Aşıların ikinci enjeksiyonu Kovid-19’a karşı bağışıklığı güçlendiriyor

Aşıların ikinci enjeksiyonu Kovid-19’a karşı bağışıklığı güçlendiriyor
TT

Aşıların ikinci enjeksiyonu Kovid-19’a karşı bağışıklığı güçlendiriyor

Aşıların ikinci enjeksiyonu Kovid-19’a karşı bağışıklığı güçlendiriyor

Koronavirüs Kovid-19 aşılarının ikinci dozu, virüse karşı savunma için bağışıklık sistemine daha fazla destek ve koruma sağlıyor.
Aşının ikinci dozu, yüksek ateş gibi daha ciddi yan etkilere neden olabilir ancak yan etkiler aşılama sürecinin doğal bir parçasını teşkil ediyor. ABD’de istisnai durumlarda kullanımı onaylanan “Pfizer-BioNTech” ve “Moderna” aşıları üzerinde yapılan deneylerin sonuçları, aşı yapılan kişilerin üçte birinde baş ağrısı ve yorgunluk gibi yan etkilerin ortaya çıktığını gösterdi. Aşının ikinci dozunun etkisi, bağışıklık sisteminin virüsü tanıması ile virüse karşı daha güçlü bir şekilde başa çıkmasını sağlayarak ilk dozun etkisini arttırır, bu da vücudun savunma sisteminin virüse karşı hazır olduğu anlamına gelir.
Nebraska Üniversitesi’nde enfeksiyon hastalıkları profesörü Jasmine Marcelin “İkinci dozun verilmesi ile vücut virüse karşı hazır ve cevap verebilir hale gelir” dedi. Amerikan dergisi “The Atlantic” tarafından aktarılan bir röportajda, Marcelin, iki milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan virüsün bulaşmış olduğu kişilerdeki kalıcı etkinin aksine “iyi olan şeyin, aşının yan etkilerinin hızla ortadan kalkması” değerlendirmesinde bulundu.  Herhangi bir virüs ile enfekte olunmasının ardından, bağışıklık sistemi hücreleri virüsü tanır ve virüs ile savaşma özelliklerini hatırlar. Bu durum, vücudun, aşının mücadele ettiği virüsle savaşmayı öğrendiği aşılar için de geçerlidir.
Yeni haberci RNA’sını (mRNA) teknolojisine dayanan Pfizer ve Moderna aşıları, vücut hücrelerine koronavirüse karşı spike proteinini üretmeye yönlendirir bu da, virüse karşı antikorlar oluşturulması için vücudun güçlü bir tepki vermesini sağlar.
Bu iki aşının içeriği, vücutta benzeri olmayan minik minik lipid nanopartiküllerinin içine yerleştirilir böylece bağışıklık sisteminin hızlı hücrelerini, enjeksiyon bölgesine ve ardından başka bir yere giden bir “sitokin fırtınası” şeklinde virüse karşı harekete geçmeye teşvik eder, bu güçlü bir yan etkiye yol açar. Bu güçlü reaksiyonun ortaya çıkardığı sorun ise vücutta enflamasyonun oluşmasına neden olmasıdır.
Columbia Üniversitesi’nde İmmünolog olarak görev yapan Donna Farber vücudun tepkisi ile ilgili olarak “Vücut aniden, vücudun üretmediği yabancı RNA materyallerinin girişini hissediyor… Bu yüzden ani bir tepki görünüyor” dedi.
Aşıların “provokatif” yanı, Pfizer aşısındaki miktardan 3 kat daha fazla miktarda genetik materyal içeren Moderna aşısı üzerinde yapılan denemelerde fazla yan etkinin ortaya çıkması ile görüldü.
Genellikle aşının ilk dozundan sonra, doğuştan gelen bağışıklık sistemi bir veya iki gün hızlı hareket eder sonra sakinleşir bunun yanı sıra bağışıklık sisteminin diğer tarafı olan edinilmiş bağışıklık sistemini aktifleştirir. Edinilmiş bağışıklık sistemi belirli bir virüsün vücuda tekrar saldırması durumunda antikorları ve T hücrelerini saldırmaya teşvik eden sistemdir.
Bağışıklık hücreleri virüsü ve özelliklerini incelemek için birkaç güne ihtiyaç duyar. Bu nedenle ikinci doz vakti gelene kadar hazır hale gelir. İkinci doz enjekte edilir edilmez, inflamasyona neden olan yeni bir sitokin dalgası başlar ve daha şiddetli yan etkiler ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler, doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık sistemlerinin uyum içinde çalıştığı anlamına gelir ancak bu herkeste değil bazı insanlarda olur. Marcelin, “bazı insanların bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğunu ancak bunun diğerlerinin bağışıklık sisteminin virüs ile mücadele için hazır olmadığı anlamına gelmediğini” söyledi.
-Tribune Media hizmetleri



