Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Pala: 27 günde 3 milyon kişiyi aşılayamadık, toplamda 60 milyon kişinin aşılanması gerek

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Pala: 27 günde 3 milyon kişiyi aşılayamadık, toplamda 60 milyon kişinin aşılanması gerek
TT

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Pala: 27 günde 3 milyon kişiyi aşılayamadık, toplamda 60 milyon kişinin aşılanması gerek

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Pala: 27 günde 3 milyon kişiyi aşılayamadık, toplamda 60 milyon kişinin aşılanması gerek
İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya varyantlarının görülmesiyle koronavirüs salgınında yeni bir dönem başladı.
Mutant virüsün Türkiye'deki yayılımı sürüyor. Varyantların Eskişehir ve Trabzon'da da görülmesiyle, mutasyonlu virüse rastlanan kent sayısı 33 oldu.
Son günlerde vaka sayılarındaki artış dikkati çekerken, Türkiye'de de uygulanan Sinovac'ın CoronaVac aşısının koruyuculuk oranı yüzde 50'lerde kaldı.

Ülkede 2,9 milyona yakın kişi aşılandı
Oranın düşük çıkması, daha fazla kişinin aşılanmasını zorunlu hale getirdi. Mevcut durumda aşılanan kişi sayısı ise 2,9 milyon civarında kaldı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 65 yaş üzeri vatandaşların aşı olmak için sisteme tanımlanacağını açıkladı.

Bakan Koca: Aşı küresel savaşa döndü
Aşının küresel bir savaşa döndüğünü belirten Koca, tedarikte çeşitlendirme yoluna gidileceğini şu sözlerle açıkladı:
"Biontech aşısı ayrıca gelmiş olacak. Miktar olarak muhtemelen 500-800 bin gelmiş olacak. Ama mart sonunda 4,5-5 milyona yakın gelmiş olacak. 30 milyona kadar da opsiyonel olarak imzalanmıştı. İlave olarak Sinovac'tan 50+50 talebimiz vardı, ikinci 50 milyon için de sözleşme imzalandı. 130 milyona yakın aşının sözleşmesinin yapıldığını söyleyebilirim."
Bakan Koca'nın "Gelecek" dediği aşıların Türkiye'ye ne zaman ulaşacağı merak konusu. Zira aşılama takvimi ve aşı yapılacak kişi sayısına ilişkin hesaplar şimdiye kadar tutmadı. 
Aşılama tartışması sürerken diğer taraftansa mart-nisan aylarında koronavirüs salgınında yeni bir dalga yaşanmasından edişe ediliyor. Hatta bu konuda sağlık kuruluşları alarm geçmiş durumda.

"Üç yeni varyant nedeniyle doğrulanmış olgu sayısında artış yaşanabilir"
Salgındaki gidişatı değerlendiren Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği Kovid-19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, son günlerde vaka sayısında yaşanan artışın sürebileceğini söyledi:
"Endişe verici üç yeni varyantın -İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya- Türkiye'de de görülmesiyle, önümüzdeki haftalarda doğrulanmış olgu sayısında artış yaşanabilir. Dikkat ederseniz son günlerde vaka sayıları yükseliyor, günlük 8 binleri aştı."

"Varyantın tespitinden sonraki 4-6 hafta içinde vakalar yükseliyor"
Pala, günlük vaka sayıları artarken ölü sayısının azalmasını ise şöyle açıkladı:
"Ölümler, vaka sayısı artışından daha sonra karşımıza gelir. Bugünlerde ölü sayılarındaki düşüş, önceki vaka sayısının azalmasının yansımasıdır. Ancak vaka sayıları yeniden artıyor. Dünyanın 80 ülkesine yayılmış yeni varyanttan yola çıkacak olursak, ilk tespitten itibaren 4-6 hafta içinde vakaların yüksek olabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla, mart-nisan ayında yeni dalga yaşanabileceğine yönelik uyarılarda bulunulması doğru bir yaklaşım."

"Türkiye'nin yeni dalgaya hazırlıklı olduğunu söylemek pek mümkün değil"
Türkiye'nin salgında yeni bir dalgaya hazırlıklı olup olmadığını da sorduğumuz Pala, "Salgını kontrol altına alamadığımız için bunu söylemek mümkün değil. Sağlık Bakanlığı'nın izlediği politika açısından ciddi bir hazırlık yapmak pek mümkün görünmüyor. 10 ay önce dillendirmeye başladığımız gibi, salgına karşı etkili bir ilacın olamaması ve başlangıçta aşıların söz konusu olamaması, bizim farmakolojik olmayan önlemler dediğimiz halk sağlığı uygulamalarını güçlü bir şekilde uygulanması gerekirdi ama Türkiye bunu yapamadı" dedi.

"120 milyon doz aşıya ihtiyaç var"
Sağlık Bakanlığı'nın aşı politikalarının "sıkıntılı" olduğu yorumunu yapan Prof. Dr. Kayıhan Pala, "Etkinliği yüksek olmayan tek bir aşıyla bağlantı kurmuş durumdayız" şeklinde konuştu.
Aşı tedarikindeki sıkıntılara değinen Pala, iki dozluk aşının 60 milyon kişiye uygulanabilmesi için 120 milyon doza ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

"27 günde 3 milyon kişiyi aşılayamadık, toplamda 60 milyon kişinin aşılanması gerek"
Aşılamada yavaş kalındığını savunan Kayıhan Pala, şöyle konuştu:
"Aşı uygulamasının 27. gününü geride bıraktık. Toplam aşı sayısı, 2 milyon 780 bin civarında. Günde 100 bin kişiyi aşılayabiliyoruz. Aşı tedariki çeşitlendirilmeli. Sinovac'ın satın alma bedelinin 20 dolar olduğu, Oxford'un aşısının ise 3 doları bulduğu söyleniyor. Açıklanmadığı için kesin rakamları bilemiyoruz, Türkiye'ye gelen tam dozun ne olduğunu bilmiyoruz, bakanlık şeffaf davranmalı. Bildiğimiz şey şu, 27 günde 3 milyon kişiyi aşılayamadık. Toplamda 60 milyon kişiyi aşılamamız gerek, bunun için de 120 milyon doz aşıya ihtiyaç var."

