El-Hol Kampı'nda DEAŞ yeni devletin temellerini atıyor: Kampta Birleşik Krallık ve Avrupa'dan bin 215 aile de bulunuyor

Suriye'nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı'nda 62 bin 498 DEAŞ'lı aile kalıyor. Kampta kalan kadın ve çocuklar dahil herkes askeri eğitimden geçiriliyor, DEAŞ yeniden örgütleniyor

El-Hol Kampı (AFP)
El-Hol Kampı (AFP)
TT

El-Hol Kampı'nda DEAŞ yeni devletin temellerini atıyor: Kampta Birleşik Krallık ve Avrupa'dan bin 215 aile de bulunuyor

El-Hol Kampı (AFP)
El-Hol Kampı (AFP)

Suriye'nin kuzeydoğusunda iki kadın kaçırılarak öldürüldü. Kısa bir süre sonra DEAŞ bu kadın cinayetlerini üstlendiğini açıkladı.
Böylece Suriye'deki DEAŞ'lı ailelerin kaldığı kamp yine gündeme geldi. Bilindiği gibi Irak Şam İslam Devleti (DEAŞ), Ocak 2014'te Irak'ın Felluce kentinin kontrolünü ele geçirerek ismini duyurdu.
Örgüt, Irak'ta kısa sürede Ramadi, Musul ve Tikrit kentlerini kontrol altına aldı, Suriye'de de Rakka ve el-Kaim bölgelerini ele geçirerek hakimiyet alanını artırdı.
İslam Devleti adıyla halifeliğin kurulduğunu ve yeni halifenin ise Ebubekir el-Bağdadi olduğu ilan etti. 
Irak ve Suriye'de 100 bin kilometrekareyi aşkın bölgeyi kontrolüne alan DEAŞ, 8 milyonluk bir nüfusa hükmetti.

4 yılda binlerce hava operasyonu düzenlendi
22 Eylül, DEAŞ'la mücadele için önemli bir tarih oldu. ABD öncülüğünde DEAŞ'a karşı oluşturulan uluslararası koalisyon Suriye'de hava operasyonlarına başladı.
Uluslararası koalisyon 4 yıl içerisinde Irak ve Suriye'de örgüte karşı binlerce hava saldırısı düzenledi.
Aralık 2017'de dönemin Başbakanı Haydar Abadi, Irak'ın tamamen DEAŞ'dan kurtarıldığını açıkladı.
Suriye'de de son olarak Mart 2019'da Deyr ez-Zor'un Bağoz kasabasının kontrol edilmesiyle DEAŞ'ın toprak hakimiyetine son verildi.
IŞİD'e kaşı operasyonlarda sağ olarak ele geçirilen örgüt mensupları cezaevlerine konulurken aileleri bölgedeki kamplara yerleştirildi.

El-Hol kampı ne zaman kuruldu, kaç kişi kalıyor?
10 binlerce DEAŞ'lı ailenin yerleştiği kamplardan biri de el-Hol kampı dikkati çekiyor.
Kamp, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke kentinin 45 kilometre doğusunda Hol kasabasının hemen yanında bulunuyor.
Ortadoğu'nun en büyük toplanma alanlarından biri olan kamp, Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından 1991'de kuruldu.
İlk defa Körfez Savaşı'nda kaçan Iraklı mültecilerin sığınma alanı olarak kullanılan el-Hol kampı, 2003 yılında ABD'nin Irak'a müdahale etmesi sonucu kamp bir kez daha mültecilere ev sahipliği yaptı.
DEAŞ'ın Musul'u işgal etmesiyle kamp, tekrar Iraklı mültecilerin barınma merkezi haline geldi.
El-Hol Kampı, 2015'in sonlarında Türkiye'nin terörist yapı olarak gördüğü Halk savunma Birlikleri'nin (YPG) ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) denetimine girdi.
Yaklaşık 20 bin civarında mültecinin yaşadığı kampta, DEAŞ operasyonu sonrası kampın nüfusu 3-4 kat arttı.