Sonsuzluk Galaksisi, süper kütleli kara deliklerin gizemine ışık tuttu

Süper kütleli kara deliklerin daha küçük kara deliklerin birleşimiyle oluştuğu düşünülürken, bilim insanları farklı bir teori ortaya atıyor (Temsili/NASA)
Süper kütleli kara deliklerin daha küçük kara deliklerin birleşimiyle oluştuğu düşünülürken, bilim insanları farklı bir teori ortaya atıyor (Temsili/NASA)
TT

Sonsuzluk Galaksisi, süper kütleli kara deliklerin gizemine ışık tuttu

Süper kütleli kara deliklerin daha küçük kara deliklerin birleşimiyle oluştuğu düşünülürken, bilim insanları farklı bir teori ortaya atıyor (Temsili/NASA)
Süper kütleli kara deliklerin daha küçük kara deliklerin birleşimiyle oluştuğu düşünülürken, bilim insanları farklı bir teori ortaya atıyor (Temsili/NASA)

Bilim insanları ilk kez doğrudan bir gaz ve toz bulutunun çökmesi sonucu oluşmuş bir süper kütleli kara delik saptamış olabilir. Sonsuzluk Galaksisi'ndeki bu keşif, evrenin ilk dönemlerine dair merak edilen bir soruya da ışık tutma potansiyeli taşıyor. 

Kara delikler yaşam döngülerinin sonuna gelen büyük kütleli yıldızların süpernova patlamasının ardından kendi üzerine çökmesi sonucu oluşuyor. Süper kütleli kara deliklerse bu daha küçük kara deliklerin zaman içinde birleşmesiyle meydana geliyor.

Öte yandan NASA öncülüğünde geliştirilen James Webb Uzay Teleskobu (JWST), Büyük Patlama'dan sonraki yaklaşık 500 milyon yıl içinde oluşmuş süper kütleli kara delikler keşfediyor. Böyle bir yapının ortaya çıkması için en az 1 milyar yıl geçmesi gerektiğini düşünen gökbilimciler, son yıllarda bu tuhaflığa bir açıklama getirmeye çalışıyor. 

Öne çıkan teorilerden birine göre bazı süper kütleli kara delikler, devasa bir gaz ve toz bulutunun herhangi bir yıldız üretmeden doğrudan kendi üstüne çökmesiyle meydana geliyor olabilir. 

Ancak bilim insanları daha önce bu senaryoyu destekleyen somut bir kanıt bulamamıştı. 

Yale Üniversitesi'nden Pieter van Dokkum liderliğindeki bir araştırma ekibi, Dünya'dan yaklaşık 8 milyar ışık yılı uzaktaki bir galakside bu kanıtı bulmuş olabilir.

cdfvgbh
James Webb Uzay Teleskobu, Sonsuzluk Galaksisi'nde toplam üç süper kütleli kara delik buldu (NASA/Yale Üniversitesi)

JWST'yi kullanarak galaksiyi gözlemleyen bilim insanları, sonsuzluk işaretine benzeyen bir görüntüyle karşılaştı. Bu nedenle Sonsuzluk Galaksisi adını alan gökadanın, iki galaksinin kafa kafaya çarpışması sonucu oluştuğu için bu şekli aldığı düşünülüyor.

Araştırmacılar şaşırtıcı bir şekilde iki galaksinin birleştiği yerdeki gaz bulutunun içinde süper kütleli bir kara delik tespit etti. Kara deliğin, halihazırda beslendiği bu gaz bulutunda oluştuğu tahmin ediliyor.

Hakemli dergi The Astrophysical Journal Letters'ta 15 Temmuz Salı günü yayımlanan makalenin başyazarı van Dokkum "Devasa bir galaksinin çekirdeği dışında bir kara delik bulmak başlı başına olağandışı bir durum ancak daha da sıradışı olan şey, oraya nasıl geldiği" diyerek ekliyor: 

Muhtemelen oraya öylece varmamış, orada oluşmuş. Ve epey yakın bir zamanda. Başka bir deyişle, bir süper kütleli kara deliğin doğuşuna tanıklık ettiğimizi düşünüyoruz, ki bu daha önce hiç görülmemiş bir şey.

Bilim insanları iki galaksinin çarpışması sırasında yoğun bir gaz düğümü oluştuğunu ve burada Güneş'in 1 milyon katı ağırlığında süper kütleli kara deliğin meydana geldiğini tahmin ediyor.

Ekip teorilerini test etmek için kara deliğin hızıyla, onu çevreleyen gaz bulutunun hızını karşılaştırdı. Bunların birbirine yakın olması, kara deliğin orada oluşma ihtimalini güçlendirdi.

Çalışma ayrıca, çarpışan iki galaksinin çekirdeklerinde de aktif süper kütleli kara delikler bulunduğunu ortaya koydu.

Bunun beklenmediğini belirten van Dokkum, çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Doğrudan çökme sonucu bir kara delik bulduğumuzu kesin bir şekilde söyleyemeyiz. Ancak bu yeni verilerin, diğer açıklamalardan bazılarını elerken, yeni doğmuş bir kara delik ihtimalini güçlendirdiğini söyleyebiliriz. Verileri incelemeye ve bu olasılıkları araştırmaya devam edeceğiz.

Independent Türkçe, Space.com, IFLScience, The Astrophysical Journal Letters