İsrail’de Yargıtay’da ırkçılık tartışmaları

Kuruluşundan bu yana Yüksek Mahkeme doğu kökenli  (Seferad Yahudisi) bir yargıç başkanlık etmedi (Getty Images)
Kuruluşundan bu yana Yüksek Mahkeme doğu kökenli  (Seferad Yahudisi) bir yargıç başkanlık etmedi (Getty Images)
TT

İsrail’de Yargıtay’da ırkçılık tartışmaları

Kuruluşundan bu yana Yüksek Mahkeme doğu kökenli  (Seferad Yahudisi) bir yargıç başkanlık etmedi (Getty Images)
Kuruluşundan bu yana Yüksek Mahkeme doğu kökenli  (Seferad Yahudisi) bir yargıç başkanlık etmedi (Getty Images)

Emel Şehade
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun önümüzdeki seçimlere adaylığının meşruiyeti, hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarının yer aldığı iddianame ve suçlu bulunması halinde çarptırılacağı ağır cezalar hakkındaki tartışmalar sürerken, hakim Menahem Mazuz Yargıtay’daki görevinden istifa etti. Mevcut tartışmalara bir de önümüzdeki Mart ayının sonunda yerine doğu kökenli bir yargıç arayışı eklendi. İsrail’deki tartışmalar, Yargıtay konusunda siyasi ve medyatik gündem etrafında dönüyor. Ayrıca ırkçılığın Yargıtay’a olan etkisi de ayrı bir tartışma konusu oluşturdu. Yalnızca Arap karşıtı tutumlar ve ırkçı yasaları onaylamaları değil bu yargı kurumunda karar vericiler için bir yöntem haline gelen Yahudi mezhepleri arasındaki ırkçılık da söz konusu. Seferad Yahudiliğini benimseyen yargıçlar görmezden gelinerek Aşkenaz Yahudiliğini benimseyen yargıçlar aranıyor.
Yıllardır bu konudaki tartışmalarda öncü olan Haaretz gazetesi, Yargıtay’a hakim atayan ilk hükümetin kurulmasından bu yana İsrail hükümetlerinin katıldığı özel oturumların protokollerini elde ettikten sonra, ‘Aşkenazi seçkinlerinin, yargı sistemi üzerindeki egemenliği’ ve Seferad Yahudisi hakimlerin görmezden gelinip, Aşkenazi Yahudisi hakimlerin atanması konusundaki alevli tartışmalar hakkında özel bir haber hazırladı.
Araştırma, gazetenin bu konusu ele aldığı bir makale dizisinin devamı olarak yayınlandı. Gazeteci Gideon Levy, sert eleştirilere maruz kaldı. Ayrıca ‘şeytanı deliğinden çıkarmakla’ suçlandı. Ancak Levy, Yargıtay’a yapılan hakim atamalarının Akşenazilerle sınırlı olmasının, birbirini izleyen İsrail hükümetlerinde bir yaklaşım haline gelen ayrımcılık politikasını yansıttığını söyledi.
Gazete, konuyla ilgili son yayınında konuyla ilgili 70 yıllık tartışmalara yer verdi. Oturum protokolleri bazı hükümet başkanlarının konuyu gündeme getirme ve Seferad Yahudisi yargıçlar atama talebi konuya ilgisini gösterse de gazeteye göre Seferad Yahudisi hakimlerin bu yargı kurumuna erişimini engellemek amacı güdülmesi, bu sorunu derinleştirip ırksal temelde günümüze kadar taşıdı.
Yargıtay’da Seferad Yahudisi bir hakimin bulunuşu, onlarca yıldır bu konuda devam ettirilen müzakerelerin en büyük başarısı olarak kabul edilir. Son olarak Yargıtay’da Aşkenazi dışından en az bir hakim atanmasına karar verilmişti.
Gazeteye göre Yargıtay eski Başkanı Aharon Barak, Yargıtay’daki hakimlerin aralarında Seferad Yahudisi bir hakimin bulunmasını reddettikleri iddiasının doğru olmadığını söyledi. Barak ayrıca “Elimde olsaydı Aşkenazi Yahudisi olmayan 15 hakim atardım” ifadelerini kullandı.

