Libya Diyaloğu, ortak yönetimin seçim mekanizmasını kabul etti

BM Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams (AP)
BM Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams (AP)
TT

Libya Diyaloğu, ortak yönetimin seçim mekanizmasını kabul etti

BM Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams (AP)
BM Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams (AP)

Libya Siyasi Diyalog Forumu, 19 Ocak’ta ülkedeki yeni yürütme otoritesinin seçim mekanizmasını resmen onayladı. Aynı şekilde gelecek seçimlere uzanan anayasal düzenlemeleri ele almak için Hurgada şehrinde de Libya Anayasa Komitesi’nin ikinci toplantısı düzenlendi.
Siyasi Diyalog Forumu’nun 75 üyesinin oylama süreci, 19 Ocak’ta  yeni hükümet, Başkanlık Konseyi ve üyeler de dahil olmak üzere, 2021 yılı sonlanmadan önce planlanan seçimlere olanak tanıyan geçici yürütme otoritesini seçme mekanizması 19 Ocak’ta sona erdi.
BM misyonu UNSMIL, geçen cumartesi günü Cenevre’deki Siyasi Diyalog Forumu Danışma Komitesi tarafından daha önce ulaşılan hazırlık dönemi için yürütme otoritesinin seçilmesine yönelik bir mekanizma önerisi hususunda Diyalog Forumu’nun onayını resmen duyurdu. Oylama sürecinin, 72 üyenin katılımıyla gerçekleştiği, 51 üyenin önerilen mekanizma lehine oy kullandığı ve 19 üyenin ret oyu verdiği belirtildi. aynı şekilde 2 üyenin çekimser kaldığı ve 2 üyenin de oylamaya katılmadığı kaydedildi.
Misyonun forum üyelerine övgüde bulunmasının ardından BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Stephanie Williams, Libya konulu Uluslararası Berlin Konferansı’nın birinci yıldönümüne denk gelen oylama sürecini memnuniyetle karşıladı. Williams, “Bu oylamayla forum üyeleri, Kasım ayı ortalarında Tunus’ta kabul edilen yol haritasının uygulanmasına yönelik önemli bir adım attılar” dedi. BM Temsilcisi, “Libyalılar, artık anlaşmazlıklarını ve bölünmelerini aşmak ve uzun zamandır beklenen demokratik ulusal seçimler yoluyla kurumlarını yeniden birleştirmek amacıyla geçici bir hükümet seçmek için gerçek bir fırsata sahipler” diyerek, bu yürütme otoritesinin geçici olduğunu ve 24 Aralık’ta yapılacak seçimlerden sonra demokratik olarak seçilmiş bir otorite tarafından değiştirileceğini belirtti.
Misyon, yakın zamanda tüm üyelerle paylaşılacak olan oylama süreci zaman çizelgesinin yanı sıra adaylık prosedürlerini ve formlarını tamamlayacağını duyurdu. BM misyonu ayrıca, tam şeffaflık sağlamak için forumdan bir komitenin sunulan adaylık başvurularının doğrulayacağını vurguladı.
Önerilen bu mekanizma, seçimde uzlaşı ilkesine dayanarak üç bölgeden her birinin Başkanlık Konseyi’ne aday göstermesini şart koşuyor. Ülke Kuzeybatı (Tripolitanya), Doğu (Sirenayka) ve Güneybatı (Fizan) olmak üzere üç ana bölgeden oluşuyor.
Her bölgeden birer kişi hususunda anlaşmanın mümkün olmaması halinde her bölge, bölgenin oylarının yüzde 70’ini kazananlar hususunda oy kullanacak. Bunun mümkün olmaması halinde de her bölgeden 4 kişilik bir liste hazırlanacak. Her liste, bölgenin Başkanlık Konseyi’ne başkanlık etmek, üyesi veya başbakan olmak için aday olacağı pozisyonu belirtecek.
Görevini yeni UNSMIL Başkanı’na devretmeye hazırlanan Başkan Vekili Williams, 19 Ocak’ta Temsilciler Meclisi ve devlet heyetlerinden oluşan ve Hurgada şehrinde 3 gün boyunca devam eden Anayasa Komitesi’nin ikinci toplantısının açılışında, ‘bunun önemi ve diğer süreçlerin sonuçlarıyla bağlantısı göz önüne alındığında, bir sonraki aşamada anayasal düzenlemeler üzerinde anlaşmanın sağlanması gerektiğine’ dikkati çekti.
BM misyonu, yol haritasının 4’üncü maddesi uyarınca 60 günlük sürenin sonunda bu diyaloğun sonuçlarını beklediğini belirterek, iki konsey arasında yapıcı diyaloğa sürekli desteğini belirtti. İstikrarı sağlamak ve Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun sonuçlarını desteklemek amacıyla ilerlemeye yardımcı olacak olumlu sonuçların doğacağına dair umutlarını dile getirdi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, birkaç gün önce Cenevre’de yaptığı son toplantıda geçen pazartesi günkü Danışma Komitesi’nin ‘yapıcı’ tartışmalarına övgüde bulundu. Forum üyelerini, seçim mekanizmasının oylanmasına yapıcı bir şekilde katılmaya ve ulusal seçimlere doğru ilerlemeye çağıran Guterres, BM’nin barış ve istikrarı teşvik etme çabalarında Libya halkına verdiği desteği bir kez daha dikkati çekti.

