WHO Genel Direktörü: 'Dün kabaca her 100 dakikada bir 25 bin vaka rapor edildi'

WHO Genel Direktörü: 'Dün kabaca her 100 dakikada bir 25 bin vaka rapor edildi'
TT

WHO Genel Direktörü: 'Dün kabaca her 100 dakikada bir 25 bin vaka rapor edildi'

WHO Genel Direktörü: 'Dün kabaca her 100 dakikada bir 25 bin vaka rapor edildi'

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, geçtiğimiz yıldan bu yana Covid-19 ile mücadele çalışmalarında gelinen noktaya ve vaka sayılarına değinerek, "Dünya genelinde dün her 100 dakikada bir 25 bin yeni vaka rapor edildi" dedi.
Korona virüs (Covid-19) dünya genelinde yayılmaya devam ederken Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok ülke Covid-19 salgını ile mücadele çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, korona virüs (Covid-19) brifinginde yaptığı açılış konuşmasında, dünya genelinde salgın ile mücadele çalışmaları çerçevesinde gelinen son noktaya ve dünya genelinde karşılaşılan toplam vaka sayılarındaki azalmaya değindi.
Covid-19 ile mücadele planında 1 yılın arkada bırakıldığını aktaran Ghebreyesus, "1 yıldan biraz daha uzun bir süre önce, Covid-19 salgını için ilk Stratejik Hazırlık ve Müdahale Planını (SPRP) başlattık. 1 milyar 700 milyon doları tutarında bir taleple, 2020 SPRP benzeri görülmemiş bir yanıt gördü ve bunu cömertçe destekleyen tüm üye devletlere ve bağışçılara teşekkür ediyoruz. Desteğinizle, yüzde 90'ından fazlası ülkelere ve bölgelere tahsis edilen 1 milyar 580 milyon doları topladık, pandeminin ön saflarında yer alanlara hayati finansman sağladık ve WHO'nun temel bilimsel ve teknik çalışmalarını destekledik" ifadelerini kulandı.
WHO ve destekçi ülkelerin ile dünya genelinde Covid-19 test kapasitesinde büyük bir artış sağlandığını kaydeden Ghebreyesus, “19 milyon test, 243 milyon parça kişisel koruyucu ekipman ve dünya genelinde 12 bin Yoğun Bakım Ünitesi (YBÜ) yatağı desteklendi. 191 Acil Tıp Ekibi görevlendirdik, 58 ülkede sero-epidemiyolojik çalışmaları destekledik, 150 çevrimiçi eğitim etkinliği sunduk, 4,7 milyon katılımcıya ulaştık” dedi.

"Bugün 2021 SPRP'yi başlatmaktan gurur duyuyoruz"
2021 yılı SPRP'sine de değinen Genel Direktör Ghebreyesus, planın önceki yılın SPRP'sini altyapı olarak kullanarak, 6 ana hedefe odaklı olduğuna dikkat çekti. Genel Direktör, "Yeni plan, 6 hedefle geçen yılki SPRP'ye dayanıyor, bulaştırmayı bastırmak, teması azaltmak, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyona karşı koymak, savunmasızları korumak, ölüm ve hastalığı azaltmak, aşılar, teşhisler ve terapötikler dahil olmak üzere yeni araçlara eşit erişimi hızlandırmak" ifadelerini kullandı.

WHO'nun bu yıl 1 milyar 960 milyon dolara ihtiyacı var
Bu hedeflere ulaşmak için gereken mali ihtiyacın, ACT Accelerator'ın WHO bileşeni için 1 milyar 200 milyon dolar dahil olmak üzere toplam 1 milyar 960 milyon dolar olduğunu belirten Ghebreyesus, "Bu, WHO'nun bu yılki pandemiye müdahale çalışmasının maliyetini, Üye Devletlerin ve ortakların ihtiyaçlarına dayanarak, geçen yıldaki pandemiye yanıt vermek için ortaklığımıza ve öğrendiğimiz derslere dayanarak yansıtıyor. Diğer bir deyişle SPRP, sizin üye devletlerimizin ihtiyaçlarınızı karşılamak için bizden ne yapmamızı istediğini yansıtır" dedi.

