Irak’ta Haşdi Şabi unsurlarına pusuda saldırı: 11 ölü

DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)
DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)
TT

Irak’ta Haşdi Şabi unsurlarına pusuda saldırı: 11 ölü

DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)
DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)

Irak güvenlik güçleri, Bağdat’taki Tayaran Meydanı’nda perşembe günü meydana gelen ve onlarca kişinin hayatını kaybetmesine, yaralanmasına neden olan iki intihar saldırısı ile dün sabah saatlerinde Selahaddin vilayetinde düzenlenen saldırının ardından birçok vilayette operasyonlarına hız verdi.
Iraklı bir güvenlik yetkilisinin Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamaya göre, Selahaddin vilayetinin kent merkezi Tikrit’in doğusunda Haşdi Şabi’ye bağlı 11 unsur DEAŞ’ın kurduğu pusuda hayatlarını kaybetti. Hafif silahlarla düzenlenen bu saldırı, Bağdat’ın merkezinde 32 sivilin hayatını kaybettiği ve DEAŞ’ın üstlendiği iki intihar saldırısından iki gün sonra geldi. Haşdi Şabi 22’nci Tugay subaylarından Ebu Ali el-Maliki, DEAŞ örgütünün Tikrit’in doğusunda 22’nci Tugay’a saldırdığını söyledi. Haşdi Şabi içindeki başka kaynaklar da saldırıda 11 unsurun öldüğünü, 10 unsurun da yaralandığını belirtti.
Selahaddin Vali Yardımcısı Muhammed Kerim el-Beldavi, “Saldırının temel sebebi, DEAŞ’lı ailelerin siyasi ve mezhepçi gerekçelerle bölgelerine geri dönmeleridir. İdari ve güvenlik makamları bu adımla güvenliğin gevşek yapısına ek olarak stratejik bir hata işlediler. Bu, Suriye’deki çok sayıda DEAŞ’lının batı vilayetlerine doğru dönmesine neden olacak. DEAŞ’ın bu güçle yeniden ortaya çıkması, geri dönen aileler arasında terör destekçilerinin olduğunu teyit ediyor. Bu durum, yeni güvenlik felaketlerini önlemek için araştırma ve kararı yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor. Selahaddin’de, vilayeti ve vatandaşın güvenliğinin aleyhine olacak şekilde güvenlik yetkililerinin değiştirilmesi ve atanmasıyla ilgili siyasi kotaların ve müdahalelerin yanı sıra güvenlik açısından bir gevşeme ve planlamada bir zayıflık var” değerlendirmesinde bulundu.

Beldavi, saldırının detaylarına ilişkin şunları aktardı:
“DEAŞ örgütü, 22’nci Tugay’a bağlı ileri bir noktaya saldırdı ve Tugay Komutanı Hüseyin Saidan el-Hüsnavi, Haşdi Şabi’den bir güçle beraber saldırıyı püskürtmek için acele etti. DEAŞ o sırada Tugay Komutanı’na ve emrindeki güce pusu kurdu ve onlara hafif ve orta ağırlıktaki silahlarla saldırdı. Haşdi Şabi güçleri büyük bir direniş göstermesine rağmen şehit ve yaralılar var. Geniş ve açık bölgelerin tamamen kontrol altına alınamaması, saldırının sebepleri arasında yer alıyor. Dolayısıyla DEAŞ, terör saldırısını gerçekleştirmek için açık alanları ve hedefleri seçti.”
Şarku’l Avsat’a konuşan güvenlik uzmanı Ebu Ragif, DEAŞ örgütünün saldırılarının yeniden başlamasına ilişkin sebepler hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:
“Doğrusu, bu terör örgütünün faaliyetlerinin artmasına neden olan çok sayıda temel sorun bulunuyor. Bunların başında halen güvenliği sağlanmayan açık konumdaki Irak-Suriye sınırı geliyor. Buna ek olarak örgütün önde gelen komutanlarından Abdullah Karadaş’ın Türkiye-Suriye sınırında Gaziantep ve Ruhbaniyye bölgelerinden yürüttüğü faaliyetler var. Ayrıca DEAŞ’lı aileler kaçakçılara para vererek sınırdan sızıyorlar. Bazı DEAŞ üyeleri de kaçakçılara, Irak’a sadece kaçak yollarla girmek istediğini belirterek aileleriyle birlikte sınırı geçiyorlar. Selahaddin ve Anbar vilayetlerini birbirine bağlayan Ninova vilayeti de araç ve motorsikletlerle geçişlerin yapıldığı bir başka hat. Bunların yanı sıra Abdullah Kardaş, Bağdat yakınlarındaki Tarmiye’den başlayarak Samarra’ya uzanan örgütün kuzey vilayetini destekliyor. Bu vilayet, Kardaş’ın istisnai eylemler düzenlemek için yoğunlaştığı bir yer. Bu eylemler arasında, Bağdat’taki Tayaran Meydanı’nda perşembe günküne benzer intihar saldırıları da bulunuyor.”
Öte yandan, Iraklı bir güvenlik kaynağı, dün Al Summaria News haber sistesine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin ‘olağanüstü bir durum’ ihtimaline karşı Bağdat Uluslararası Havalimanı’na giden yollarda ve normal kontrol noktalarında güvenlik önlemlerini sıkılaştırdığını bildirdi.



