Kovid-19’un mutasyona uğramış türlerinin ortaya çıkması tesadüf mü?

Koronavirüsün özelliklerini gösteren detaylı bir görüntüsü (ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi)
Koronavirüsün özelliklerini gösteren detaylı bir görüntüsü (ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi)
TT

Kovid-19’un mutasyona uğramış türlerinin ortaya çıkması tesadüf mü?

Koronavirüsün özelliklerini gösteren detaylı bir görüntüsü (ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi)
Koronavirüsün özelliklerini gösteren detaylı bir görüntüsü (ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi)

Bilim insanları, virüslerin düşünme yeteneğine sahip olmayabileceğini ancak hayatta kalmalarını sağlamak için çevrelerine uyum sağlayabileceklerini belirtiyor. Bu uyum sağlama yeteneği, Kovid-19’a neden olan virüsün, bulaş konusunda daha yetenekli mutasyona uğramış bazı türlerinin nasıl endişe edici bir şekilde ortaya çıktığını açıklıyor.
Diğer tüm virüsler gibi SARS-Cov-2 virüsü de mutasyona uğrayabilir ve çoğalabilir. Ancak oluşumunda bazı hatalar meydana gelen bu mutasyona uğramış türlerin çoğunun hiçbir etkisi yoktur. Bazıları ise hayatta kalmak için ek bir yeteneğe sahip olurlar.
Bu durum, son zamanlarda İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'da keşfedilen Kovid-19’dan daha bulaşıcı üç tür için geçerliyken, salgının yayıldığı ilk aylarda başka hiçbir mutasyona uğramış önemli bir tür ortaya çıkmadı.
Bu bir tesadüf olarak kabul edilebilir mi? Uzmanlar, sorunun bir kısmının rastgele olduğunu, ancak bu değişimlerin arkasındaki tek nedenin bir tesadüf olmadığını düşünüyor.
Fransız haber ajansının (AFP) haberine göre, İsviçre’deki Bern Üniversitesi'nden virüs mutasyonlarını izleme konusunda uzman epidemiyolog Dr. Emma Hodcroft, "Vaka sayısını azalttığımızda virüsün hareket aralığını ve dolayısıyla virüsün mutasyona uğramış türlerinin ortaya çıkma olasılıklarını kısıtlıyoruz" dedi.
Hodcroft, virüs yüksek düzeyde bulaştığında ise, "Virüsün yanlışlıkla olmasını istemediğimiz bir duruma yol açabilecek bir senaryo veya belirli bir kişiyle karşılaşma şansı yükselir" diyerek bu durumu rulet oyununa benzetti.
Imperial College London'dan Virolog Profesör Wendy Barclay ise, “mutasyon koşullarının bir yandan hareket eden virüs miktarı ile diğer yandan ne kadar sayıda zar attığımızın bir kombinasyonu olduğunu” belirtiyor. Bunun yanı sıra, virüsün büyük ölçüde yayıldığı dünyaya dikkati çekerek, virüsün yayılmasında çevre koşullarının da etkili olduğunu ifade ediyor.
Prof. Barclay, düzenlediği basın toplantısında, "Şu an, bağışıklık tepkisinden etkilenen mutasyona uğramış türlerin ortaya çıkmasını beklememiz gereken bir zaman. Çünkü dünyada virüse karşı bağışıklık seviyesi vakalar ve aşılar yoluyla yükseliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Barclay açıklamasında, "Endişe veren mutasyonların ortaya çıktığı iki yerde, yani Güney Afrika ve Brezilya'da, daha önce virüsle enfekte olmuş ve iyileşmiş insanlarda zaten yüksek düzeyde bağışıklık tepkisi vardı" dedi.
Bununla birlikte bazı bilim insanları, yüksek seroprevalans (yaygınlık) ile virüsün yeni türlerinin ortaya çıkması arasındaki ilişkiyi sorguluyor.
