Nicole Kidman, Şarku’l Avsat’a konuştu: 'Samimi ve duygusal bir kadınım, takım çalışmasını seviyorum'

Nicole Kidmanı rol aldığı The Prom (Mezuniyet Balosu) filminden bir kare.
Nicole Kidmanı rol aldığı The Prom (Mezuniyet Balosu) filminden bir kare.
TT

Nicole Kidman, Şarku’l Avsat’a konuştu: 'Samimi ve duygusal bir kadınım, takım çalışmasını seviyorum'

Nicole Kidmanı rol aldığı The Prom (Mezuniyet Balosu) filminden bir kare.
Nicole Kidmanı rol aldığı The Prom (Mezuniyet Balosu) filminden bir kare.

Thomas Vinterberg’in, bir buluşmada alkol içen 4 kişinin dağınık iç dünyalarının ortaya çıkmasını konu alan filmi Another Round (Körkütük) sonrasında, The New Yorker eleştirmeni Anthony Lane, The Prom (Mezuniyet Balosu) için kaleme aldığı yazının girişinde şunları söyledi:
“Bu filmi izlemeden önce damarlarınıza ne kadar alkol girmesi gerekiyor? Bunu tahmin etmek kolay değil.”
Lane aynı alaycı havayla devam etti: “Ölümcül bir hata yaptım; sarhoş değilken izledim.”
Lane, yeterince komedisi olmayan bir komedi, iki saatten uzun süren basit konulu hikaye, bir okulun eşcinsel bir öğrencinin baloya katılmasını yasaklama kararını protesto etmek için Indiana’ya gitmek üzere New York'tan ayrılan üç kişi (Nicole Kidman, Meryl Streep ve James Cordon) içeren olay örgüsü ile filmin nasıl bakılırsa bakılsın standartların altında olduğunu düşünen tek eleştirmen değildi.
Elbette, Variety dergisi film eleştirmeni Owen Gleiberman ve The Guardian film eleştirmeni Peter Bradshaw gibi filmi çok beğenenler de var.
Beğenenler arasında, filmi “En İyi Komedi Filmi” adayları arasına dahil eden, birçok Hollywood Foreign Press Association (Hollywood Yabancı Basın Birliği) üyesi de bulunuyor. Ancak ironi, filmin bu adaylık listesine katılması değil. Kidman’ın adı bir dizide veya TV filminde en iyi kadın oyunculuk ölçeğinde parlasa da filmin iki kahramanı, Nicole Kidman ve Meryl Streep'in adaylık töreninden eli boş dönmesi oldu.
Oyuncu, bir katili gerçek doğasını bilmeden tedavi etmeye çalıştıktan sonra kendisini ve ailesini tehlikede bulan bir psikiyatrist rolünü oynadığı polisiye dizisi The Undoing’deki oyunculuğu ile parladı.
Bu film ve dizi Nicole Kidman’ı seyircilere iki farklı görüntüde sunuyor. The Northman adlı yeni filmini de listeye dahil ettiğimizde, 53 yaşındaki oyuncunun halen çalışmalarının ve güzelliğinin zirvesinde olduğunu görüyoruz. Nicole Kidman, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği özel röportajda oyunculuktan yapımcılığa, yönetmenlerden kariyerine kadar birçok başlıkta soruları cevapladı.

Daha iyi bir performans için

- 60’a yakın filminiz, 15'in üzerinde TV yapımınız ve kendi yapımcılığını yaptığınız filmleriniz ile çalışmalarınız var. Bir oyuncu ve bir yapımcı olarak kariyerinizi ilerletirken ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Meselenin, her oyuncunun özel seçimleri olduğunu düşünüyorum. Bana gelince; benim seçimim sevdiğim mesleğe devam etmek. yani oyunculuğa, seçtiğim işlerle onu korumak için de yapımcılığa geçtim. Zorluk, bahsettiğim gibi neyi temsil etmek veya ne üretmek istediğimi seçmek. Bence buradan kaynaklanıyor. (Parmağını sağ şakağına yaklaştırıyor.)