İsrail hükümeti, 7 Ekim saldırısıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonunun kurulmasını engelledi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
TT

İsrail hükümeti, 7 Ekim saldırısıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonunun kurulmasını engelledi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (EPA)

İsrail hükümeti dün, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te güneydeki kasabalara düzenlediği saldırının koşullarını ve böyle ani bir saldırının engellenememesine yol açan hataları incelemek üzere ‘bağımsız’ bir soruşturma komisyonu kurulmasını onayladı.

Resmi bir soruşturma komisyonu kurmasını gerektiren yasayı atlatmaya çalıştığı yönündeki suçlamalarla karşı karşıya kalan hükümet, yeni komisyona ‘tam soruşturma yetkisi’ verdi ve ‘komisyonun yapısının muhalefetle mümkün olan en geniş konsensüsü sağlayacak şekilde oluşturulmasını’ sağladı.

Hükümet, bu komisyonun çalışma alanının 45 gün içinde, muhalefette iş birliği yapmaya istekli herkesle istişare edilerek belirleneceğine karar verdi.

Karara göre Başbakan Binyamin Netanyahu, soruşturma komisyonuna verilecek görev ve yetkilerin belirlenmesinden sorumlu özel bir bakanlar komitesine başkanlık edecek. Söz konusu görevler arasında komisyonun ele alacağı konuların ve inceleyeceği zaman dilimlerinin belirlenmesi de yer alıyor. Bu komiteye, komisyonun fiilen kurulması için hazırlık amacıyla tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verildi.

Netanyahu, 7 Ekim’deki başarısızlıklara ilişkin bir soruşturma komisyonu kurmaktan, temel sorumluluğunun ortaya çıkmasından korktuğu için kaçınmıştı. Savaşın henüz sona ermediğini ve savaş devam ederken soruşturma yapılamayacağını iddia etmişti. Ancak, erteleme talebini kabul etmeyen Yüksek Mahkeme'nin görüşmeleri sonrasında bu kararı almak zorunda kaldı.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, Yüksek Mahkeme hakimleri, 7 Ekim saldırılarıyla ilgili başarısızlıkları incelemek için geniş soruşturma yetkilerine sahip ulusal bir komisyon kurulması gerektiği konusunda gerçek bir ihtilaf olmadığını belirttiler. Hükümete komisyonun kurulmasını onaylaması için bir son tarih verdiler ve daha fazla gecikmeye izin vermeyeceklerini vurguladılar.

Mahkemenin kendisine dayatılacak bir komisyon kurma kararı alacağından korkan Netanyahu, kendi özel komisyonunu kurmaya başvurdu. Böylece, Yüksek Mahkeme başkanının inisiyatifiyle kurulması ve yürütme ve siyasi organlardan tamamen bağımsız olması gereken, yasaya dayalı resmi bir soruşturma komisyonunun kurulmasını fiilen engelledi.

