Libya Siyasi Diyalog Forumu tarafları ‘otorite makamları’ üzerinde anlaşmaya vardı

Libya Siyasi Diyalog Forumu toplantılarına katılan taraflar Buznika kentinde bir araya geldi (Şarku’l Avsat)
Libya Siyasi Diyalog Forumu toplantılarına katılan taraflar Buznika kentinde bir araya geldi (Şarku’l Avsat)
TT

Libya Siyasi Diyalog Forumu tarafları ‘otorite makamları’ üzerinde anlaşmaya vardı

Libya Siyasi Diyalog Forumu toplantılarına katılan taraflar Buznika kentinde bir araya geldi (Şarku’l Avsat)
Libya Siyasi Diyalog Forumu toplantılarına katılan taraflar Buznika kentinde bir araya geldi (Şarku’l Avsat)

Fas’ın Buznika kentinde dün bir araya gelen Libya Siyasi Diyalog Forumu tarafları, 2015’te Suheyrat kentinde imzalanan siyasi anlaşmanın 15’inci maddesi uyarınca otorite makamlarına atanacak kişilerle ilgili prosedürleri yerine getirecek küçültülmüş çalışma grubunun kurulması ve üyelerinin belirlenmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Libya Devlet Yüksek Konseyi ile Tobruk Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşan 13+13 Komitesi’nin otorite makamlarına ilişkin yaptığı açıklamaya göre, üzerinde uzlaşıya varılan makamlar Libya Merkez Bankası Başkanı ve Yardımcısı, Sayıştay Başkanı ve Yardımcısı, İdari Kontrol Makamı Başkanı ve Yardımcısı, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Başkanı ve Yardımcısı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Üyeleri’nden oluşuyor.
Buznika’daki görüşmeler hakkında bilgi sahibi kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre, Libya Devlet Yüksek Konseyi ile Tobruk Temsilciler Meclisi heyetlerinin vardığı anlaşmada, Trablus’un (batı bölgesi) Başsavcılık, Devlet Denetleme Bürosu Başkanlığı ve Yüksek Seçim Komisyonu’nu üstlenmesi, Barka’nın (doğu bölgesi) Merkez Bankası Müdürlüğü ve İdari Kontrol Makamı Başkanlığı’nı ve Fizan’ın da (güney bölgesi) Yüksek Mahkeme ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu Başkanlığını alması kararlaştırıldı.
13+13 Komitesi’nin açıklamasında, çalışma grubunun adaylık kriterlerinin belirlenmesi, adaylık başvuru tarihinin duyurulması, istenen kriter ve şartları karşılayan adaylıkların onaylanması, adayların özgeçmişlerinin 26 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında alınması gibi bir dizi adımlar atacağı belirtildi.
Libya krizinin iki tarafı, liyakatin esas alınması noktasında ise devletin üst düzey kurumlarına (hükümet, ekonomi ve hizmet kurumlarında yöneticilik pozisyonları ve otorite makamları) atamaların adil bir şekilde gerçekleşmesi için coğrafi dengeyi gözetme taahhüdünde bulunarak, bu atamaların geçiş aşamasının bitmesiyle birlikte sona ereceğine işaret etti. Komitenin açıklamasında, Yüksek Mahkeme Başkanlığı ve Savcılık makamlarına atamalarda özellikle yürürlükteki mevzuat tarafından belirlenen prosedürlerin işletilmesi gerektiği vurgulandı.
Libya Diyalog taraflarının üyeleri, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından desteklenen Siyasi Diyalog Forumu’nun geçiş sürecini yönetecek yürütme otoritesinin kurulması için harcadığı çabaları desteklediklerini belirterek, Forum’un çabalarının bu konuda başarıya ulaşamaması halinde sorumluluklarını yerine getireceklerini ifade ettiler.
Öte yandan Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita, Siyasi Diyalog Forumu toplantısının kapanış oturumunda yaptığı açıklamada, Forum’un iki tarafının otorite makamlarıyla ilgili vardığı anlaşma ve uzlaşıları memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Fas’ın Libya krizine müdahalesinde sınırlamaların olduğunu dile getiren Burita, ülkesinin “daima Libyalıların yanında kalacağını ve hiçbir zaman onların yerini almayacağını” kaydetti. Burita, Fas’ın, Libya krizinin çözümüne, “Libya’nın istikrarı Fas’ın istikrarıdır” anlayışından hareketle katıldığını ve Libya’nın istikrarının Kuzey Afrika istikrarı üzerinde etkisi bulunduğunu ifade etti. Fas’ın Suheyrat Anlaşması nedeniyle sorumluluk hissettiğini söyleyen Burita, ülkesinin tüm Libyalı aktörlere açık olduğunu belirtti. Burita, “Biz, kimseyi dışlamıyoruz. Fakat daima Libya’da kurumsal meşruiyete bağlıyız. Bu meşruiyet Suheyrat Anlaşması’ndan kaynaklanıyor” dedi. Burita, Rabat’ın UNSMIL’ın çabalarını desteklediğini ve UNSMIL Temsilci Vekili Stephanie Williams’a destek sunduğunu ve aynı zamanda Jan Kubis’in olumlu bir rol üstlenmesine yardımcı olacak kişisel özellikleri nedeniyle BM Libya Temsilcisi olarak atanmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
Rabat’ın tüm uluslararası aktörlerle koordinasyon halinde olduğuna işaret eden Faslı Bakan, ülkesinin Libyalılar olmaksızın Libya’nın geleceğiyle ilgili hiçbir uzlaşıya dahil olmadığı gibi Libyalıların olmadığı ve Libya’yı ilgilendiren hiçbir görüşmeye de katılmayacağını ifade etti.
Burita ayrıca Fas’ın, Libya’da yaşananların ve Libyalıların son yıllarda ve aylarda yaptıklarının bir sonucu olan gelişmelerin umut verici bulduklarını söyledi.
Libya Siyasi Diyalog Forumu’nun dün Buznika’daki toplantısı, Libyalı tarafların Eylül ve Ekim 2020’de Fas’ın Buznika ve Tanca kentlerinde düzenlediği toplantıların bir devamı niteliğindeydi. Söz konusu toplantılarda, “Suheyrat Anlaşması’nın 15’inci maddesi uyarınca otorite makamları temsilcilerinin seçilmesi için gerekli kriterler ve mekanizmalar üzerinde kapsamlı bir anlaşma” yapılmıştı.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.