-Rol alacağınız yapımın yönetmeninin kim olacağını da seçimlerinize dahil ediyor musunuz?
Kesinlikle. Daha önceye göre daha fazla. Ayrıca sinemada da televizyondan daha çok. Sinemada size gönderilen senaryoyu nasıl gerçekleştireceğini bilen bir yönetmenle çalışmak istersiniz. Senaryo güzel ama şu ya da bu yönetmen bunu nasıl uygulayacak? Filminde gözükecek sonucu etkileyeceğini bildiğim yönetmenler ile çalışmaya çalışıyorum. “The Prom” filminde Ryan Murphy’nin (Yönetmen) uzmanlığına güvenebileceğime dair bana güvence veren bir deneyimi vardı.

- İlk defa birlikte çalıştınız. Teknik kararlarına müdahale ettiniz mi?
Hayır. Ne ona da diğer yönetmenlere böyle bir müdahalem olmadı.

-Bazı film yıldızları bunu yapıyor, bu nedenle sordum...
Bir görüşü ifade etmek ile müdahalede bulunmak arasında fark var. Yönetmen genellikle ne yapmak istediği konusunda oyuncularına ayrı ayrı danışır. Bu oyuncunun fikrini ifade etmesi için bir fırsattır.

-Ryan Murphy’de bulduğunuz sanatsal nitelikler neler?
Yönettiği oyunları izliyordum. Bir keresinde kendisiyle çalışmak istediğimi söylemiştim. Need adında bir film projemiz vardı ama gerçekleşmedi. Aktör konusunda uzman biri. Bence bu tiyatroda başarılı bir şekilde çalışan herkes için şart. Bana göre ise elimden gelenin en iyisini yapmama yardım edeceğine güvenebileceğim biri.

- The Prom’da güzel bir dans gösterisi yapıyorsunuz. Bu dansın provaları nasıl geçti?
Uzun bir zaman aldı. Bana yardım etmesi için Broadway’de çalışan bir öğretmen olarak işe alınana kadar “Bob Fosse Stili” (Bob Fosse, “Cabaret” de dahil olmak üzere birçok başarılı müzikal filmin yönetmeniydi) denen şey hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Her gün eğitim için saatler ayırıyorduk ve çok zordu. Ama gerekliydi.

-Bu eğitimin başlangıçta düşündüğünüzden daha zor olduğunu düşündünüz mü?
Elbette. Eğitimi tamamlamamayı ciddi olarak düşündüğüm noktaya geldim. Çekilmeyi, bunun benim için çok fazla olduğunu düşündüm. Bale yapabilirim ama Bob Fosse tarzında dans etmek çok zordu. Ama zorluklara teslim olan biri değilim.

- Bu tarzın özellikleri neler? “Cabaret”, “All That Jazz” ve “Lenny” filmlerini izledim ama Fauci’yi bir kalıba koymak benim için zordu...
Biliyorum. Bahsettiğiniz filmlerinden kesitler izlemem gerekiyordu. Sırtı nasıl kullandığını gözlemledim. Örneğin ayakta durduğunuzda, başınızın ve omuzlarınızın sırtınızla ilişkisi vardır. Özellikle başınızı nasıl yönlendirdiğiniz ve nasıl düz duracağınızın... Her şeyin ayrıntılı bir şekilde olması gerekiyor. Çünkü yapacağınız dans hareketinin üzerine inşa etmek için bu “tekniği” kullanacaksınız. Elbette bunu ikinci defa yapmak isteyip istemediğimi bilmiyorum ama faydalı bir deneyimdi.

İrlanda Kraliçesi
Burada (The Northman) çok yüksek bir özgüvene sahip olan bir kadın rolü ortaya koydunuz… Belki de narsisizm noktasına varan. Daha önce birçok kez röportaj yaptık. Bunun karakteriniz olmadığını biliyorum. Ayrıca filmde bu eğilimi neredeyse haklı çıkaran olumlu bir gerekçe var...
Şahsen ben narsist eğilim veya aşırı benlik saygısının destekçisi değilim. Bence bu kişiye olduğu kadar işteki veya özel hayattaki çeşitli ilişkilerine de zarar verebilir. Bu eğilim, başkalarıyla iyi iletişim kuramamanıza neden olur. Yararlı bir sosyal ve insani görev bulmanızı engeller.

-Takım çalışmasına inandığınızı söylediğinizde bahsettiğiniz sebep bu muydu?
Tamamen. Narsisizm, özellikle de bir oyuncu tarafından yapılıyorsa yıkıcıdır. Bu yüzden kendimi her zaman birlikte çalıştığım grubun ortasında ve herkese yakın bir mesafede bulmayı seviyorum. Hayatın siz olmadığını keşfediyorsunuz. Yaptığınız iş siz değilsiniz, aksine iştesiniz ve her şey ortak bir yolda oluyor. Bir oyuncunun topluma nasıl entegre olacağını herkesten daha fazla bilmesi gerekir. Ben samimi ve duygusal bir kadınım. Takım çalışmasını çok seviyorum.

 -“The Northman” filmindeki deneyiminiz nasıldı? Sanırım Kuzey İrlanda’da çekildi…
Evet. Büyükannem ve büyükbabamdan gelen İrlanda köklerim var. 1839'da Avustralya'ya göç ettiler. Ancak yine de uygun İrlanda rengini taşıyorum (gülüyor).

- Peki; Vikingler açısından film deneyimin nasıldı ve bu yolculuk koronavirüs prosedürleri ortasında nasıl ilerledi?
Bu filmden çekilmeyi düşündüm. Seyahat öncesinde ve sırasındaki tüm bu işlemler, çekimler,  yılın bu zamanında sadece birkaç saat parlayan güneş ve soğuk... Ama çekilme fikrini kabul etmedim. Kendime sanatçı olduğumu, bunun işim ve görevim olduğunu söyledim. Oraya ulaştıktan sonra bile bu filmi kabul ederek doğru olanı yapıp yapmadığımı sorgulamaya devam ettim (gülüyor).

-Bunu sorgulamaya ne zamana kadar devam ettiniz?
Çekimlerin ilk günlerinde at sürene kadar. Ata bindim ve her şey değişti. Kendimi iyi hissettim. Savaşçıların o zamanlar kuşandığı metal elbiselerden giyiyordum. Etrafımdaki dağlara baktım, talimatların ve hazırlıkların bitmesini bekleyen kameraya baktım ve kendime şöyle dedim: Evet, yapabilirim.

- Bir Viking ruhunuz var o zaman…
Kesinlikle. Ben filmdeki Kraliçe Gudrun’um ve birinci sınıf bir dövüşçüyüm. Bir kılıç taşıyorum ve düşmanlara karşı saldırılara katılıyorum. Dikkat edin. (Gülüyor)

-Yıllar geçtikçe oyunculuk daha zor bir hale geliyor mu? Demek istediğim; oyuncunun eskisinden daha fazla odaklanmaya veya duygularla dalmaya ihtiyacı oluyor mu?
Annem bana küçüklüğümden beri her zaman duygularımın yoğun olduğunu söylerdi. Beni rahat ettiren şey samimiyettir. Mekanın, anıların ve insanların samimiyetidir. Mesleğimden uzak, hayatlarını bir oyuncunun genellikle sahip olmadığı, mükemmel sakinlikteki sıradan insanlarla buluştuğumda rahatlıyorum. Çünkü oyunculuk daima birçok sorumluluk gerektiriyor. Özellikle de iş ile ilgili.
- “The Undoing” isimli dizinin hem yapımcısı hem de başrolüsünüz. Bu sizi, kendiniz için istediğiniz fazladan bir iş fırsatı olarak televizyona mı yönlendiriyor yoksa normal yolunuzun dahilinde mi yer alıyor?
Bu hem bir fırsat hem de doğal bir yol. Daha önce de belirttiğim gibi yapımcı olmam seçimlerimi destekliyor. Oyuncunun gerçekten rolden önce oynamak istediği his hakkında bir fikri vardır. Çok fazla bir şey okumadan bile onu biraz anlar.

-Son olarak, kızlarınız oyuncu olmak istediklerini söylediler mi?
İstekleri var. Aslında en büyük kızım kendi filmlerini yönetmeye ve yazmaya başladı. Benden ya da kız kardeşinden projelerinde rol almamızı istemediğini fark ettim. Ama bunun için mutluyum. Çünkü bağımsız olarak ayaklarının üzerinde durmak istiyor.

- İrlanda'da sizinle birlikteler mi?
Maalesef hayır. Oyunculuğun seyahat protokolleri, ailesini getirmesini yasaklıyor. Ama önceden evet, sık sık bana eşlik ediyorlardı.. Orada olmalarına ihtiyacım vardı... Nedenini biliyor musun? Bir oyuncu için ailesininkinden daha iyi bir destek olamaz.