"Aşı ateşkesi çağrısını şiddetle destekliyoruz"
Ghebreyesus, dünya genelinde savaş ve çatışma bölgelerinde Covid-19 ile mücadele amacı güden "Aşı ateşkesi" çağrısına desteğini belirterek, "Covid-19'un zaten çok savunmasız olanlara daha fazla baskı uyguladığı insani yardım ortamlarında DSÖ'nün salgın müdahale çalışmalarını da kapsıyor. Aşı ateşkesi çağrısını şiddetle destekliyoruz. Bildiğiniz gibi, ülkeler sağlık iş gücünün ve teknik kapasitelerinin çoğunu COVID-19 müdahalesine yönlendirdiler" dedi.

"Temel sağlık sistemi ihtiyaçlarını karşılamak için daha entegre bir yaklaşıma geçmemiz önemlidir"
Dünya genelinde Covid-19 ile mücadele kapsamında daha entegre bir yaklaşımın önemine dikkat çeken Genel Direktör Ghebreyesus, "Temel sağlık sistemi ihtiyaçlarını karşılamak için daha entegre bir yaklaşıma geçmemiz önemlidir. SPRP, ülke düzeyinde operasyonel çalışmaya odaklanarak, diğer finansman mekanizmalarını tamamlayacak ve bunlarla koordinasyon içinde çalışacak, bunların yerini almayacak veya çoğaltmayacak şekilde tasarlanmıştır. SPRP'yi tam olarak finanse etmek, yalnızca Covid-19'a yanıt vermeye yönelik bir yatırım değil, küresel iyileşmeye ve daha güvenli bir dünya inşa etmeye yapılan bir yatırımdır. Desteğinizle WHO bu işin merkezinde olacak" ifadelerini kullandı.

"Dün kabaca her 100 dakikada bir 25 bin vaka rapor edildi"
Konuşmasında dünya genelinde karşılaşılan vaka sayılarına değinen Genel Direktör, "İlk SPRP'yi bir yıl önce başlattığımızda, 25 binden az Covid-19 vakası rapor edilmişti. Dün kabaca her 100 dakikada bir 25 bin yeni vaka rapor edildi. Küresel olarak bildirilen vaka sayısının art arda beşinci haftada azaldığını bildirmekten mutluluk duyuyorum. Geçen hafta, Ekim ayından bu yana bildirilen en düşük haftalık vaka sayısını gördük” dedi.

Dünya genelinden haftalık vaka sayısı yarı yarıya düştü
Ghebreyesus, “Bu yıl şimdiye kadar, haftalık olarak bildirilen vaka sayısı, Ocak ayının başında 5 milyondan fazla vakadan, 8 Şubat'tan itibaren 2 milyon 700 bin vakaya düşerek neredeyse yarı yarıya düştü. Bu, değişkenlerin varlığında bile basit halk sağlığı önlemlerinin işe yaradığını göstermektedir. Vakaların ve ölümlerin azalması ve aşıların yaygınlaştırılmasıyla birlikte, yeni SPRP bize aşı eşitliğini sağlamak ve pandeminin akut aşamasını sona erdirmek için bir yol sunuyor" ifadelerini kullandı.