"Günlük aşılamada 100 bin kişide kalırsak, 3 yıla ihtiyacımız olur"
Günlük aşılamada 100 bin kişide kalınması halinde toplumsal bağışıklığın sağlanabilmesi için 3 yıla ihtiyaç duyulacağını kaydeden Prof. Dr. Pala, en hızlı şekilde, koruyuculuğu yüzde 90'ların üstünde olan aşılardan getirip, günde 500 binin üstünde, hatta mümkünse 1 milyon kişiyi aşılayarak önlem alınabileceğini söyledi ve ekledi:
"Türkiye bu rakamların çok gerisinde. Türkiye'de yeni varyant ciddi bir etki gösterecek olursa, önümüzdeki haftalarda vakalara yansır. 6 aşının koruyuculuğu, bizim ülkemizin aldığı aşıdan yüksek. İvedilikle bakanlığın iletişime geçmesi gerekir, şimdiye kadar çoktan geçmeliydi."
 
Seyahatler, kutlamalar, kongreler….
Toplumsal hareketliliğin azaltılmasına yönelik önlemlerde güçlü bir politika sürdürülemediğini savunan Kayıhan Pala, bazı otellerdeki etkinlikler, eğitime verilen ara tatil dönemindeki seyahatler ve kalabalık kongrelerden örnek verdi.

"Mevcut kamu kaynakları, aşı bulunmasına, üretilmesine ve pandemide sıkıntı yaşayanlara aktarılmalı"
Salgının etkilerinin 11 ayı geride bırakması nedeniyle toplumda ekonomik, sosyal ve psikolojik çöküntü yaşandığına ve bıkkınlık oluştuğuna da değinen Kayıhan Pala, "Bu daha ne kadar sürecek?" diye sordu.
Aylarca süren kısmi kısıtlama yerine gerekli koşulları sağlanmış 4 haftalık bir tam kapanmayla salgın kontrol altına alınabilecekken, mevcut tedbirlerle sürenin uzadığını ve toplumdaki bıkkınlığın arttığını savunan Pala, "Daha önce de defalarca söyledik, ekonomik ve sosyal koşulları oluşturulmuş, 4 haftalık tam kapanma gerekirdi. Pandeminin yükünün küçük esnafın üzerine atılmayacağı, kamu kaynaklarının yoksullara aktarılacağı, en az 2, mümkünse 4 haftalık kapanmaya ihtiyaç var. 65 yaşın üstündekiler günde 3 saat dışarıda olabiliyor. Çocuklar evde, küçük esnaf zorda. Süre uzuyor. Mevcut kamu kaynakları, aşı bulunmasına, üretilmesine ve pandemide sıkıntı yaşayanlara aktarılmalı" ifadelerini kullandı
Kayıhan Pala, Türkiye'nin kendi koronavirüs aşısını geliştireceğine inansa da bunun birkaç ay içinde gerçekleşmesinin mümkün görünmediğini dile getirdi:
"Bilgilendirme eksikliği var. Tek kaynak Dünya Sağlık Örgütü. Dünyada klinik aşamaya geçmiş 63 aşıdan sadece biri Türkiye'de, Kayseri Erciyes Üniversitesi'nin, onun da Faz 2 ve Faz 3 yapılması, bu sonuçların olumlu çıkması, sonrasında acil kullanım onayı alınması gerekiyor ki bu da birkaç ay içinde mümkün değil. Sinovac aşısının Faz 3 çalışması Türkiye'de ekim ayında başladı ve hala sonuçları açıklanmadı. Bunlar süreç alan işler."

Indepent Türkçe



Nolan'ın kardeşinden Kara Şövalye 4 açıklaması: "Rüya gibi"

Kara Şövalye Yükseliyor, gişede 1 milyar doların üzerinde hasılat elde etti (Warner Bros)
Kara Şövalye Yükseliyor, gişede 1 milyar doların üzerinde hasılat elde etti (Warner Bros)
TT

Nolan'ın kardeşinden Kara Şövalye 4 açıklaması: "Rüya gibi"

Kara Şövalye Yükseliyor, gişede 1 milyar doların üzerinde hasılat elde etti (Warner Bros)
Kara Şövalye Yükseliyor, gişede 1 milyar doların üzerinde hasılat elde etti (Warner Bros)

Jonathan Nolan, gelecekte Kara Şövalye 4 (The Dark Knight 4) için geri dönmekten mutluluk duyacağını söyledi.

Christopher Nolan'ın kardeşi, Kara Şövalye üçlemesinin tüm filmlerinde senarist olarak çalışmıştı.

Bale de yeşil ışık yakmıştı

2012 yapımı Kara Şövalye Yükseliyor (The Dark Knight Rises), Christian Bale'in canlandırdığı Bruce Wayne'in hikayesine kesin bir nokta koymuş gibi görünse de Jonathan Nolan, Batman evreninde yeni maceralar geliştirmeye istekli olduğunu belirtti.

Eğlence ve sinema dünyasından haberler veren SHOWSHA'ya konuşan Jonathan Nolan, Kara Şövalye üçlemesinin dünyasına geri dönmenin "rüya gibi" olacağını anlattı.