Bir şehri andıran kampta 62 binden fazla insan yaşıyor
Adeta bir şehri andıran kampta, Irak ve Suriyeliler başta olmak üzere 54 milletten DEAŞ'lı aile kalıyor.
Şu ana kadar binlercesi ailelerine ve bağlı bulundukları ülkelerin yetkililerine teslim edildi. 
62 bin 498 DEAŞ'lı ailenin yaşadığı kampta, hemen hemen her gün kaçma girişimi yaşanıyor.
Kaçma girişimlerinin yanı sıra örgüt, yıkılan devletinden sonra kampı küçük devleti olarak görüyor. 
Kurduğu sözde mahkemelerle biat etmeyenleri cezalandırarak öldürdüğü gibi kadın ve çocukları da DEAŞ ideolojisi üzerine yetiştiriyor.
El-Hol'ün kontrolünü sağlamakta zorluk çeken Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava), aileleri ülkelerine göndermek için sık sık uluslararası kuruluşlara çağrı yapıyor.

"Kampta 8'i Birleşik Krallık'tan bin 215 Avrupalı aile kalıyor"
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava) Göçmen ve Mülteci İşleri Dairesi Başkanı Şehmus Ahmed, Independent Türkçe'den Abdulhakim Günaydın'a el-Hol Kampı'nın son durumuyla ilgili bilgiler paylaştı.
Ahmed, şu ana kadar 6 bin 500 civarında Suriye uyruklu ailenin kamptan ayrıldığını söyledi.
Kampta kalanların son durumu ile ilgili bilgi paylaşan Ahmed, "Kampta şu an 62 498 kişi kalıyor. Bunların 30 bin 694'ü Iraklı, 22 bin 626'sı Suriyeli ve 9 bin 178'i de yabancı uyrukludur. Yabancı uyrukluların arasında 8'i Birleşik Krallık'tan bin 215'i de Avrupa ülkelerindendir" dedi.
DEAŞ'ın yeniden sistemini kurduğunu ve yıkılan devletinden sonra kampı küçük devleti olarak gördüğünü belirten Ahmed, örgütün kampta kalanları DEAŞ ideolojisi üzerine askeri eğitim dahil birçok konuda eğiterek örgütlediğini belirtti.

"Örgüt kendini küçük bir devlet olarak görüyor"
Ebubekir Bağdadi'nin öldürülmeden önce el-Hol Kampı'nın örgütlenerek sistemini kurup dünyaya yayılması için mesaj gönderdiğini hatırlatan Ahmed, şunları kaydetti:
"Kurdukları sözde mahkemeleri bile var. Birçok kişi o mahkemelerde yargılandı ve ceza aldı. Ceza alanlar Irak ve Suriyeli erkekler tarafından susturucu takılmış tabanca ve bıçak gibi keskin aletler ile öldürüldüler. Örgüt ideolojisini benimsemeyen veya eğitim almak istemeyenlerin birçoğu ya öldürüldü ya da ağır şekilde cezalandırıldı. Kampın idaresi ile ilgili yönetime yardımcı olmak isteyenlerden de öldürülenler oldu. Örgüt kampta kendini küçük bir devlet olarak görüyor." 
2020 yılı içerisinde Irak, Suriye ve yabancı uyrukluların da içinde olduğu toplamda 33 kişinin örgüt tarafından infaz edildiğini kaydeden Ahmed, "Onların da kendi içlerinde istihbaratı var" diye konuştu.

"Çok sayıda kaçma girişimi oldu, kampta bile kaçakçılar var"
Kampta sürekli kaçma girişimlerinin yaşandığını ve bunun için birçok değişik yöntemin kullanıldığını kaydeden Ahmed, ailelerin uyuyan hücrelerin dışında farklı istihbarat örgütlerinden de destek ve yardım aldığını belirterek, devamında şunları kaydetti: 
"Örgüte hala ciddi anlamda bire destek söz konusu. Hatta insani yardım kuruluşların bir kısmı da onlara destek veriyor. Kampın içerisinde de kaçakçıların olduğunu biliyoruz. Maalesef geçmişte Özerk Yönetime bağlı güçlerden de yardım aldıkları oldu. Kampta yardım çalışmalarına katılan kuruluşların bir kısmı da kaçma girişimlerine destek verdi. Çünkü kaçmak için para döküyorlar. Birkaç defa karışıklık çıkarmakta istediler ama başarılı olamadılar."

