Washington Hamaney’in açıklamalarını ‘tehdit’ olarak değerlendirdi

İran’a, nükleer faaliyetlerinin denetimine ‘tamamen’ uyma çağrısı yapıldı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 22 Şubat’ta Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi’nde video konferans aracılığıyla konuşma yapıyor (ABD Dışişleri Bakanlığı)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 22 Şubat’ta Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi’nde video konferans aracılığıyla konuşma yapıyor (ABD Dışişleri Bakanlığı)
TT

Washington Hamaney’in açıklamalarını ‘tehdit’ olarak değerlendirdi

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 22 Şubat’ta Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi’nde video konferans aracılığıyla konuşma yapıyor (ABD Dışişleri Bakanlığı)
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 22 Şubat’ta Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi’nde video konferans aracılığıyla konuşma yapıyor (ABD Dışişleri Bakanlığı)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, İran rejim liderinin ‘uranyum zenginleştirmesini yüzde 60’a çıkarma tehdidini ‘varsayım ve tehdit’ olarak nitelendirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise ABD’nin İran’ın asla bir nükleer silah elde etmemesini sağlamaya kararlı olduğunu belirtti. Blinken, İran’ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı davranışı, balistik füzelerin geliştirilmesi ve yayılması gibi diğer endişelerin önlenmesi için çalışmaların güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
ABD Sözcüsü Price, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’nin Tahran’daki pozisyonuna övgüde bulunurken, İran’ı da ‘kontrollere ve nükleer silahların yayılmasını önleme konusundaki diğer taahhütlerine’ uymaya çağırdı. Price, Washington’un ise nükleer anlaşmaya geri dönme hususunda İran ile görüşmelere başlamaya hazır olduğunu kaydetti.
Ned Price, Tahran ile UAEA arasında varılan geçici anlaşmadan duyduğu endişeyi dile getirerek, Tahran’a nükleer faaliyetlerinin denetlenmesine tam olarak bağlı kalma çağrısı yaptı.
Reuters’ın haberine göre Price, “İran’ın yüzde 60’lık zenginleştirme açıklaması, bir tehdit gibi görünüyor ve varsayımlara cevap vermeyeceğiz” dedi. ABD Sözcüsü ayrıca, “İran’ın bu hafta Ek Protokolü askıya alma niyetinde olduğunu duyduğumuz için elbette endişeliyiz” ifadelerini kullandı.
Price, Washington’un İran’ı Irak’taki saldırılardan sorumlu tutacağına karşı da uyarırken, ABD yönetiminin ‘İran’ın yararına olacak ve Irak’ın istikrarını bozma çabalarına katkıda bulunacak bir tırmanış riskini göze almamak için’ güçlü bir şekilde yanıt vermeyeceğini vurguladı.
Öte yandan Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, 22 Şubat’ta Avrupa’daki ABD müttefiklerinin, Avrupa Birliği’nin (AB) ‘ABD’nin yanı sıra 2015 nükleer anlaşmasını imzalayan ülkeler arasında resmi olmayan bir toplantıya ev sahipliği yapma’ önerisiyle ilgili olarak hala İran’dan yanıt beklediğini açıkladı.
ABD’li yetkili, Rehber Ali Hamaney’in ‘İran’ın gerekirse yüzde 60’a kadar uranyum zenginleştirebileceği’ açıklaması hakkında da “Bu, endişe verici olabilir. Ancak İran bunu henüz uygulamadı. Washington, Tahran’ın görüşmelere geri dönüp dönmeyeceğini görmek için bekliyor” ifadelerini kullandı.
İsminin verilmesini istemeyen bir ABD’li yetkili, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Görüşmelere geri dönene kadar iki taraf, tonunu sertleştirmek için bir tavır takınmaya çalışacak. Müzakere masasına geri dönmeyi kabul edip etmeyeceklerini görelim” değerlendirmesinde bulundu. Yetkili, “Hiç şüphe yok ki eğer bir anlaşmaya varmazsak, nükleer programlarını genişletmeye devam edecekler, yapacaklarını söyledikleri şeyi (yüzde 60’a kadar zenginleştirme) ya da başka bir şeyi sürdürecekler” dedi.
ABD’li yetkili, “Her iki taraf da ister kendi tarafındaki nükleer hamleler yoluyla olsun, ister uygulanan yaptırımlar aracılığıyla olsun artık nüfuz biriktiriyor. Bu durum, iki tarafa da yardımcı olmuyor” ifadelerini kullandı.
