‘Riyad stratejisi’ başkentin dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birine dönüşmesini sağlayacak

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, önümüzdeki yıllarda Suudi başkentindeki devasa büyüme planının ayrıntılarını açıkladı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)
TT

‘Riyad stratejisi’ başkentin dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birine dönüşmesini sağlayacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman dün, gelir kaynaklarını çeşitlendirme ve ekonomiyi büyütme planları kapsamında Riyad şehrini geliştirme stratejisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Riyad'ın dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birine dönüşmesini hedeflediklerini vurguladı.
Veliaht Prens, Geleceğe Yatırım Girişimi dördüncü konferansında, “Riyad’ın Geleceği” başlıklı diyalog oturumuna katıldı. İtalya eski Başbakanı ve Geleceğe Yatırım Girişimi Kurumu Mütevelli Heyeti üyesi Matteo Renzi ile bir araya geldi.
Küresel ekonomilerin ülkelere değil şehirlere dayandığını dile getiren Veliaht Prens, dünya ekonomisinin yüzde 85'inin şu an şehirlerden geldiğini, bu oranın gelecekte yüzde 95’e çıkacağını vurguladı. Gerçek gelişimin de şehirlerde başladığının altını çizdi.

Bölgelere dair stratejiler
Suudi Arabistan’ın çeşitli bölgelerinde birçok fırsat olduğu ve tüm bölgelere dair stratejiler üzerinde çalışıldığı bilgisini veren Veliaht Prens Selman, NEOM ve içerisindeki The Line ana şehri projesine dikkat çekti. Yakında Riyad, Mekke, Doğu ve Asir bölgesi şehir stratejilerini başlatacaklarını belirten Veliaht Prens, fırsatlar ve imkanlar dahilinde diğer tüm bölgelere dair stratejilerin de yolda olduğunu kaydetti.

Başkente dair ayrıntılar
Riyad şehrine dair ayrıntılara ilişkin de bilgiler veren Veliaht Prens Selman şunları söyledi:
“Bugün Riyad şehri, Suudi Arabistan'daki petrol dışı ekonominin yaklaşık yüzde 50'sini oluşturuyor. Riyad’da bir iş kurma maliyeti, krallığın geri kalanına nazaran yüzde 30 daha az. Altyapı ve gayrimenkul geliştirme maliyeti de yüzde 29’un altında.
Veliaht Prens Selman ayrıca Riyad'daki altyapının Kral Selman'ın 55 yıllık başkent yönetim ve planlamacılığı sayesinde muazzam olduğuna, nitekim nüfusun 150 bin kişiden 7,6 milyona çıktığına işaret etti.

Büyüme fırsatı
Veliaht Prens Selman konuşmasını devamında ekonomik büyümenin önenme dikkat çekti:
“Suudi Arabistan'da muazzam bir ekonomik büyüme sağlamak, endüstri ve turizm yaratmak, aynı zamanda çok büyük ilerleme kaydetmek için oldukça büyük bir fırsat var. Bu nedenle Riyad’ı destekliyoruz. Ülkedeki ekonomik büyümenin temellerinden biri olduğu için Riyad’a kapsamlı bir çerçeveden bakıyoruz.”
Bugün dünyanın önde gelen 40 ekonomi şehrinden biri olan Riyad’ın ilk 10’a çıkarılması hedefine işaret eden Veliaht Prens Selman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Riyad’ın 7,5 milyonluk nüfusunun 2030 yılına kadar 15 ila 20 milyona ulaşması hedefindeyiz. Riyad'ın yaşam kalitesi, turizm ve hizmetler açısından dünyanın en seçkin şehirlerinden biri olmasını istiyoruz.”
Veliaht Prens ayrıca Suudi ekonomisinin yüzde 75'ini, Suudi nüfusunun da en az yüzde 30'unu oluşturan Riyad’ın önümüzdeki 10 yıl içerisinde 15 ila 20 milyon nüfusu barındırabilecek olağanüstü bir altyapıya sahip olduğunu vurguladı.
Nitekim NEOM ve Riyad şehirlerinde nüfus artışına, diğer bölgelerde ise hizmetleri artırmaya, yaşam kalitesini iyileştirmeye, turizm ve doğal devrim fırsatlarından yararlanmaya odaklanıldığını belirten Veliaht Prens sözlerine şöyle devam etti:
“Riyad ve NEOM’daki nüfus artışı, kolay ve düşük maliyete sahip. Bu nedenle bu yönde ciddi çalışmalar yapıyoruz. Nitekim Riyad, başarı yönündeki tüm ekonomik bileşenlere sahip. Dünyanın en büyük sanayi şehrini ilan edeceğiz. Bugün elimizde karayollarıyla bağlantılı önde gelen sanayi şehirlerinden biri olan, aynı zamanda Krallığın tüm bölgeleri ve tüm Körfez ülkeleri ve limanlarına demiryollarıyla bağlanacak bir sanayi şehri var.”

