147 yazardan Boğaziçi'ne destek: Zulme ve baskıya boyun eğmeyeceğiz, aşağı bakmayacağız

Kolaj: Independent Türkçe
Kolaj: Independent Türkçe
TT

147 yazardan Boğaziçi'ne destek: Zulme ve baskıya boyun eğmeyeceğiz, aşağı bakmayacağız

Kolaj: Independent Türkçe
Kolaj: Independent Türkçe

Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı kararı ile rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestolarda öğrencilerin gözaltına alınması ve tutuklanmasına yazarlardan tepki geldi.
147 yazar, “Aşağı bakmayacağız” başlıklı bir açıklama yayımlayarak öğrencilerin baskı gördüğünü ifade etti.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım rektöre karşı anayasa güvencesindeki demokratik itiraz haklarını kullanan öğrenciler, öğretim üyeleri ve üniversite çalışanlarının uğradıkları hukuksuzluğu ve baskıları üzüntüyle ve tepki duyarak izliyoruz.
Demokratik haklarını kullanan öğrencilere polisin yönelttiği “aşağı bak” komutu, millet iradesini dilinden düşürmeyen iktidarın ülkeyi nasıl yönetmek istediği ve yurttaşlıktan ne anladığını açıkça ortaya koymaktadır.
En üst kamu otoritelerince kullanılan nefret söylemi, öğrencilerin terörist diye yaftalanması, hukuksuz gözaltılar ve polis şiddeti ülkemizin anayasal bir hukuk devleti olmaktan çoktandır uzaklaştığının yeni bir kanıtıdır.
Bizler günlerdir direnenlerin ölü kelimelerin yükünü aldığını, dili canlandırdığını, tahakkümün pasını silip attığını, ülkenin önünde bin bir olasılıkla dolu yollar açtığını görüyoruz. Edebiyatçılar olarak bu şenliğe coşkuyla katılıyoruz. 
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki direnişin yanındayız. Zulme ve baskıya boyun eğmeyeceğiz. Aşağı bakmayacağız."

Kimler imzaladı?
Bildiriye imza atan yazarlar şöyle:
A.Ömer Türkeş, Abdullah Yılmaz, Adnan Gerger, Ahmet Telli, Ahmet Tulgar, Ahmet Ümit, Akif Kurtuluş, Alper Akçam, Alper Beşe, Altay Öktem, Anıl Mert Özsoy, Aslı Erdoğan, Aslı Ilgın Kopuz, Ataol Behramoğlu, Atilla Dorsay, Attila Aşut, Aydın Şimşek, Ayfer Tunç, Ayhan Geçgin, Ayşe Sarısayın, Ayşegül Devecioğlu, Ayşen Işık, Barbaros Altuğ, Barış Bıçakçı, Belma Fırat, Betül Dündar, Burak Acar, Burhan Sönmez, C. Hakkı Zariç, Can Dündar, Celal Çimen, Cem Erdeveciler, Ceren Cevahir Gündoğan, Ceren Olpak, Çetin Yiğenoğlu, Çiler İlhan, Cuma Boynukara, Cüneyt Ayral, Deniz Durukan, Doğuş Sarpkaya, Ece Temelkuran, Elçin Poyrazlar, Elif Durdu, Elif Şafak, Emel İrten, Emel Kayalı, Emirali Yağan, Erdoğan Kahyaoğlu, Eren Aysan, Erendiz Atasü, Eylem Ata Güleç, Fadıl Öztürk, Ferhan Şensoy, Gaye Boralıoğlu, Gökçer Tahincioğlu, Gonca Özmen, Gülce Başer, Gün Zileli, Güray Öz, Hakan Bıçakcı, Hasan Özkılıç, Hasan Öztoprak, Hatice Meryem, Haydar Ergülen, Hayri K. Yetik, Hicri İzgören, Hidayet Karakuş, Hülya Deniz Ünal, Hüseyin Bul, Hüseyin Şahin, İbrahim Baştuğ, İhsan Oktay Anar, İlhami Algör, İnci Asena, Irmak Zileli, İsa İnan, Jaklin Çelik, Kemal Gökhan Gürses, M. Mahzun Doğan, Mahir Ünsal Eriş, Mahmut Temizyürek, Mehmet Yaşın , Mehtap Ceyran, Mesut Kimsesiz, Mesut Varlık, Metin Cengiz, Müge İplikçi, Mukaddes Erdoğdu, Murat Özyaşar, Murat Uyurkulak , Murathan Mungan, Mustafa Köz, Namık Kuyumcu, Nazmi Bayrı, Necmiye Alpay, Nermin Yıldırım, Neşe Yaşın, Nesimi Aday, Nevzat Çelik, Niyazi Zorlu, Nurcan Baysal, Nurdan Arca, Olcay Özmen, Onur Orhan, Orhan Alkaya, Orhan Pamuk, Oya Baydar, Oylum Yılmaz, Ömer Faruk Ciravoğlu, Önder Kızılkaya, Öner Yağcı, Özge Doğar, Özlem Doğan Kasırga, Pınar Öğünç, Rahmi Emeç, Sedat Yurttaş, Sema Aslan, Sema Kaygusuz, Semih Çelenk, Semih Gümüş, Semrin Şahin, Seray Şahiner, Sevim Korkmaz Dinç, Sezen Ünlüönen, Sezgin Kaymaz, Sibel Oral, Şaban Ol, Şebnem İşigüzel, Taçlı Yazıcıoğlu, Tarık Günersel, Tuğrul Keskin, Tülin Dursun, Turan Parlak, Turgay Fişekçi, Ümit Kıvanç, Ünal Ersözlü, Vecdi Erbay, Yaprak Zihnioğlu, Yaşar Seyman, Yekta Kopan, Yeşim Dinçer, Yiğit Bener, Yücelay Sal, Zeynep Altıok, Zeynep Oral, Zülfü Livaneli.

