Cezayir'de partiler yeni seçim yasa tasarısıyla ilgili ne düşünüyor?

“Yasa tasarısı, ülkenin itibarını zedeleyen ve devlet kurumlarında kök salan yolsuzluğu sona erdirecek etkili çözümler içeriyor.”

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, seçim yasası taslağını hazırlamakla görevli heyetle görüştü (APS)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, seçim yasası taslağını hazırlamakla görevli heyetle görüştü (APS)
TT

Cezayir'de partiler yeni seçim yasa tasarısıyla ilgili ne düşünüyor?

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, seçim yasası taslağını hazırlamakla görevli heyetle görüştü (APS)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, seçim yasası taslağını hazırlamakla görevli heyetle görüştü (APS)

Ali Yahi
Cezayir’de seçimler için hazırlanan yasa tasarısı, ‘uzun kış uykusunun’ ardından siyasi partiler arasında canlılığa neden olurken yasayla ilgili tartışmalar, metinlerin izahı ve endişelerin giderilmesi için harekete geçmek zorunda kalan hükümet dahil tüm tarafları yasayla ilgili düşüncelerini açıklamaya itti.
 Demokrasinin güçlendirilmesi ve atmosferin değiştirilmesi
Genel ve yerel seçimlerin tarihleri yaklaşırken seçimler için hazırlanan yasa tasarısının orijinal metninin, zenginleştirilmesi, uygun senaryoların sağlaması ve seçim tarihlerinde katılımcılara daha büyük garantiler verilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un talimatıyla siyasi partilere dağıtılmasının ardından, yeni bir siyasi sahneye kapı aralaması beklenen bir ‘öneri savaşı’ başladı.
Siyasi partilerin bir kısmı, söz konusu yasa tasarısını Cumhurbaşkanı’nın söz verdiği değişim çabalarını sürdürme bağlamında demokrasiyi ilerletme yolunda bir köprü olarak değerlendirirken bir kısmı tasarının, halkın sokağa çıkmasının nedenlerinden biri olan önceki rejime bağlı siyaset arenasındaki oluşumları ve yüzleri ‘etkisiz hale getirmeyi’ ve önümüzdeki süreç için muhalif isimlere ve Hirak (halk hareketi) gençlerine güvenmeyi amaçladığını düşünüyor.

Cumhurbaşkanı’nın 54 taahhüdünden biri
Öte yandan yeni seçim yasasını açıklamak için bir kampanya yürütüyor gibi görünen Cezayir İletişim Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Ammar Bilhaymer, ‘yasa tasarısının Cezayir'in itibarını zedeleyen ve devlet kurumlarında kök salan yolsuzluğu sona erdirecek etkili çözümler’ içerdiğini söyledi. Bilhaymer, yasa tasarısının bir maddesinin seçim kampanyasının finanse edilmesiyle ilgili kontrollerin yanı sıra partilerin ve adayların kişisel katkıları ile vatandaşların sağladığı nakdi veya ayni bağışları ele aldığını belirtti. Bilhaymer, ayrıca devletin, ‘siyasi eylemi ahlaki hale getirmek ve seçilmiş temsilcilerin performansını güçlendirmek için güçlü kontrollerden’ biri olarak genç adaylara yönelik yardımlarda bulunabileceğini de sözlerine ekledi. Seçmenin doğrudan ve özgürce istediği bir adayı seçmesine olanak tanıyan bir ‘açık listenin’ kabul edildiğini açıklayan Bilhaymer, bunun ‘rüşvet ve seçim hilesi olgusuyla mücadeleye’ yardımcı olacağını belirtti.
Söylentilere son vermek için, Cumhurbaşkanı’nın seçim programının fiilen uygulanmakta olan 54 taahhüdü arasında yer alan siyasi ve kamusal hayatı oluşturmak ve özellikle kadınları ve gençleri siyasi, sosyal ve ekonomik sorumluluklarını üstlenmeye hazırlayarak haklarını korunmak için adımlar atıldığını söyleyen Bilhaymer, “İktidar içinde bir mücadele yok, aksine iktidar düşmanlarla mücadele ediyor. Yeni bir Cezayir inşa etmek için zamana karşı yarışıyor” ifadelerini kullandı.

