Tunus: Gannuşi’nin eski bir danışmanı ‘iç savaşa hazırlığa’ karşı uyarıda bulundu

Dün Tunus'un güneyinde bulunan Tatavin'deki protestolardan bir kare (AFP)
Dün Tunus'un güneyinde bulunan Tatavin'deki protestolardan bir kare (AFP)
TT

Tunus: Gannuşi’nin eski bir danışmanı ‘iç savaşa hazırlığa’ karşı uyarıda bulundu

Dün Tunus'un güneyinde bulunan Tatavin'deki protestolardan bir kare (AFP)
Dün Tunus'un güneyinde bulunan Tatavin'deki protestolardan bir kare (AFP)

Tunus yürütme otoritesinin iki başkanı arasındaki siyasi çıkmaz ve her tarafın kendi mevkisinin arkasına sığınması ışığında Raşid Gannuşi’nin eski siyasi danışmanı olan Nahda Hareketi’nin liderlerinden biri, sokakları galeyana getirme tehlikesine karşı uyarıda bulundu. Nahda lideri, anlaşmazlığın her iki tarafına da siyasi ve sosyal güçlerin dahil edilmesini “bir iç savaşa hazırlık” olarak değerlendirdi.
Bu uyarı Başbakan Hişam el-Meşişi’nin, Cumhurbaşkanı Kays Said’in kabine revizyonunu reddedip yeni bakanların anayasa yemini etmesini denetlemeyi kabul etmemesine ilişkin sunduğu danışma talebinin İdari Mahkeme tarafından reddedilmesinin akabinde geldi. Mahkeme, bu konuda yetkisinin bulunmadığını ifade ederek bu tür anlaşmazlıklarda karar verme yetkisine sahip tek birimin Anayasa Mahkemesi olduğunu vurguladı.
Üç haftadan beri gittikçe kötüleşen anayasal krizi aşmak için Kays Said çözüm olarak “haklarında yolsuzluk ve çıkar ilişkileri şüpheleri” olan bakanların muaf tutulması ya da başbakanın istifa etmesi konusunda ısrar ediyor.
Nahda Hareketi liderlerinden biri “Mevcut kriz bizi 2013 yılında Tunus’un tanık olduğu olaylara ve sokağın sokağa kırdırıldığı döneme geri götürebilir. Bu da içine odun atacak herkesi ateşiyle yakacak bir iç savaş demek” dedi.
Söz konusu uyarı, geçen 20 Ocak’ta Tunus’un bazı bölgelerinde tanık olunan gece protestolarının artmasıyla “hareketin destekçilerine” “sokaklara inip özel ve kamu mülklerini korumaları” çağrısında bulunan Nahda Hareketi Şura Konseyi Başkanı Abdulkerim el-Haruni’nin açıklamaları ile çakışıyor.
Haruni yaptığı açıklamada “Nahda iyi, güçlü ve bir bütün. Yürütme ofisi toplumsal sorunları çözmek de dahil olmak üzere kendini Tunuslulara hizmet etmeye adayacak. Nahda’nın destekçileri, Tunusluların güvenliğini sağlamak, özel ve kamu mülklerini ve haklarını korumak, meşru talepleri karşılamak ve sabotajcılarla mücadelede güvenlik güçlerini desteklemek üzere sahada olacak” ifadelerini kullandı. Bu da Nahda liderlerinin emirleri ile hareket eden “milislerin” olduğuna yönelik birçok tepkiyi ve eleştiriyi beraberinde getirdi. Muhalif siyasetçiler Nahda’yı iç savaş ve çatışma çıkarmak için insanları kışkırtmakla suçladı.
Buna ilaveten hükümeti temsil eden bir heyet ile Tatavin (Tunus’un güneydoğusu) bölgesini temsil eden bir heyet arasında istihdam ve kalkınma konusunda geçtiğimiz Kasım ayında imzalanan anlaşmada geçen maddelerin uygulanmaması sonucunda şehirde tekrar protestolar yapılmaya başlandı. Tatavin şehrinden gelen haberlere göre bölgedeki gençlerin bir kısmı şehirdeki anayolu kapattı, çok sayıda insan toplandı ve dükkanlar kapatıldı.
Ordu iki gün önce petrol tedarikinin engellenmeye çalışılmasını önledi. Tatavin gençlerinden bazıları, şehirdeki askeri kışlanın önünde protesto düzenledi. Ayrıca protestocular, Kamur Anlaşması’ndaki bazı maddelerin özellikle de projelerin canlandırılması kapsamındaki krediler ile ilgili maddenin yerine getirilmemesini eleştirerek sokaklarda yürüyüp lastik yaktı.
Tatavin dosyasından sorumlu hükümet heyeti başkanı Munsif Aşur, bölgede yaşanan olaylardan dolayı üzüntüsünü dile getirerek “Özellikle iki taraf arasında yapılan son oturumun üstünden yalnızca birkaç gün geçmişken bir grup gencin ortamı kızıştırması” karşısında şaşkın olduğunu ifade etti. Aşur hükümetin, üzerinde anlaşılan her maddenin yürürlüğe konması için diyalogdan yana olduğunu söyledi.
Aşur, Tatavin’de olan olayları “anlaşmanın bir ihlali” olarak değerlendirdi. Söz konusu anlaşma taraflardan birinin maddeleri ihlal etmesi durumunda, Sosyal Diyalog Yüksek Konseyi’ne (hükümet ve toplumsal taraflarca temsil edilen bir konsey) başvurulmasını öngörüyor. Aşur “Yaşanan deneyimler, diyalogdan başka bir alternatif olmadığını ve tüm taraflar arasındaki diyalog oturumlarından sonra sonuçların gerçekleştirildiğini göstermiştir” ifadelerini kullandı.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.