Ne olmuştu?
Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olmayan Melih Bulu’nun Erdoğan tarafından kararname ile okula rektör olarak atanması hem öğrencilerin hem de akademik personelin tepkisini çekmişti. Öğrencilerin yaklaşık bir ay önce başlattığı eyleme kısa bir süre sonra öğretim görevlileri de katılmıştı.
Melih Bulu’nun istifasını isteyen öğrencilere okulun yerleşkesi içerisinde polis tarafından müdahale edilmiş, onlarca öğrenci gözaltına alınmıştı. Öğrencilere destek için İstanbul ve Türkiye’nin farklı yerlerinde eylemler düzenlenmiş, göstericiler sert polis müdahalesi ile karşılaşmıştı.
İktidar kanadından "eylemlere katılanların çoğunluğunun Boğaziçi öğrencisi olmadığı ve terör örgütleriyle iltisaklı olduğu" iddialarına yer verilen açıklamalar yapılıyor.
En son olarak Bulu’nun kendisine rektör yardımcısı bulamadığı iddia edilirken Cumhurbaşkanı kararı ile üniversitede hukuk ve iletişim fakültelerinin kurulmasına karar verilmişti.
 
Independent Türkçe



PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
TT

PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?

PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.

Ömer Önhon

Kırk yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye karşı kanlı bir çatışma yürüten silahlı örgüt PKK, pazartesi günü kendini feshetme ve silahlı mücadelesini sonlandırma niyetini teyit ettiği tarihi ve benzeri görülmemiş bir duyuru yaptı.

Geçtiğimiz hafta örgütün konuşlanmış bulunduğu Kuzey Irak'ta düzenlenen kongrenin yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: “PKK tarihi misyonunu tamamladı ve pratikleşme süreci Önder Apo (örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'a atıfta bulunulmaktadır) tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere örgütsel yapısını feshetme kararı almıştır.”

 Açıklamada şunlar da eklendi: “PKK'nın mücadelesi, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladı, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdi.”

Şubat ayında, Türkiye'de 20 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan örgütün lideri, örgütün feshedilmesini görüşmek üzere bir kongre toplanması çağrısı yapmıştı.

PKK, 5-7 Mayıs tarihleri ​​arasında düzenlenen 12. Kongresi’nin ardından 8 Mayıs'ta kısa bir açıklama yaparak “büyük” bir duyuru yapacağına işaret etti.