Muhalifler ve destekçiler
Diğer yandan yasa tasarısını inceledikten sonra ilk değerlendirmelerini yaptılar. Ülkenin en büyük partisi olan Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN), taslak metindeki adaylık için üniversite diploması şartı getirilmesi, gençlerin ve kadınların seçim listelerinde bulunması ve yolsuzlukla mücadele gibi pek çok olumlu yöne dikkati çekti. FLN’nin müttefiki Ulusal Demokratik Birlik Partisi (RND) ise sorunun yasalarda değil, uygulamada olduğunun altını çizdi. RND, Yeni yasanın geçmiş uygulamalarla bozulamayacağına dair garanti verilemeyeceğini vurguladı. Umut için Birlik (TACJ) de taslak metninde siyasi eylemin yanı sıra önceki uygulamalardan uzaklaşılmasını sağlayabilecek birçok olumlu noktanın olduğuna işaret etti.
Buna karşın, Cezayir'deki en büyük İslami eğilimli parti Barış Toplumu Hareketi’nin (MSP) açıklaması ise hem tasarıdan duyulan memnuniyet, hem muhalefet hem de eleştiri arasında gidip geliyordu. MSP, taslak metinde partilerin çalışmalarını ilerletmesine katkıda bulunan, seçimlere katılımı yoğunlaştıran ve seçmenlere en iyisini seçme fırsatını sunan bazı yeni ve önemli değişiklikler olduğunu belirtti. Yeni Fecr Partisi’nin açıklamasında, taslak metinde bir takım olumlu noktalar olduğu, ancak başta yüzde 4 oranının korunması olmak üzere birçok yerin oldu-bittiye getirilmiş gibi göründüğü belirtildi. Açıklamada söz konusu yüzde 4 oranının eski siyasi isimlerin siyaset sahnesine yeniden dönmesini sağlama arzusunu ortaya çıkardığı kaydedildi. Bu arada Demokrasi ve Kültür İçin Birlik Partisi (RCD) gibi bazı partiler ise halen boykota devam ettikleri için yasa tasarısı ile ilgili görüşlerini açıklamayı reddettiler.

Çekinceler ve hoşnutsuzluk
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Beşir Budlal, ‘seçim yasasının mevcut halinin, halkın demokrasinin güçlenmesine yönelik özlemlerini karşılamadığını, daha ziyade, 1989 Anayasası ile getirilen çoğulculuktan sonra yürürlükte olan eski yasaları gerilettiğinin düşünüldüğünü’ söyledi.
Özellikle gelişmiş ülkelerde kadınların siyaset sahnesine bu düzeyde katılımlarının olmamasından ve gençlerin siyaset arenasına girmesi için önerilen mekanizmaların pratik olmaması ve yanıltıcı olmasından dolayı, kadın ve erkek eşitliği benimsenerek seçilmiş kurumların sulandırılması sürecinin devam ettiğinin apaçık ortada olduğunu söyledi. Prof. Budlal, gençlerin ve yeni partilerin siyaset sahnesine katılımı için bir takım imkansız koşullar kabul edildikten sonra söz konusu yasa tasarısı ile siyasi hayatı sona erdirmeye yönelik eğilim varmış gibi göründüğünü belirtti. Bununla birlikte Prof. Budlal, yasanın mevcut haliyle onaylanması durumunda bunun, siyasi sistemin siyaset arenasını yozlaştırılması ve 22 Şubat 2019’da halk hareketinin patlak vermesinden doğrudan sorumlu olan eski partilerden oluşan bir cephenin yoluna devam edeceği anlamına geleceğini vurguladı. Seçimlerin düzenlenmesi ve izlenmesi için bağımsız ve seçilmiş bir seçim komisyonunun olmamasının çarpıcı bir nokta olduğunu belirten Prof. Budlal, gözlemcilerin siyasi sistemin niyetlerini öğrenmek için yasa tasarısının geleceğini ve olası değişiklikleri beklediklerini söyledi.
Prof. Budlal, siyasi sınıfın yasa tasarısını kötüye kullanmasıyla ilgili olarak ise yıllar öncesinden kalma sistematik politikaları nedeniyle söz konusu sınıfın da ‘öleceğini’ belirterek, “Mevcut siyasi partiler çok zayıflar. İçlerindeki bilgi ve deneyime sahip olanları dışarıda bıraktıklarından yasa tasarısına bir ekleme de yapamıyorlar” dedi.