2022'de ScreenRant'a konuşan Bale, Nolan'ın yönetmenlik yapması halinde yeni bir Batman filmi için geri dönebileceğini söylemişti. Ancak yönetmen, süper kahraman filmlerine geri döneceğine dair hiçbir işaret vermedi.

47 yaşındaki Jonathan Nolan, verdiği röportajda şöyle dedi:

Bu bir rüya olmaz mıydı... Yani, geri dönüp bunun üzerinde tekrar çalışma şansım olsaydı, kesinlikle.

Jonathan Nolan, geçen ay Dax Shepard'ın Armchair Expert adlı podcast'inde konuşmuş ve kardeşi Christopher Nolan'ı Kara Şövalye'yi yönetmeye ikna etmenin zaman aldığını söylemişti.

"Çılgınca"

Usta yönetmen, Batman Başlıyor'la (Batman Begins) zaten bir süper kahraman filmine imza atmıştı ve başka bir çizgi roman uyarlaması yapmakta tereddüt ediyordu çünkü kariyerinin bir kalıba sokulmasını istemiyordu.

Batman Başlıyor'da ağabeyiyle birlikte çalıştığını anlatan Jonathan Nolan, sözlerini şöyle sürdürmüştü:

Ağabeyimin 14. yaş günümde bana verdiği tek çizgi roman Batman: Year One'dı (Batman: Birinci Yıl) ve 10 yıl sonra sette onunla birlikte çalışıyordum.

Jonathan Nolan, "Bu çılgınca bir şeydi" demişti.

Batman Başlıyor'dan sonra Prestij'e geçmiş

Sözlerine "Chris yeni bir film yapma konusunda kararsızdı" diye devam eden Jonathan Nolan, ağabeyinin Batman Başlıyor'dan sonra doğruca sihirbaz gerilimi Prestij'i (The Prestige) yönetmeye geçtiğini anlatmıştı.

Bir süper kahraman filmi yönetmeni olmak istemiyordu.

"Korkaklık etme"

Jonathan Nolan, yapımcı Charles Roven'la birlikte otururlarken ağabeyi Christopher'a "Dostum, korkaklık etme. Hadi yapalım şunu" dediğini ifade etmişti:

Senaryoyu tamamladığımızda, 'Bu harika olacak. Heyecan verici. Bu filmi çekmeliyiz' diyordum. Sonunda o da ikna oldu.

Independent Türkçe, SHOWSHA, ScreenRant, Armchair Expert


Stephen King, yeni Fransız filmini övmeye doyamadı: "Korkunç"

Filmi olabildiğince gerçekçi kılmak için çekimler sırasında sette 200 gerçek örümcek kullanıldı (My Box Films)
Filmi olabildiğince gerçekçi kılmak için çekimler sırasında sette 200 gerçek örümcek kullanıldı (My Box Films)
TT

Stephen King, yeni Fransız filmini övmeye doyamadı: "Korkunç"

Filmi olabildiğince gerçekçi kılmak için çekimler sırasında sette 200 gerçek örümcek kullanıldı (My Box Films)
Filmi olabildiğince gerçekçi kılmak için çekimler sırasında sette 200 gerçek örümcek kullanıldı (My Box Films)

Efsanevi korku yazarı Stephen King, Fransız yapımı yeni bir korku filmini öve öve bitiremedi.

Sosyal medyayı aktif olarak kullanan Amerikalı yazar, Twitter'daki 7 milyonu aşkın takipçisine sık sık film, dizi ve kitap önerilerinde bulunuyor.

100 üzerinden 96 puan

King, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 96 gibi mükemmele yakın bir puan almayı başaran tüyler ürpertici yeni korku filmi için övgü dolu sözler söyledi.

Sébastien Vaniček'in ilk uzun metrajlı filmi Infested, bir apartmanın sakinlerinin hızla çoğalan ölümcül örümcek ordusuna karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor. 

Fransızca filmin oyuncu kadrosunda Théo Christine, Finnegan Oldfield, Jérôme Niel, Sofia Lesaffre ve Lisa Nyarko yer alıyor.

76 yaşındaki korku yazarı, filmden bahsetmek için Twitter'daki takipçilerine seslendi. Amerikalı yazar Infested için "korkunç, iğrenç ve iyi yapılmış" diyerek övgü dolu bir eleştiri paylaştı.

"Yavru köpek büyüklüğünde örümcekler"

"Bazıları yavru köpek büyüklüğünde olan örümcekler Fransa'da bir apartmanı istila ediyor" diyerek filmin konusundan bahseden King, ekledi:

Korkunç, iğrenç, iyi yapılmış.

Usta yazar, takipçilerine filmin Fransızca olduğunu da hatırlattı.

AMC Networks'ün korku türüne yönelik abonelikli yayın platformu Shudder'da gösterime giren örümcek temalı yeni korku filmini öven tek kişi King değil. 

"Gerilim ve entrikalarla dolu"

Infested'ın eleştirileri de son derece olumlu. Sinema yazarları filmi, "şık sunumu ve düşündürücü unsurlarıyla izleyicileri büyüleyen, onları gerilim ve entrikalarla dolu, karmaşık bir şekilde örülmüş ağına davet eden ilgi çekici bir yaratık filmi" diye nitelendiriyor. 

İncelemelerden birkaçı, karakterler gelişiminin son derece başarılı olduğunu ifade ediyor. Bu da özünde merak uyandıran insan hikayeleri oluşturuyor.

Prömiyerini geçen yıl Venedik Film festivali'nde yapan yapım, César Ödülleri'nde En İyi İlk Film de dahil olmak üzere iki dalda adaylık kazanmıştı.