Fesih kararının, komşu Irak ve ABD ile müttefik Kürt güçlerinin aktif olduğu Suriye de dahil olmak üzere bölge için geniş siyasi ve güvenlik sonuçlarının olması bekleniyor. Bu duyuru önemine rağmen, kesin bir atılım teşkil etmiyor. Örgüt ile Türk hükümeti arasında devam eden müzakereler hakkında bilgili kaynaklara göre, birçok sorun hâlâ çözülmemiş durumda. Bu kaynaklar, duyuruyu kamuoyu baskısını hafifletmeyi, eleştirileri savuşturmayı ve yavaş da olsa bir ilerleme kaydedildiği mesajı iletmeyi amaçlayan geçici bir adım olarak tanımlıyor.

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor

Görünüşe göre var olan engeller ortadan kaldırıldı ve örgüt sonunda uzun zamandır beklenen duyuruyu yayınladı. Uygulanıp uygulanmayacağı ve duyurunun Türkiye içinde istenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı henüz belli değil.

Terör örgütü olarak tanımlanan örgüt

PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği  (AB) tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Öcalan, 1999'dan beri Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda bulunan bir cezaevinde mutlak tecrit altında tutuluyor.

Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan süreç, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli'nin geçen yıl 22 Ekim'de Öcalan'ı PKK ve faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapmaya davet etmesiyle başladı. Hükümet, örgütün resmi bir kongre düzenleyerek kendisini feshetme yönünde bir iç karar alacağından hareketle, süreci sıkı bir şekilde kontrol altında tuttu, seçici ve dikkatli bir bilgilendirme yapmakla yetindi.

 Kongreye yaklaşık 15 kişi katılırken haberler, Öcalan ve örgütün elebaşlarının video konferans yoluyla katıldığına işaret ediyorlar. Paralel olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) üçüncü büyük parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında haftalarca gizli görüşmeler yapıldı.

Her iki taraf da bu görüşmeleri müzakere olarak tanımlamaktan çekinse de aslında öyleler. Bu sürecin bir parçası olarak, DEM Parti heyetleri Öcalan'ı cezaevinde ziyaret etti, Kuzey Irak'taki örgütün lider kadrosuyla istişarelerde bulundu ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Irak'taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) dahil olmak üzere Kürt siyasi gruplarla görüştü.

Duyurunun detayları henüz belirsizliğini koruyor. Örgütün silahlarını ne zaman ve nerede bırakacağı henüz belirsiz bir konu. Kararın uygulandığı nasıl doğrulanacak? Genel af çıkacak mı? Terör ve kasten öldürme suçundan aranan militanların kaderi ne olacak?

Talepler listesi

Siyasi cephede, PKK'nın bir talepler listesi sunduğu ve Türk hükümetinin karşılığında vaatlerde bulunduğu düşünülüyor. Bununla birlikte henüz hiçbir ayrıntı yayınlanmadı. Hükümet, hiçbir taviz verilmediğinde ısrar ediyor ve bu inanılması zor bir iddia. DEM Partisi heyetinin önde gelen üyelerinden Pervin Buldan, şimdi demokratikleşme alanında adımlar atmak için sıranın Türkiye'de olduğunu söyledi. DEM Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu’nun önümüzdeki hafta başında net bir yol haritası ve belirli bir talepler listesi açıklamak üzere toplanması bekleniyor.

PKK'nın duyurusunda, bu kararların pratikleşmesinin Abdullah Öcalan'ın sürece liderlik etmesini ve yönlendirmesini, demokratik siyasi faaliyet hakkının tanınmasını ve sağlam yasal güvencelerin sunulmasını gerektirdiği belirtildi.

Bunlar son derece hassas konular ve aynı zamanda barış için koşullar gibi görünüyor.

Avrupa Konseyi Ankara'yı birçok alanda eleştirdi, ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

PKK, Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep etti ve birçok gözlemci kendisine af çıkarılacağına inanıyor. Ancak Öcalan'ın Türk makamlarına, esas olarak suikast ve provokasyon korkusuyla adayı terk etmek istemediğini ve bunun yerine yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve koruma talebini ilettiği bildirildi.

PKK'ya karşı yıllardır süregelen düşmanlığa rağmen, Türk kamuoyunda bu gelişmelere karşı yaygın bir öfkeye tanık olunmadı. Hükümetin propaganda makinesi hakim olan anlatıyı kontrol etmeyi başardı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) hep DEM Partisi aracılığıyla PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise şimdi aynı taraflarla müzakereler yürütüyor. Türk milliyetçilerinin potansiyel muhalefeti kontrol altında tutuluyor, hatta doğrudan bastırılıyor.