Geçtiğimiz hafta Knesset'te yapılan oturum sırasında Netanyahu, ‘geniş kamuoyu desteğine’ dayalı olması şartıyla geniş bir soruşturma komisyonunun kurulmasını desteklediğini açıkça belirtti ve muhalefetin resmi bir soruşturma komisyonu kurulması talebini reddettiğini vurguladı. Anlaşmazlığın özünün ‘sadece neyi veya kimi soruşturduğumuz değil, kimin soruşturma yetkisine sahip olduğu’ olduğunu vurguladı. Netanyahu, muhalefetin, İsrail halkının büyük bir kesiminin güvenini kazanamayacak bir yapı dayatmaya çalıştığını savundu.

Siyasi değerlendirmelere göre, komisyonun bu yeni formatının, eksikliklerden sorumlu kişilere profesyonel bir şekilde işaret edilen kapsamlı bir soruşturma talep eden kamuoyu baskısı ile koalisyonun soruşturma süreci üzerinde siyasi kontrolünü sürdürme ve dosyayı yürütme yetkisinden tamamen bağımsız resmi bir hükümet komitesine devretmeme isteği arasında bir orta yol oluşturabileceği öngörülüyor. Önümüzdeki haftalarda, komisyonu yönetecek isimlerin belirlenmesi için siyasi temasların yoğunlaşması bekleniyor. Bu süreç, komisyonun gerçekten vaat edilen bağımsızlığa ve geniş yetkilere sahip olup olmayacağını görmek isteyen Yüksek Mahkeme ve muhalefetin yakından takibi altında gerçekleşecek.

Hükümetin kararı, bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmasını talep eden ve Netanyahu'yu kovuşturma tehdidini önlemek için yasayı çiğnemekle suçlayan İsrail muhalefet partilerini şaşkına çevirdi. İnsan hakları grupları, hükümetin kararının bozulması ve başka bir komisyon kurulması için bir kez daha Yüksek Mahkeme'ye başvuracaklarını doğruladılar, çünkü tek etkili soruşturmanın geniş yetkilerle donatılmış resmi bir komisyon tarafından yürütülebileceğine inanıyorlar.

Hamas tarafından esir alınan İsraillilerin aileleri, soruşturmanın şu soruyu yanıtlamasını talep ediyor: “Gazze Şeridi'ndeki savaş neden iki yıl sürdü? Netanyahu'nun iktidarını sürdürmesini sağlamak için siyasi nedenlerden miydi?”


2025 Irak seçimleri: Statüko kazandı değişim arayışları sandığa yansımadı

Irak’taki parlamento seçimlerinin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından Bağdat’ta kutlama yapan İmar ve Kalkınma Koalisyonu destekçisi Iraklılar, 12 Kasım 2025 (Reuters)
Irak’taki parlamento seçimlerinin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından Bağdat’ta kutlama yapan İmar ve Kalkınma Koalisyonu destekçisi Iraklılar, 12 Kasım 2025 (Reuters)
TT

2025 Irak seçimleri: Statüko kazandı değişim arayışları sandığa yansımadı

Irak’taki parlamento seçimlerinin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından Bağdat’ta kutlama yapan İmar ve Kalkınma Koalisyonu destekçisi Iraklılar, 12 Kasım 2025 (Reuters)
Irak’taki parlamento seçimlerinin ön sonuçlarının açıklanmasının ardından Bağdat’ta kutlama yapan İmar ve Kalkınma Koalisyonu destekçisi Iraklılar, 12 Kasım 2025 (Reuters)

