İsrail’deki İslami Hareket Ortak Liste’den çekiliyor

Ortak Liste geçtiğimiz mart ayında yapılan İsrail seçimlerinde zaferini kutluyor (AFP)
Ortak Liste geçtiğimiz mart ayında yapılan İsrail seçimlerinde zaferini kutluyor (AFP)
TT

İsrail’deki İslami Hareket Ortak Liste’den çekiliyor

Ortak Liste geçtiğimiz mart ayında yapılan İsrail seçimlerinde zaferini kutluyor (AFP)
Ortak Liste geçtiğimiz mart ayında yapılan İsrail seçimlerinde zaferini kutluyor (AFP)

İsrail vatandaşı Filistinli siyasetçilerdeki görüş ayrılıkları ve gerginlikten dolayı ülkedeki Arap seçmen hayal kırıklığı yaşarken (1948 Arapları) İsrail’deki Arap Vatandaşları İzleme Yüksek Komitesi Başkanı Muhammed Bereke ve diğer isimler Ortak Liste’nin dağılmasını önleyemedi. Dün akşam Şefa Amr’da yapılan bir toplantıda Arap partilerin liderleri 1948 İslami Hareketi'nin Ortak Liste’den geri çekildiğini duyurdular. Hareketin listeye geri dönmesi için ikna trafiği ise sürüyor.
Partilere yakın kaynaklar Mansur Abbas liderliğindeki 1948 İslami Hareketi’nin dün Knesset Komitesi’ne Ortak Liste’den ayrılmak için talepte bulunduğunu söyledi. Böylece birliğin dağılmasının ilk sinyalleri gelmiş oldu. Ortak Liste’deki diğer partiler 1948 İslami Hareketi’ni açıkça bölücü bir adım atmakla suçladı ancak 1948 İslami Hareketi ise bunu reddederek seçim günü sandıkların Ortak Liste’nin bileşenleri arasında düzenlenmesini kolaylaştırmak için bunun her seçimde izlenen teknik bir prosedür olduğunu söyledi.
1948 İslami Hareket Ortak Liste’ye ve birliğe bağlı olduğunu söyleyerek “Bunun delili; üç partinin başkanlarına, belirledikleri koşulları kabul etmeye hazır olduğumuzu bildirdik. O da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kırmızı çizgi olması. Hükümeti kurma görevinin verilmesinde Başbakanı tavsiye etmemeye bağlı kaldık. Bunun aynı cepte olmama yaklaşımımıza uygun olduğunu söyledik. Ancak iki talepte bulunarak bunlar olmadan ortaklığı kabul etmeyeceğimizi söyledik. Bunlardan ilki Ortak Liste’nin Arap toplumumuzun yakıcı taleplerini elde etmek için diğer Yahudi partilerinin herhangi biriyle ilişki kurmaya hazır olduğunu duyurması. İkincisi de Ortak Liste’nin muhafazakar toplumumuzun inançlarına karşı çıkan yasalara oy vermeyeceğini açıkça ilan etmesi” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Ortak Liste’nin liderlerinden birisi söz konusu iki talebin yerine getirilmesinin imkansız olduğunu söyleyerek “1948 İslami Hareketi seçimlerden sonra Netanyahu ile ortaklık kurma konusunda anlaşmış durumda. İkinci derece taleplerde bulunarak bunun üzerini örtmeye çalışıyor. Seçimlerden sonra işbirliği yapacağımız partiler konusuna gelince, tablo netleşince seçimlerden sonra karar verilecek ve hangi partilerin kaldığını bileceğiz. Toplumumuzun inançlarına gelirsek de bu, aleyhimize uydurulan bir sorun ile ilişkili bir mesele. Eşcinsellere işkence edilmesi ve zorla üzerlerinde tedavi uygulanmasını engelleyen bir kanun çıkarıldığında onlar ve dindar Yahudiler eşcinselleri desteklediğimizi iddia ederek bize ağır eleştirilerde bulundular. Bunu yaparak, insanları kışkırtmak, onları önemli sorunlardan uzaklaştırmak ve Netanyahu ile ilişkilerini örtbas etmek için tutumumuzu çarpıtıyorlar” dedi.
Şefa Amr’da dün gerçekleştirilen toplantıda “Ortak Liste”nin bileşenleri -Ulusal Demokratik Birlik Partisi (Beled), Eşitlik ve Barış için Demokrasi Cephesi (Hadaş), Değişim için Arap Hareketi (Ta'al) ve Güney İslami Hareketi- anlaşmazlıkları gidermek ve tekrar birlik sağlamak için girişimlerini sürdürdü. Ancak 1948 İslami Hareketi’nin şartlarından vazgeçmemesi ve diğer partilerin de bunu İslami Hareket ile Başbakan Binyamin Netanyahu arasındaki ilişkiyi örtbas etmek için ortaya atılan yıkıcı şartlar olarak nitelendirmesiyle gösterilen çabalar başarısız oldu.
Gözlemciler, Mansur Abbas’ın ve Güney İslami Hareketi’nin bazı çevreler ve isimlerle Ortak Liste’ye alternatif bir koalisyon kurmaya devam edeceği ihtimali üzerinde duruyor. Siyasi kaynaklar, Abbas’ın eski Sahnin Belediye Başkanı ve eski Arap Yerel Yönetimler Başkanları Komitesi Başkanı Mazen Ganayem ile 1948 İslami Hareketi ile birlikte bağımsız bir listeye katılması için görüştüğünü bildirdi. Ganayem dün yaptığı bir açıklamada geçtiğimiz günlerde Mansur Abbas’la bir toplantı yaptıklarını “ancak hiçbir şey üzerinde anlaşmadıklarını” söyledi. Ayrıca, önümüzdeki seçimlerde güçlerini birleştirmek amacıyla Abbas ile Nasirati Partisi arasında kurulan temaslara işaret etti.
Bununla birlikte Ortak Liste’deki diğer üç parti 1948 İslami Hareketi çekilse de Ortak Liste’de kalma kararı aldı. Bu durumda Araplar seçimlere ikiye bölünmüş bir şekilde girecekler. Şimdiden böyle bir bölünmenin büyük bir kayba yol açacağı aşikar. Zira Arap seçmenlerin büyük bir kısmı oy kullanmayı reddedecek ve bazıları Yahudi partilerine oy verecek. Meretz ve Likud partilerinin Araplardan birer koltuk alması bekleniyor. Aynı şey 2019 yılında Ortak Liste’nin 13 koltuğa sahip olduğu sırada yaşanmıştı. Temelde kişisel olarak görüş ayrılıkları baş göstermiş ve Ortak Liste iki gruba ayrılmıştı. Sonuç olarak iki liste birlikte 10 koltuk almış, yani 3 koltuk kaybetmişti. Partiler bu durumdan ders alıp tekrar birlik olup 15 sandalye kazandılar.
Ülke nüfusunun 9 milyona ulaştığı İsrail’de nüfusun yaklaşık 2 milyonunun "İsrailli Araplar" olarak tanımlanan İsrail vatandaşı Filistinlilerden oluştuğu belirtiliyor.
İsrail vatandaşı Filistinliler ülke nüfusunun yüzde 20'sine tekabül ediyor. Tel Aviv rejiminin "İsrailli Araplar" olarak tanımladığı vatandaşlar, 1948'deki savaş ve sonrasında yaşanan işgale rağmen yurtlarında kalarak İsrail vatandaşı olan Filistinlilerden oluşuyor. Bu nüfusun dışında kalan ve İsrail vatandaşı olmayan Filistinliler ise Gazze ve Batı Şeria’da yaşıyor.



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters