‘Riyad stratejisi’ başkentin dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birine dönüşmesini sağlayacak

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, önümüzdeki yıllarda Suudi başkentindeki devasa büyüme planının ayrıntılarını açıkladı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)
TT

‘Riyad stratejisi’ başkentin dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birine dönüşmesini sağlayacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi dün Geleceğe Yatırım Girişimi’ne katıldı. (AFP)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman dün, gelir kaynaklarını çeşitlendirme ve ekonomiyi büyütme planları kapsamında Riyad şehrini geliştirme stratejisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Riyad'ın dünyanın önde gelen 10 şehir ekonomisinden birine dönüşmesini hedeflediklerini vurguladı.
Veliaht Prens, Geleceğe Yatırım Girişimi dördüncü konferansında, “Riyad’ın Geleceği” başlıklı diyalog oturumuna katıldı. İtalya eski Başbakanı ve Geleceğe Yatırım Girişimi Kurumu Mütevelli Heyeti üyesi Matteo Renzi ile bir araya geldi.
Küresel ekonomilerin ülkelere değil şehirlere dayandığını dile getiren Veliaht Prens, dünya ekonomisinin yüzde 85'inin şu an şehirlerden geldiğini, bu oranın gelecekte yüzde 95’e çıkacağını vurguladı. Gerçek gelişimin de şehirlerde başladığının altını çizdi.

Bölgelere dair stratejiler
Suudi Arabistan’ın çeşitli bölgelerinde birçok fırsat olduğu ve tüm bölgelere dair stratejiler üzerinde çalışıldığı bilgisini veren Veliaht Prens Selman, NEOM ve içerisindeki The Line ana şehri projesine dikkat çekti. Yakında Riyad, Mekke, Doğu ve Asir bölgesi şehir stratejilerini başlatacaklarını belirten Veliaht Prens, fırsatlar ve imkanlar dahilinde diğer tüm bölgelere dair stratejilerin de yolda olduğunu kaydetti.

Başkente dair ayrıntılar
Riyad şehrine dair ayrıntılara ilişkin de bilgiler veren Veliaht Prens Selman şunları söyledi:
“Bugün Riyad şehri, Suudi Arabistan'daki petrol dışı ekonominin yaklaşık yüzde 50'sini oluşturuyor. Riyad’da bir iş kurma maliyeti, krallığın geri kalanına nazaran yüzde 30 daha az. Altyapı ve gayrimenkul geliştirme maliyeti de yüzde 29’un altında.
Veliaht Prens Selman ayrıca Riyad'daki altyapının Kral Selman'ın 55 yıllık başkent yönetim ve planlamacılığı sayesinde muazzam olduğuna, nitekim nüfusun 150 bin kişiden 7,6 milyona çıktığına işaret etti.

Büyüme fırsatı
Veliaht Prens Selman konuşmasını devamında ekonomik büyümenin önenme dikkat çekti:
“Suudi Arabistan'da muazzam bir ekonomik büyüme sağlamak, endüstri ve turizm yaratmak, aynı zamanda çok büyük ilerleme kaydetmek için oldukça büyük bir fırsat var. Bu nedenle Riyad’ı destekliyoruz. Ülkedeki ekonomik büyümenin temellerinden biri olduğu için Riyad’a kapsamlı bir çerçeveden bakıyoruz.”
Bugün dünyanın önde gelen 40 ekonomi şehrinden biri olan Riyad’ın ilk 10’a çıkarılması hedefine işaret eden Veliaht Prens Selman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Riyad’ın 7,5 milyonluk nüfusunun 2030 yılına kadar 15 ila 20 milyona ulaşması hedefindeyiz. Riyad'ın yaşam kalitesi, turizm ve hizmetler açısından dünyanın en seçkin şehirlerinden biri olmasını istiyoruz.”
Veliaht Prens ayrıca Suudi ekonomisinin yüzde 75'ini, Suudi nüfusunun da en az yüzde 30'unu oluşturan Riyad’ın önümüzdeki 10 yıl içerisinde 15 ila 20 milyon nüfusu barındırabilecek olağanüstü bir altyapıya sahip olduğunu vurguladı.
Nitekim NEOM ve Riyad şehirlerinde nüfus artışına, diğer bölgelerde ise hizmetleri artırmaya, yaşam kalitesini iyileştirmeye, turizm ve doğal devrim fırsatlarından yararlanmaya odaklanıldığını belirten Veliaht Prens sözlerine şöyle devam etti:
“Riyad ve NEOM’daki nüfus artışı, kolay ve düşük maliyete sahip. Bu nedenle bu yönde ciddi çalışmalar yapıyoruz. Nitekim Riyad, başarı yönündeki tüm ekonomik bileşenlere sahip. Dünyanın en büyük sanayi şehrini ilan edeceğiz. Bugün elimizde karayollarıyla bağlantılı önde gelen sanayi şehirlerinden biri olan, aynı zamanda Krallığın tüm bölgeleri ve tüm Körfez ülkeleri ve limanlarına demiryollarıyla bağlanacak bir sanayi şehri var.”