ABD’li yetkili, İran’ın uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirmesi halinde bu durumun, Washington’u endişelendireceğini, ancak İran’ın henüz bunu yapmadığını söyledi. Yetkili, ABD’nin de ‘her iki tarafın tırmanışa olan ihtiyacına dair her türlü duygusunu dağıtmanın yolunu bulmak’ istediğini vurguladı.
Öte yandan Blinken, karşı tarafın yükümlülüklerine uyması halinde ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönmeye hazır olduğunu bir kez daha dile getirdi. ABD’li Bakan, Başkan Joe Biden yönetiminin, eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından benimsenen ‘azami baskı’ politikaları yerine İran’ın nükleer faaliyetlerini diplomatik yollarla kısıtlama kararlılığına dikkati çekti.
Blinken, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Cenevre’de düzenlenen Silahsızlanma Konferansı’na daha önceden Washington’dan kaydettiği bir mesajla hitap etti. Konferanstan yaklaşık 24 saat önce de İran ve UAEA, kapsamlı güvence anlaşmasını 3 aya kadar sürdürmek için ‘geçici bir anlaşmaya’ vardı.
Söz konusu silahsızlanma konferansında üst düzey ABD’li yetkili tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez yapılan konuşmada Blinken, ‘kitle imha silahlarının yaygınlaşması ve gelecekte uzaya yönelik tehditler de dahil olmak üzere birçok konuda ABD açısından bir güvenlik listesine’ değindi.
İran’dan gönderilen mesaja ve Çin’deki ‘kışkırtıcı ve tehlikeli silah geliştirme programlarına’ ek olarak geçen yıl Rus anti-uydu silahı deneyimine ilişkin endişelerini de dile getiren Blinken, ‘İran’ın yükümlülüklerine sıkı sıkıya uyması halinde, ABD’nin de anlaşmaya dönmeye hazır olduğunu’ kaydetti.
ABD Dışişleri Bakanı, “Müttefiklerimiz ve ortaklarımızla çalışarak Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nı uzatma ve güçlendirme yolları arayacağız, İran’ın bölgede istikrarı bozucu eylemleri, balistik füze geliştirme ve yaygınlaştırma yönünde attığı adımlar dahil kaygı uyandıran diğer meselelere eğileceğiz” dedi. “İran, UAEA ile güvenlik anlaşmalarına ve uluslararası yükümlülüklerine uymalıdır” diyen Blinken, “ABD, İran’ın asla bir nükleer silah elde etmemesini sağlamaya kararlı” ifadelerini kullandı. Antony Blinken, bu hedefe ulaşmanın en iyi yolunun diplomasi olduğunu söylerken, müttefikler ve ortaklarla birlikte çalışarak ABD’nin nükleer anlaşmayı uzatmaya ve güçlendirmeye çalışacağını vurguladı. Aynı şekilde ABD’li bir yetkili, telefon aracılığıyla verdiği bir brifingde, Washington’un diyalog masasına dönme arzusu hakkında İran’dan mesajlar aldığını belirtti. Yetkili, ancak ekonomik yaptırımlar kaldırılıncaya kadar İran’ın müzakerelere dönme hususunda uzlaşmazlığının devam edeceğini kaydetti.
Görüşülen konular arasında İran’daki ABD’li rehineler ve tutuklular da vardı. Ayrıca ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın geçen pazar günü yaptığı açıklamalara da dikkat çekildi.
Kaynak, Tahran’ın müzakereleri kabul etmesi halinde ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de dahil İranlı yetkililerle görüşeceğini belirtti.
Diğer taraftan ‘Washington Post’ gazetesi 22 Şubat’ta, şu anda Başkan Biden yönetiminde görev yapan, eski Başkan Barack Obama yönetimi üyelerinin, eski Başkan Trump yönetimi sırasında ABD dışında çeşitli vesilelerle birkaç kez İranlı yetkililerle temas kurduklarını yazdı. Gazete, bu durumun, Başkan Trump’ın İran dosyasıyla ilgili politikasını ve ortaya koyduğu azami yaptırım hamlesini başarısız kılmak için sarf edilen aralıksız çabalar kapsamında olduğunu belirtti.
Gazete ayrıca, özellikle İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile dönemin eski dışişleri bakanı ve mevcut iklim elçisi John Kerry, ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ve eski enerji bakanı Ernest Moniz arasında görüşmelerin gerçekleştiğine dikkati çekti.