Yeni UNSMIL Başkanı Kubis
Guterres ayrıca, gelecek ayın başlarında Slovakyalı Jan Kubis’in UNSMIL Başkan Vekili ve ABD’li diplomat Stephanie Williams’tan görevi devralarak çalışmalara başlayacağını duyurdu.
Askeri gerilim devam ediyor
Öte yandan Libya krizinin, Birleşmiş Milletler (BM) misyonunun öncülüğündeki çözüm yolu aracılığıyla siyasi olarak çözülebileceği yönündeki iyimserliğe rağmen, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri, Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) Sirte ve Cufra eksenlerinde askeri seferberliğe devam ettiği yönünde suçlamalarda bulundu.
UMH’ye bağlı olan Sirte Kurtuluş Operasyonu Odası Amiri İbrahim Beytulmal, 19 Ocak’ta “Orduyu destekleyen ve Cufra semalarında devamlı şekilde uçuş gerçekleştiren Rusya uçaklarını gördük. Bununla birlikte Şam Havayolları da LUO kontrolündeki bölgelere uçuşlarını sürdürüyor” dedi. Beytulmal, “Başta Sirte ve Cufra’da bulunan paralı askerlerin geri çekilmesi olmak üzere 5+5 Ortak Askeri Komite’nin anlaşmasının uygulanması hususunda net bir niyet yok” diyerek, UMH güçlerinin ise, ‘anlaşmanın desteklenmesi ve uygulanması için bir adım olarak Sirte ve Misrata’yı birbirine bağlayan sahil yolunun açılması da dahil’, ateşkes anlaşmasının yükümlülüklerini tam olan uygulamaya hazır olduğunu dile getirdi.



Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
TT

Gazze Şeridi'ndeki durumdan duyulan hoşnutsuzluk, İsrail'in üç müttefikini Filistin devletini tanımaya itti

) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)
) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas Eylül 2015'te Ramallah'ta Fransa Cumhurbaşknaı Emmanuel Macron ile görüşüyor. (Arşiv – Reuters)

İspanya, İrlanda ve Norveç Mayıs 2024'te Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladıklarında, İsrail'in en yakın müttefikleri bu adımı, Gazze Şeridi'ndeki krizin çözümüne yardımcı olmayacağı gerekçesiyle reddettiler.

Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada, İsrail-Filistin çatışmasının uzun vadeli çözümü kapsamında tanınan sınırlar içinde iki devletin kurulmasını desteklediklerini belirtmiş olsalar da, bu tanımanın Hamas’a bir ödül olarak görülmesinden çekiniyorlardı. Ayrıca bunun İsrail ve Washington ile ilişkilerine zarar verebileceğinden veya böyle bir adımın diplomatik sermayenin israfı anlamına gelebileceğinden endişe duyuyorlardı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron o dönemde, “Filistin devletini tanımam duygusal bir karar değil” demişti.

Ancak İsrail'in yardımlara getirdiği kısıtlamaların Gazze Şeridi'ndeki insani krizi daha da kötüleştirmesi ve mart ayında iki ay süren ateşkesin sona ermesi üzerine ciddi görüşmeler başladı. G7’deki üç büyük Batı ekonomisi, eylül ayında Filistin devletini tanımak için planlar hazırladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (Reuters)

İki devletli çözümle ilgili endişeler

Kanada Başbakanı Mark Carney perşembe günü yaptığı açıklamada, “İki devletli çözüm olasılığı gözlerimizin önünde yok oluyor... Bu, ortaklarımızla iş birliği içinde gidişatı tersine çevirmek için bulunduğumuz noktaya gelmemize neden olan faktörlerden biri oldu” ifadelerini kullandı.