Stratejinin ayrıntıları
UNESCO'ya kayıtlı çok sayıda tarihi eserin bulunduğu Riyad'da büyük çaplı harcamaların yapıldığını, önemli sermayelerin yürütüldüğünü ve dünyanın en iyi 10 şehri olmaya aday olmasını sağlayacak derecede muazzam bir altyapıya sahip olunduğunu ifade eden Veliaht Prens, tüm bunların kapsamlı bir büyümeyi sağlayacağının altını çizdiği açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
 “Şu anki hedef; Riyad stratejisinin son ayrıntılarını bitirmek, ardından da bu stratejiyi yakın gelecekte duyurarak sahada uygulamaya başlamaktır. Böylece Suudi vatandaşları Riyad'ın, dolayısıyla Suudi Arabistan'ın ve bölgenin bir bütün olarak büyümesinden yararlanabilir.”
15 ila 20 milyon nüfustan yüksek bir talep olmadığı sürece hizmetlerde öncü olamayacaklarının altını çizen Veliaht Prens Selman, birçok dünya şehrindeki deneyimlere dikkat çekti. “Örneğin Tokyo, New York veya Londra’da nüfus yoğunluğu sayesinde sağlık sektörü, eğitim ve tüm hizmetlere dair için güçlü bir talep bulunuyor. Zira talepler teklifleri de beraberinde getirir” dedi.

Altyapı
Veliaht Prens Selman, Riyad’ın altyapısına ilişkin de şu açıklamalarda bulundu:
“Altyapısını daha iyiye götürmek isteyen Riyad, aynı zamanda daha iyi mevzuatlar geliştirmeyi ve eğitimden çevreye yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Riyad için üç Central Park büyüklüğünde park yapılması gibi devasa projeler mevcut. Yalnızca bu değil; inşa edilmesi planlanan yüzlerce park var. Diğer yandan şehirde milyonlarca ağaç olacak. Böylece sıcaklığın 1 ila 4 derece değişeceği Yeşil Riyad projesi de uygulanacak. Şehrin ve bulunduğu bölgenin çevresel durumunu iyileştirme yönünde devasa korumalı alan ve daha sonradan açıklanacak olan diğer çevre projeleri de uygulanacak.”

Yatırım fonu
Kamu Yatırım Fonu (PIF) ve varlıklarının önümüzdeki beş yıl içerisinde 400 milyar dolardan 1 trilyon 100 milyar dolara çıkarılması hakkında da açıklamalarda bulunan Veliaht Prens konuya dair birkaç farklı kaynak bulunduğunu, bunlardan ilkinin PIF’e kayıtlı ve projelerdeki (NEOM, Amal, Kızıldeniz ve Kıddiye) defter değerleri sıfır olan varlıkları olduğunu belirtti. Yatırımların projelere aktarılması ardından PIF’ın varlık değerinin yükseleceğine dikkat çeken Veliaht Prens Selman, ikinci kaynağın da önümüzdeki yıllarda hayata geçirilecek Aramco hisseleri teklifleri olduğunu söyledi. Bu hisselerin Suudi vatandaşları yararına Suudi Arabistan içinde ve dışında çıkartılacağı bilgisini verdi. Veliaht Prens Selman, üçüncü kaynağın özelleştirme projeleri olduğunu bildirdiği açıklamasında bu mecralardan gelecek meblağların PIF varlıklarına aktarılacağını, PIF’ın elde ettiği kârın doğal yoldan büyümesinin de dördüncü kaynak olacağını vurguladı.



