Yemen Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi: Koalisyon Saada'daki Nazir Sağlık Merkezi’ni hedef almadı

Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi Sözcüsü Mansur el-Mansur önceki basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi Sözcüsü Mansur el-Mansur önceki basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
TT

Yemen Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi: Koalisyon Saada'daki Nazir Sağlık Merkezi’ni hedef almadı

Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi Sözcüsü Mansur el-Mansur önceki basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi Sözcüsü Mansur el-Mansur önceki basın toplantısında (Şarku’l Avsat)

Yemen'deki Arap Koalisyonu tarafından kurulan inceleme kurulu Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi (JIAT) Sözcüsü Mansur el-Mansur, Ekibin koalisyona bağlı olmayan bağımsız bir organ olduğunu ve hatalı taraflara bakılmaksızın tüm ayrıntıları tam bir tarafsızlıkla yayınlamakta şeffaf davrandığını açıkladı.
Sözcü Mansur, dün düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, BM kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar tarafından öne sürülen, koalisyon güçlerinin Yemen'deki askeri operasyonları sırasında hataların yaşandığına ilişkin bir dizi iddiayı yalanladı.
Mansur konuşmasına, Yemen'deki Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinatörü’nün Cevf Valiliğine bağlı Hab eş-Şaaf ilçesinde meydana gelen bombalı saldırılarda 9 çocuğun öldüğü ve 7 kişinin yaralandığı, ayrıca Harad bölgesinde siviller yolda yürürken başlayan saldırılar sonucu iki kadının yaralandığı yönündeki iddialarına karşılık vererek başladı. 
Sözcü açıklamasında, incelemelerin ardından koalisyon güçlerinin Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi’ne, silahlı Husi milislerinin Cevf Valiliği'ne bağlı Hab eş-Şaaf ilçesindeki güçlerini desteklemek için kullandığı ana yollardan birinde silahlı Husi milislerine ait araçları ve savaşçıları tespit ettiğini bildirdiğini kaydetti. Sözcü, o sırada meşru güçler ile milisler arasındaki çatışmalara tanık olan operasyonlar bölgesinin, askeri bir avantaj olarak görülen meşru bir askeri hedef olarak kabul edildiğini bildirdi.
Mansur, koalisyon güçlerinin hedeflerinin, bölgede tanınan bir Husi liderinin ve mayın yerleştirmeden sorumlu olan en önemli mayın uzmanlarından birinin yaralanmasına neden olduğunu açıkladı. Sözcü açıklamasında, "Koalisyon güçleri, bölgedeki aşiret liderlerini ve sivilleri defalarca operasyon alanlarında veya silahlı Husi milislerinin toplandıkları bölgelerin yakınında olmamaları konusunda bilgilendirdi. Buna göre koalisyon güçleri tarafından alınan önlemlerin doğru olduğu ve uluslararası insani hukuk ve teamül kurallarına uygun olduğu görüldü" dedi.
Mansur el-Mansur, operasyon alanındaki askeri hedeflerin arasına girmesi nedeniyle kasıtsız olarak bir hata sonucu bir aracın vurulduğunu belirterek, “Buna göre Ortak Ekip, hedeflemeden sorumlu kişinin, ikinci hedefin (araç) yeniden değerlendirilmesinde takip edilen önlemler dikkate alınarak hesaba çekilmesini ve istenmeyen bir hata sonucunda meydana gelen maddi ve insani hasara karşılık koalisyon ülkelerinin yardım sağlamaktan sorumlu tutulmasını tavsiye ediyor” diye konuştu. 
Sözcü Mansur, tanınmış uluslararası ve bölgesel uzmanlardan oluşan Uluslararası Yemen Heyeti'nin Yemenle ilgili 2019 yılı nihai raporundaki, Beyda'nın Sevadiye ilçesindeki bir su tankerinin hava saldırıları sonucu vurulduğu ve iki çocuğun ölümüyle sonuçlandığına ilişkin iddialarına cevaben şu ifadeleri kullandı:
“Meşru hükümet güçleri ile Husi milisleri arasında Kaniye cephesinde çıkan çatışmalar sırasında hükümet güçleri, Husi milislerine ait mühimmatları meşru bir askeri hedef olan mevcut askeri operasyonlar alanına taşımak için kullanılan bir aracı tespit etmiş ve bunun sonucunda, askeri eylemlere etkin katılım ve savaş çabalarını desteklemede kullanılması nedeniyle öngörülen yasal koruma kaybedilmiştir.”
"Koalisyon güçleri iddia edildiği gibi su tankerini hedef almadı, ancak koalisyon güçlerinin aldığı tedbirler doğru."
Mansur, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin 2019 yılı yıllık raporunda, Hudeyde vilayetinin Mansuriye bölgesindeki el-Mesudi istasyon bölgesinde gerçekleşen koalisyon hava saldırısının 21 sivili öldürdüğü ve 7 kişiyi yaraladığı şeklindeki iddiasını da yalanladı. Sözcü iddialara dair yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Koalisyon güçleri, Hudeyde’nin Mansuriye bölgesindeki bir alanda silahlı Husi milislerinin varlığına dair bilgi aldı. Bu nedenle koalisyon güçleri, hedefi vuran tek bir güdümlü bomba kullanarak onları hedef aldı.”
Ekip, koalisyon güçlerinin Hudeyde vilayetinin Mansuriye bölgesindeki el-Mesudi istasyon bölgesinde bir çiftliği hedef almadığını ve koalisyon güçleri tarafından alınan önlemlerin doğru olduğunu bildirdi.
Son olarak Mansur, İnsan Hakları için Doktorlar Örgütü’nün yayınladığı raporda ifade edilen, koalisyon güçlerinin Saada vilayetinin Nazir ilçesindeki tek sağlık merkezini hedef aldığı ve hiçbir sağlık tesisi olmayan bölgeyi tamamen tahrip ettiği yönündeki iddialara cevap verdi. Mansur, koalisyon güçlerinin bir hedefe hava harekatı gerçekleştirdiğini, ancak iddiaya konu olan Nazir Sağlık Merkezi'ne 13 km uzaklıkta, Saada'nın Sakin ilçesinde, hedefe isabet eden güdümlü bomba kullanılarak Husi milislerine ait silah deposunun hedef alındığını bildirdi. Bu nedenle Ortak Olayları Değerlendirme Ekibi tarafından koalisyon güçlerinin sağlık merkezini hedef almadığı bildirildi.



Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
TT

Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ordunun silahlanmayı kısıtlama planının ikinci aşamasının, yakında başlayacak şekilde, güneyde Litani Nehri ile kuzeyde Evveli Nehri kıyıları arasında, üçüncü aşamasının Beyrut ve Lübnan Dağı'nda, dördüncü aşamasının Bekaa Vadisi'nde ve sonrasında da diğer bölgelerde uygulanacağını belirtti.

Selam, Lübnan askeri kurumunun yaptıklarının, Litani Nehri'nin güneyinden güney sınırlarına kadar uzanan bölge üzerinde devlet otoritesinin tam anlamıyla genişlemesine yol açtığını, ancak İsrail'in işgal ettiği noktalardan derhal çekilmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Selam, Bakanlar Kurulu'nun yeni yılın başında ilk aşamayı değerlendirmek üzere toplanacağını belirtirken, İsrail'in karşılıklı adımlar atması, saldırılarını durdurması ve ateşkes kararını ihlal etmesinin engellemesi gerektiğinin altını çizdi. Ancak Selam, bunun Lübnan'ın silah kontrol planının ikinci aşamasına geçmesini engellemeyeceğine inandığını belirtti. İkinci aşama, Litani Nehri'nin kuzeyinden Evveli Nehri bölgesine kadar uzanan nispeten geniş bir alanı kapsıyor.