Independent Türkçe, ScreenRant, Metro


Fentanil solumaktan kaynaklanan ilk beyin hastalığı raporlandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Fentanil solumaktan kaynaklanan ilk beyin hastalığı raporlandı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

ABD'de doktorlar, dünyada fentanil dumanı solumaktan beyin hastalığı geçiren ilk vakayı bildirerek bu opioidin ne kadar tehlikeli olabileceğini bir kez daha ortaya koydu.

Fentanil, eroinden 50 kat daha tesirli.

47 yaşındaki hasta, geçen yıl şubatta otel odasında bilinçsiz ve "ölüme yakın" halde bulunduktan sonra Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nin acil servisine götürülmüştü.

Klinisyenler, fentanil dumanı solumanın hastanın beynindeki beyaz maddenin önemli bölümlerinin, hastanın bilincini kaybetmesine yol açacak ve beyinde geri dönüşü olmayan işlev kaybı ve muhtemelen ölüm riski yaratacak kadar iltihaplanmasına neden olduğunu teşhis etti.

Benzer vakalar daha önce eroin dumanı soluyan insanlarda bildirilmiş olsa da araştırmacılar Oregon'daki hastanın fentanil içeren belgelenmiş ilk vaka olduğunu söyledi.

Baş araştırmacı Chris Eden, "Bu, 40'lı yaşlarının sonunda, çocuk sahibi, ilk kez fentanil kullanan orta sınıftan bir erkeğin vakası. Bu vaka, fentanilin toplumumuzdaki herkesi etkileyebileceğini gösteriyor" dedi. 

Araştırmacılar, bu tür vakaların daha önce de yaşanmış olabileceğini ancak sendromun fizyolojisi hakkında nispeten az şey bilindiği için bunların fark edilmediğini söyledi.

Dr. Eden, "Opiatın klasik yan etkilerini çok iyi biliyoruz: Solunum depresyonu, bilinç kaybı, yönelim bozukluğu. Ancak bu vakadaki gibi muhtemelen geri dönüşü olmayan beyin hasarına yol açtığını ve beyni etkilediğini klasik olarak düşünmüyoruz" dedi.

Hasta yaklaşık bir ay hastanede kaldıktan sonra yavaş yavaş iyileşmiş, ardından konuşmasını ve işlevini yeniden kazanmasına yardımcı olan bir bakım tesisinde kalmıştı.

Araştırmacılara göre bu bulgu, ucuz ve kolayca bulunabilen fentanilin tehlikesi hakkında uyarı olarak görülmeli.

Hasta, BMJ Case Reports akademik dergisine, "Kendime, eşime ve aileme yaptıklarımdan dolayı sık sık pişmanlık duyuyorum. Hayatımı kurtaran tüm doktorlara, hemşirelere ve acil yardım görevlilerine ve beni toplumun faal bir üyesi haline getiren terapistlere minnettarım" diye konuştu.

Independent Türkçe


Sanılanın aksine tüm Taş Devri topluluklarının et ağırlıklı beslenmediği ortaya çıktı

Fas'taki Taforalt mağarısından çıkarılan kalıntılar, beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor (Abdeljalil Bouzouggar)
Fas'taki Taforalt mağarısından çıkarılan kalıntılar, beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor (Abdeljalil Bouzouggar)
TT

Sanılanın aksine tüm Taş Devri topluluklarının et ağırlıklı beslenmediği ortaya çıktı

Fas'taki Taforalt mağarısından çıkarılan kalıntılar, beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor (Abdeljalil Bouzouggar)
Fas'taki Taforalt mağarısından çıkarılan kalıntılar, beslenme alışkanlıklarına ışık tutuyor (Abdeljalil Bouzouggar)

Taş Devri'nde yaşayan bütün toplulukların et ağırlıklı beslenmediği ortaya çıktı. Yeni bulgular Paleo diyeti diye bilinen beslenme biçiminin temellerini sorgulamaya açıyor. 

Paleolitik Çağ'da yaşayan insanların proteini büyük ölçüde hayvanlardan aldığı uzun süredir düşünülürken, bazı uzmanlar insanların bugün de böyle beslenmesi gerektiğini savunuyor. Öte yandan bu dönemdeki avcı-toplayıcı toplulukların bazılarının bitki ağırlıklı beslendiği saptandı. 

Yaklaşık 15 bin yıl önce bugünkü Fas'ta yaşayan Iberomaurusian adlı topluluktan 17 kişiye ait 25 diş ve 7 kemik örneğini analiz eden araştırmacılar bitki temelli bir beslenme biçimiyle karşılaştı. Bilim insanları, Taforalt mağarasından çıkarılan insan kalıntılarını kararlı izotop analizi adlı yöntemi kullanarak inceledi. İzotop, bir elementin farklı seviyede nötron içeren atomları anlamına geliyor.

dsfrgth
Taforalt mağarasında bulunan insan dişinde, aşınma ve çürük belirtileri görülüyor (Heiko Temming)

Nature Ecology & Evolution adlı hakemli dergide pazartesi günü yayımlanan araştırmada insanlardaki çinko izotop oranının aynı bölgede yaşayan otçul hayvanlara yakın olduğu tespit edildi. Gıda yoluyla alınan çinkonun hayvansal kaynaklardan gelme ihtimalinin daha yüksek olduğu düşünülse de bu yakınlık bitkisel bir kaynağa işaret ediyor.