Ratney, Şarku'l Avsat'a konuştu: Washington ve Riyad, dengeli iş birliğinin yeni bir dönemine giriyor

TT

Ratney, Şarku'l Avsat'a konuştu: Washington ve Riyad, dengeli iş birliğinin yeni bir dönemine giriyor

Ratney, Şarku'l Avsat'a konuştu: Washington ve Riyad, dengeli iş birliğinin yeni bir dönemine giriyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ABD ziyareti, Riyad ile Washington arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olarak değerlendirildiğinden, siyasi ve ekonomik açıdan önemli bir ivme kazanıyor.

ABD'nin eski Suudi Arabistan Büyükelçisi Michael Ratney, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, ziyaretin bölgesel ve uluslararası alanda hızlı değişimlerin yaşandığı kritik bir dönemde gerçekleştiğini ve savunma, teknoloji ve enerji olmak üzere üç ana alanın öne çıkmasının muhtemel olduğunu söyledi.

y
ABD'nin eski Suudi Arabistan Büyükelçisi Michael Ratney, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Washington ziyaretinin savunma, teknoloji ve enerji konularına odaklanacağını belirtti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Amerikalı diplomat, Riyad'ın savunma ortaklığında sadece bir ‘alıcı’ olmakla yetinmediğini, havacılık sistemleri de dahil olmak üzere ileri sistemlerin geliştirilmesine yenilik ve katılım sağlayabilecek bir endüstriyel temel oluşturmaya çalıştığını belirtti.

Ratney, Suudi Arabistan’ın yaşadığı sosyal ve kültürel dönüşümlerin dışarıdan bakışla değil, ülkeyi ziyaret edenlerin sahada hissettikleri değişimin derinliğiyle ölçülebileceğini ifade etti. Bu dönüşümlerin ‘Batı’yı etkileme çabası’ olmadığını, aksine ‘bizzat Suudilerin yaşadığı gerçek bir uyanışın ifadesi’ olduğunu söyledi. Ayrıca, ziyaretçinin ülkede birkaç gün geçirmesiyle birlikte pek çok klişenin ortadan kaybolduğunu vurguladı.

Ziyaret için mükemmel zamanlama

Amerikalı diplomat, bu ziyareti ‘çok olumlu bir gelişme’ olarak nitelendirerek, iki ülke arasındaki ilişkilerin ‘son birkaç yılda inişler ve çıkışlar yaşadığını, ancak genel eğilimin çok iyi olduğunu’ ifade etti.

Ratney, “Obama, Trump ve Biden gibi ABD başkanları farklı aşamalarda Suudi Arabistan'ı ziyaret ettiler. Ancak Veliaht Prens'in ABD'ye son ziyaretinden bu yana yedi yıl geçtiğini ve bu süre zarfında çok şeyin değiştiğini belirtmek önemli. Suudi Arabistan'ın geçirdiği dönüşüm çok hızlı ilerledi ve toplumun ve ekonominin yapısı önemli ölçüde değişti. Amerikalılar bu değişiklikleri yavaş yavaş, belki de yeni yeni fark etmeye başladı” ifadelerini kullandı.

Ratney, ‘ziyaretin zamanlamasının çok uygun olduğunu ve siyasi liderlikle sınırlı kalmayıp, Washington'da Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı yakından görecek olan Amerikan kamuoyunu da içeren geniş çaplı etkileşimler olacağını’ düşünüyor.

Savunma ve ekonomi konuları

Güvenlikle ilgili savunma anlaşması, Riyad ile Washington arasında sivil nükleer anlaşma veya F-35 savaş uçakları anlaşması gibi en önemli tartışmalarla ilgili beklentileri sorulduğunda Ratney şu cevabı verdi: “Artık hükümetin bir parçası değilim ve ziyaret için yürütülen hazırlıklarda yokum… Ancak muhtemelen, en azından Suudi tarafı açısından, tartışmaların odağında olacak üç ana alan bulunuyor.”