Oxford-AstraZeneca aşılarına yeşil ışık
Ghebreyesus, dünya genelinde Covid-19 aşılarının yaygınlaşması için çalışmaların devam ettiğini ve Oxford-AstraZeneca aşılarının küresel anlamda yaygınlaştırılmasına COVAX'ın yeşil ışık yaktığını aktararak, "Bu haftanın başlarında WHO, Oxford-AstraZeneca aşısının iki versiyonuna acil kullanım listesi verdi ve bu aşıların Güney Kore ve Hindistan'daki şirketler tarafından COVAX aracılığıyla küresel olarak yaygınlaştırılmasına yeşil ışık yaktı. WHO acil durum kullanım listesi, COVID-19 aşılarının kalitesini, güvenliğini ve etkinliğini değerlendirir ve garanti eder. Aşıların COVAX tarafından dağıtılması ön şarttır. Bu liste, WHO'nun üreticilerden tüm dosyaları aldığı andan itibaren dört haftadan kısa bir sürede tamamlandı. Üç aşı artık acil kullanım listesi almıştır" dedi.

"Artık aşıların hızlı dağıtımı için gerekli tüm parçalara sahibiz"
WHO olarak, aşıların hızlı dağıtımı için gerekliliklere sahip olduklarına dikkat çeken Ghebreyesus, "Artık aşıların hızlı dağıtımı için gerekli tüm parçalara sahibiz. Ocak ayında İcra Kurulunda, tüm ülkelerde sağlık çalışanlarının aşılanmasının yılın ilk 100 günü içinde yapılmasını sağlamak için bir eylem çağrısı yaptım. Ulusal müdahale planlarının ve uluslararası müdahalenin başarılı bir şekilde sunulmasında çekirdek olanlar bu sağlık çalışanlarıdır. Yarın orta noktayı işaret ediyor ve ilerleme kaydettik, ancak henüz orada değiliz. Hala üretimi büyütmemiz gerekiyor ve aşı geliştiricilerine, yüksek gelirli düzenleyicilere sunarken aynı zamanda dosyalarını gözden geçirilmek üzere WHO'ya sunmaları için çağrı yapmaya devam ediyoruz" İfadelerini kullandı.

"Şu anda 4 vaka bildirildi ve 2 kişi öldü"
Afrika'da başlayan Ebola salgınındaki vaka ve can kayıpları hakkında son verilere değinen Ghebreyesus, "Bildiğiniz gibi, geçen hafta Kongo'da bir Ebola salgını tespit edildi. Şu anda 4 vaka bildirildi ve 2 kişi öldü. Pazar günü, Gine'deki yetkililer ülkenin güneydoğusundaki Goueke kasabasında ayrı bir Ebola salgını daha ilan ettiler. 5 ölüm de dahil olmak üzere 7 doğrulanmış ve olası vaka bildirildi. Gine'de 250, Kongo'da 368 kişi tespit edildi ve izleniyor" ifadelerini kullandı.

Covid-19 ile Ebola bir birinden tamamen ayrı iki hastalık”
Kongo'da aşılamaların devam ettiğine fakat Covid-19 ile Ebola'nın bir birinden tamamen ayrı iki hastalık olduğuna dikkat çeken Genel Direktör, "Kongo'da aşılama halihazırda devam ediyor ve ilk aşı sevkiyatının bu pazar Gine'ye ulaşmasını bekliyoruz. Gine ve Kongo'daki salgınlar tamamen alakasız, ancak her ikisinde de benzer zorluklarla karşı karşıyayız. Her iki salgın da Ebola ile yakın zamanda deneyime sahip bölgelerde meydana geliyor ve bu deneyimden sürveyans kapasitesi, hızlı yanıt, temaslı izleme, topluluk katılımı, klinik bakım ve daha fazlası açısından yararlanıyor. Fakat her iki salgın da ulaşılması zor, güvensiz bölgelerde ve bazı yabancılara güvensizlik gösteriyor” dedi.
Her ikisi de yanlış bilgi ve güvensizlikle büyür”
Ghebreyesus, "WHO, güven ve kabulü artırmak için etkilenen topluluklarla ilişki kurmak için her iki ülkedeki sağlık yetkilileriyle yakın bir şekilde çalışmaktadır ve sizi güncel tutacağız. Ebola ve Covid-19 çok farklı iki hastalıktır. Her ikisi de yanlış bilgi ve güvensizlikle büyür. Ancak her ikisi de kanıtlanmış halk sağlığı önlemleri, ilgili topluluklar, doğru bilgiler ve aşılarla durdurulabilir" ifadelerini kullandı.
Öte yandan dünya genelinde Covid-19 salgının başlangıcından bu yana 110 milyon 605 bin 492 pozitif vaka tespit edilirken, 2 milyon 444 bin 774 kişi ise Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.



Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı
TT

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika'dan, Gazze'deki toplu mezarlara ilişkin acil ve kapsamlı soruşturma çağrısı

Güney Afrika Cumhuriyeti, uluslararası topluma, Gazze'de ortaya çıkarılan toplu mezarlarla ilgili acil ve kapsamlı soruşturma başlatılması çağrısı yaptı.

Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Gazze'deki Nasır ve Şifa hastanelerinde toplu mezar bulunmasında dehşet duyulduğu kaydedilerek, "Bu korkunç bulgular, adaleti ve hesap verebilirliği sağlamak için acil ve kapsamlı soruşturmalar yapılmasını gerektiriyor." ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Gazze'ye yönelik saldırılarına devam eden İsrail'in, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) kararlarını hiçe saydığı ve cezasız kaldığı vurgulandı.

İsrail'in sivillere yönelik toplu katliamlara ilişkin kanıtların savaş suçu ve soykırıma işaret ettiğine dikkati çekilen açıklamada, "Bu bağlamda uluslararası toplumu, failleri adalet önüne çıkarmak ve mağdurlar ile ailelerinin hesap vermesini sağlamak için harekete geçmeye çağırıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), Filistin'deki duruma ilişkin yargı yetkisine sahip olduğu belirtilerek, "UCM'yi bu konuyla ilgili, uluslararası hukuk standartlarına uygun, kapsamlı ve tarafsız bir soruşturma başlatmaya, gerçekleri ortaya çıkarmaya ve sorumluları adalet önüne çıkarmaya çağırıyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Uluslararası insani hukuk, sivillere yönelik saldırıları yasaklayarak savaş zamanlarında insan yaşamının korunma altına aldığının kaydedildiği açıklamada, yaşanan vahşetin usulüne uygun olarak soruşturulmasının sağlanmasının uluslararası toplumun ortak görevi olduğu vurgulandı.

İsrail ordusunun Han Yunus kentinden çekilmesinin ardından Nasır Hastanesi kompleksinde bulunan bir toplu mezardan 19 Nisan'dan bu yana 283 ceset çıkarılmıştı.


BM Raportörü Mofokeng, Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu söyledi

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
TT

BM Raportörü Mofokeng, Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu söyledi

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan / AA

Birleşmiş Milletler (BM) Sağlık Hakkı Özel Raportörü Tlaleng Mofokeng, İsrail'in yoğun saldırıları altındaki Gazze'de yaşananların "kesinlikle soykırım" olduğunu belirtti.

Mofokeng, Gazze'de yaşananlara ve buradaki sağlık altyapısındaki son duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Gazze'deki mevcut çatışma halinin tırmanmaya devam ettiğine dikkati çeken Mofokeng, 7 Ekim 2023'ten bu yana özellikle sağlık alanında olmak üzere çok fazla ağır insan hakkı ihlali yaşandığını kaydetti.

Mofokeng, "Bu süreçte açlığın nasıl bir savaş silahı olarak kullanıldığını gördük. Sağlık çalışanlarımızın öldürüldüğünü, uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk gereği İsrail hükümeti tarafından korunmadıklarını da gördük. Bu, yaşanan kronik şiddet olaylarından sadece bir tanesi. Bu düzeyde bir yıkımı hiç görmedik." dedi.

Gazze'de şu anda üzerine konuşulabilecek sağlık sistemi olmadığını, bunun tamamen yok edildiğini vurgulayan Mofokeng, BM ve insani yardım kuruluşlarının, Gazze'de sağlık dahil tüm alandaki eksikleri gidermek için mücadele ettiğini belirtti.

