Avustralya'nın en eski kaya çizimi keşfedildi

Avustralya'nın en eski kaya çizimi keşfedildi
TT

Avustralya'nın en eski kaya çizimi keşfedildi

Avustralya'nın en eski kaya çizimi keşfedildi

Avustralya'nın batısında yer alan ve Aborijin kaya resimleri ile tanınan Kimberley bölgesinde bilim insanları, bir kayalık mağaranın tavanına çizilmiş 2 metre boyunda ve 17 bin 300 yaşındaki bir kanguru kaya çizimini keşfetti. Çizimin Avustralya'nın en eski kaya çizimi olduğu kaydedildi.
Avustralya'da bilim insanları, tarihi bir bulguya ulaştı. Avustralya'nın batısında yer alan ve Aborijin kaya resimleri ile tanınan Kimberley bölgesinde bilim insanları yürüttükleri araştırmalar sonucunda, mağaranın tavanında aşıboyası ile resmedilen 2 metre boyunda bir kanguru çizimi keşfetti. Çizimin yaşının radyokarbon tarihlemeli eski çamur yaban arısı yuvalarıyla belirlendiğini belirten bilim insanları, çizimin Avustralya'nın en eski kaya çizimi olduğunu ifade etti.
Melbourne Üniversitesi'nde Jeokronolog Dr. Damien Finch, "Resmin altında yatan 3 eşek arısı yuvasını radyokarbon ile tarihlendirdik ve belirlemek için 3 yuva inşa ettik. Çizimin yaşı ise 17 bin 500 ile 17 bin 100 arasında; büyük ihtimalle 17 bin 300 yaşında" dedi.
Aynı zamanda çalışmanın bir ortak yazarı olan Batı Avustralya Üniversitesi'nden Dr. Sven Ouzman, kanguru resmi ile diğer bölgelerdeki antik sanat arasında bir bağlantı olabileceğini kaydetti. Dr. Ouzman, "Bu ikonik kanguru çizimi, görsel olarak Güney Doğu Asya'daki adalarda yer alan 40 bin yıl öncesine ait kaya çizimlerine benziyor, bu da kültürel bir bağlantı olduğunu gösteriyor ve Avustralya'daki daha eski kaya çizimlerini işaret ediyor" dedi.
Bu yılın başlarında araştırmacılar, Endonezya'daki Sulawesi adasında 45 bin yıl öncesine ait bir domuzun gerçek boyutlu bir tasviri olan dünyanın en eski hayvan mağara çizimini keşfetmişlerdi.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature