Fransa’nın "Cezayir’e özür olmayacak" açıklamasının ardından tepkiler büyüyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
TT

Fransa’nın "Cezayir’e özür olmayacak" açıklamasının ardından tepkiler büyüyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

Fransa'nın tarihçi Benjamin Stora'nın 20 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a sunduğu "Sömürgeleştirme ve Cezayir Savaşı anıları" raporuna ilişkin "özür dilemeyeceğiz" açıklaması tepki toplamaya devam ediyor.
Fransız tarihçi Benjamin Stora'nun, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a "Sömürgeleştirme ve Cezayir Savaşı anıları" hakkında raporu 20 Ocak'ta sundu. Ancak raporun sunulmasından önce Elysee Sarayı tarafından yapılan açıklamada "ne bir özür ne de bir pişmanlık söyleminin" söz konusu olmayacağı ifade edilmişti. Fransa'nın bu açıklaması geniş çapta tepki topladı. Bir Fransız televizyon kanalında Fransız sömürgesi hakkında bir tartışma programında konuk olan siyasi gazeteci Jean-Michel Aphatie, Fransa’nın kara tarihini gözler önüne sererek Fransa’nın resmi bir özür dilemesi gerektiğini savundu. Aphatie "Fransa'nın, Cezayir'i neden fethettiğini bilmiyoruz. Bu düşünülmemiş bir siyasi eylem. Cezayirlilerden toprak çaldık. Beş Cezayirli neslinin okula gitmesi engelledik, onları cehalete sürükledik. Cezayir köylerine Napalm bombası attık. Cezayir sömürgesi diğer sömürgelerden farklıdır. Cezayir'e bir özür borçluyuz" açıklamasında bulundu.

"Yahudilerden özür dileyen Fransa'nın Cezayirlilerden özür dilememesi üzücü"
Tarih araştırmacısı Muhammed El-Korso ise, "Gerçek, sağlıklı ve sakin bir diyaloğa ulaşmak için, Fransa'nın insanlığa karşı bir suç işlediğini açıkça ve içtenlikle kabul etmesi gerektiğini düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya'nın suçlarını kabul ederek Fransa'ya attığı adımın aynısını atması lazım. Yahudilerden özür dileyen Fransa'nın, Cezayirlilerden özür dilememesinin üzücü olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

"Fransız trajedisi"
Muhabir Richard Werly, Fransa’nın Cezayir sömürgesini "Birçok kişinin hala yüzleşmeyi reddettiği bir Fransız trajedisi" olarak nitelendirdi.
Fransa, Osmanlı yönetimindeki Cezayir'i 1830'da işgal etti ve bu topraklara 1 milyona yakın yerleşimci gönderdi. Cezayir, 1 Kasım 1954'te bağımsızlık savaşını başlattı ve 8 yıllık mücadelenin ardından, Temmuz 1962'de gerçekleştirilen referandumda yüzde 99.72 "evet" oyu ile bağımsızlığına kavuştu. Ülkede yıllar süren bağımsızlık savaşında yaklaşık 1.5 milyon Cezayirli hayatını kaybetti.



İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
TT

İran basını: Kaani hala hayatta ve Tahran'da halk mitingine katıldı

DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)
DMO’ya bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani (DPA)

İran'ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı dün İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurtdışı operasyonlarını yürüten Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani'nin hayatta olduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Mehr’den aktardığı habere göre, 12 gün önce İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıların başında diğer üst düzey askeri komutanlarla birlikte öldürüldüğü bildirilen Kaani, dün öğleden sonra İran Silahlı Kuvvetleri’ne destek amacıyla başkent Tahran’ın merkezindeki İnkılap Meydanı’nda düzenlenen halk mitingine katıldı.

İsrail ordusu, 13 Haziran Cuma günü şafak vakti İran'a düzenlediği saldırılarda 20'den fazla üst düzey askeri komutanı öldürdüğünü açıklamıştı.

Ardından ABD Başkanı Donald Trump, dün sabah İsrail ile İran arasında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girdiğini duyurdu.

İsrail, askeri operasyonların hedef aldığı İranlı yetkililerin listesini yayınladı. DMO'nun dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü Komutanı Kaani'nin akıbeti merak konusu oldu.

New York Times gazetesinin İran muhabiri, geçtiğimiz cuma günü İranlı kaynaklardan, Kaani'nin İsrail'in İran'a düzenlediği saldırıda öldürüldüğünü aktarmıştı.

New York Times gazetesinin İsrail muhabiri Ronen Bergman pazar günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:

“İsrail'in İran'a saldırısından bir ay önce, istihbarat ve savunma kurumlarının en üst düzeylerinde, Mossad'ın “Tebş'in listesinde kimler yer alacak?” şeklindeki sorusuna ilişkin yoğun tartışmalar yaşandı.”

Mossad'ın pasif ooperasyonlar için kullandığı bir terim olan ‘tebş’ ifadesi, Bergman'ın X platformunda yayınladığı yazıya göre suikast, tasfiye veya hedefli engelleme için kullanılan kod ad.

‘Mutluluk’ olarak nitelendirilen listeye dikkati çeken Bergman, bu toplantılara katılanlardan biri tarafından da bu şekilde adlandırılan listeye İranlı liderlerin dahil edilmesinin ‘rütbeleri ve uygun bir fırsatın ortaya çıkması’ şeklindeki iki faktöre bağlı olduğunu belirtti.

Bergman, yazısını şöyle sürdürdü:

“Tartışma tek bir isim üzerine yapılmıyordu. Aksine, listeyi okuduğu takdirde en çok rahatsız olacak kişinin o olduğu kesindi, çünkü listeye alınmaması konusunda tam bir fikir birliği vardı, o kadar zahmete değmeyeceği düşünülüyordu.”

Bergman, Kaani’nin bilinmeyen akıbeti ve hava saldırılarında öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle ilgili olarak “İsrail, onun yüksek konumuna rağmen etkisinin hissedilmediğini ve bu nedenle ölümünün önemli bir etkisi olmayacağını değerlendirdi” ifadelerini kullandı.