yu
ABD'nin eski Suudi Arabistan Büyükelçisi Michael Ratney, Suudi Arabistan’da yaşanan sosyal ve kültürel dönüşümlerin ‘Batı'yı etkilemek için yapılmadığını’ belirtti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

İlk konu ‘savunma’. Ratney, “Suudi Arabistan ile ABD arasındaki savunma ortaklığını pratik bir şekilde güçlendirecek bir tür anlaşmaya varma isteği olduğunu düşünüyorum. Suudi Arabistan da ABD gibi ilişkilerde netlik ve istikrar arıyor, bu nedenle bunun her iki taraf için de faydalı olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, belirli silah sistemlerinin satışına ilişkin bir anlaşmayı da içerebilecek bir savunma bileşeni olduğunu düşünüyorum ve bunun görüşmelerin bir parçası olması beni şaşırtmaz” şeklinde konuştu.

İkinci konu ‘teknoloji’. Eski Büyükelçi, teknoloji başlığı hakkında şöyle konuştu: “Bence bu en önemli konulardan biri. Suudi Arabistan’ın, ileri teknoloji ve özellikle yapay zekâ alanlarında çok yüksek hedefleri var. Suudi Arabistan'ın, ABD'nin yapay zekâ endüstrisinin merkezinde yer alan çipler ve ileri teknolojiler konusunda güvenilir bir ortak olmaya çalıştığını biliyorum. Bu konu Suudi Arabistan'ın ekonomik gidişatının merkezinde yer alıyor ve görüşmelerin ana odak noktası olacağını düşünüyorum.”

Üçüncü ve son konu ‘enerji’. Ratney, “Enerji, iki ülke arasındaki ilişkilerin her zaman önemli bir unsuru olmuştur ve olmaya devam etmektedir. ABD Enerji Bakanı birkaç ay önce Suudi Arabistan'ı ziyaret etti. Potansiyel sivil nükleer enerji de dahil olmak üzere, enerji alanında iş birliği yolları hakkında görüşmeler devam ediyor” dedi.

Tehditlerle mücadele için ortaklık

Eski ABD Büyükelçisi, ziyaretin ‘ABD ve Suudi Arabistan'ın tehditlerle mücadele etmek için ortak olarak birlikte durdukları konusunda net bir mesaj vereceğini’ vurguladı ve ‘bu mesajın son derece önemli olduğunu’ belirtti. Ratney, “Suudi Arabistan, onlarca yıldır ABD için önemli bir stratejik ortak olmuştur ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasında en büyük ve en etkili ülkedir. Suudi Arabistan, eğitim, askeri satışlar ve her türlü güvenlik koordinasyonu alanlarında Washington ile uzun bir iş birliği geçmişine sahiptir” ifadelerini kullandı.

dfrt
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'ı ziyaretinin ardından ABD Başkanı Donald Trump'ı uğurluyor. (SPA)

Amerikalı diplomat sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ortaklığı güçlendirecek her adımın her iki taraf için de faydalı olacağına inanıyoruz. Kuvvetlerimizin yan yana çalışabilmesini istiyoruz ve doğal olarak Suudi Arabistan'ın ABD'nin ortağı olmasını tercih ediyoruz. Bu, Suudi kuvvetlerinin yıllar boyunca eğitildiği ve donatıldığı uzun iş birliği sürecinin devamıdır.”

Ratney, “Suudi Arabistan, bölgede başlı başına bir tehdit oluşturan İran’ın karşı kıyısında yer alıyor. Bunun yanı sıra İran, Yemen’de ve başka yerlerde Suudi Arabistan’ı, Amerikan çıkarlarını ve müttefiklerimizi tehdit eden grupları destekliyor” dedi.

Ratney şöyle devam etti: “Bu nedenle, Suudi Arabistan kendini geliştirmeye ve toplumunu modernize etmeye devam ederken, ortak çalışmayı sürdürmenin yollarını bulmak son derece önemlidir ve bölgedeki güvenlik gelişmelerine paralel olarak ikili ilişkilerin olgunluğunu yansıtmaktadır.”

İttifakın yeniden tanımlanması

Eski ABD Büyükelçisi, Washington ve Riyad'ın güvenlik ve askeri ittifaklarının niteliğini yeniden tanımlamaya doğru yöneldiğini, geleneksel ‘tedarikçi ve alıcı’ modelinden öteye geçerek inovasyon ve ileri savunma teknolojilerine dayalı daha dengeli bir ortaklığa doğru ilerlediğini düşünüyor.