Yargıtay’da ırkçılık
Hakimlerin Yargıtay'a atamalarının özel bir komite tarafından yapıldığı ve devlet başkanı tarafından onaylandığı doğrudur. Ancak özellikle de yerleşimcilere karşıt veya mülklerine el konulan İsrail vatandaşı Filistinliler (1948 Arapları) ve insan hakları alanında faaliyet gösteren derneklerin dilekçe sunduğu konularda sergilediği tutumlarda Yargıtay’da derin bir ırkçılığın etkisi ortaya çıkıyor. Yargıtay kararları, bir ırk ayrımcılığı politikasını yansıtıyordu. Bunlardan en önemlisi Yahudi ulus devlet yasasına yönelik sergilenen tutumdu. İçerdiği hükümlerin uluslararası hukuk ve insan haklarına aykırılığına rağmen yargıçların çoğunluğu tarafından onanmıştı.
Yargıtay’ın kararlarının sağ ve aşırı sağa yönelik eğilimi ve Netanyahu'nun aleyhinde hazırlanan iddianamenin ardından seçimlere katılmasına izin verilmesini önlemek için imzalanan ondan fazla dilekçeyi reddetme kararı, Yargıtay ve hakimlerinin siyasi yönelimlerini yansıtıyor.

Arap Yahudiler
Bir grup İsrailli avukat, Yargıtay’daki atama sorununu gündeme getirdi. Kişilerin çoğunlukla soy isimlerine göre seçildiği açıkça görülüyor. Aşkenazi soy isimleri ile Seferad Yahudisi aileler arasında ayrım yapmak zor değil, özellikle de ebeyevnleri Mısır veya Irak’tan gelenler. Bu iki ülkeden gelen Seferad ailelerin çoğu soy isimlerini gizledi. Bazıları Yahudiliğe daha yakın bir soyadı tercih edip, orijinal soy isimlerine eklediler.
Seferad Yahudilerinin sorunu yalnızca Yargıtay’a hakim olarak atanmamakla sınırlı değil, aynı zamanda hükümette de hukuk danışmanı ve savcı olarak görevlendirilmiyorlar. 2020’nin yıl sonu verilerine göre Seferad Yahudisi olan 82 hakimden yalnızca yedisi Yargıtay’a atandı. Atanan Seferad Yahudisi hakimler arasında kadın hakim bulunmuyor.
Buna karşılık, İsrail’in kuruluşundan bu yana Yargıtay Başkanlığı’na Akşenaz Yahudisi olmayan herhangi bir isim atanmadı. Bugün Esther Hayut’un başkanlık ettiği İsrail Yargıtay’ındaki 15 hakimden yalnızca ikisi Seferad Yahudisi.
Başsavcı olarak görev yapan isim her zaman Aşkenaz Yahudilerinden seçilir. Hükümet hukuk danışmanlarına gelince kuruluştan bu yana tüm hükümetler içerisinde tek bir Seferad Yahudisi’nin ataması yapıldı. O da Menahem Mazuz’du.
Öte yandan Aşkenaz olmayanlara karşı yapılan ırkçı muamele azınlıklarla ilişkilere de yansımakta. İsrail’in kuruluşundan bu yana Yargıtay’a yalnızca iki Arap hakim atandı. Bunun yanısıra bugüne kadar hiç Rus hakim görevlendirilmedi. İsrailli kurumdan elde edilen gizli bilgilere göre Rusların Yargıtay’a erişimi yasak.
Seferad Yahudilerine, ‘Arap Yahudileri’ ismi verilmesinin onlara karşı uygulanan ırkçı tutumu pekiştirmesi dikkate değer bir konu. Arap ülkelerinden göç eden Yahudilerin İsrail’e gelişinden bu yana Batı kökenli Aşkenazi Kurumu onlara üstünlük dayattı. Bu durum, uzun yıllar boyunca devam etti. Adli kurumlara ve Aşkenazilerin tercih edildiği ordu dahil diğer kurumlara girememelerine rağmen, İsrail'e gelmelerinden yıllar sonra, önemli bir ekonomik kaynak haline geldiler. Bazıları ekonominin tüm kollarını kontrolü altında tutuyor. Özellikle de Iraklılar, büyük sigorta şirketleri, bankalar ve borsayı elinde bulunduruyor.
 



