Netanyahu’nun yolsuzluk davası seçim sonrasına ertelenebilir mi?

Netanyahu karşıtı gruplar, İsrail Başbakanı’nın yolsuzluk davasının başladığı İsrail Kudüs Bölge Mahkemesi önünde protesto gösterisi düzenlediler.  (AFP)
Netanyahu karşıtı gruplar, İsrail Başbakanı’nın yolsuzluk davasının başladığı İsrail Kudüs Bölge Mahkemesi önünde protesto gösterisi düzenlediler. (AFP)
TT

Netanyahu’nun yolsuzluk davası seçim sonrasına ertelenebilir mi?

Netanyahu karşıtı gruplar, İsrail Başbakanı’nın yolsuzluk davasının başladığı İsrail Kudüs Bölge Mahkemesi önünde protesto gösterisi düzenlediler.  (AFP)
Netanyahu karşıtı gruplar, İsrail Başbakanı’nın yolsuzluk davasının başladığı İsrail Kudüs Bölge Mahkemesi önünde protesto gösterisi düzenlediler. (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hakkındaki üç ayrı yolsuzluk dosyası nedeniyle bugün yeniden hakim karşısına çıktı. Netanyahu, İsrail Kudüs Bölge Mahkemesi’nde görülen 'rüşvet, dolandırıcılık ve güvenin ihlali’ suçlamalarıyla yargılandığı davada 20 dakika ifade verdi. Savunma avukatlarının söyledikleri doğrultusunda ifade veren Netanyahu, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmeyerek hakimlerden izin aldı ve duruşma salonundan ayrıldı. Netanyahu mahkeme önünde kendisini protesto eden grup ile karşılaşmamak için binanın yan kapısını kullandı.
Tanıkların dinlenmesi için duruşmaları seçimlerden sonraya ertelemeye çalışan savunma avukatları, söz konusu şahısların savcılık tanıkları olduğunu ve söyleyecekleri her şeyin Netanyahu karşıtı seçim propagandası malzemesine dönüşeceğini, böylece mahkemenin seçimin bir parçası haline geleceğini iddia ettiler. Savcılık da cevaben, duruşmanın yolsuzluk iddianamesine göre yapıldığını ve seçimler nedeniyle defalarca ertelendiğini kaydetti. Ancak gerçekte olan, siyasi liderliğin İsrail'i iki yıl içinde dördüncü kez bir seçimden diğerine sürüklemesi olarak gösterildi. Mahkemenin de bu durumun arkasından sürüklenmesinin uygun olmadığı belirtiliyor. Özellikle de beşinci ve belki de altıncı seçimlerin yapılması konusunda ciddi bir ihtimal ortadayken.
Duruşma pazartesi günü Netanyahu taraftarları ve karşıtları arasındaki yoğun mücadelenin ortasında ve İsrail yargısına ve güvenilirliğine yönelik şiddetli bir saldırı sırasında başladı. Bir yandan, Netanyahu ve destekçileri davayı "sahte dosyalar" ve "sağdan güçlü bir başbakanı devirmeye ve Yair Lapid başkanlığındaki solcu bir hükümeti taçlandırmaya yönelik açık girişim" olarak değerlendirerek saldırıyor. Diğer yandan Netanyahu'nun muhalifleri davanın ertelenmesini "adaleti baltalamaya ve yargı otoritesini zayıflatmaya çalışan siyasetçilere boyun eğmek" olarak değerlendiriyor.
Merkez Mahkeme yönetimi, karargahını saldırılardan korumak için istisnai tedbirlere başvurdu ve mahkeme merkezinin bulunduğu işgal altındaki Doğu Kudüs'teki İsrail Kudüs Bölge Mahkemesi’nin bulunduğu Salahaddin Caddesi ve bu caddeye giden tüm sokakları trafiğe kapattı. Dava için biri duruşma diğeri de davanın seyrini video aracılığıyla canlı olarak takip eden gazeteciler için olmak üzere iki salon ayrıldı.
Her kısım, iki eski salon ve bir ofisten oluşuyor. Aralarındaki duvarlar koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle biri diğerinden iki metre uzaklıkta 27 kişiyi ağırlayacak şekilde hazırlandı. Mahkeme kasıtlı olarak sanık bölümünü kafessiz yaptı. Netanyahu ve ona rüşvet vermekle veya rüşvet pazarlığı yapmak ile suçlananlar için sandalyelerin olduğu bir bölüm ayrıldı.
Netanyahu dün sabah mahkemeye, bir öncekinin aksine bakanları ve yardımcıları olmadan geldi. Netanyahu karşıtı gösteri yapan ve istifasını isteyen yaklaşık 200 kişilik bir grup ise mahkeme önünde toplandı. Netanyahu mahkeme salonuna girdi, pencerenin yanında oturmayı seçti ve oturumun açılmasını bekledi. Yargıçlar içeri girdiğinde mahkeme salonundaki diğer kişiler gibi ayağa kalktı, ardından ise oturdu. Yargıç Rivka Feldman Friedman, sanığın ayağa kalkmasını istedi ve avukatlarının iddianameye verdiği cevaba katılıp katılmadığını sordu. Netanyahu, "Evet, iddianameye cevaben yazdıklarına katılıyorum" cevabını verdi.
Netanyahu daha sonra, mahkemeden ayrılmak için izin istedi. İzin verilince "Mahkemeye tüm saygılarımla" diyerek salondan ayrıldı. Mahkemenin çalışma takvimi konusundaki tartışmalar ise devam etti. Yargıç, avukatların bir sonraki oturumu altı ay ertelemeye çalıştıklarını ve bunun gerçekçi bir talep olmadığını savundu. Savcılık, bu talebin mahkemeyle ilgili olmayan nedenlerle kasıtlı olarak ortaya atılan bir oyalama girişimi olduğunu ve mahkemenin bunu kabul etmemesi gerektiğini söyledi. Yargıç, üç yargıçtan oluşan kurulun gelecek oturumların programını belirleyene kadar oturumu ertelemeye karar verdi.
71 yaşındaki Netanyahu İsrail’de yolsuzluk suçlamasıyla hakim karşısına çıkan ikinci başbakan oldu. Görevini yürütürken mahkemeye çıkan ilk başbakan olarak ise kayıtlara geçti. Polisin hakkında iddianame hazırlamasının ardından istifa eden eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert de hakim karşısına çıkmış ve 18 ay hapse mahkum edilmişti.
Üç ayrı davada rüşvet, dolandırıcılık ve güven ihlali suçlamalarıyla karşı karşıya olan Netahyahu’nun milyoner yakınlarından çok pahalı hediyeler aldığı ve bazı medya kuruluşlarına imajını parlatacak haberler yapmaları karşılığında “iyilik yapmaya” söz verdiği iddia edilmişti. Netanyahu tüm iddialardan suçlu bulunursa mahkeme tarafından on yıl hapis cezasına çarptırılabilir.



‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”


İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
TT

İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)

İran'ın Tesnim haber ajansının haberine göre İran'ın güneydoğusundaki sınır bölgesinde "terörist gruplar" tarafından düzenlenen bir saldırıda üç Devrim Muhafızı öldürüldü.