Öte yandan araştırmacılar izotop oranlarının otçul hayvanlarla tamamen aynı olmamasından dolayı bu avcı-toplacıyı halkın tamamen bitkisel beslenmeğini de belirtiyor. Ayrıca Berberi koyunu ve ceylan gibi canlıların kalıntıları üzerindeki kesik izleri, bazı hayvanların yiyecek amaçlı kesildiği ihtimalini artırıyor. Araştırmanın başyazarı Zineb Moubtahij şöyle diyor:

Analizimiz, bu avcı-toplayıcı grupların beslenme biçimlerine kayda değer miktarda bitkisel madde ve yabani bitki dahil ettiğini göstererek tarım öncesi popülasyonların beslenmesine ilişkin anlayışımızı değiştiriyor.

İzotop örnekleri hangi bitki türlerinin tüketildiğini göstermese de bölgede meşe palamudu, Antep fıstığı, çam fıstığı, yabani yulaf ve bakliyat gibi bitkisel kalıntılar bulunması Iberomaurusian topluluğun ne yediğine dair fikir veriyor. Alanda ortaya çıkarılan öğütme taşları da yakınlarda bitkilerin işlendiğini gösteriyor.

Araştırmanın ortak yazarı Klervia Jaouen "Taforalt'taki tüm bireylerin öncelikli protein kaynağı bitkiler olmasa da tarım öncesi bir popülasyonun beslenme biçiminde bu kadar yüksek oranda bitki olduğunu belgelemek alışılmadık bir durum" diyor.

Muhtemelen ilk kez izotop teknikleri kullanılarak Paleolitik bir diyette bu seviyede bitki bazlı bileşen belgelendi.

İncelenen örneklerden birinin 6 ila 12 aylıkken ölen bir bebeğe ait olması, bu dönemdeki sütten kesme alışkanlıklarına da ışık tutuyor. Bebeğin kemiklerindeki izotop örneklerine göre, çocuk küçük yaşta sütten kesilerek bitkisel besinler tüketmeye başlamış. Bilim insanları bu bulguyu araştırmalarında şöyle açıklıyor: 

Bu durum, sütten kesmeye uygun gıdaların sınırlı olması nedeniyle uzun emzirme dönemlerinin norm haline geldiği avcı-toplayıcı toplumlarla tezat oluşturuyor.

Yeni araştırma Paleolitik Çağ'da yaşayanların büyük ölçüde et tükketiğine dair bulguları tamamen çürütmese de beslenme alışkanlıklarının bölgeden bölgeye değişebildiğinin altını çiziyor. Moubtahij "Bu dönemdeki herkes için standart bir diyet olduğunu düşünmüyorum; bu çevreye göre değişiyor. İnsanlar beslenme alışkanlıkları konusunda dayanıklı ve esnektir" diyor.

Araştırmacılar Iberomaurusian halkının bitkisel gıdalara bağımlılığının altında muhtemelen yenilebilir bitki türlerinin bolluğu ve belki de büyük av hayvanlarının azalması gibi çeşitli faktörlerin yatabileceğini düşünüyor.

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Nature Ecology & Evolution


TV devi NBC, Premier Lig maçlarının ABD'de oynanmasını istiyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

TV devi NBC, Premier Lig maçlarının ABD'de oynanmasını istiyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Amerikan televizyon devi NBC, Premier Lig'de sezonun açılış hafta sonundaki maçların Birleşik Devletler'de oynanmasını istiyor. Bu talep, üst düzey maçların İngiltere dışında oynanmasına yönelik teklif yeniden sunulurken geldi.

NBC, Premier Lig'in Amerika'daki yayın ortağı ve İngiltere'nin en üst ligiyle yaptığı 6 sezonluk 2 milyar sterlin (yaklaşık 81,2 milyar TL) değerindeki son TV anlaşması, Birleşik Krallık dışındaki en büyük anlaşma.

Premier Lig'in CEO'su Richard Masters geçen hafta yaptığı açıklamada maçların Amerika'da oynanması için "kapının aralık göründüğünü" ancak halihazırda böyle bir planın olmadığını söylemişti.

Bu açıklama, LaLiga'nın 2018'de Miami'de Barcelona ve Girona arasında bir maç düzenleme teklifi üzerine FIFA'nın İspanyol ligine açtığı davayı geri çekmesinin ardından geldi.

Premier Lig, "39'uncu maç" diye adlandırılan fikstürü 2008'de onaylamaya çalışmış ancak taraftarların sert tepkisi ve FIFA'nın muhalefeti üzerine planlar rafa kaldırılmıştı.

Ancak futbolun yönetim organının muhalefeti yumuşuyor gibi görünüyor ve 2013'te Premier Lig'in yayın haklarını ilk kez satın alan NBC Sports'un üst düzey bir yöneticisi, maçların ABD'de oynanması  için yeniden "baskı" yapılacağını söyledi.

NBC Sports'un satın alma ve ortaklıklar başkanı Jon Miller, The Athletic'e, "Gelecekte bir noktada, açılış hafta sonunda birkaç Premier Lig maçının sezonu buradaki büyük stadyumlarda açtığını görmeyi çok isterim" diye konuştu.

Ve bunun için bastırmaya devam edeceğimizi biliyorum çünkü burada normal sezon maçlarını görmek isteyen bir Amerikan seyircisi olduğunu düşünüyorum. Ancak bu sırada, maçları mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmak için elimizden gelen her şeyi yapmak üzere Premier Lig'le birlikte çalışmaya devam edeceğiz.

Futbol Taraftarları Derneği bu yorumlara sert tepki gösterdi ve Twitter/X'te bir açıklama yayımladı: 

2008'de 39. Maçı yendik ve herhangi bir yeniden canlandırma girişimine tam gaz, iki ayağımız yerden kesik, kramponlarımız dize girecek şekilde saldıracağız.

İspanya LaLiga Başkanı Javier Tebas, İspanya'nın en üst düzey liginde 2025-26 sezonundan itibaren maçların Birleşik Devletler'de oynanabileceğini söylemişti.