Fransa ve Suudi Arabistan, daha fazla Batı ülkesini Filistin devletini tanımaya ikna etmek için bir plan hazırladı. İki ülke, haziran ayında yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) konferansında önerilerinin kabul edilmesini istiyordu, ancak destek ve onay elde etmekte zorluk yaşadılar ve ardından İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları ve yoğun ABD diplomatik baskısı nedeniyle toplantının ertelenmesine karar verildi.

Saldırılar, Batılı müttefiklerin İsrail'e yönelik açık eleştirilerini durdurdu, ancak tartışmalar perde arkasında devam etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre bilgi sahibi bir Kanadalı kaynak, Macron, Carney ve Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer'ın haziran ve temmuz ayları boyunca telefon ve mesaj yoluyla sürekli iletişim halinde olduklarını söyledi.

Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)Kanada Başbakanı Mark Carney, (Arşiv-Reuters)

Kanada tek başına bir adım atmakta tereddüt ederken, Birleşik Krallık herhangi bir hareketin en büyük etkiyi yaratmasını sağlamak istiyordu. Macron ise daha cesur bir tavır sergiledi.

Bu, aç çocukların görüntüleri nedeniyle endişelerin arttığı ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonu ile Batı Şeria'daki yerleşimcilerin saldırılarının, egemen bir Filistin devletinin kurulma şansını zedeleyeceği korkusunun arttığı bir dönemde gerçekleşti.

Macron, Starmer, Merz ve Carney

Macron 24 Temmuz'da sürpriz bir şekilde, eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu toplantısında Fransa'nın Filistin devletini tanıyacağını açıkladı.

Birleşik Krallık ve Kanada o sırada benzer bir adım atmadı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın, Macron'un açıklamasının hiçbir etkisi olmadığını, ancak onu halen ‘harika bir adam’ olarak gördüğünü belirten açıklamaları, diğer ülkeler de aynı adımı atarsa diplomatik etkilerin kontrol altına alınabileceği konusunda bir miktar güven verdi.

Starmer'ın sözcüsü, Macron'un Starmer ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile iki gün sonra (26 Temmuz) ‘iki devletli çözüm için sürdürülebilir bir yolu’ tartışmak üzere görüştüğünü, bunun da Birleşik Krallık Başbakanı’nın Trump ile İskoçya'da görüşmesinden (28 Temmuz) sadece iki gün önce olduğunu söyledi.

Starmer, Trump ile yaptığı görüşmede, Gazze Şeridi'ne yardım etmek için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini vurguladı, ancak Trump'ın söylediği gibi tanıma planının masada olduğunu açıkça belirtmedi. ABD Başkanı o zamandan beri bu tür hareketleri ‘Hamas'a ödül vermek’ olarak eleştiriyor.

Trump salı günü Birleşik Krallık'ta bir golf sahasının açılışını yaparken, Starmer hükümetini yaz tatilinden çağırarak tanıma planının onayını aldı. İsrail'den ateşkes ve kalıcı barış planı gelmezse, Birleşik Krallık eylül ayında Filistin devletini tanıyacak.

Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)Binyamin Netanyahu (Şarku'l Avsat)

Macron gibi Starmer da Carney'e sadece birkaç saat önceden haber verdi. Kanadalı kaynak, Birleşik Krallık ve Fransa harekete geçtikten sonra Kanada'nın da aynı şeyi yapmak zorunda hissettiğini söyledi.

Carney, Macron'un açıklamasından altı gün sonra (30 Temmuz), “Uluslararası iş birliği, Ortadoğu'da kalıcı barış ve istikrarı sağlamak için gereklidir ve Kanada bu çabayı yönlendirmek için elinden geleni yapacaktır” dedi.

İsrail'in önündeki zorluklar

Üç ülkenin bu adımı pratikte pek bir şeyi değiştirmeyecek. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, söz konusu tanıma kararına karşı çıkarak onu ‘bağlam dışı’ olarak nitelendirdi. ABD'nin G7'deki diğer önemli müttefikleri Almanya, İtalya ve Japonya ise üç ülkenin izinden gideceklerine dair herhangi bir işaret vermediler.

193 üyeli BM Genel Kurulu'nun dörtte üçünden fazlası, bağımsız bir Filistin devletini zaten tanıyor. Ancak ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'ndeki veto hakkı nedeniyle, BM Filistin'i tam üye olarak kabul edemiyor.

Bununla birlikte, Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) BM Direktörü Richard Gowan, söz konusu açıklamaların önemli olduğunu belirtti. Gowan, “BM'de Filistin meselesi konusunda Küresel Güney’in peşine takılan bazı önemli ABD müttefikleri görüyoruz. Bu, Filistin'in tanınmasını destekleyen kampın önemsizliğini görmezden gelmeyi İsrail için daha da zor hale getiriyor” ifadelerini kullandı.