Irak’ta Haşdi Şabi unsurlarına pusuda saldırı: 11 ölü

DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)
DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)
TT

Irak’ta Haşdi Şabi unsurlarına pusuda saldırı: 11 ölü

DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)
DEAŞ’ın Selahaddin vilayetinde kurduğu pusuda hayatını kaybeden Haşdi Şabi mensubu 11 ikisinin cenazesi (AP)

Irak güvenlik güçleri, Bağdat’taki Tayaran Meydanı’nda perşembe günü meydana gelen ve onlarca kişinin hayatını kaybetmesine, yaralanmasına neden olan iki intihar saldırısı ile dün sabah saatlerinde Selahaddin vilayetinde düzenlenen saldırının ardından birçok vilayette operasyonlarına hız verdi.
Iraklı bir güvenlik yetkilisinin Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamaya göre, Selahaddin vilayetinin kent merkezi Tikrit’in doğusunda Haşdi Şabi’ye bağlı 11 unsur DEAŞ’ın kurduğu pusuda hayatlarını kaybetti. Hafif silahlarla düzenlenen bu saldırı, Bağdat’ın merkezinde 32 sivilin hayatını kaybettiği ve DEAŞ’ın üstlendiği iki intihar saldırısından iki gün sonra geldi. Haşdi Şabi 22’nci Tugay subaylarından Ebu Ali el-Maliki, DEAŞ örgütünün Tikrit’in doğusunda 22’nci Tugay’a saldırdığını söyledi. Haşdi Şabi içindeki başka kaynaklar da saldırıda 11 unsurun öldüğünü, 10 unsurun da yaralandığını belirtti.
Selahaddin Vali Yardımcısı Muhammed Kerim el-Beldavi, “Saldırının temel sebebi, DEAŞ’lı ailelerin siyasi ve mezhepçi gerekçelerle bölgelerine geri dönmeleridir. İdari ve güvenlik makamları bu adımla güvenliğin gevşek yapısına ek olarak stratejik bir hata işlediler. Bu, Suriye’deki çok sayıda DEAŞ’lının batı vilayetlerine doğru dönmesine neden olacak. DEAŞ’ın bu güçle yeniden ortaya çıkması, geri dönen aileler arasında terör destekçilerinin olduğunu teyit ediyor. Bu durum, yeni güvenlik felaketlerini önlemek için araştırma ve kararı yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor. Selahaddin’de, vilayeti ve vatandaşın güvenliğinin aleyhine olacak şekilde güvenlik yetkililerinin değiştirilmesi ve atanmasıyla ilgili siyasi kotaların ve müdahalelerin yanı sıra güvenlik açısından bir gevşeme ve planlamada bir zayıflık var” değerlendirmesinde bulundu.

Beldavi, saldırının detaylarına ilişkin şunları aktardı:
“DEAŞ örgütü, 22’nci Tugay’a bağlı ileri bir noktaya saldırdı ve Tugay Komutanı Hüseyin Saidan el-Hüsnavi, Haşdi Şabi’den bir güçle beraber saldırıyı püskürtmek için acele etti. DEAŞ o sırada Tugay Komutanı’na ve emrindeki güce pusu kurdu ve onlara hafif ve orta ağırlıktaki silahlarla saldırdı. Haşdi Şabi güçleri büyük bir direniş göstermesine rağmen şehit ve yaralılar var. Geniş ve açık bölgelerin tamamen kontrol altına alınamaması, saldırının sebepleri arasında yer alıyor. Dolayısıyla DEAŞ, terör saldırısını gerçekleştirmek için açık alanları ve hedefleri seçti.”
Şarku’l Avsat’a konuşan güvenlik uzmanı Ebu Ragif, DEAŞ örgütünün saldırılarının yeniden başlamasına ilişkin sebepler hakkında şu değerlendirmeleri yaptı:
“Doğrusu, bu terör örgütünün faaliyetlerinin artmasına neden olan çok sayıda temel sorun bulunuyor. Bunların başında halen güvenliği sağlanmayan açık konumdaki Irak-Suriye sınırı geliyor. Buna ek olarak örgütün önde gelen komutanlarından Abdullah Karadaş’ın Türkiye-Suriye sınırında Gaziantep ve Ruhbaniyye bölgelerinden yürüttüğü faaliyetler var. Ayrıca DEAŞ’lı aileler kaçakçılara para vererek sınırdan sızıyorlar. Bazı DEAŞ üyeleri de kaçakçılara, Irak’a sadece kaçak yollarla girmek istediğini belirterek aileleriyle birlikte sınırı geçiyorlar. Selahaddin ve Anbar vilayetlerini birbirine bağlayan Ninova vilayeti de araç ve motorsikletlerle geçişlerin yapıldığı bir başka hat. Bunların yanı sıra Abdullah Kardaş, Bağdat yakınlarındaki Tarmiye’den başlayarak Samarra’ya uzanan örgütün kuzey vilayetini destekliyor. Bu vilayet, Kardaş’ın istisnai eylemler düzenlemek için yoğunlaştığı bir yer. Bu eylemler arasında, Bağdat’taki Tayaran Meydanı’nda perşembe günküne benzer intihar saldırıları da bulunuyor.”
Öte yandan, Iraklı bir güvenlik kaynağı, dün Al Summaria News haber sistesine yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin ‘olağanüstü bir durum’ ihtimaline karşı Bağdat Uluslararası Havalimanı’na giden yollarda ve normal kontrol noktalarında güvenlik önlemlerini sıkılaştırdığını bildirdi.