Independent Türkçe


280 ışık yılı uzaktaki gezegende hava olayları gözlemlendi

Bilim insanları, öztegezegende yaşanan hava olaylarını ilk kez inceledi (NASA)
Bilim insanları, öztegezegende yaşanan hava olaylarını ilk kez inceledi (NASA)
TT

280 ışık yılı uzaktaki gezegende hava olayları gözlemlendi

Bilim insanları, öztegezegende yaşanan hava olaylarını ilk kez inceledi (NASA)
Bilim insanları, öztegezegende yaşanan hava olaylarını ilk kez inceledi (NASA)

NASA, 280 ışık yılı uzaktaki gezegende hava olayları yaşandığını tespit etti. 

James Webb Uzay Teleskobunun yaptığı ölçümlere göre, WASP-43 b adlı ötegezende hava sıcaklığı 1250 Santigrat dereceye çıkıyor. En düşük sıcaklıksa 600 Santigrat derece. 

Rüzgarın saatte 8 bin kilometre hızla estiği ötegezegen, yörüngesinde bulunduğu WASP-43 adlı yıldızla "kütleçekim kilidi" içinde yer alıyor. Dolayısıyla WASP-43 b'nin bir yüzü hep bu yıldıza bakıyor. Ötegezegenin yıldızıyla arasındaki mesafeyse yaklaşık 2 milyon kilometre.

WASP-43 b, bu özellikleriyle yıldızlarına yakınlığı ve yüksek yüzey atmosfer sıcaklıklarından dolayı "sıcak Jüpiterler" olarak adlandırılan ötegezegen sınıfında yer alıyor.

Webb Teleskobunun verilerini 3B iklim modelleme programlarıyla inceleyen bilim insanları, ötegezegenin karanlık tarafında gökyüzünü yoğun bulutlarla kaplı olduğunu tespit etti. 

Hakemli dergi Nature Astronomy'de 30 Nisan'da yayımlanan çalışmada, ötegezegenin yıldızına bakan tarafında gökyüzünün her zaman açık olduğu gözlemlendi.

Araştırmanın ortak yazarı Taylor Bell, ötegezegenin ilk kez 2011'de keşfedildiğini, Hubble Uzay Teleskobu ve Spitzer Uzay Teleskobuyla yapılan incelemelerin de çalışmada kullanıldığını belirtti.

Bell, araştırma bulgularına ilişkin şunları söyledi: 

Hubble'la ile ötegezegenin gündüz olan tarafında su buharı bulunduğunu görebiliyorduk. Hem Hubble hem de Spitzer'dan topladığımız veriler, gece tarafında bulutlar olabileceğine de işaret etmişti. Ancak sıcaklık, bulut yapısı ve rüzgar gibi detaylar için Webb'den gelen daha hassas ölçümlere ihtiyacımız vardı.

Independent Türkçe, Newsweek, BBC 


Jenna Ortega, Netflix'in hit dizisinden ayrılarak hayranlarını şaşırttı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Jenna Ortega, Netflix'in hit dizisinden ayrılarak hayranlarını şaşırttı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Netflix'in yakında gösterime girecek projesinin yeni fragmanında ve oyuncu listesinde, yapımın başrol oyunculardan Jenna Ortega yer almıyor.

Dijital yayın platformu, en çok izlenen yapımlarından birinin geri dönüşü de dahil çok sayıda yeni film ve TV şovunu tanıtırken bazılarını da bu ay yayından kaldıracak.

Ancak Jurassic Park hayranları, 2020'den 2022'ye kadar 5 sezon boyunca devam eden Jurassic World: Kretase Kampı'nın (Jurassic World: Camp Cretaceous) animasyon devam dizisi Jurassic World:Chaos Theory için özellikle heyecanlı.

Yeni filmi Miller's Girl'le tartışma yaratan Wednesday yıldızı Ortega, orijinal dizide Brooklynn karakterini seslendirmişti. Kretase Kampı'nın kadrosundaki Paul-Mikél Williams, Sean Giambrone, Kausar Mohammed ve Raini Rodriguez devam dizisi Chaos Theory için geri dönüyor.

Ancak fragmanın ilk 10 saniyesinde Ortega'nın karakteri öldürülmüş gibi görünüyor. O zamandan beri Brooklynn karakterinin geri dönmeyeceği doğrulandı. Rolünü yeniden canlandırmayacak diğer yıldız Ryan Potter'ın Kenji karakterini de Darren Barnet seslendirecek.

Hayranlar fragmanın ortaya çıkmasıyla şaşkına dönerken, bir kişi bunu "çılgınca", diğer biri de "yıkıcı" diye nitelendirdi. X/Twitter'daki diğer kullanıcılara göre fragman, hayranları Brooklynn'in öldüğüne ve karakterin sezonun son bölümlerinde diziye geri döneceğine inandırmaya çalışıyor. 

Ortega'nın dizide yer almaması, yıldızın son yıllardaki yükselişine bağlanabilir. Bu da muhtemelen program çatışmalarına yol açmış olabilir.

Ortega, 2021'de yayımlandığında Netflix'te devasa bir hit haline gelen Wednesday'in başrolünü ve yapımcılığını üstlenmenin yanı sıra, 5. ve 6. Çığlık'ta (Scream) rol almıştı. Aktris, Tim Burton'ın uzun zamandır beklenen Beterböcek'inin (Beetlejuice) devam filmi de dahil yakında gösterime girecek 6 projede yer alacak. 

2023'te kendi Saturday Night Live bölümünü sunan Ortega, Martin Freeman'la arasındaki yaş farkı ve romantik sahneleri nedeniyle tartışma yaratan Miller's Girl'ün başrolünü de Freeman'la birlikte üstlenecek. 