Uzmanlar başka değişiklik yapmadan kalbe iyi gelen gıdayı açıkladı

Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)
Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)
TT

Uzmanlar başka değişiklik yapmadan kalbe iyi gelen gıdayı açıkladı

Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)
Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)

Mantarlar, hiç fark ettirmeden kalbinizi güçlendiriyor olabilir.

Purdue Üniversitesi Beslenme Bilimleri Bölümü'nden öğretim üyeleri, mantar tüketiminin sağlığa etkilerini ele alan 22 özgün çalışmayı değerlendiren bir inceleme önceki haftalarda Critical Reviews in Food Science and Nutrition'da yayımladı.

Araştırmacılar, ister kişinin kendi seçtiği bir diyetle ister sağlığı iyileştirmeye yönelik bir plan kapsamında olsun, mantar tüketiminin kalp hastalığı ve felç gibi bir grup rahatsızlığı içeren kardiyometabolik hastalık riskini nasıl etkilediğini analiz etti.

Cleveland Clinic'e göre inceleme, mantar tüketmenin vücutta yaygın görülen yağlardan trigliseritleri düzenli olarak azalttığını ortaya koydu. Yüksek trigliserit seviyeleri kalp krizi ve felç riskini artırabiliyor.

Hem sağlıklı bir diyet planı hem de kendi seçtikleri bir beslenme düzeni nedeniyle mantar tüketenlerin kardiyometabolik hastalık riski daha düşüktü. Ayrıca kişinin kendi seçtiği beslenme biçimi kapsamında mantar yemesinin, küçük tansiyonun düşmesiyle ilişkili olduğu saptandı.

İncelemede şu ifadeler yer alıyor: 

Yüksek seviyedeki trigliseritlerle tansiyon ve kardiyovasküler hastalık riski arasındaki ilişki göz önüne alındığında, bu sonuçlar mantarları düzenli beslenme planına dahil etmenin sağlığa yararlarını vurguluyor.

Çalışmaya göre ABD'de mantar tüketimi düşük seviyede. Yine de "kişinin kendi seçtiği diyet kapsamında mantarları düzenli ve artan miktarda tüketmesi", günlük beslenmedeki temel besin maddelerinin yetersizliğini azaltabilir ve kardiyometabolik hastalık risklerini düşürebilir.

İncelemede kalp hastalığı veya felç riskini azaltmak için günde ne kadar mantar yememiz gerektiği net bir şekilde belirtilmese de Mayo Clinic, her gün öğünlere en az iki orta boy mantar eklemenin kanser riskini yüzde 45 oranında azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor.

Mantarlar ayrıca kalp ve beyin sağlığına katkı sağlayan B vitaminlerinin yanı sıra "vücudun kalsiyumu emerek kemik ve dişleri güçlendirmesine yardımcı olan" D vitamini açısından iyi bir kaynak.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'ne göre kalp hastalığı ABD'de erkek ve kadınlar için önde gelen ölüm nedeni ve "her 34 saniyede bir kişi kardiyovasküler hastalıktan ölüyor". Sadece 2023'te 919 bin 32 kişi kardiyovasküler hastalıktan hayatını kaybetti.

Elbette sağlık için tüketilmesi gereken tek gıda mantarlar değil. Molecular Nutrition & Food Research'te yayımlanan yakın tarihli bir araştırma, portakal suyu tüketiminin artırılmasının kalp sağlığını iyileştirebileceğini tespit etmişti.

60 gün boyunca günde iki bardak yüzde 100 portakal suyu içen 20 sağlıklı kişiyi inceleyen araştırmacılar, katılımcıların bağışıklık hücrelerindeki 1705 genin değişimlerini takip etmiş ve tansiyon, iltihaplanma ve metabolizmayla ilişkili gen ifadesinde değişiklikler bulmuştu. Bu nedenle çalışma, "portakal suyunun tedavi edici potansiyelini pekiştiriyor".

Çalışma portakal suyunun gen ifadesini düzenleyerek kan basıncı regülasyonu, lipit metabolizması, iltihaplanma ve diğer süreçleri iyileştirebileceğine ve böylece kardiyovasküler sağlık faydalarına katkı sunabileceğine işaret ediyor.

Sonuçlar, iki ay boyunca her gün portakal suyu içmenin, sağlıklı bireylerde öncelikle tansiyon seviyelerini düzenlemeye ve iltihaplanmayı azaltmaya fayda sağladığını göstermişti.

Independent Türkçe


Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğunu uzmanlar da doğruladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğunu uzmanlar da doğruladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Formda kalmak iyi görünmeyi sağlamaktan fazlasını yapıp beyni de genç tutabilir.