Memnuniyet ve umutlar
Öte yandan siyasi analist ve gazeteci Cemal Lağlami, yasa tasarısının, yolsuzluk ve seçimlerin satın alınması açısından sahnenin tersine çevrilmesi, sözlerin şeffaf sandıklara konulması, halkın iradesine olan ilginin yeniden tesis edilmesi, halkın yeniden egemen kararın anahtarı haline gelmesi, güvenin ve itibarın artması ve güçlü, seçilmiş kurumlar inşa edilmesi için bir fırsat olduğunu düşünüyor. Seçim yasasının, sıradanlıktan kurtulmak ve seçilmiş meclislere girme yetkisi kazanmak için yeri doldurulamaz bir fırsat sağlayacağına inanan Lağlami, bunun,  ‘fırsatçıların, köktendincilerin, yolsuzluk yapanların ve yararlanıcıların yüzlerine gölge düşürdüğünü’ söyledi.
Yasa tasarısıyla ilgili tartışmalar devam ettiği sürece topun siyasi sınıfın sahasında olacağını söyleyen Lağlami, yasanın,  narsisizmden, bencillikten ve ‘ben ya da hiç’ zihniyetinden uzakta, taraflara değil kurumlara hizmet edecek şekilde ikna edici, amaçlı ve ileriye dönük bir şekilde değişiklikleri öngördüğünü belirtti. Lağlami, ‘değişimin, herkesin modern ve gelişmiş bir Cezayir için elini taşın altına koyması gereken gelişmiş bir proje olarak kalmaya devam ettiğini’ de sözlerine ekledi.



Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.


Hamas, yurtdışındaki liderlerine yönelik Arap olmayan bir ülkede suikast girişimi bekliyor

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
TT

Hamas, yurtdışındaki liderlerine yönelik Arap olmayan bir ülkede suikast girişimi bekliyor

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)

Hamas içinde, İsrail'in Filistin toprakları dışında bazı Hamas liderlerini hedef alan yeni bir suikast operasyonu düzenleyeceği beklentisi var.

Hareket içindeki üst düzey kaynaklar Şarku'l Avsat'a, özellikle önde gelen Hizbullah yetkilisi Heysem Tabatabai'nin suikastının ardından, liderliğe yönelik olası saldırılar konusunda endişelerin arttığını söyledi.

Bir kaynak, "hareketin liderliğinin Arap olmayan bir ülkede hedef alınacağına dair değerlendirmeler var" dedi, ancak hangi ülkede hedef alınacağını belirtmedi.

Şarku'l Avsat, yurt dışındaki Hamas liderlerine olası suikastları önlemek veya en azından zararlarını en aza indirmek için kişisel güvenlik ve ihtiyati tedbirlerle ilgili bir iç talimat belgesi dağıtıldığını öğrendi.

Belgede, "Belirli bir yerde yapılan toplantıların iptal edilmesi, farklı yerlerde yapılan periyodik olmayan toplantıların benimsenmesi gerektiği" belirtildi.

Talimatta liderlerden, "cep telefonlarını toplantı yerinden en az 70 metre uzakta tamamen izole etmeleri ve saat de dahil olmak üzere tıbbi veya diğer elektronik cihazların toplantı yerlerine girmesini engellemeleri" isteniyor.

Bu arada Gazze'deki kaynaklar, Hamas karşıtı silahlı milis grubunun lideri Yaser Ebu Şebab'ın dün öldürülmesinin, Tarabin aşiretinden iki kişinin arasında çıkan aşiret çatışması sırasında gerçekleştiğini bildirdi.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren kaynaklar, Ebu Şebab'ın öldürülmesine katılan iki kişinin el-Dabari ve Ebu Sunayme ailelerine mensup olduğunu, her iki ailenin de Ebu Şebab ile birlikte Tarabin kabilesine mensup olduğunu belirtti.


Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn: İsrail’le görüşmeler olumlu hedef ikinci bir savaşı önlemek

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn: İsrail’le görüşmeler olumlu hedef ikinci bir savaşı önlemek

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bugün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Lübnan ile İsrail arasında yürütülen ateşkes izleme mekanizmasına ilişkin görüşmelerin olumlu geçtiğini ve temel hedefin ikinci bir savaşın önüne geçmek olduğunu söyledi. Avn, mekanizmanın 19 Aralık’ta yeniden toplanacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Avn, Baabda Sarayı’nda düzenlenen kabine toplantısında, ABD’de eski Beyrut Büyükelçisi olan Simon Karam’ın, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Başbakan Nevvaf Selam ile yapılan istişareler sonucu sivil bir üyenin katılımı amacıyla heyet başkanlığına getirildiğini belirtti.

İlk doğrudan temas: UNIFIL’de tarihi toplantı

İsrail’in büyük çaplı bir tırmanış başlatabileceğine dair endişeler sürerken, Lübnanlı ve İsrailli iki sivil temsilci Çarşamba günü UNIFIL karargâhında ateşkes mekanizması komitesinin toplantısına katıldı. Bu adım, iki ülke arasında on yıllardır görülmeyen ilk doğrudan görüşme olarak kaydedildi.

dfrgt
İki Lübnan askeri, 28 Kasım 2025'te Güney Lübnan'daki Alma el-Şaab köyündeki bir Lübnan askeri noktasından, İsrail askeri karakolu Hanita'ya (solda) ve geçen yıldan bu yana İsrail güçlerinin işgal ettiği beş tepeden biri olan Labouneh'e (sağda) bakıyor (AP)

Hükümet toplantısı sonrası konuşan Enformasyon Bakanı Paul Morkos, Avn’ın “İlk oturumun çok üretken olması beklenemezdi ancak 19 Aralık’ta başlayacak sürecin yolunu açtı” sözlerini aktardı. Avn, görüşmelerin amacının hiçbir toplumsal grubu hedef almak değil bütün Lübnan’ı korumak olduğunu vurguladı.

fgthy
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (Reuters)

Avn, “Şu ana kadar tepkiler olumlu. Bunu ikinci bir savaşın gölgesini Lübnan’dan uzaklaştırmak için kullanmalıyız” dedi. Müzakerenin tek yol olduğuna işaret eden Avn, “Lübnan’ın egemenliğinden taviz yok” diye konuştu.

Görüşmelerin çerçevesi: Sadece güvenlik

Cumhurbaşkanı Avn, Simon Karam’a verilen talimatların “tamamen güvenlik başlıklarına” odaklandığını belirterek bunları şöyle sıraladı:

İsrail saldırılarının durdurulması

İşgal altındaki noktalardan çekilme

Sınırların belirlenmesi

Esirlerin serbest bırakılması

Avn, yarın Beyrut’a gelecek BM Güvenlik Konseyi temsilcilerine, “müzakerelerin başarısı için İsrail’in olumlu ve ciddi tutum takınması yönünde baskı yapılması” çağrısında bulunacağını söyledi.

vfg5th
4 Aralık 2025'te Güney Lübnan'ın Cbaa kentinde İsrail bombardımanında hasar gören bir bölgedeki enkazın yanında bir sivil savunma kamyonu duruyor (Reuters)

Cumhurbaşkanı, heyetin ayrıca yıl sonuna kadar Hizbullah’a ait askeri tesislerin sökülmesi planının ilk aşamasını tamamlaması beklenen Lübnan ordusunun çalışmalarını yerinde incelemek üzere güneye gideceğini belirtti.

Toplantıya Simon Karam ile İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi’nin dış politika direktörü Yury Resnick katılırken, ABD’li arabulucu Morgan Ortagus da hazır bulundu. ABD ve Fransa gelişmeyi memnuniyetle karşıladı.

Ekonomik iş birliği yok

Enformasyon Bakanı Morkos, görüşmelerin ekonomik iş birliği veya barış anlaşması gibi başlıkları kapsamadığını belirterek şunları söyledi: “Naqura görüşmeleri yalnızca güvenlik odaklıdır.”