Aden’in ‘Big Ben’i… Refah özlemi ve sömürgenin acı hatırası

Yemen’in geçici başkenti Aden’de, Big Ben Saat Kulesi’ni andıran sembolik saat (Şarku’l Avsat)
Yemen’in geçici başkenti Aden’de, Big Ben Saat Kulesi’ni andıran sembolik saat (Şarku’l Avsat)
TT

Aden’in ‘Big Ben’i… Refah özlemi ve sömürgenin acı hatırası

Yemen’in geçici başkenti Aden’de, Big Ben Saat Kulesi’ni andıran sembolik saat (Şarku’l Avsat)
Yemen’in geçici başkenti Aden’de, Big Ben Saat Kulesi’ni andıran sembolik saat (Şarku’l Avsat)

İngiltere’nin Yemen’in güneyini terk etmesinden yarım asır sonra Yemen’in geçici başkenti Aden’deki “Little Big Ben” saati sömürge dönemini simgeliyor. Ancak aynı zamanda şehrin bölgedeki diğer şehirlerin bilmediği bir refah dönemi içerisinde yaşadığı ve doğunun en önemli limanı ve şehri olduğu günlere şahit olan sakinlerin bir kısmının özlemini de yansıtıyor.
Saat kulesi, 1890 yılında et-Tavahi semtinde bulunan “el-Bencesar” adında küçük bir dağın tepesine inşa edilmiş ve Londra’daki ünlü “Big Ben” saatinden esinlenilerek “Hogg Clock Tower” ya da “Little Ben” olarak adlandırılmıştır. Saat kulesi Aden Limanı’na bakıyor. Dizaynını ve yapımını bir dizi yerel işçinin katılımıyla İngiliz mühendisler üstlendi. Yapımında tuzlanmaya dayanıklı siyah taş ve çimento taşı kullanıldı. Zemini ve çatısı kırmızı kiremitlerle kaplı bir eşkenar üçgenini andırıyor.
Yapımının üzerinden 131 yıldan fazla zaman geçen saat kulesinin dört taraftan çapı yaklaşık 1 metre, genişliği 1,5 metre ve yüksekliği de 22 metreye ulaşıyor. İçinde zeminden yukarıya doğru uzanan, spiral şeklinde hafif kalınlıkta demirden yapılmış bir merdiven bulunuyor. Saat, Aden’de eskiden İngiliz yönetiminin ve seçkinlerinin merkezi sayılan et-Tavahi bölgesini ve doğrudan denizi görecek şekilde yerleştirilmiş durumda.

Şehir sakinlerine göre kuledeki saat, her saat başı çalıyor ve yankısı özellikle de akşamları sessizliğin çöktüğü sıralarda şehrin dört bir yanından duyuluyor. Bakımı ve temizliği her saat başı saati manuel olarak ayarlayan işçiler tarafından yapılıyor. Bazı sakinler binanın yıllar geçtikte aşındığını ve ihmal edildiğini, bu yüzden de 1960’ların ikinci yarısında saatin durduğunu söylerken bazıları da tamamen farklı bir hikaye anlatıyor. İngilizlerin ülkeyi terk etmesinin ardından güneyde iktidara gelen Ulusal Cephe’nin, 30 Kasım 1967 tarihinde son İngiliz askerinin Aden’den ayrılışı sırasında saati kasıtlı olarak durdurduğunu iddia ediyorlar.
Söylenenlere göre saat, 1983 yılında eski Cumhurbaşkanı Ali Nasır Muhammed döneminde restore edildi ve üç yıl boyunca tekrar çalıştı. Ancak 1986 yılının Ocak ayında güneyi kontrol eden Sosyalist Parti’nin kanatları arasında şehirde yaşanan kanlı çatışmalar nedeniyle tekrar durdu. Bunun üzerine saate zarar verildi ve parçaları yağmalandı.
Ancak uzun süredir ihmal edilmesine rağmen saat, 100 yıldan fazla süren İngiliz işgalinin sembolü olarak onlarca yıl kalmaya devam etti. Aden işgal yıllarında doğunun en önemli liman ve şehirlerinden biriydi. Kötüleşen ekonomik koşullar ve çatışmalarla birlikte sömürge dönemine tanıklık eden sakinlerin çoğu o döneme duydukları özlemi sesli bir şekilde dile getiriyor.