Ratney, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: “Suudi Arabistan, onlarca yıl boyunca ABD savunma teçhizatının en büyük alıcılarından ve ABD için en önemli pazarlardan biri oldu. Ancak, Suudi ekonomisi son yıllarda gelişti ve çeşitlendi. Suudi hükümeti, artık sadece teçhizat satın almakla yetinmediğini, aynı zamanda bu teçhizatın geliştirilmesi ve üretilme sürecinin bir parçası olmak istediğini açıkça belirtti. Suudi Arabistan'ın istediği şey, bazı açılardan yeni bir adım olan, ileri teknolojiler de dahil olmak üzere sistemlerin üretimine yenilik, üretim ve katılım imkânı sağlayan bir savunma sanayi üssü kurmak. ABD savunma şirketleri, Suudi Arabistan'ın bu ortak çabada aktif bir ortak olmasını sağlamak için Suudi Arabistan ile çalışmaya ilgi gösteriyor.”

Suudi Arabistan ziyareti Batı'nın bakış açısını değiştiriyor

Şarku’l Avsat, eski büyükelçiye görev süresinin sonunda Suudi Arabistan'dan ayrıldıktan sonra en çok neyi özlediğini sordu. Büyükelçi, “Büyükelçilikteki meslektaşlarımı” yanıtını verdi. Yüzünde duygusal bir ifadeyle şunları ekledi: “Çeşitli bölgelerde tanıştığım birçok Suudi'yi de özlüyorum.” Ardından, büyükelçinin Amerikan gazetesi The Wall Street Journal'da yazdığı makale hakkında konuştuk. Makalede, Suudi Arabistan'da yaşananların, Suudilerin ülkelerini geliştirmek ve dünyaya açmak için duydukları tutkuyla yönlendirilen gerçek bir değişim olduğunu vurguluyordu.

Bu noktada ABD'nin eski Suudi Arabistan Büyükelçisi Michael Ratney, ‘Suudi Arabistan'ın Batı'yı etkilemek için spor etkinlikleri, konserler veya kültürel etkinlikler düzenlediğini’ düşünmediğini söyledi. “Bence bunu, diğer insanlar gibi normal ve keyifli bir yaşam sürmek istedikleri için yapıyorlar” dedi.

Batı'nın, özellikle de ABD'nin Suudi Arabistan'da yaşanan dönüşümlere ilişkin algısını neyin değiştirebileceği sorusuna Ratney şu yanıtı verdi: “Dürüst olmak gerekirse, özellikle iyi tanıdığım ABD'de gerçek bir fark yaratan tek şeyin saha ziyareti olduğunu fark ettim. Gazetede bir makale yazmanın veya internette bir reklam izlemenin bir faydası yok. Gerçek etki, insanlar Suudi Arabistan'a gelip orada iki veya üç gün geçirdiklerinde ortaya çıkıyor. Çoğu durumda, ziyaret ettikleri anda tüm önyargıları ortadan kalkıyor ve krallığın geçirdiği dönüşümün boyutunu anlıyorlar. Bu, birçok insan için inanılmaz bir şey. Bu, özellikle 10 veya 15 yıl önce Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş ve o zamanlar nasıl olduğunu tam olarak hatırlayanlar için geçerli. Suudi Arabistan, Batı'yı etkilemek için spor etkinlikleri, konserler veya kültürel etkinlikler düzenlemiyor. Bunu yapıyorlar; çünkü diğer insanlar gibi normal ve keyifli bir yaşam sürmek istiyorlar.”

 


Güney Kore Devlet Başkanı'ndan Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne mektup

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)
Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)
TT

Güney Kore Devlet Başkanı'ndan Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ne mektup

Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)
Prens Faysal bin Ferhan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’nda Kang Hoon-sik'ten gelen mektubu aldıktan sonra (SPA)

Suudi Arabistan Başbakanı Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdülaziz, Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae-myung'dan ikili ilişkilere ilişkin bir mektup aldı.