Zafer Partisi lideri ve AKP-MHP ittifakının açıkça muhalifi olan Ümit Özdağ, Ocak ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suriyeli mültecilere karşı nefrete tahrik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmekle suçlandı. Ancak birçok kişi tutuklanmasının kamuoyunu Öcalan'ın serbest bırakılmasına karşı kışkırtma ve barış sürecini sarsma potansiyeline sahip olmasından kaynaklandığına inanıyor.

xscdfvgrt
12 Mayıs'ta Diyarbakır’daki bir kahvehanede PKK’nın fesih açıklamasını televizyondan takip eden erkekler (AFP)

Özdağ da yargılanması sırasında kendisini Öcalan'ın serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için hapse atılan bir “siyasi rehine” olarak tanımladı. Uluslararası alanda süreç ihtiyatlı bir onayla karşılandı. AB ve ABD hâlâ PKK'yı terör örgütü olarak listelese de, varlığını Türkiye'de Kürtlerin özgürlükler konusunda uzun süredir yaşadığı mahrumiyetin bir yansıması olarak görüyorlar ve bu tutum Ankara ile aralarında uzun süredir gerginlik yaratıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Türk yetkililer, AB'yi Avrupa'daki PKK faaliyetlerine göz yummakla ve böylece terörizmi desteklemekle suçluyorlar.

Önemli bir fırsat

Her şeye rağmen, Avrupalı liderler Türkiye'de devam eden sürece desteklerini ifade ettiler. Avrupa Konseyi, birkaç gün önce yayınladığı son raporunda Ankara'yı birçok alanda eleştirdi ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik düzeylerinde barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.

Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile başa çıkma meselesidir

Türkiye içinde, CHP, hükümete karşı yürüttüğü açık savaşa ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasının ardından gösteri ve protestolar düzenlemesine rağmen, bu sürece karşı çıkmadı. Partisinin Van'da düzenlediği gösteride, CHP lideri Özgür Özel, örgütün yakında silah bıraktığını açıklaması yönündeki umudunu dile getirdi. AK Parti’nin Doğu Anadolu bölgesinde DEM Partisi'nin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyum atama kararlarını kınadı.

Örgütün kendisini feshettiğini ve silah bırakacağını duyurması ile birlikte, ülke için yeni bir anayasa taslağının hazırlanması da dahil olmak üzere sürecin yeni bir aşaması başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından biri olan Mehmet Uçum da temel aşamanın tamamlandığını ve şimdi demokrasi ve hukuk alanlarında kapsamlı reformların uygulanmasına geçileceğini söyleyerek buna işaret etti.

df
PKK’nın kendisini feshettiğini duyurmasının ardından Diyarbakır'daki tarihi Sur ilçesi 12 Mayıs  (AFP)

Bu sürecin hükümete fayda mı zarar mı sağlayacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu yoklamaları, eğer şimdi seçimler yapılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin neredeyse imkansız göründüğüne işaret ediyor. Çoğu Türk, felç edici ekonomik krizden ve otoriterliğe doğru hızlı kayıştan ciddi şekilde etkilendi. Örgütün kendisini feshetmesi ve Türkiye'de terörün sona erdirilmesi belki Erdoğan'ın popülaritesini yeniden kazanmasının önünü açabilir, ama ekonomik ve politik sorunların devam etmesi onu her zamankinden daha savunmasız bırakabilir.

Suriye boyutu

Suriye boyutu bu denklemde önemli bir unsur. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de YPG ile nasıl başa çıkacağı meselesi.

Bu birlikler PKK ile yakın bağlarını sürdürüyorlar ve safları içinde bazı kadroları bulunuyor. Şam'ın şiddetle reddettiği bir talep olan merkezi olmayan bir idari sistem kurulması da dahil olmak üzere çeşitli taleplerde bulundular.

Türkiye'deki devam eden gelişmeler büyük olasılıkla Suriye arenasına yansıyacak ve Suriye'deki durum da Türkiye'deki gelişmeleri etkileyebilir.