Brezilya'nın eski Devlet Başkanı Bolsonaro ev hapsinden gözaltına alındı

Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)
Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)
TT

Brezilya'nın eski Devlet Başkanı Bolsonaro ev hapsinden gözaltına alındı

Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)
Brezilya Eski Devlet Başkanı, geçen eylül ayında ev hapsindeyken bir dizi tıbbi testten geçtikten sonra Brasilia'daki hastaneden ayrıldı (AFP)

Bugün çeşitli kaynaklar, darbe planlamakla suçlanan eski Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'nun ev hapsinden tutuklama öncesi gözaltı durumuna geçirildiğini bildirdi.

Avukatlarından Celso Velarde, AFP'ye yaptığı açıklamada, Bolsonaro'nun "gözaltına alındığını, ancak nedenini bilmediğini" söyledi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre mahkeme tutanağında, 70 yaşındaki eski sağcı cumhurbaşkanının ev hapsinden tutuklama öncesi gözaltı durumuna geçirilmesinin "yüksek kaçma riski" taşıdığı gerekçesiyle olduğu belirtildi.

Yargıç Alexandre de Moraes belgede Bolsonaro'nun, bugün ilerleyen saatlerde başkent Brasilia'daki evinin yakınında destekçilerinin düzenlemeyi planladığı bir gösteriden yararlanarak kaçmayı umarak elektronik izleme bileziğini "kırmaya" çalıştığını açıkladı.

Davaya yakın kaynaklar, Bolsonaro'nun gözaltına alınmasının ihtiyati bir tedbir olduğunu ve darbe girişimi planlamak suçundan aldığı 27 yıllık hapis cezasının infazına başlanması amacıyla yapılmadığını vurguladı.

Bolsonaro'nun avukatları dün, kötüleşen sağlığı nedeniyle cezasını ev hapsinde çekmesine izin verilmesini talep etti.

Bolsonaro, 2022 seçimlerini kaybettikten sonra Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva'nın cumhurbaşkanlığını devralmasını engellemeye çalıştığı suçlamasıyla yargılandığı ağustos ayından bu yana ev hapsinde bulunuyor.

11 Eylül'de, hakimlerin Bolsonaro'nun "otoriter yönetimini" sağlamak için komplo kuran "suç örgütüne" liderlik ettiği sonucuna vardığı bir yargılamanın ardından suçlu bulundu. Yüksek Mahkeme geçen hafta yaptığı itirazı reddederek, Bolsonaro'nun hapis cezasından kurtulma olasılığını önemli ölçüde azalttı.


ABD “yanlışlıkla” Meksika’yı işgal etti

Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)
Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)
TT

ABD “yanlışlıkla” Meksika’yı işgal etti

Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)
Meksika Donanması askerleri, sahile giderek uyarı levhalarını söktü (Twitter / @MORRIS80766176)

ABD'nin Meksika sahiline uyarı levhaları yerleştirmesi tartışma yarattı. 

AFP'nin aktardığına göre pazartesi günü Meksika'ya tekneyle giden sivil kıyafetli kişiler, ülkenin ABD sınırındaki Tamaulipas eyaletinde yer alan Playa Bagdad'a (Bağdat Plajı) uyarı tabelaları yerleştirdi. 

Levhalarda İngilizce ve İspanyolca olarak "Savunma Bakanlığı'na ait bu arazi komutanın yetkisiyle yasaklı bölge olarak belirlenmiştir" yazıyor. 