Mektup, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan'ın, dün Riyad'daki Bakanlık merkezinde Kore Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi ve Genelkurmay Başkanı Kang Hoon-sik ile yaptığı görüşme sırasında iletildi.

Görüşmede, iki ülke arasındaki ikili ilişkiler gözden geçirildi, ortak ilgi alanına giren bir dizi konu ele alındı.


Suudi Arabistan Trump-Muhammed bin Selman zirvesinden olağanüstü sonuçlar bekliyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)
TT

Suudi Arabistan Trump-Muhammed bin Selman zirvesinden olağanüstü sonuçlar bekliyor

Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'a gelen ABD Başkanı'nı karşılarken (Reuters)

Suudi Arabistanlı iki analist, bölgesel değişiklikler ve Suudi Arabistan ile ABD'nin hedeflerinin ortasında Suudi Arabistan Başbakanı Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Washington ziyaretinin önemli sonuçlar doğuracağını öngördü. Analistlere göre ziyaret, iki ülke arasındaki doksan yıllık ilişkilerin tarihinde önemli bir döneme denk geliyor.

Zirvenin öne çıkan başlıkları arasında iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve daha geniş ufuklara taşınması, her iki tarafın da son dönemde aralarında yaptıkları sayısız görüşmelerin ardından gerçekleştirmeyi hedefledikleri iddialı dosyalar ve her iki tarafın da barışçıl çözümlerle ele alınmasının önemi konusunda mutabık kaldıkları bölgedeki krizler yer alıyor.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde, Suudi Arabistan’dan üst düzey beş yetkili Washington'ı ziyaret ederek ABD'li yetkililerle görüşmeler gerçekleştirdi ve Beyaz Saray'da yapılacak Suudi Arabistan-ABD zirvesinin gündemini oluşturacak konuları ele aldı.

hyu7
Başkent Riyad'da dalgalanan Suudi Arabistan ve ABD bayrakları (AFP)

Suudi Arabistan yetkililerin Washington'a yaptığı ziyaretler ve ABD yönetiminin muadilleriyle yaptığı toplantılara Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Devlet Bakanı, Bakanlar Kurulu Üyesi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban, Ekonomi ve Planlama Bakanı Faysal el-İbrahim, İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Abdullah es-Sevaha ve Kamu Yatırım Fonu (PIF) Başkanı Yasir er-Rumeyyan katıldı. Suudi Arabistanlı yetkililer ve Amerikalı mevkidaşları arasında yapılan toplantılarda, iki taraf arasındaki stratejik ortaklık, bölgesel ve uluslararası gelişmeler, karşılıklı çıkarlar ve bu konuların ele alınması için yapılan çabalar başta olmak üzere yapay zeka (AI) ve ileri teknolojiler alanlarında stratejik ortaklıkların güçlendirilmesi, ortak yatırımların artırılması, PIF’in yararlanabileceği fırsatların tartışılması ve iki ülke arasındaki ekonomik büyümenin teşvik edilmesi, ayrıca her iki ülkede sürdürülebilir kalkınma alanında yapılan son bölgesel ve küresel ekonomik gelişmeler ve çabalar gibi çeşitli konular görüşüldü.

s
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump'ın Suudi Arabistan'a yaptığı son ziyaret sırasında iki taraf arasındaki anlaşmaların imzalandığı törende tokalaşırken (Getty)

Yazar ve siyasi analist Munif el-Harbi, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede bu ziyaretin birçok boyutu olacağını ve bu boyutlar arasında siyasi boyutun ön plana çıkacağını söyledi. Ziyaret Filistin-İsrail çatışmasından Gazze’deki ateşkese, Suriye ve Sudan’daki istikrarın desteklenmesine ve diğer konulara kadar Ortadoğu'daki sayısız sorunun çözülmesi konusunda bitmek bilmeyen tartışmaların ortasında gerçekleşecek.