Aden’in eski mahallelerinde dolaşırken İngiliz tarzında inşa edilmiş diğer binaları, liman kapısını ve kiliseleri görebilirsiniz. Ayrıca yaşlıların bu dönemden özlemle bahsettiğini duyabilirsiniz. Hatta içlerinden bazılarının o zamanlara dönme arzusunu saklamayarak hayat, eğitim, sistem ve kanun hakkında detaylı bir şekilde konuşup bunu yazıya döktüğünü görebilirsiniz.
2012 yılının Şubat ayında “Little Big Ben” Saati İngilizlerin yardımıyla restore edildikten sonra tekrar çalışmaya başladı. Parçaları İngiltere merkezli bir şirket tarafından ithal edildi. Saate beyaz cam elyafından (fiberglas) dört büyük yeni yüz takıldı. İç ışıklandırmalar yapıldı. Saatin akrep ve yelkovanı takıldı. Kontrol cihazı yerleştirildi ve dış cephesi sağlamlaştırıldı. Ancak çarpık kentleşme ve binaların saat kulesinin yakınına inşa edilmesi, saat kulesini geçmişte olduğu gibi her yerden görmeyi zorlaştırıyor. Limana doğru dönüldüğünde doğudan görülebiliyor. Aynı şekilde küçük bir kısmı da Altın Sahili’nden görülebiliyor.



İsrail'in Husilere yönelik en şiddetli saldırıları… Husiler çatışmayı sürdürüyor

İsrail'in Husilerin kontrolündeki Sana Havalimanı’na düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (EPA)
İsrail'in Husilerin kontrolündeki Sana Havalimanı’na düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (EPA)
TT

İsrail'in Husilere yönelik en şiddetli saldırıları… Husiler çatışmayı sürdürüyor

İsrail'in Husilerin kontrolündeki Sana Havalimanı’na düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (EPA)
İsrail'in Husilerin kontrolündeki Sana Havalimanı’na düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor. (EPA)

İsrail, Husilere yönelik en ağır saldırılarını dün Husi lideri Abdulmelik el-Husi'nin televizyondan yayınlanan haftalık vaazına denk getirerek Sana Havaalanı’nı, Yemen'in başkenti Sana'daki enerji tesislerini ve kıyıdaki Hudeyde vilayetini hedef aldı.

İsrail ordusu ‘Husi terör rejiminin Yemen'in batı kıyısındaki ve iç kesimlerindeki askeri hedefleri’ olarak tanımladığı saldırıları doğrularken, bunun Yemenli isyancıların ‘İsrail devleti ve vatandaşlarına’ yönelik ‘tekrarlanan saldırılarına’ yanıt olarak gerçekleştirildiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Husi medyasından aktardığına göre saldırılar, Sana Havaalanı’nı, şehrin güneyindeki Haziz elektrik santralini, Hudeyde'nin kuzeyindeki Ras İsa petrol limanını ve Hudeyde'deki Ras Kutayb elektrik santralini hedef aldı. İsrail'in Husilere yönelik dördüncü dalga saldırılarında dört kişi öldü, 16 kişi yaralandı ve üç kişi de kayboldu.

Diğer taraftan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, Husilere karşı yürütülen operasyonun henüz emekleme aşamasında olduğunu söyledi ve “İran'ın terörist kollarını kesmeye kararlıyız” dedi. Husilerden gelen ilk yorumda sözcü Muhammed Abdusselam, saldırıların Husilerin Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek amacıyla düzenlediği saldırıları engellemeyeceğini belirtti ve Sana Havaalanı’nın tahrip edilmesini ‘tüm Yemenlilere karşı işlenmiş bir İsrail suçu’ olarak değerlendirdi.

Husi lider Washington ve Tel Aviv'e meydan okuduğunu ilan etti ve saldırılara devam etme sözü verdi.