Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın en duygusal sahnesi kazara çekilmiş

Daniel Radcliffe kısa süre önce serinin 20. yılını kutlamak üzere çıkarılan Empire dergisinin kapağında yer almıştı (Warner Bros)
Daniel Radcliffe kısa süre önce serinin 20. yılını kutlamak üzere çıkarılan Empire dergisinin kapağında yer almıştı (Warner Bros)
TT

Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın en duygusal sahnesi kazara çekilmiş

Daniel Radcliffe kısa süre önce serinin 20. yılını kutlamak üzere çıkarılan Empire dergisinin kapağında yer almıştı (Warner Bros)
Daniel Radcliffe kısa süre önce serinin 20. yılını kutlamak üzere çıkarılan Empire dergisinin kapağında yer almıştı (Warner Bros)

Harry Potter film serisi vizyona girdiği dönemden sonra dijital platformlarda da yayımlanmasıyla pek çok farklı jenerasyondan izleyiciyi kendisine çekmeye başardı. Son dönemde serinin dizisinin çekilebileceğine yönelik haberler de hayranların Büyücülük Dünyası'ndaki tartışmaları alevlendirmesine neden oldu. 
We Got This Covered'ın haberine göre serinin 8 filminde de yapımcı olan David Heyman kısa süre önce verdiği röportajda Harry Potter ve Felsefe Taşı'ndaki (Harry Potter and Sorcerer's Stone) duygusal bir sahnenin Daniel Radcliffe'in geçirdiği alerjiyle alakalı olduğunu söyledi. 
Hatırlanacağı üzere Profesör Quirrell'la yüzleştikten ve Lord Voldemort'un fiziksel formunu geri kazanmak için yaptığı son girişimden sonra, ikonik karakter arkadaşlarına veda ederek Dursley ailesinin pek hoş olmayan ortamına geri dönmek zorunda kalmıştı. 
Genel olarak kasvetli olan sahnede Harry ve Hagrid sevgi dolu bir anı paylaşıyordu.
Heyman bahsi geçen sahneye dair şu ifadeleri kullandı:
"Dan (Radcliffe) gözlerini yeşile çevirmek için lens kullanıyordu ve onlara alerjik bir reaksiyon göstermişti. Gözleri kırmızı ve şişti ve lensleri çıkarmak zorunda kalmıştık. Yeşili dijital olarak ekleyebileceğimizi düşündük, ancak nihayetinde yapay hissettireceği için eklememeye karar verdik. Ama Dan'in gözleri şişmiş ve kırmızı bir haldeydi ve tuhaf biçimde Hagrid'e veda ettiği sahne açısından fazlasıyla uygundu."
 
Independent Türkçe, We Got This Covered



Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
TT

Azteklerin geniş ticaret ağı ortaya çıktı

Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)
Silah olarak ya da inşaatlarda kullanılan obsidyenin Aztek İmparatorluğu'na farklı bölgelerden geldiği tahmin ediliyor (INAH)

Orta Amerika'daki obsidyen eşyaların kökenini araştıran arkeologlar, Aztek İmparatorluğu'nun geniş ticaret ağını ortaya çıkardı. 

Aztek İmparatorluğu'nun obsidyeni geniş çapta kullandığı biliniyor. Sıradan çelikten daha sert olan bu volkanik cam, jiletten daha keskin kenarlara ve aynaları andıran yansıtma özelliğine sahip olabiliyor. Ayrıca farklı renklerde oluşması, bu mineralin silahlardan takılara kadar çeşitli alanlarda kullanılmasına olanak tanıyor.

Bugüne kadar Azteklere ait arkeolojik kazı alanlarında yapılan çalışmalarda çok fazla obsidyen eşya bulunsa da bunların nereden geldiği detaylıca incelenmemişti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te dün (12 Mayıs) yayımlanan çalışmada, Aztek İmparatorluğu'nun başkenti Tenoçtitlan'ın ana tapınağı Templo Mayor'dan çıkarılan 788 obsidyen obje analiz edildi. Araştırma bugüne kadar bölgede yapılan en kapsamlı obsidyen çalışması olma özelliği taşıyor.

Örneklerin yaklaşık yüzde 90'ının başkentin 94 kilometre kadar kuzeydoğusundaki Sierra de Pachuca'dan çıkarıldığı tespit edildi. Bu bölge, yeşil ve altın rengi volkanik camlarıyla biliniyor.

Ancak nesnelerin geri kalanındaki mineral, 7 farklı bölgeden geliyordu. Araştırmacılar Ucareo gibi bazı bölgelerin, imparatorluğun sınırlarının dışında yer aldığını belirtiyor.

Aztek İttifakı kurulmadan önce Tenoçtitlan'ın obsidyeni çoğunlukla yakındaki Pachuca'dan temin ettiği görülüyor. Ancak MS 1430 civarında imparatorluğun güçlenmesinden sonra başkente rakip devletlerden daha çok obsidyen girdiği anlaşılıyor.

Araştırmacılar ayrıca bu dönemde dini amaçlarla kullanılan obsidyenin neredeyse tamamının Pachuca'dan geldiğini saptadı. Bu durum merkezi kontrolün artarak dini alanı tek tipleştirdiği anlamına gelebilir.

Tulane Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Diego Matadamas-Gomora "Meksikalılar yeşil obsidyeni tercih etse de çoğunlukla ritüel dışı amaçlarla kullanılan obsidyen eserlerdeki yüksek çeşitlilik, birden fazla kaynaktan gelen obsidyen aletlerin, imparatorluğun başkentine doğrudan madenler yerine pazar yoluyla ulaştığını düşündürüyor" diyor.

Tarihi belgeler de Orta Amerika'nın çeşitli bölgelerinden gelen tüccarların, Tenoçtitlan pazarında mallarını sattığını gösteriyor.

Araştırmacılar makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En az 7 obsidyen kaynağının varlığı, Meksikalıların bu dönemde ticari etkileşimlerini genişlettiğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, Aztek obsidyeninin kökenlerini inceleyerek Orta Amerika'daki ticari ağların daha net bir haritasını çıkarmayı umuyor.

Matadamas-Gomora yeni çalışma hakkında "Bu tür bir analiz imparatorluk topraklarının, siyasi ittifakların ve ticari ağların zaman içinde nasıl geliştiğinin izini sürmemizi sağlıyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, PNAS