Bölgesel krizler

Riyad ile Washington arasındaki stratejik ortaklığın derinleştirilmesinin siyasi boyutunun gündemin önemli maddelerinden biri olacağını belirten Harbi, ayrıca Filistin meselesinin de gündemde olacağını ve ‘iki devletli çözüm’ yoluyla adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasının ve bir Filistin devletinin kurulmasının önemine dikkati çekti. Ortadoğu'da başta Suriye meselesi, Sudan'da devam eden savaş, Yemen sorunu ve Lübnan sorunu olmak üzere her iki taraf için stratejik öneme sahip tüm meselelerin masaya yatırılmasını bekleyen Harbi, daha geniş bir bağlamda, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın da aktif olarak ele alınacağını düşünüyor. Zira Harbi’ye göre Suudi Arabistan’ın bu yılın başlarında Suudi Arabistan'da düzenlenen Rusya-ABD ve Ukrayna-ABD toplantılarına ev sahipliği yapması da dahil olmak üzere geçmişte oynadığı arabuluculuk ve kolaylaştırıcı rol son derece önemli görülüyor.

t
F-35 uçağı (AP)

Riyad'ın bölgesel ve uluslararası ilişkilerini derinleştirebildiği ve olumlu tarafsızlık politikası izleyebildiği bir dönemde, bu ziyaretin zamanlaması Suudi Arabistan için büyük önem taşıyor. Harbi'ye göre bu olumlu tarafsızlık, Suudi Arabistan'ın uluslararası ve bölgesel değişiklikler çerçevesinde sadece bölgesel sorunların çözümünde değil, aynı zamanda küresel sorunların çözümünde de önemli bir rol oynamasını ve uluslararası sahnede keskin kutuplaşmaların yaşandığı bir ortamda güvenilir bir arabulucu olarak hareket etmesini sağlayacak.

Savunma ortaklığı

ABD meseleleri uzmanı siyasi analist Ahmed el-İbrahim de Munif el-Harbi ile aynı görüşteydi. Suudi Arabistan'ın hava, kara ve deniz kuvvetleri ile hava savunma sistemleri için ABD’den son olarak satın aldığı silahların Suudi Arabistan için büyük önem taşıdığını belirten İbrahim, her iki ülkenin bu alanda yüksek harcamalar yapması nedeniyle, ekonomik ilişkileri güçlendirme ve özellikle yapay zeka alanında olmak üzere Suudi Arabistan’ın ABD’deki doğrudan yatırımlarını ve ABD'nin Suudi Arabistan'daki doğrudan yatırımlarını genişletme konusunda karşılıklı bir talep olduğunun ve bunun ABD'nin küresel liderliği ve Suudi Arabistan'ın bölgesel liderliği çerçevesinde, ticareti artırmaya yönelik ikili çabalar ve konuşmacılar tarafından Suudi Arabistan’ın vizyonunun temel taşları olarak kabul edilen bazı stratejik boyutlar ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yılın mayıs ayında Riyad'a yaptığı ziyaret üzerine inşa edildiğinin altını çizdi.

dfg
ABD Başkanı Trump, 2017 yılında Suudi Arabistan’a yaptığı ilk ziyaret sırasında Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile çeşitli anlaşmalar imzalarken (AFP)

İbrahim, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede iki taraf arasındaki görüşmelerin, Filistin devletinin kurulması ve iki devletli çözüm konusunda Suudi Arabistan'ın birçok Arap, İslam ve diğer ülke tarafından paylaşılan tutumunu Washington'a ikna etmek için çeşitli siyasi müzakereler içermesinin beklendiğini söyledi. İbrahim’e göre bu ziyaret, uluslararası destek kazanan bu konunun mihenk taşı olabilir.

Bölgeyi şekillendirilmesine yansıyacak anlayışlar

ABD Başkanı Trump ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasındaki zirvenin sonuçlarının olağanüstü olabileceğini ve güvenlik, yatırım veya teknik ittifaklar gibi alanlarda önümüzdeki yıllarda bölgeye olumlu etki edecek önemli mutabakatları içerebileceğini düşünen İbrahim, Washington'daki bazı önemli çevrelerin bu ziyareti sadece ikili ilişkilerde atılmış bir adım olarak değil, tam bir başlangıç anı olarak gördüklerini belirtti. İbrahim’e göre bu ziyaret, Suudi Arabistan'ın artık dikkate alınması gereken bir güç olduğunu ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın geleneksel diplomasi bağlamında sadece bir ziyaretçi olarak değil, Ortadoğu'nun geleceğinin adamı olarak Washington'a gittiğini gösteriyor.