Mofokeng, Gazze halkının da herkes gibi "sağlık hakkı" olduğunu ve yaşanan şiddet ortamında buna erişemediğini söyledi.

Gazze'de 7 Ekim 2023 öncesinde de normal sağlık sistemi bulunmadığını hatırlatan Mofokeng, Gazze için onarıcı bir "adalet sürecinin" nasıl olacağının iyi tasarlanması gerektiğini kaydetti.

"(Gazze'de) Derhal ateşkes sağlanması zorunludur. Gazzelilerin ve toprakları işgal edilen Filistin halkının kendi kaderini tayin etmesine izin vermeliyiz." ifadesini kullanan Mofokeng, Gazze'deki kayıpların netleştirilmesi gerektiği, sonrasında yeniden inşa süreci için kaynak ve desteğe ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Mofokeng, "(Gazze'de) Şu anda yaşananlar kesinlikle soykırımdır. Uluslararası Adalet Divanını kullanarak cezai sorumluluk açısından farklı hesap verme süreçleri olduğunu bir mahkemenin size söylemesini beklemenize gerek yok. İsrail hükümeti, yapmak istediklerinin tam olarak bu olduğunu çok açık şekilde ifade etti. Yaşananlar tam olarak budur. Gazze'de, işgal altındaki Filistin topraklarındaki soykırım saldırılarıdır." dedi.

Hesap verebilirliğin önemine işaret eden Mofokeng, "İsrail hükümetine bu soykırım eylemini gerçekleştirebilme imkanı sağlayan birçok müttefiki var, aynı zamanda onlara milyarlarca dolarlık para yardımı yapan. İsrail'i hesap vermekten koruyacak BM Güvenlik Konseyi içinde dahi siyasi güç var." değerlendirmesinde bulundu.


New York'ta ABD'nin İsrail'e desteğine karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
TT

New York'ta ABD'nin İsrail'e desteğine karşı çıkan yüzlerce kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA
Fotoğraf: Fatih Aktaş/AA

ABD'nin İsrail'i desteklemesi ve silah satmasına karşı çıkan bir grup, New York kentinde bir senatörün evinin önünde gösteri düzenledi, 100'den fazla kişi gözaltına alındı.

ABD Senatosu'nun İsrail'e milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının ardından, aralarında Yahudi aktivistlerin de bulunduğu İsrail karşıtı grup, Senatör Chuck Schumer'in New York'taki evinin önünde toplandı.

Yahudilerin Hamursuz (Pesah) Bayramı'na denk gelmesi nedeniyle gösterilerine törensel yemek "seder"in adını veren katılımcılar, "Acil ateşkes" ve "İsrail'e silah satmaya son" yazılı tişörtler giydi.

Katılımcılar, Senatör Schumer'e İsrail'e silah satılmaması için adım atması çağrısında bulunarak gösterilerine, New York caddelerini trafiğe kapatarak devam etti.

Olay yerine gelen New York Polis Departmanı (NYPD) görevlileri ise göstericilerin yolu trafiğe açmak istememesi üzerine, 100'den fazla göstericiyi gözaltına aldı.

Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının son bulmasını isteyen ve aralarında Yahudilerin de bulunduğu katılımcıların kelepçelenerek olay yerinden uzaklaştırıldığı görüldü.

NYPD, gözaltına alınanların sayısına ilişkin ayrıntılı bilgi paylaşmadı.

Bu arada ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.