Kuzey Amerika Radyoloji Derneği'nden doktorlar, pazartesi günü yeni bir araştırmanın bulgularını açıkladı. Bu bulgular, daha az gizli karın yağı ve daha fazla kasın beyni genç tutmayı sağlayabileceğini ortaya koydu. Bulgular, 7 milyondan fazla Amerikalıyı etkileyen ve en yaygın demans türü olan Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılabilir.

Missouri'nin St. Louis kentindeki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde radyoloji ve nöroloji doçenti olan Dr. Cyrus Raji yaptığı açıklamada, "Daha fazla kas kütlesi ve daha az gizli karın yağına sahip bedenlerin, daha sağlıklı ve daha genç beyinlere sahip olma ihtimali daha yüksek" dedi.

Daha iyi beyin sağlığı da Alzheimer gibi gelecekteki beyin hastalıkları riskini de azaltır.

Araştırmacılar daha önce viseral yağı, Alzheimer hastalığı gelişimi de dahil beyin sağlığıyla ilişkilendirmişti. Viseral yağ, karın ve çevresindeki organlarda depolanan yağa deniyor.

Vücut-Beyin Bağlantısı

Raji, analizlerinin vücut ve beyin sağlığının ne kadar yakından bağlantılı olduğunu gösterdiğini söyledi.

"Bu araştırma, vücut yapısının biyolojik göstergeleriyle beyin sağlığı arasındaki ilişki hakkında yaygın kabul gören hipotezleri doğruladı. Ayrıca bu biyolojik göstergelerin metabolizmaya yapılan çeşitli müdahaleler ve tedavilerin gelecekteki denemelerine dahil edilmesi için temel oluşturdu" dedi.

1164 sağlıklı erkek ve kadının tüm vücut MR taramalarını kullanarak sağlıklarını inceleyen araştırmacılar, vücudun en yağlı kısımlarını belirledi. Daha sonra, katılımcıların kas-yağ oranını ve buna bağlı beyin yaşlarını belirlemek için yapay zeka algoritması kullandılar.

Viseral yağ/kas oranı daha yüksek katılımcıların beyin yaşları da daha yüksekti; ancak aynı durum, daha fazla deri altı yağa (cildin hemen altındaki yağ tabakası) sahip olanlarda görülmedi.

Ancak viseral yağ, beyin yaşlanmasını etkileyen tek faktör değil.

Beyin doğal olarak insanla birlikte yaşlanırken (hafıza ve bilişsel yetenekleri etkiler), zararlı iltihaplanma, duygusal travma ve yüksek tansiyonun bu süreci hızlandırdığı ortaya konmuştu.

Daha fazla tekrar, daha az yıl

İnsanlar bundan sonra, viseral yağlarını eriterek ve kas inşa ederek beyinlerini genç tutmak için çalışabilir ve bu amaçla spor salonunu kullanabilir.

Illinois Urbana-Champaign Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre egzersiz yapıldığında kaslar, beyni olumlu yönde etkilediği düşünülen kimyasal sinyaller yayıyor.

GT
Doktorlar, hastaların beyin yaşlarını belirlemek için MR taramaları yapıp bunları yapay zeka algoritmasına aktardı (Cyrus Raji, Tıp Doktoru, Doktora ve RSNA).

Yeni bulgular ayrıca, daha az yağlı ve daha fazla kaslı olmanın insanları kalp yetmezliği ve diyabetten koruyabileceğini gösteren onlarca yıllık araştırmaların da üzerine koyuyor.

Birçok kişi kilo verme ilaçları kullanarak onlarca kilo yağ yakabilse de kas kütlesi kaybı, yaygın bir yan etki. Ancak son versiyonlarda durum böyle olmayabilir ve daha önceki çalışmalar, amilin zayıflama ilaçlarının Ozempic gibi popüler GLP-1 sınıfı ilaçlara kıyasla daha az yağsız kas kütlesi kaybına yol açabileceğini gösterdi.

Raji, bulgularının ilaçların geleceğini şekillendirebileceğini söyledi.

Araştırma, Kuzey Amerika Radyoloji Derneği'nin gelecek haftaki yıllık toplantısında sunulacak.