"Ulusal Savunma Bölgesi III" (National Defense Area/NDA) olarak belirlenen araziye izinsiz girenlerin gözaltına alınabileceği de belirtiliyor. NDA'lara sadece Amerikan ordusu personelinin girişine izin veriliyor. 

Levhaların dikildiği sahil, ABD'nin Colorado eyaletindeki Rocky Dağları'ndan doğan Rio Grande Nehri'nin Meksika Körfezi'ne döküldüğü yerde. 

Sosyal medyada tartışma yaratan olayla ilgili Pentagon'dan yapılan açıklamada, sınır tabelaları yerleştirmesi için anlaşılan firmanın yanlış yere gittiği belirtildi. Rio Grande Nehri'nin değişen su seviyeleri nedeniyle ABD-Meksika sınırının karıştırıldığı ifade edildi. 

Meksika lideri Claudia Sheinbaum, iki ülke arasında uzanan nehirlerin etrafındaki sınırların belirlenmesinden sorumlu Uluslararası Sınır ve Su Komisyonu'nun (International Boundary and Water Commission/IBWC) devreye girdiğini söyledi. IBWC, sınır anlaşmazlıklarının giderilmesi için ABD ve Meksika ortaklığıyla 1884'te kurulmuştu. 

Meksika Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada donanma askerlerinin sahildeki 6 tabelayı da kaldırdığı bildirildi. 

Olay, ABD ve Meksika arasında gerginliğin arttığı bir dönemde yaşandı. 

ABD Başkanı Donald Trump, ocakta göreve başladığında Meksika Körfezi'nin adının "Amerika Körfezi" şeklinde değiştirilmesi talimatını vermişti. 

Trump, 18 Kasım'daki açıklamasında da uyuşturucuyla mücadele için Meksika'ya askeri personel gönderilebileceğini söylemişti. 

Sheinbaum ise buna tepki göstererek "Kendi topraklarımızda operasyonları biz yürütürüz ve hiçbir yabancı hükümetin müdahalesini kabul etmeyiz" demişti.

Diğer yandan Sheinbaum, kartellere operasyonlarda ABD'yle istihbarat paylaşımına açık olduklarını söylemişti. 

Independent Türkçe, Telegraph, LBC, Newsweek, AFP


Tehlikeli madde taşıyan Los Angeles limanındaki bir konteyner gemisinde yangın çıktı

Los Angeles Limanı'ndaki bir konteyner gemisinden yükselen dumanı gösteren bir videodan alınan görüntü
Los Angeles Limanı'ndaki bir konteyner gemisinden yükselen dumanı gösteren bir videodan alınan görüntü
TT

Tehlikeli madde taşıyan Los Angeles limanındaki bir konteyner gemisinde yangın çıktı

Los Angeles Limanı'ndaki bir konteyner gemisinden yükselen dumanı gösteren bir videodan alınan görüntü
Los Angeles Limanı'ndaki bir konteyner gemisinden yükselen dumanı gösteren bir videodan alınan görüntü

Yetkililer, dün akşam Los Angeles Limanı'na yanaşan bir konteyner gemisinde çıkan yangına onlarca itfaiyecinin müdahale ettiğini açıkladı.

Los Angeles İtfaiyesi, 23 mürettebatın tamamının güvende olduğunu ve güverte altında başladığı anlaşılan yangında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu. Geminin kargosu arasında tehlikeli maddeler de vardı.

İtfaiyeye göre, dün saat 19:00 civarında yangın geminin çeşitli katlarına yayıldı ve güverte ortasında bir patlama meydana geldi. Yangının nedeni henüz belirlenemedi.

Los Angeles Belediye Başkanı Karen Bass, Kuzey Amerika'nın en işlek limanı olan Los Angeles Limanı'ndaki yangınla 100'den fazla itfaiyecinin mücadele ettiğini belirtti.

Los Angeles İtfaiye Departmanı'nın tehlikeli madde ekiplerinin yangın söndürme çalışmaları devam ederken hava kalitesini izlediğini de ifade etti.