"El-Hol çok ciddi tehlike arz ediyor"
Rusya'nın baskısı sonucu Birleşmiş Milletlerin Rabia Sınır Kapısı'nın (Tıl Koçer) kapatılmasının mültecilere ulaşan insani yardımı sekteye uğrattığını söyleyen Ahmed, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şam rejimi yapılan yardımları denetimine alarak kontrol ettiği bölgelerden geçmesini istiyordu. Yardımları Rojava yönetimiyle paylaşmayarak kamplarda yaşanan gıda sıkıntısından isyan çıkartmayı hedefledi ama planları tutmadı. Bir kısım uluslararası ve insani yardım kuruşu kampta kalanlara günlük ve aylık olmak üzere yardımda bulunuyor. Sağlık merkezleri sürekli açık tutuluyor. El-Hol Kampı bir şehir gibi. İçerisinde çarşısı bile var."

Birleşmiş Milletler, uluslararası ve insani yardım kuruluşlarına yardım çağrısında bulunan Ahmed, sözlerini şöyle tamamladı:
"El-Hol Kampı çok ciddi bir tehlike arz ediyor ve mutlaka buna bir çare bulunmalı. Uluslararası eğitim kurumları DEAŞ'lı ailelerin eğitimi için aktif rol almalı. Mültecilere yardım meselesi insani ve uluslararası bir konudur. Şu anki durum gücümüzün çok üstünde. Dünya kamuoyunun bu konuda hassasiyet gösterip daha fazla yardımda bulunmasını istiyoruz. İnsani yardım kuruluşları Suriye, Irak, Lübnan veya dünyanın başka bir yerinde olan mülteciler arasında fark gözetmemeli. Maalesef bizden çok oralara yardım yapılıyor. Sınır kapıları açılmalı ve yapılan yardımların oranı artırılmalı."
Kampta kalan birkaç kişinin koronavirüse yakalandığı bilgisini paylaşan Ahmed, aldıkları önlemler sayesinde virüsün yayılmasını önlediklerini ve şu ana kadar kampta korona kaynaklı ölümün olmadığını söyledi.



Suriye'nin Suveyda vilayetinde çatışmalar devam ediyor

 Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye'nin Suveyda vilayetinde çatışmalar devam ediyor

 Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)
Suriye'nin Suveyda vilayetinde düzenlenen bir protesto eylemine katılan vatandaşlar (Arşiv – Reuters)

Suriyeli bir kaynak, Hikmet el-Hicri’ye bağlı güçlerin, Suveyda vilayetinin batı kırsalında yer alan kamu güvenlik birliklerine yönelik saldırılarını üçüncü gününde de sürdürdüğünü bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen kaynak, Alman haber ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Kanun dışı gruplar ya da Hikmet el-Hicri’ye bağlı ‘Ulusal Muhafızlar’ adıyla bilinen unsurlar, dün akşam kamu güvenliği noktalarına saldırı düzenledi” dedi.

Kaynak, “Kanun dışı unsurlarla çıkan çatışmalarda kamu güvenliği personelinden yaralananlar oldu. Saldırganlar arasında ölü ve yaralılar bulundu, silahlı kişileri taşıyan bir araç imha edildi” ifadelerini kullandı.

Aynı kaynak, kamu güvenliği güçlerinin amacının bölgenin istikrarını sağlamak ve halkın geri dönüşünü kolaylaştırmak olduğunu vurgulayarak, “Ancak bu unsurların tekrar eden saldırıları ve roketli bombardımanı, sivillerin geri dönmesini engellediği gibi, zeytin hasadı yapan çiftçileri dahi hedef aldı” diye konuştu.