Paris'teki Pasteur Enstitüsü’nden Virolog Björn Meyer, çoğu araştırmacının İngiltere’de çıkan türle ilgili düşündüğü gibi "mutasyonun hastanın içinde, özellikle de bağışıklık yetmezliğinden muzdarip hasta içinde gerçekleşmesinin daha muhtemel olduğuna" inanıyor.
Meyer bu durumu, "Bir hastanın bağışıklığı zayıfladığında, virüs vücudunda daha uzun süre kalabilir" sözleriyle açıklıyor.
Kovid-19 virüsü, bir kişinin vücudunda ortalama 10 gün yaşarken, araştırmalar bazı hastaların virüsü birkaç hafta, hatta vakadan sonraki birkaç ay canlı olarak taşıdığını öne sürüyor.
Bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda bile vücut virüsü tamamen dışarı atamadan da virüsle savaşmaya devam ediyor.
Meyer'e göre bu "bağışıklık baskısı" ile karşı karşıya kalan virüs, mutasyona zorlanıyor. Mutasyona uğrayıp bu kısmi bağışıklık tepkisinden nasıl kurtulacağını kendi kendine öğreniyor ya da ölüyor.
Peki, neden salgının ilk aylarında daha bulaşıcı mutasyona uğramış bir tür daha erken ortaya çıkmadı? Meyer bununla alakalı yaptığı açıklamada, “Burada tesadüf oyununu oynadı. Çoğu kişide bağışıklık yetmezliği yok. Salgın başladığında vakaların sayısı azdı ve bağışıklık sistemi zayıf olduğu bilinen kişiler korunup izole edildi” ifadelerini kullandı.
Ancak bu durum, bağışıklık yetmezliği olan veya bundan muzdarip olduklarının farkında olmayan çok sayıda insanın bulunduğu bölgelerde farklılık gösterebilir.
Fransız Tıp Akademisi, “HIV virüsünün dünyada en yaygın olduğu ülkelerden biri olan Güney Afrika'da Ağustos ayında SARS-Cov-2’nin mutasyona uğramış türünün ortaya çıkması, HIV ile yaşayan bireylerin vücutlarında daha yoğun ve uzun süreli bir viral üreme üretmiş olabilir. Bu durum mutasyonların birikmesini teşvik etmiş olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Meyer, bu hipotezin "geçerli" olduğunu, ancak mutasyonun tam kaynağını net olarak belirlemenin zor olduğunu belirtiyor. Meyer’e göre, her halükârda, yeni bir mutasyonun ortaya çıkmasına izin veren koşullar ne olursa olsun, doğal seleksiyon süreci rolünü oynuyor.
Belçikalı Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Yves Van Leitem, düzenlediği basın toplantısında konuyu şu ifadelerle özetledi: 
"Şu an yaşanan durum, zaferin en iyisi, en güçlüsü, en iyiyi kimin iletebileceği ve viral türü sürdürmede en yetenekli olduğu doğal bir rekabet sürecinden ibaret. Bu, yaşayan dünyanın evrimini yürüten tipik bir Darwinci süreç.”
Bilim insanları bundan yola çıkarak, daha önce görülmeyen başka tehlikeli mutasyonların ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu tahmin ediyorlar.
Washington Üniversitesi’nden Biyolog Carl Bergstrom, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Toplam vaka sayısı istikrarlı bir şekilde artmaya devam ettiği için sorunlu mutasyonların kış aylarında beklenmedik bir şekilde ortaya çıktığını söylemek zor değil. Bunlar sonbaharda gelişmiştir ancak biz şimdi fark edebildik” değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca Bergstrom, daha iyi denetleme ve izleme için koşulların iyileştirilmesi çağrısı yaptı.



Netflix izleyicileri Güney Kore yapımı medikal dramaya bayıldı

The Trauma Code: Heroes on Call, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 8,4 gibi yüksek bir puan almayı başardı (Netflix)
The Trauma Code: Heroes on Call, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 8,4 gibi yüksek bir puan almayı başardı (Netflix)
TT

Netflix izleyicileri Güney Kore yapımı medikal dramaya bayıldı

The Trauma Code: Heroes on Call, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 8,4 gibi yüksek bir puan almayı başardı (Netflix)
The Trauma Code: Heroes on Call, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 8,4 gibi yüksek bir puan almayı başardı (Netflix)

Netflix'in yeni dizisi The Trauma Code: Heroes on Call, izleyiciler arasında büyük yankı uyandırdı. Pek çok kişi, bu yeni medikal dramayı popüler dizi The Good Doctor'dan "çok daha iyi" bulduklarını söylüyor.

Hansanleega ve Hongbichira'nın Trauma Center: Golden Hour adlı internet çizgi romanından uyarlanan bu 8 bölümlük dizi, savaş görmüş ünlü bir travma cerrahı olan Baek Kang-hyuk'un hikayesini anlatıyor. Kang-hyuk, uzmanlığı sayesinde zor durumda olan bir üniversite hastanesine atanıyor.

Sıradışı yöntemleri ve kendine olan sarsılmaz güveni, hastane personeli arasında gerginliğe yol açsa da zamanla ekibin saygısını kazanarak onları elit bir travma birimine dönüştürüyor.

Yönetmenliğini Lee Do-yoon'un üstlendiği, senaryosunu ise Choi Tae-kang'ın kaleme aldığı dizinin başrolünde Ju Ji-hoon yer alıyor. Kadroda ayrıca Choo Young-woo, Ha Young, Yoon Kyung-ho ve Jung Jae-kwang gibi isimler bulunuyor.

İzleyiciler, 24 Ocak'ta yayına giren diziyi adeta bir solukta izliyor. Birleşik Krallık'ın köklü tabloidlerinden Express, pek çok kişinin bir bölüm bittiğinde diğerine geçmeden duramadığını yazıyor.

X'te diziyi öven sayısız yorum paylaşıldı. Bir hayran, "The Trauma Code'u bitirdikten sonra kesinlikle daha fazla sezona ihtiyacımız var. Harikaydı!" diye yazdı.

"En iyi medikal dizilerden"

Bir diğeriyse heyecanını şu sözlerle dile getirdi: 

The Trauma Code: Heroes on Call tam bir kaos fırtınasıydı. İzlediğim en iyi medikal dizilerden biriydi.

Bir başka izleyici de diziyi övgüyle anarak, "The Trauma Code: Heroes on Call mükemmel!" dedi ve ekledi: 

Başlar başlamaz o kadar ilgimi çekti ki tam konsantre izlemek istedim. Kesinlikle tavsiye ediyorum, Netflix harika bir iş çıkarmış. Oyuncular muazzam bir performans sergiliyor, bu diziye bayıldım.

"Hastane politikalarına dair isabetli tespitler"

Bir diğer izleyici de dizinin günümüz hastane ortamına dair yaptığı eleştirileri öne çıkardı: 

Bütçe kesintileri ve yetersiz doktor/hemşire kadrosu gibi hastane politikalarına dair isabetli tespitler, hem heyecanlı hem de eğlenceli sahnelerle izleyiciye etkileyici bir hikaye sunuyor. The Trauma Code: Heroes on Call kesinlikle en iyi Kore medikal dizileri listesine girdi.

Başka bir hayran ise şu yorumu yaptı: 

2025 kesinlikle çok iyi bir Kore dramasıyla başladı! The Trauma Code: Heroes on Call, doktorluğun sadece medikal yönünü değil, aynı zamanda yönetimsel açıdan ne kadar politik ve kaotik olabileceğini de gösterdi.

İzleyiciler, The Trauma Code'un ikinci sezonunu dört gözle beklese de Netflix, henüz resmi bir açıklama yapmadı. Yine de dizinin hızla artan popülaritesinin, yeni sezon ihtimalini güçlendirdiği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Express, Mirror