Film, edebiyat hocasıyla karmaşık ve uygunsuz bir aşk ilişkisine atılan öğrenciyi konu alıyor.

The Times'a verdiği son röportajda internetteki sert tepkilere yanıt veren Freeman, filmin "yetişkinlere yönelik ve incelikli" olduğunda ısrar ederken "Bunu harika bir şeymiş gibi göstermiyor" demişti. 

Fragmanın yayımlanmasının ardından filmin aldığı tepkileri "utanç verici" diye nitelendirmiş ve şöyle eklemişti:

Holokost hakkında bir filmde oynadığı için Liam Neeson'a da mı saldıracaksınız?

Neeson, 1993 yapımı savaş draması Schindler'in Listesi'nde (Schindler’s List) başrol oynamıştı.

Independent Türkçe


Amazon Prime'ın yeni dizisi prömiyerini yapmadan ikinci sezon onayını aldı

Cross'un yıldızı Aldis Hodge, Chuck Maclean'in yarattığı polisiye City on a Hill'de Kevin Bacon'la birlikte rol almıştı (Showtime)
Cross'un yıldızı Aldis Hodge, Chuck Maclean'in yarattığı polisiye City on a Hill'de Kevin Bacon'la birlikte rol almıştı (Showtime)
TT

Amazon Prime'ın yeni dizisi prömiyerini yapmadan ikinci sezon onayını aldı

Cross'un yıldızı Aldis Hodge, Chuck Maclean'in yarattığı polisiye City on a Hill'de Kevin Bacon'la birlikte rol almıştı (Showtime)
Cross'un yıldızı Aldis Hodge, Chuck Maclean'in yarattığı polisiye City on a Hill'de Kevin Bacon'la birlikte rol almıştı (Showtime)

James Patterson'ın popüler roman serisine dayanan yeni Amazon Prime Video dizisi Cross, daha ilk sezonu gösterime girmeden ikinci sezon onayını aldı.

Patterson'ın romanları halihazırda üç filmle beyazperdeye uyarlandı. İlk olarak ünlü oyuncu Morgan Freeman'ın Cross rolünde olduğu Kızları Öp (Kiss the Girls) ve Örümceğin Maskesi (Along Came A Spider), ardından da 2012'de Tyler Perry filmi Alex Cross geldi. 

Televizyona ilk kez uyarlanıyor

Çok satan romanlar televizyona ilk kez uyarlanacak ve sevilen drama Leverage'ın 37 yaşındaki yıldızı Aldis Hodge, diziye adını veren dedektif Cross'u canlandıracak.

Deadline'ın aktardığına göre Prime Video, Cross'un ikinci sezon siparişini, henüz ilk sezon prömiyerini bile yapmadan verdi.

Ayrıca dizinin ikinci sezon oyuncu kadrosuna meşhur korku filmi Çığlık'la (Scream) 1990'larda şöhret olan Matthew Lillard'ın yanı sıra Jeanine Mason ve Wes Chatham yer alıyor. 

Cross'un yapımcılığını Paramount Television Studios ve Patterson'ın 2023'te özel bir anlaşma imzaladığı Skydance Television üstlenecek.

Eleştirmenlere göre Prime Video'nun daha gösterime girmeden Cross'a ikinci sezon onayını vermesi, uyarlamanın başarılı olacağına inandıklarını gösteriyor. 

Filmler gişede bekleneni vermedi

Önceki üç Alex Cross filmi, gişede aradığını bulamamıştı. 27 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Kızları Öp, dünya çapında 60,5 milyon dolar kazanabilmişti. Gary Fleder yönetmenliğindeki 1997 yapımı filmde Ashley Judd da rol almıştı.

Lee Tamahori'nin yönettiği 2001 yapımı Örümceğin Maskesi, sinemaseverleri salonlara çekmekte daha başarılı olarak gişede 105 milyon dolar kazanmıştı. Başroldeki Freeman'a Michael Wincott ve Monica Potter eşlik etmişti.

Tyler Perry, Matthew Fox ve Rachel Nichols'ın başrolleri paylaştığı 2012 yapımı Alex Cross ise eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu. Film gişede sadece 35 milyon dolar kazanabilmişti. 

Independent Türkçe, ScreenRant, Deadline


Rekortmen korku filminin başarısının sırrı ne?

Filmin başrolündeki David Dastmalchian'e Laura Gordon, Ian Bliss, Ingrid Torelli ve Rhys Auteri eşlik ediyor (IFC)
Filmin başrolündeki David Dastmalchian'e Laura Gordon, Ian Bliss, Ingrid Torelli ve Rhys Auteri eşlik ediyor (IFC)
TT

Rekortmen korku filminin başarısının sırrı ne?

Filmin başrolündeki David Dastmalchian'e Laura Gordon, Ian Bliss, Ingrid Torelli ve Rhys Auteri eşlik ediyor (IFC)
Filmin başrolündeki David Dastmalchian'e Laura Gordon, Ian Bliss, Ingrid Torelli ve Rhys Auteri eşlik ediyor (IFC)

Colin ve Cameron Cairnes tarafından yazılan, yönetilen ve kurgulanan Late Night with the Devil, 2024'ün en iyi korku filmlerinden biri olmakla kalmıyor, izlenme rekorları da kırıyor. 

Gece yarısı canlı yayımlanan bir sohbet programının aşırı hevesli sunucusunun, reytingleri artırmak için bilmeden şeytanı masum izleyicilerin oturma odalarına salmasını konu alan doğaüstü film, 1977'de geçiyor.