İsrail'in çekilme planları nedeniyle Gazze'deki ateşkes görüşmeleri "başarısız" oldu

 İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)
TT

İsrail'in çekilme planları nedeniyle Gazze'deki ateşkes görüşmeleri "başarısız" oldu

 İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyine düzenlediği bombardımanın ardından yükselen dumanlar (AP)

Konuyla ilgili bilgi sahibi iki Filistinli kaynağa göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 40'ını askeri kontrolü altında tutan bir çekilme haritası sunma ısrarı nedeniyle Gazze'deki ateşkes müzakereleri ‘çıkmaza’ girmiş durumda.

AFP'ye konuşan kaynaklardan biri, “Doha'daki müzakereler, İsrail'in dün sunduğu ve Hamas'ın reddettiği Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasında askeri güç bulundurmayı içeren, İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması ve yeniden konumlandırılmasını öngören bir çekilme haritasında ısrar etmesi nedeniyle çıkmaza girmiş durumda ve karmaşık zorluklarla karşı karşıya” dedi.

İkinci kaynak ise “İsrail yok etme savaşını sürdürmek için oyalama ve anlaşmayı bozma politikasını sürdürüyor” ifadesini kullandı.

Gazze ateşkes müzakereleri, Hamas'ın İsrail'i engellemekle suçladığı ve ABD ile İsrail'in görüşmelerde bir ilerleme kaydedileceği ve birkaç gün içinde anlaşmaya varılacağı yönündeki iyimser söylemleri arasında Katar'ın başkenti Doha'da yedinci gününe girdi.

Geçtiğimiz pazar gününden bu yana Doha'da devam eden müzakerelerin ortasında Netanyahu perşembe günü yayınladığı bir videoda Hamas'ın silahsızlandırılmasını, askeri kabiliyetlerinin olmamasını ve bölgeyi yönetmemesini şart koşarak bunlar olmadan Gazze Şeridi'nde anlaşma ihtimalini dışladı ve savaşa geri dönme tehdidinde bulundu. Netanyahu, “Bu müzakereler yoluyla elde edilebilirse iyi olur, aksi takdirde kahraman ordumuzun gücüyle başka yollarla elde edeceğiz” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar perşembe günü Avusturya gazetesi Die Presse'ye verdiği röportajda, müzakerelerin geleceği için bir başka koşul öne sürerek Hamas liderlerinin sürgüne gönderilmesinin ‘savaşı sona erdirecek çözümün bir parçası olabileceğini’ belirtti.

Geçtiğimiz perşembe günü televizyonda yayınlanan bir röportajda Netanyahu birkaç gün içinde bir anlaşmaya varılacağı umudunu dile getirerek şunları söyledi: “50 esir halen Hamas tarafından tutuluyor ve bunlardan sadece 20'sinin hayatta olduğuna inanılıyor. Şu anda yaşayanların yarısının ve ölülerin yarısının çıkarılmasını öngören bir anlaşmamız var, yani 10 yaşayan insanımız ve yaklaşık 12 ölen rehinemiz kalacak, ancak onları da çıkaracağım. Umarım birkaç gün içinde bunu sonuçlandırabiliriz.”

Geçen hafta Netanyahu ile Beyaz Saray'da iki kez görüşen Trump, ateşkesin yakın olduğu söylemini yineleyerek bu haftayı olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada bir anlaşma için ‘büyük umutları’ olduğunu ifade etti.