İyad el-Anber

Irak'ın altıncı seçimlerinde pek çok sürpriz bekleyenlerin beklentilerini boşa çıkardı ve 2021 yılında yapılan önceki seçimlerin yarattığı siyasi ortamın bir sonucu olarak doğal değişikliklerin ötesine geçemedi. 2021 seçimleri, Sadr Hareketi'nin uzlaşmayı sağlayamayıp siyasi çoğunluk hükümeti kuramaması üzerine parlamentodan çekilmesine ve ardından Devlet Yönetim Koalisyonundaki siyasi güçlerin katılımıyla bir hükümetin kurulmasının önünü açtı. Seçim yasası, çoklu seçim bölgeleri ve çoğunluk sistemi ile oy sayımı yerine tek seçim bölgesi sistemi ve oyları 1,4 yerine 1,7 ile bölen değiştirilmiş Sainte-Lague sistemi ile oy sayımı olarak değiştirildi.

Bazı çevreler, sivil güçlerin ve Ekim (Tişrin) Hareketi’nin temsilcileri olarak parlamentoya giren çoğu ismin son seçimlerde parlamentoya girememesini, bu seçimlerin en büyük sürprizi olarak değerlendirebilir. Ancak bu, seçim yasasındaki değişiklik, sivil güçlerin birden fazla listeye dağılması, çoğunun siyasi olarak deneyime sahip olmaması ve bu seçimlerde geleneksel güçlerin kanatları altında Ekim Hareketi temsilcisi olarak sandalye kazanan milletvekillerinin parlamentoya girmesinin doğal bir sonucuydu.

Irak'taki krizler, siyasi görüş ve pozisyonlardaki farklılıkların bir ifadesi değil, kişisel krizlerin bir yansımasıdır. Irak'taki politikacıların düşüncelerini yönlendiren denklem, kazanan-kaybeden yaklaşımına dayanıyor.

Sadr Hareketi’nin seçimleri boykotu perspektifinden bakılmadıkça ve 2021 ve 2023 seçimleriyle karşılaştırılmadıkça seçmenlerin son seçimlere katılımının yüzde 56,11'e yükselmesi bile büyük bir sürpriz sayılmaz. Birçok siyasi liderin bahsettiği kayırmacılık ve siyasi para, seçim programlarından çok daha etkili bir şekilde halkı harekete geçirdi.

gr
Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu çalışanları, Erbil’deki bir sandık merkezinde oyları sayıyor, 9 Kasım 2025 (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre parlamentoda 40'tan fazla sandalye kazanan askeri-siyasi ikilinin varlığının genişlemesi, bu güçlerin bazı devlet kurumlarını domine etmelerinin ve devlet fonları üzerindeki ekonomik kontrollerini artırmalarının bir sonucuydu. Silahların etkisi, hükümet ve yönetici elit kesim tarafından televizyon tartışmaları ve basın toplantılarında silahların devletle sınırlandırılması gerektiği sloganı tekrarlanmaya devam ettiği sürece, siyasi varlığa dönüşmesi gayet doğal bir durum. Bu yüzden silahların varlığı rantçı ekonomiden pay almaya başladı ve ardından silah, para ve siyasi nüfuz üçlüsü aracılığıyla etkisini dayattı.

En büyük blok olmaya hak kazanan olmadı

2005'teki ilk seçimlerden bu yana iktidar sistemi tarafından oluşturulan denklem, seçim sonuçlarından çok anlaşmalar ve ittifaklara dayansa da seçim listeleriyle elde edilen sandalye sayısı, daha fazlasını kazanmak ve bakanlıklar ile üst düzey pozisyonlarda ganimet çemberini genişletmek için bir marj alanı sağlıyor.

Irak'taki krizler, siyasi görüş ve tutumlardaki farklılıkların bir ifadesi değil, kişisel krizlerin bir yansımasıdır. Irak'taki politikacıların düşüncelerini yönlendiren denklem, kazan-kaybet senaryosuna dayanıyor. Bu yüzden Iraklı politikacılar ya herkesin kazanacağını düşünürler ya da seçimlere itiraz edip uzlaşmayı kınamaya ve hatta belki de güç kullanmaya yönelirler.