İsrailli Bakan, ABD'de oy hakkı olsa Biden yerine Trump'ı tercih edeceğini söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrailli Bakan, ABD'de oy hakkı olsa Biden yerine Trump'ı tercih edeceğini söyledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli, ABD Başkanı Joe Biden'ın Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkilere "zarar verdiğini" savunarak ABD'deki başkanlık seçimlerinde oy kullanma hakkı olsa Donald Trump'ı tercih edeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun partisi Likud saflarında yer alan Chikli, İsrail'deki bir radyo programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gazze Şeridi'nde yönelik saldırıların başından bu yana verdiği destek ve silah yardımına rağmen ABD Başkanı Biden'ı eleştiren Chikli, "(Biden'ın liderliğinde) ABD gücünü yansıtamıyor. Bu da İsrail'e ve diğer ülkelere zarar veriyor." yorumunda bulundu.

Chikli, "Biden, 'Hizbullah ve İran ile savaş başlatmayın' dedi. Sonucu gördük. Oy kullanma hakkı olan bir ABD vatandaşı olsaydım Trump'a ve Cumhuriyetçilere oy verirdim." ifadelerini kullandı.

Biden'ın İsrail'in dostu olduğunu ancak kendisini etkileyen kişilerin baskısı altında bulunduğunu savunan Chikli, bu durumun Tel Aviv ile Washington arasındaki ilişkilere "zarar verdiğini" söyledi.

İsrail basını, Chikli'nin ABD iç siyasetine yönelik açıklamalarının Biden yönetiminin Tel Aviv'e büyük bölümü askeri olmak üzere 26 milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının üzerinden saatler sonra gelmesine dikkati çekti.

ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'e 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a göndermişti.

Biden, tasarı masasına gelir gelmez imzalayacağını ve Ukrayna ile İsrail'e en acil şekilde askeri yardım göndereceklerini belirtmişti.


İsrail ordusu ile Hizbullah arasında sınır hattında karşılıklı saldırılar sürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu ile Hizbullah arasında sınır hattında karşılıklı saldırılar sürüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Hizbullah, İsrail'in sınır bölgesinde bulunan yerleşim birimini onlarca katyuşa füzesi ile vurduğunu duyurdu.

Lübnan'daki İran destekli Hizbullah'tan yapılan açıklamada, Lübnan'ın güneyinde sivillerin ölümüne neden olan dünkü İsrail saldırısına karşılık bugün sınır bölgesinde bulunan yerleşim biriminin hedef alındığı belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in sınır hattı üzerinde yer alan Şumira yerleşim birimine onlarca katyuşa füzesi fırlatıldığı ifade edildi.

Ayrıca İsrail'in Er-Rahib askeri mevzisinin de topçu atışlarıyla vurulduğu kaydedildi.

Hizbullah yaptığı bir başka açıklamada İsrail askerlerinin konuşlandığı Avivim yerleşim birimindeki bir binanın tam isabetle hedef alındığını, askerler arasında ölü ve yaralıların olduğunu bildirdi.

- İsrail ordusundan "Hizbullah hedeflerine saldırı" açıklaması

Öte yandan İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Lübnan'dan gelen birkaç saldırı üzerine Lübnan'ın güneyindeki Teyrharfa bölgesindeki Hizbullah hedeflerinin savaş uçaklarıyla vurulduğu aktarıldı.

Açıklamada, Lübnan'ın Merkaba, Ayta eş-Şaab ve Mervahin beldelerindeki Hizbullah'a ait askeri altyapıların savaş uçaklarıyla hedef alındığı kaydedildi.

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, dün Lübnan'ın güneyindeki Hanine beldesinde yer alan 2 katlı bir binaya hava saldırısı düzenlemiş, saldırıda 1 kadın ve 1 çocuk hayatını kaybetmiş, 6 sivil de yaralanmıştı.


Fransa'da hava yolu çalışanları yarın greve gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fransa'da hava yolu çalışanları yarın greve gidecek

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fransa'daki bazı havalimanlarında çalışanların greve gitmesi nedeniyle yarınki uçuşlarda iptaller yaşanacağı bildirildi.

Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden (DGAC) yapılan açıklamada, başkent Paris'te hizmet veren Orly Havalimanı'nda yarın yapılacak uçuşların yüzde 75'i, Paris’teki diğer havalimanı Charles de Gaulle'de ise uçuşların yüzde 65'inin iptal edildiği belirtildi.

Grevden Paris dışındaki havalimanları da olumsuz etkilenecek.

Marsilya'daki uluslararası havalimanında uçuşların yüzde 65'inin, Toulouse'da yüzde 60'ının, Nice'te ise yüzde 70'inin grev nedeniyle yapılamayacağı kaydedildi.

DGAC, iptallerin yanı sıra uçuşlarda aksama ve gecikmelerin de yaşanabileceği uyarısı yaptı.

Hava yolu çalışanlarının üyesi olduğu SNCTA sendikası, Fransız otoriteleri ile çalışma şartlarının iyileştirilmesi için yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından greve gitme kararı aldıklarını açıklamıştı.

Greve giden bir diğer sendika TSCAC ise Fransa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile yüksek maaş, çalışanlara tazminat verilmesi ve hava yolu hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi gibi konularda anlaşamadıklarını duyurmuştu.

Hava yolu çalışanlarının birçok uçuşu etkileyecek grevi ulusal basında da geniş yer buldu. Fransız medyası, grev gününü "Kara Perşembe" olarak niteledi.a


İsrail, Hamursuz Bayramı nedeniyle El Halil'deki İbrahim Camisi'ni Müslümanlara kapattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail, Hamursuz Bayramı nedeniyle El Halil'deki İbrahim Camisi'ni Müslümanlara kapattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'nın El Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Camisi'ne iki gün (çarşamba-perşembe) süreyle Müslümanların girişini yasakladı.

Harem-i İbrahim Camisi Vakfı Müdürü Mutez Ebu Suneyne, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İşgalci İsrail makamları, Hamursuz (Pesah) Bayramı nedeniyle Harem-i İbrahim Camisi'ni bugün ve yarın kapattı." dedi.

Ebu Suneyne, İsrail'in Harem-i İbrahim Camisi'ni Müslümanların girişine kapattıktan sonra tüm bölümlerini Yahudilere açtığını söyledi.

Yahudilerin 22 Nisan'da başlayan Hamursuz Bayramı, 30 Nisan akşamına kadar devam edecek.

Hamursuz Bayramı dolayısıyla fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarının da artması bekleniyor.

- Harem-i İbrahim Camisi'ne yönelik ihlaller

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın çevresi kabul edilen El Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke'deki Mescid-i Haram ve Medine'deki Mescid-i Nebevi ile Mescid-i Aksa'dan sonra en kutsal dördüncü cami olarak değerlendiriliyor.

İsrail'in 1967'den beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da bulunan cami, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Yahudi bir fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve açıldığında da yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde bölünmüştü.

İsrail, zaman ve mekânsal olarak böldüğü camiyi her yıl 10 gün boyunca (farklı bayramlarda) Müslümanlara tamamen kapatıyor ve Yahudilere tahsis ediyor.


ABD'nin Tennessee eyaletinde, okullarda personelin silahlanmasına izin veren tasarı kabul edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'nin Tennessee eyaletinde, okullarda personelin silahlanmasına izin veren tasarı kabul edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'nin Tennessee eyaletinde, devlet okullarında bazı öğretmen ve personelin belli olmayacak şekilde silah taşımasına izin veren yasa tasarısı onaylandı.

Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Tennessee Temsilciler Meclisinde yapılan oylamada, tasarı 28 "hayır" oyuna karşı 68 "evet" oyuyla kabul edildi.

Daha önce Tennessee Senatosunda onaylanan tasarının yasalaşması için Eyalet Valisi Bill Lee'nin imzası gerekiyor.

Tasarının yasalaşması halinde devlet okullarındaki bazı öğretmen ve personelin gizli şekilde silah taşımasına izin verilecek. Ancak bunun için personelin, silah taşıma izninin yanı sıra okul müdürü ve yerel kolluk kuvvetlerinin yazılı onayına sahip olması gerekiyor.