Dera’nın doğu kırsalındaki yerel bir kaynak, el-Hicri’ye bağlı silahlı unsurları taşıyan bir aracın roketle vurulduğunu, saldırıda çok sayıda kişinin öldüğünü ve yaralandığını, aracın ise tamamen tahrip olduğunu açıkladı.

Suveyda içinden gelen bilgilerde, vilayetin batı kırsalında kamu güvenliği güçlerine yönelik saldırıda en az 5 Dürzi militanın öldüğü, 10’dan fazla militanın da yaralandığı, kamu güvenliği personelinin öldürüldüğü iddiaların ise ‘el-Hicri’ye bağlı güçlerin moralini yükseltmeyi amaçlayan asılsız bilgiler’ olduğu belirtildi.

Suveyda Valisi Mustafa el-Bekkur, Telegram hesabından yaptığı açıklamada, “Değerli Suveyda halkı, bugün bazı disiplinsiz silahlı grupların, Suveyda’nın batı ve kuzey kırsalında güvenlik ve istikrarı sarsma girişimiyle, çatışma çözme noktalarına ve iç güvenlik güçlerine saldırdığı bilgisini aldık. Bu eylemler, yalnızca kişisel çıkarlara ve kaos ile yağma eğilimine işaret ediyor; vilayetn değerleriyle ve halkının ahlakıyla bağdaşmıyor” ifadelerini kullandı.

Bekkur açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Sizi bu tür uygulamalara karşı durmaya, halkın güvenliğiyle oynayan ya da insanların kaderini istismar etmeye çalışan herkesi engellemeye çağırıyoruz. Güvenlik ve istikrar ortak sorumluluktur; toplumu korumak her onurlu bireyin görevidir. Çıkar peşinde koşanlara sesleniyorum: Yeter artık. Ülke sizin hayallerinizden büyüktür ve Suveyda halkı, yıkıcı projelerinize kanmayacak kadar basiretlidir.”

Suveyda Emniyet Müdürü Süleyman Abdulbaki de sosyal medya paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Çeteler ve milisler, üçüncü gününde de iç güvenlik güçlerinin bulunduğu noktaları hedef almaya devam ediyor… Vilayetteki iç güvenlik komutanlığından talimat net: Ateş geldiği yer tespit edilip görüntülendikten ve ihlal belgelenip doğrulandıktan sonra yalnızca kaynaklara karşılık verilecektir.”

Paylaşımında, sivillere ve ‘toprağını ve namusunu savunmayı amaç edinen şerefli gruplara’ seslenen Abdulbaki, “Güvenlik güçlerinin ihlal gerçekleştirdiği ya da sizi hedef aldığı yönündeki söylenti ve yalanlara kapılmayın. Bu haberler asılsızdır ve nerede çatışma yaşanırsa tamamen bilgimiz dahilindedir. İç güvenlik güçleri, sivillerin güvenliğini korumak, gerginliği artırmamak ve istikrarı sağlamak için çalışmaktadır. Suriye devleti dışında ne bizim ne de sizin için güvenlik ve istikrarın garantisi yoktur. Halkımıza defalarca söyledik: Kan, kanı çeker; fitne ise öldürmekten beterdir. Bizim elimiz her zaman onurlu insanlara açıktır” ifadelerini kullandı.

Suveyda’daki Ulusal Muhafızlar’a yakın sosyal medya sayfalarında yer alan paylaşımlarda, Suveyda’nın batı kırsalında şiddetli çatışmaların yaşandığı bildirildi. Paylaşımlara göre, geçici hükümete bağlı kamu güvenliği güçleri, insansız hava araçları (İHA), orta menzilli silahlar ve havan topları kullanarak el-Mecdel köyünü hedef aldı ve komşu köylere doğru yeni cepheler açmaya çalıştı. Bu durumun, el-Mecdel köyüne yönelik bir baskın girişimini hedefleyen tehlikeli bir tırmanış olduğu öne sürüldü.

