devralacağı törene saatler kala törene ilişkin detaylar da netleşiyor. Yerel saatle 11.30 sıralarında başlaması planlanan tören, Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in yemin etmesiyle devam edecek ve ünlü şarkıcıların sergileyeceği performans ile sona erecek. Dünyanın merakla beklediği yemin töreni, Başkan Donald Trump destekçilerinin 6 Ocak'taki Kongre baskını ve korona virüs salgını nedeniyle öncekilerden farklı olacak. Geleneksel olarak açık havada gerçekleştirilen tören, Biden'ın talimatı üzerine bu yıl da açık alanda yapılacak fakat hem korona virüs salgını hem de Kongre baskınının ardından güvenlik gerekçesiyle katılımcı sayısı azaltılırken, ünlü yıldızların yer aldığı program da büyük ölçüde sanal ortama taşındı. Biden ve Harris, 1981'de eski Başkan Ronald Reagan ile başlayan geleneği koruyarak, Kongre binasının önünde yemin edecek.

Tören için üst düzey güvenlik önlemleri alındı
Tören için başta başkent olmak üzere tüm eyaletlerde güvenlik önlemleri arttırılırken, yarınki yemin töreni sırasında güvenliği sağlamak üzere binlerce polise ek olarak 25 bin Ulusal Muhafız yönetim binalarının önünde görevlendirildi. Ayrıca yemin töreni boyunca, başkent Washington DC'de Kongre baskını nedeniyle ilan edilen olağanüstü hal uygulaması geçerli olacak. Yarın yapılacak yemin töreninin “aşırı derecede sınırlandırıldığını” belirten Biden ekibi, ABD halkına başkent sokaklarından uzak durmaları yönünde çağrıda bulundu. Ayrıca tüm katılımcılara törenin ardından test yaptırma zorunluluğu getirildi. Törene yönelik kısıtlamalar kapsamında geçit töreni güzergahı boyunca inşa edilen seyir stantları kaldırılırken, tören süresince maske takmak zorunlu olacak. Amerikan medyasına yansıyan haberlere göre, törendeki oturma düzeni yaklaşık 200 kişilik ve sosyal mesafe kurallarına uygun olarak şekillendirilecek.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.