İlk hafta sonunda rekor kırdı

AMC Networks'ün korku türüne yönelik abonelikli yayın platformu Shudder'da 19 Nisan'da gösterime giren film, ilk hafta sonunda rekor kırdı. İzleyicileri ekran başına çeken gerilimli film, hem Shudder hem de AMC+'ta en çok izlenen yapım oldu.

Düşük bütçeli film, sinemalarda gösterime girdiğindeyse gişede ilk üç gününde 2,8 milyon dolar kazanarak dağıtımcısı IFC Films için rekor kırdı. Late Night with the Devil, vizyona girdikten bir ay sonra hasılatını 11,3 milyon dolara çıkardı.

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da da kusursuza yakın bir puana sahip olan Late Night with the Devil, 196 sinema yazarının yorumlarına göre 100 üzerinden 97 puan almayı başardı.

Sinemalarda gösterime girmeden önce hem eleştirmenlerden hem de Stephen King gibi usta isimlerden olumlu yorumlar alan korku filmi, bunu büyük bir ticari başarıya dönüştürmeyi başardı.

Çok satan romanlarıyla ünlü korku üstadı King, Avustralya yapımı filmden "gözlerini alamadığını" söyledi. 

"Yaratıcı ve eğlenceli"

The Australian'dan Stephen Romei, Late Night with the Devil'ı "yaratıcı ve son derece eğlenceli bir korku filmi" diye niteledi.

Time Out korku filmine "son derece ürkütücü ve rahatsız edici derecede tanıdık" yakıştırmasını yaparken Empire'dan Helen O’Hara şöyle yazdı:

Zekice ve özgün bir yaklaşım, bu filmi bir Şeytan (The Exorcist) özentisinden çok daha fazlası yapıyor. Dehşetin yaklaştığını hissedeceksiniz ama yine de kendinizi tam olarak hazır hissetmeyeceksiniz.

Sinema yazarlarına göre gösterime girmeden hemen önce bu kadar heyecan yaratılan Late Night with the Devil'ın rekor izlenme sayısına ulaşması hiç de şaşırtıcı değil.

Late Night with the Devil, Amerika Birleşik Devletleri'nde gösterime girmesinden yaklaşık bir ay sonra Shudder izleyiciyle buluştu.

Kulaktan kulağa yayıldı

Sinemada gösterildikten aylar sonra yayın platformlarında görücüye çıkan diğer yapımların aksine Late Night with the Devil, başarı dalgasını ve kulaktan kulağa yayılan olumlu dedikodu rüzgarını arkasına almayı başardı.

Bu da filmin hem gösterildiği yayın platformunda hem de gişede umduğundan bile fazlasını bulmasını sağladı.

Independent Türkçe, ScreenRant, Empire, The Australian, Time Out


Fransız bilim insanları uyardı: "Çocuklara 13 yaşına kadar telefon vermeyin"

Komisyonun raporunda hem çocuklar hem de aileler için uyarılar paylaşıldı (Reuters)
Komisyonun raporunda hem çocuklar hem de aileler için uyarılar paylaşıldı (Reuters)
TT

Fransız bilim insanları uyardı: "Çocuklara 13 yaşına kadar telefon vermeyin"

Komisyonun raporunda hem çocuklar hem de aileler için uyarılar paylaşıldı (Reuters)
Komisyonun raporunda hem çocuklar hem de aileler için uyarılar paylaşıldı (Reuters)

Fransa'da yapılan araştırmada, çocukların 13 yaşında kadar akıllı telefon kullanmaması gerektiği belirtildi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un talimatıyla kurulan komisyon, sosyal medya ve akıllı telefonların çocuklar üzerindeki etkisini araştırdı. 

Nörolog Servane Mouton ve psikiyatr Amine Benyamina liderliğindeki ekibin araştırmasında, çocukların teknoloji sektörünün kâr güdümlü stratejilerinden korunması gerektiğine dikkat çekilerek "Firmalar, çocukları ekran başına kilitliyor, kontrol ediyor ve onlar üzerinden para kazanıyor" dendi.

Çalışmada, ocukların 6 yaşından önce dijital ekranlara maruz kalmaması, 13 yaşına kadar da akıllı telefon kullanmaması gerektiği belirtildi. 

Uzmanlar, 11-13 yaşındaki çocuklara verilecek telefonların internet bağlantısı olmaması gerektiğini söyledi.

Araştırmacılar, çocukların 18 yaşına kadar Instagram, TikTok ve Snapchat gibi sosyal medya uygulamalarından uzak tutulmasını da önerdi. 

İlkokullarda özel durumları olan çocuklar hariç öğrencilerin tablet kullanmaması tavsiye edilirken, ebeveynlerin de çocuklarıyla daha çok vakit geçirmesi için sosyal medya kullanımını kısıtlaması gerektiği belirtildi.

Araştırmada, ebeveynlerin de en az çocuklar kadar "teknoloji sektörünün kurbanı" haline geldiğine dikkat çekildi.

Çalışmada yer alan bilim insanlarından Benyamina şunları söyledi: 

Teknoloji harika bir araç, öyle de kalacak. Fakat bu, insanların kullanımında olmalı, onları bir ürüne hizmet etmeye indirgememeli. Dijital içeriklere ilginizi kaybetmenizi önlemek amacıyla haz alma sistemini yeniden harekete geçiren ve uyaran algoritmalar, bir tür bağımlılık dinamiği yaratıyor.

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian, komisyonun raporunun ardından konuyla ilgili herhangi bir kısıtlamaya gidilip gidilmeyeceğinin henüz belli olmadığını yazdı. 

Macron, başkent Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nde 25 Nisan'da yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nde çocukların 15 yaşında kadar akıll telefon kullanmasının yasaklanmasını istediğini söylemişti.

Independent Türkçe, Guardian, Reuters