Polis ve okul yöneticileri dışında veli ve silah taşımayan öğretmenlerin de okulda kimlerin silah bulundurduğunu öğrenmesi yasaklanacak.

- Nashville kentindeki özel Hristiyan okulunda 27 Mart'ta saldırı düzenlenmişti

ABD'nin Tennessee eyaletinin Nashville kentinde bulunan özel Hristiyan okulu "The Covenant"ta, 27 Mart'ta silahlı saldırı gerçekleştirilmişti. Anaokulu ile 6. sınıf arasında yaklaşık 200 öğrencinin eğitim gördüğü okuldaki saldırıda, 3'ü çocuk 6 kişi hayatını kaybetmişti.

Saldırının ardından Eyalet Temsilciler Meclisinde çoğunluk olan Cumhuriyetçiler ile Demokrat üyeler arasında silah yasası konusundaki görüş ayrılığı bir üst safhaya taşınmıştı.


Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İvanov rüşvet iddiasıyla tutuklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İvanov rüşvet iddiasıyla tutuklandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Rusya'da, rüşvet iddiasıyla gözaltına alınan Savunma Bakan Yardımcısı Timur İvanov'un soruşturma süresince tedbir amaçlı tutuklu kalmasına karar verildiği bildirildi.

Moskova Şehir Mahkemesinin basın servisinden yapılan açıklamaya göre, başkent Moskova'daki Basmannıy Bölgesel Mahkemesi, rüşvet iddiasıyla gözaltına alınan İvanov'un, soruşturma yetkililerinin talebi üzerine tedbir için 23 Haziran'a kadar tutuklu kalmasına karar verdi.

İvanov'un Savunma Bakanlığına bağlı kurumların inşaatı ve onarım çalışmalarıyla ilgili projeleri yönettiği belirtildi.

Bakan Yardımcısı İvanov'un suç ortağı olduğu öne sürülen Sergey Borodin için de 23 Haziran'a kadar tutuklanması yönünde karar alındı.

- Olay

Rusya Soruşturma Komitesinin basın servisinden dün yapılan açıklamada, Rusya Savunma Bakan Yardımcısı İvanov'un rüşvet şüphesiyle gözaltına alındığı bildirilmişti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İvanov'un gözaltına alınmasıyla ilgili Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bilgi verildiğini, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun da önceden bilgilendirildiğini söylemişti.

İvanov, Putin'in imzaladığı kararnameyle Mayıs 2016'da Rusya Savunma Bakan Yardımcısı olarak atanmıştı.


İsrail ordusu Lübnan'ın güneyine yoğun hava saldırısı başlattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusu Lübnan'ın güneyine yoğun hava saldırısı başlattı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyindeki beldelere eş zamanlı olarak yoğun hava saldırısı başlattığı belirtildi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, savaş uçakları ve obüslerin Lübnan'ın güneyindeki Ayta eş-Şaab bölgesinde Hizbullah'a ait olduğu öne sürülen yaklaşık 40 noktayı vurduğu belirtildi.

Hizbullah'ın Ayta eş-Şaab bölgesini yoğun biçimde kullandığını ileri süren İsrail ordusu, bölgede silah deposu, askeri altyapı ve benzer unsurların hedef alındığını savundu.

Lübnan resmi ajansı NNA'ya göre, İsrail ordusuna ait savaş uçakları, Lübnan'ın güneyindeki 4 noktayı en az 13 defa vurdu.

İsrail savaş uçaklarının hedef aldığı bölgelerin Lübnan'ın güneyindeki Ayta eş-Şaab, Ramya, Cebel Bolat ve Hale Verde olduğu aktarıldı.

Sosyal medyada Lübnan'ın güney beldelerinde güçlü patlamalar meydana geldiği ve dumanların yükseldiği görüntüler paylaşıldı.