Aynı kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın bölgeye takviye gönderdiğini ve el-Mecdel çevresinde bir saatten fazla süren ateş noktalarına karşılık verdiğini aktardı.

Suriye hükümet güçlerinin Suveyda’nın batı ve kuzey kırsalında kontrolü elinde tuttuğu, yerel güçlerin ise Suveyda kent merkezi ile vilayetin güney ve doğu kırsalını denetiminde bulundurduğu belirtildi.


Gazze'deki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında 15 Filistinlinin cenazesinin teslim alındığını açıkladı

İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
TT

Gazze'deki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında 15 Filistinlinin cenazesinin teslim alındığını açıkladı

İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)
İsrail ordusu tarafından şehit edilen 40 Filistinlinin cenazeleri, Sivil Savunma ve Sağlık Bakanlığı'na bağlı bazı çalışanların katılımıyla Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta toprağa verilmek üzere hazırlanan Nasır Hastanesi önünde, (DPA)

Gazze Şeridi'ndeki Nasır Hastanesi, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'den 15 Filistinlinin cenazesini aldığını duyurdu.

İsrail'in Gazze ateşkesi ve esir takası kapsamında serbest bıraktığı Filistinlilere Bureyc mülteci kampında cenaze töreni düzenlendi (AFP)İsrail'in Gazze ateşkesi ve esir takası kapsamında serbest bıraktığı Filistinlilere Bureyc mülteci kampında cenaze töreni düzenlendi (AFP)

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan hastane, yaptığı açıklamada, "Ceset değişim anlaşmasının 13. grubu kapsamında 15 Filistinli şehidin cenazesi Nasır Tıp Kompleksi'ne ulaştı. Teslim alınan cenaze sayısı 330'a ulaştı" ifadelerini kullandı.

İsrail, perşembe günü Gazze'de öldürülen bir rehinenin kalıntılarını teslim aldı ve bugün de on beş cesedi teslim etti.


İsrail, Rubio'nun Batı Şeria'daki şiddete yönelik eleştirilerinden endişe duyuyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
TT

İsrail, Rubio'nun Batı Şeria'daki şiddete yönelik eleştirilerinden endişe duyuyor

Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).
Filistinliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Salfit yakınlarındaki Deyr İstiya köyündeki El-Hacı Hamida Camii'ne yerleşimcilerin dün verdiği zararı inceliyor (AFP).

İsrail'in açıklamaları ve eylemleri, Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Batı Şeria'daki yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik ölümcül saldırılarını eleştirmesinin ardından, mevcut ABD yönetimi içinde nadir görülen bir tutuma ilişkin endişeleri ortaya koydu.

Rubio, bu saldırıların Başkan Donald Trump'ın Gazze savaşını sona erdirme planını baltalayabileceği korkusunu ifade ederken yumuşak bir dil kullansa da İsrail hükümet çevreleri bunları "endişe kaynağı olarak değerlendirdi ve yerleşimlere karşı sert bir tutuma dönüşmelerini önlemek için çaba gösterilmesi gerektiğini" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail'in 12. Kanalından aktardığına göre siyasi bir kaynak dün yaptığı açıklamada, "İsrail, Gazze'deki küçük ayrıntılara odaklanma yaklaşımından vazgeçmeli" ifadesini kullandı.

Yerleşimci saldırıları dün de devam etti. Yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan Salfit'in batısında, Deyr İstiya ve Kafr Haris kasabaları arasında bulunan Hacı Hamida Camii'ne saldırdı. Caminin bazı kısımlarını ateşe verdiler ve duvarlarına ırkçı sloganlar yazdılar.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, caminin bulunduğu yeri araştırmak üzere asker gönderdiğini ancak herhangi bir şüpheliyi tespit edemediğini, "olayı İsrail polisi ve güvenlik güçlerine ilettiklerini" ifade etti.