Independent Türkçe


Neandertallerde yamyamlık: Başka bir grubun kadın ve çocuklarını yemişler

Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)
Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)
TT

Neandertallerde yamyamlık: Başka bir grubun kadın ve çocuklarını yemişler

Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)
Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)

Bilim insanları bir grup Neandertalin, başka bir grubun kadın ve çocuklarını yediğini tespit etti.

Neandertallerin kaba saba, kültürel açıdan gelişmemiş olduğuna dair yanlış kanılar son yıllardaki çalışmalarla büyük ölçüde çürütüldü.

Modern insanların (Homo sapiens) en yakın akrabalarından olan bu türün, örneğin yardımsever bir toplum olduğu ve sanatsal faaliyetlerde bulunduğu artık biliniyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta yayımlanan yeni çalışma, aralarında her zaman barışçıl ilişkiler olmadığına işaret ediyor.

Bordeaux Üniversitesi'nden Quentin Cosnefroy ve ekibi, Belçika'nın güneyindeki Goyet Mağaraları'nda bulunan kemik kalıntılarını inceledi. 

19. yüzyılda keşfedilen bu mağara sistemi, binlerce yıl boyunca kullanıldığı için hem Neandertallere hem de ilk modern insanlara ait kalıntılar içeriyor.

Mağaradaki 101 adet Neandertal kemiğini inceleyen bilim insanları, bazılarının bölgedeki hayvan kemiklerine benzeyen kesme izleri taşıdığını söylüyor. Bu da sözkonusu kişilerin öldürülüp yendiğine işaret ediyor.

Ayrıca DNA analizleri, öldürülen kişilerin kadın ve çocuklar olduğunu ortaya koydu. 

T
Belçika'daki Goyet Mağaraları'nda bulunan kemikler, Neandertal kadın ve çocuklarının yendiğini gösteriyor. (Belçika Kraliyet Doğa Bilimleri Enstitüsü/Scientific Reports)

Araştırmacılar ilk olarak kemiklerin büyük bir kısmının 6 ayrı Neandertale ait olduğunu belirledi. Bunların 4'ü yetişkinlik veya ergenlik dönemindeki kadınlar ve ikisi de erkek çocuklardı. 

İzotop analizleriyse yamyamlığa maruz kalan kişilerin başka bölgelerden geldiğini gösterdi. Elementlerin farklı varyasyonları anlamına gelen izotoplar, kemik kalıntılarında saptandığı için bir kişinin nerede yaşadığı hakkında fikir verebiliyor.

Bulgular, Goyet Mağaraları'nda yaşayanların, başka yerlerdeki Neandertalleri bölgeye getirip öldürdüğü ve yediği düşüncesini destekliyor.

Cosnefroy şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu bireylerin neden hedef alındığını tam olarak belirleyemiyoruz, ancak topluluğun bileşimi (4 yetişkin kadın ve iki çocuk) tesadüf olamayacak kadar spesifik.

Bu kişileri öldürüp yiyenlerin Neandertaller mi yoksa Homo sapiens mi olduğu henüz bilinmiyor. Ancak erken dönem modern insanlarda yamyamlık genellikle ritüel amaçlar taşıdığı ve Goyet Mağarası'ndaki örnekte buna işaret eden bir kanıt bulunmadığından muhtemelen işin arkasında Neandertaller var.

Buradaki Neandertaller, Homo sapiens'in bölgeye yayılmaya başladığı bir zamanda Avrupa'daki son Neandertallerdi. 

Araştırmacılar daha önce izole bir şekilde yaşayan bir grubun diğerleriyle karşılaşması sonucu aralarında düşmanlık yaşanmış olabileceğini düşünüyor.

Bilim insanları kadın ve çocukların yamyamlığa maruz kalmasının, yabancılara kötü muamelenin bir örneği olduğunu söylüyor.

Başka bölgede yaşayan Neandertallerin Goyet Mağaraları'na nasıl geldiği de araştırılmaya devam ediyor. 

Cosnefory, "Canlı insanları taşımak, cesetleri veya vücut parçalarını taşımaktan çok daha kolay" diyor. Bulunan kalıntıların çoğunlukla bacak kemikleri olduğunu belirten araştırmacı şöyle ekliyor: 

Muhtemelen bireyler canlı olarak getirildi, Goyet Mağarası yakınlarında öldürüldü ve yamyam grup sadece belirli vücut parçalarını mağaranın içine taşıdı.

Independent Türkçe, Live Science, Popular Science, Scientific Reports