Tunus'ta anayasal kriz derinleşiyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Tunus'ta anayasal kriz derinleşiyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunus'taki gerilim, anayasal kurumlar krizine dönüşmeye devam ediyor. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, anayasal prosedürleri kabul etmesi ve siyasi atmosferi zehirlememesi yönündeki birçok çağrıya rağmen yeni bakanların kendi huzurunda yemin etmesine karşı tutumundan dün akşama dek geri adım atmadı.
Milletvekillerinin önerilen bakanları onaylamasının ardından konuyu Tunus Cumhurbaşkanı’na devreden hükümet ve parlamento başkanları, yeni bakanların yemin edeceği tarihi bekliyorlar. Cumhurbaşkanlığı’ndan oylama sonuçlarını bildirmesini istiyorlar.
Dün anayasal krizin çözülmesi yönünde de herhangi bir adım atılmadı. Cumhurbaşkanı Said, Parlamento Başkanı’na gönderdiği mektuplarda önerilen bakanlara güven verme prosedürlerinin uygulandığı meclis tüzüğünün bir devlet yasası olmadığı değerlendirmesini yer aldı. Bu konu, Cumhurbaşkanı Said’in kabine değişikliğini tümüyle karşı olduğu tutumuna bağlılığını da göstermiş oldu.
Aynı zamanda anayasa hukuku profesörü de olan Kays Said, tüzüğün meclis çalışmaları düzenlemesini şart koştuğunu, devlet hukuku olarak uygulandığına dair hiçbir işaretin bulunmadığını öne sürdü.
Said, hükümet gazetesinin 24 Şubat 2015 tarihli nüshasında yayınlanan açıklamaya göre sayısında konu hakkındaki ayrıntıları gözden geçirmek için Tunus Parlamentosu Başkanı Raşid Gannuşi’yi çağırdı.
Tunus Parlamentosu, meclis tüzüğünün 144’üncü maddesi uyarınca, son bakanlık değişikliğinde Hişam el-Meşişi tarafından önerilen yeni bakanlara güven oyu vermişti. Söz konusu maddede, meclisin güvenini kazanan hükümette değişikliğe gidilmesine karar verildiği takdirde konunun meclise sunulması gerektiği belirtiliyor.
Nitekim bakanlık değişikliği, Cumhurbaşkanı Said'in parlamento güvenini kazanan dört yeni bakanın yemin etmesini yolsuzluk davalarına karıştıkları şüphesiyle reddettiğini açıklamasının ardından şiddetli bir siyasi tartışmaya yol açtı. Cumhurbaşkanlığı’nın şüpheli bir madde içeren zarfın Cumhurbaşkanı Said’i zehirlemek amacıyla Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gönderildiği açıklaması sonrasında ise Tunus siyaset sahnesinde gerilim artmıştı.
Tunuslu siyasi analist Abdullatif el-Hannaşi, Tunus Cumhurbaşkanı’nı zehirleme girişiminin iki temel hedefle bağlantılı olduğunu belirtti. Bunları Said’in popülaritesinin azalmasının ardından sempati ve destek kazanması için mağdur konumunda sunulması ve üç liderlik arasındaki krizi körüklemeyi ve suçlamaları belirli partilere yöneltmeyi amaçlayan başka bir tarafın varlığı olarak sıraladı. Hannaşi, çözümün diyalog ve istişare talebinde bulunan yetkililerin ellerinde olduğunu kaydetti.
Tunuslu siyasi gözlemciler, Kays Said'in iki seçenekle karşı karşıya olduğu görüşündeler. Bunlardan ilkinin geri adım atarak tüm bakanları parlamento güvenini kazanmaları dolayısıyla kabul etmek olduğunu dile getiren gözlemciler, bu adımın Said’in seçmen tabanının çoğunu kaybetmesine sebebiyet vereceğini ifade ediyorlar. İkinci seçeneğin ise krizi daha da körükleyecek yönde söz konusu tutumun sürdürmesi olduğunu kaydediyorlar. Medyada ie ikinci seçenek ön plana çıkıyor. Zira Kartaca Sarayı’ndan gelen bilgiler Kays Said’in Cumhurbaşkanlığı’nın posta kutusu ya da bakanlık değişikliğine dair görevlerinin formaliteden ibaret olmadığı yönünde. Bu durum Said’in tutumunu sürdürdüğüne işaret ediyor.
Zeynel Abidin Bin Ali rejimi dönemindeki Adalet Bakanı Sadık Şaban, feshedilen Sosyalist Düstur Partisi ve Birlik Partisi mensuplarına işaret ederek ülkedeki demokrasinin ‘anayasal yetkilileri’ iktidara getireceği beklentisinde olduğunu söyledi. Bazılarının anayasa yetkililerini iktidardan düşürenin diktatörlük olduğunu düşündüğünü ancak bunun gerçeğin yalnızca bir parçası olduğunu belirten Şaban, asıl gerçeğin ise bugün demokrasinin kendi deyimiyle “söz konusu kimseleri iktidara geri döndüreceğini” vurguladı.
Gözlemciler, eski Adalet Bakanı Şaban’ın bu yöndeki beklentilerinin yaklaşık iki hafta önce yayınlanan kamuoyu anketlerine dayandığını aktardılar. Söz konusu anketler, Abir Musa liderliğindeki muhalif Özgür Anayasa Partisi’nin yaklaşan parlamento seçimlerinde yüzde 41 oy elde edeceğini göstermişti. Nahda Hareketi’nin ise oyların yalnızca yüzde 15,4’ünü alacağı öngörülmüştü.



Mısır’dan güvenlik heyeti Gazze’de ateşkesi görüşmek üzere Tel Aviv'e gidiyor

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırısının neden olduğu yıkım (DPA)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırısının neden olduğu yıkım (DPA)
TT

Mısır’dan güvenlik heyeti Gazze’de ateşkesi görüşmek üzere Tel Aviv'e gidiyor

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırısının neden olduğu yıkım (DPA)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırısının neden olduğu yıkım (DPA)

Mısırlı iki güvenlik kaynağı dün Reuters'a yaptıkları açıklamada, Mısır’dan bir güvenlik heyetinin Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasına varılmasını görüşmek üzere yarın İsrail'e gideceğini söylediler.

Öte yandan Hamas Hareketi dün sabah, bir yılı aşkın bir süredir İsrail güçleriyle çatıştığı Gazze Şeridi'nde her türlü ateşkes çabasında iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Lübnan'da Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanmasının ardından Hamas tarafından yapılan ilk açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Gazze Şeridi'nde ateşkese yönelik her türlü çabada iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyor ve savaşın sona ermesine yönelik; ateşkes, işgal güçlerinin geri çekilmesi, yerinden edilenlerin geri dönmesi ve gerçek ve eksiksiz bir esir takası anlaşması şeklinde ulusal düzeyde mutabık kaldığımız parametreler çerçevesinde halkımıza yönelik saldırganlığı durduran bir anlaşmayla ilgileniyoruz. Kardeş Arap ve İslam ülkeleriyle özgür dünyanın güçlerini, Filistinlilere yönelik acımasız saldırganlığını durdurması ve Gazze Şeridi'nde devam eden yok etme savaşına son vermeleri için Washington’a ve işgalci Siyonist’e baskı yapmaya ve ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz.”