Stratejinin ayrıntıları
UNESCO'ya kayıtlı çok sayıda tarihi eserin bulunduğu Riyad'da büyük çaplı harcamaların yapıldığını, önemli sermayelerin yürütüldüğünü ve dünyanın en iyi 10 şehri olmaya aday olmasını sağlayacak derecede muazzam bir altyapıya sahip olunduğunu ifade eden Veliaht Prens, tüm bunların kapsamlı bir büyümeyi sağlayacağının altını çizdiği açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
 “Şu anki hedef; Riyad stratejisinin son ayrıntılarını bitirmek, ardından da bu stratejiyi yakın gelecekte duyurarak sahada uygulamaya başlamaktır. Böylece Suudi vatandaşları Riyad'ın, dolayısıyla Suudi Arabistan'ın ve bölgenin bir bütün olarak büyümesinden yararlanabilir.”
15 ila 20 milyon nüfustan yüksek bir talep olmadığı sürece hizmetlerde öncü olamayacaklarının altını çizen Veliaht Prens Selman, birçok dünya şehrindeki deneyimlere dikkat çekti. “Örneğin Tokyo, New York veya Londra’da nüfus yoğunluğu sayesinde sağlık sektörü, eğitim ve tüm hizmetlere dair için güçlü bir talep bulunuyor. Zira talepler teklifleri de beraberinde getirir” dedi.

Altyapı
Veliaht Prens Selman, Riyad’ın altyapısına ilişkin de şu açıklamalarda bulundu:
“Altyapısını daha iyiye götürmek isteyen Riyad, aynı zamanda daha iyi mevzuatlar geliştirmeyi ve eğitimden çevreye yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Riyad için üç Central Park büyüklüğünde park yapılması gibi devasa projeler mevcut. Yalnızca bu değil; inşa edilmesi planlanan yüzlerce park var. Diğer yandan şehirde milyonlarca ağaç olacak. Böylece sıcaklığın 1 ila 4 derece değişeceği Yeşil Riyad projesi de uygulanacak. Şehrin ve bulunduğu bölgenin çevresel durumunu iyileştirme yönünde devasa korumalı alan ve daha sonradan açıklanacak olan diğer çevre projeleri de uygulanacak.”

Yatırım fonu
Kamu Yatırım Fonu (PIF) ve varlıklarının önümüzdeki beş yıl içerisinde 400 milyar dolardan 1 trilyon 100 milyar dolara çıkarılması hakkında da açıklamalarda bulunan Veliaht Prens konuya dair birkaç farklı kaynak bulunduğunu, bunlardan ilkinin PIF’e kayıtlı ve projelerdeki (NEOM, Amal, Kızıldeniz ve Kıddiye) defter değerleri sıfır olan varlıkları olduğunu belirtti. Yatırımların projelere aktarılması ardından PIF’ın varlık değerinin yükseleceğine dikkat çeken Veliaht Prens Selman, ikinci kaynağın da önümüzdeki yıllarda hayata geçirilecek Aramco hisseleri teklifleri olduğunu söyledi. Bu hisselerin Suudi vatandaşları yararına Suudi Arabistan içinde ve dışında çıkartılacağı bilgisini verdi. Veliaht Prens Selman, üçüncü kaynağın özelleştirme projeleri olduğunu bildirdiği açıklamasında bu mecralardan gelecek meblağların PIF varlıklarına aktarılacağını, PIF’ın elde ettiği kârın doğal yoldan büyümesinin de dördüncü kaynak olacağını vurguladı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.