2025 seçimlerinde geleneksel güçler ile yeni yükselen güçler arasında şiddetli bir rekabet yaşandı. Ancak, hiçbir taraf hükümeti kurma veya üç başkanlık makamından herhangi birini kazanma konusunda üstünlük sağlayacak kadar rahat bir sonuç elde edemedi.

Uzlaşı hükümeti kavramı, bakanlıkların paylaşılması ve bu veya şu partiye kota olarak dağıtılmasına indirgendiğinde, bu yönetim tarzı ancak ‘kırılgan bir uzlaşı’ veya ‘iktidarın ganimetlerinin dağıtımına dayalı bir uzlaşı’ olarak tanımlanabilir.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani liderliğindeki İmar ve Kalkınma Koalisyonu, parlamentoda toplam 185'ten fazla sandalyeye sahip olan Şii siyasi güçlerin sahip olduğu sandalyelerin üçte birinden azını kazandı. Bu yüzden bu rakamlar Sudani’yi Şii iktidar güçlerine bir sonraki hükümetin en güçlü adayı olarak dayatmak için yeterli değil.

Eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Tekaddum (İlerleme) İttifakı ise Sünni siyasi güçler arasında en fazla sandalyeyi kazanmayı başaramadı. Bu yüzden Sünni liderliğin ön saflarındaki konumunu korumuş olabilir ve bir sonraki parlamento başkanının seçilmesinde en etkili güç olabilir. Ancak, muhaliflerinin ittifakları, özellikle de Şii siyasi güçler bu konuda onlarla aynı fikirde olursa Tekaddum İttifakı’nın meclis başkanlığı için kendi adayını dayatmasında engel teşkil edebilir.

hy
Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, seçimler öncesinde Hukuk Devleti Koalisyonu için düzenlediği mitingde, 7 Kasım 2025 (Reuters)

Kürt sahnesinde, Kürt siyasi güçler 44 sandalye için yarıştı. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) 26 sandalye kazandı ve buna bir veya iki sandalye daha eklenebilir. Bu arada, KDP’nin rakibi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 18 sandalye kazandı. Ancak bu rakamlar cumhurbaşkanlığı payını belirlemek için kullanılmıyor, bunun yerine iki parti arasındaki anlaşmalar kullanılıyor. Bu anlaşmalar, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) oluşumuyla bağlantılı olacağı ve dolayısıyla cumhurbaşkanının olarak kimin seçileceği ve Bağdat hükümetini oluşturacak üst düzey makamların ortaklarla nasıl paylaşılacağı konusunda etkili olacağı için karmaşık olabilir.

Bu yüzden sonuçlar net bir kazanan ortaya çıkarmadığından, cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının seçilmesi için yeniden kota anlaşmalarına dönüldüğünü görebiliriz, ancak bu durum kırılgan ittifakların geri dönüşüne katkıda bulunacak.

Muhalefete yer yok

Irak’taki her seçim döneminde iktidardaki sistem, hükümeti oluşturan aynı mekanizmaları tekrarlar ve herkesin iktidarda ve herkesin muhalefette olduğunu kanıtlar! Hükümeti kurmak için anlaşan siyasi taraflar arasındaki balayı uzun sürmez. Devletin yüksek çıkarları veya stratejik kararlar üzerindeki anlaşmazlıklar etrafında dönmeyen, daha çok siyasi aktörlerin ruh halleri veya çıkarları etrafında dönmeye başlayan rekabet ve anlaşmazlıklara yeniden tanık olacağız.

Uzlaşı hükümeti kavramı, bakanlıkların paylaşılması ve bu veya şu partiye kota olarak dağıtılmasına indirgendiğinde, bu yönetim tarzı ancak ‘kırılgan bir uzlaşı’ veya ‘iktidarın ganimetlerinin dağıtımına dayalı bir uzlaşı’ olarak tanımlanabilir. 2006 yılından bu yana, bakanlıkların paylaşılması dışında hiçbir konuda anlaşamayan siyasi ittifaklar temelinde beş hükümet kuruldu. Bu kırılgan uzlaşı hali, hükümetin kurulması ve bakanlıkların dağıtılmasından sonra hızla çöküyor ve parlamentoda muhalefete doğru ilerlemek yerine, muhalifler arasında siyasi karalama kampanyalarına geri dönülüyor.

Bazı milletvekilleri, belki Şii siyasi güçlerden İşrakat Kanun Partisi, El-Ceyli el-Cedid Partisi ve IKBY’de muhalefetteki el-Ulusal Duruş Hareketi’nin yer alacağı muhalefet rolünü üstlenebilir. Parlamentoda muhalefet kanadındaki sandalyeleri işgal edebilirler. Ancak muhalefetin toplam koltuk sayısı yirmiyi geçmez. Bu yüzden rolleri, güçlü bir muhalefet bloğu olarak değil, milletvekili olarak siyasi profesyonellikle sınırlı kalacak.


Suriye Savunma Bakanı, Şam'da üst düzey Rus heyetini kabul etti

Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, Şam'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Bek Yevkurov başkanlığındaki Rusya Federasyonu'ndan üst düzey bir heyeti kabul etti (SANA)
Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, Şam'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Bek Yevkurov başkanlığındaki Rusya Federasyonu'ndan üst düzey bir heyeti kabul etti (SANA)
TT

Suriye Savunma Bakanı, Şam'da üst düzey Rus heyetini kabul etti

Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, Şam'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Bek Yevkurov başkanlığındaki Rusya Federasyonu'ndan üst düzey bir heyeti kabul etti (SANA)
Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, Şam'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Bek Yevkurov başkanlığındaki Rusya Federasyonu'ndan üst düzey bir heyeti kabul etti (SANA)

Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, dün Şam'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov başkanlığındaki üst düzey bir Rusya Federasyonu heyetini kabul etti.

Resmi SANA haber ajansı, görüşmede askeri iş birliği ve karşılıklı çıkarlara hizmet edecek ve her iki ülkenin beklentilerini karşılayacak koordinasyon mekanizmalarının güçlendirilmesi konularının ele alındığını bildirdi.

Savunma Bakanlığı Hava Kuvvetleri ve Hava Savunma Eğitim Dairesi Müdürü Tuğgeneral Yahya Bitar, 2 Kasım'da Tümamiral Kornenko Oleg Viktorovich başkanlığındaki bir Rus askeri heyetini kabul etti. Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre heyet, çeşitli uzmanlık alanlarından çok sayıda askeri uzmandan oluşuyordu.

Resim   Savunma Bakanlığı Hava Kuvvetleri ve Hava Savunma Eğitim Dairesi Müdürü Tuğgeneral Yahya Bitar, Tuğamiral Kornenko Oleg Viktorovich başkanlığındaki Rus askeri heyetini kabul ediyor, 2 Kasım (Suriye Savunma Bakanlığı)

Bakanlığın açıklamasına göre, Rus heyeti, Eğitim Kurumu yetkilileri ile Topçu, Hava Kuvvetleri, Ataşeler ve Zırhlı Birlik yetkilileriyle, mevcut aşamanın gereklerine ayak uydurmak ve verimlilik ile hazırlık düzeyini artırmak amacıyla bu uzmanlıkların niteliklendirilmesi ve geliştirilmesi yollarını görüştü.

Aynı dönemde Suriye Savunma Bakanlığı'ndan Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Ali en-Nasan başkanlığındaki resmi bir heyet de Rusya'nın başkenti Moskova'ya gelmişti.

Resim  Temmuz ayının sonunda Moskova'ya yaptığı ziyarette, Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, Genel İstihbarat Şefi Hüseyin el-Selame ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara, eş-Şara'ya eşlik etti. (SANA)  

Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra, 31 Temmuz'da Rusya'nın başkenti Moskova'da Rus mevkidaşı Andrey Belousov ile bir araya geldi. Görüşmede Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Esad eş Şeybani ve Genel İstihbarat Şefi Hüseyin Selame de hazır bulundu. İki taraf, Suriye-Rusya ilişkilerine katkı sağlamak amacıyla bir dizi ortak askeri konu üzerinde görüşmelerde bulundu.