Ukrayna, Hazar Denizi'nde Rus savaş gemisini İHA’larla hedef aldığını duyurdu

Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)
Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)
TT

Ukrayna, Hazar Denizi'nde Rus savaş gemisini İHA’larla hedef aldığını duyurdu

Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)
Ukrayna Güvenlik Servisi tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, bu ayın ortasında Rusya'nın Krasnodar bölgesindeki bir limanda Rus denizaltısının İHA ile hedef alındığı görülüyor (Reuters)

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı bugün Telegram uygulaması aracılığıyla, gece yarısından sonra Hazar Denizi'nde bir Rus savaş gemisini insansız hava araçlarıyla (İHA) hedef aldığını duyurdu.

Bölge, Ukrayna kıyılarından bin 800 kilometreden fazla uzakta bulunuyor. Genelkurmay Başkanlığı, Ochotnik (Balıkçı) gemisinin, petrol ve doğalgaz üretim platformunun yakınlarında devriye gezerken bombalandığını belirtti.

Genelkurmay Başkanlığı ayrıca, Lukoil'e ait bir sondaj platformunun bombalandığını ve bu tesisin Rus kuvvetlerine ikmalde yardımcı olduğunu kaydetti.

Şunu belirtmek gerekir ki, ABD Hazine Bakanlığı ekim ayı sonlarında Lukoil ve Rusya'nın en büyük petrol şirketi Rosneft'e yaptırımlar uyguladı.

Washington, yaptırımların Moskova'nın "Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için barış sürecine ciddi bir bağlılık göstermemesinden" kaynaklandığını belirtmişti.

Ukrayna, 2 bin kilometreden fazla menzile sahip savaş dronları geliştirdiğini açıkladı.

Genelkurmay Başkanlığı açıklamasında, "Savunma kuvvetleri, işgalcilerin saldırı kabiliyetlerini zayıflatmak ve Rusya Federasyonu'nu Ukrayna'ya karşı silahlı saldırganlığını durdurmaya zorlamak için önlemler almaya devam edecektir" ifadeleri yer aldı.


ABD'nin Gazze'de turizm merkezi kurma planı: "Türkiye'ye de brifing verildi"

İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)
İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)
TT

ABD'nin Gazze'de turizm merkezi kurma planı: "Türkiye'ye de brifing verildi"

İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)
İsrail ordusunun saldırıları sonucu Gazze'de 70 milyon tonluk moloz oluştu (AFP)

ABD, Gazze Şeridi'ni tatil merkezine dönüştürmek için hazırladığı "Project Sunrise" planını paylaştı.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Wall Street Journal'a konuşan ABD'li yetkililer, projenin ilk 10 yıldaki maliyetinin 112 milyar doları aşacağını söylüyor.

Planın, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan'ın damadı Jared Kushner liderliğindeki bir ekip tarafından son 45 günde hazırlandığı aktarılıyor.

Yetkililer, "hassas ancak gizli olmayan" diye nitelendirilen 32 PowerPoint sunumundan oluşan proje brifinginin Körfez ülkeleri, Türkiye ve Mısır'la paylaşıldığını savunuyor. Toplantının ne zaman yapıldığı hakkında bilgi verilmiyor.

Planın "Gazze Şeridi'ni yeniden inşa etmek ve Filistinlileri yoksulluktan kurtarmak için 4 aşamalı bir vizyon" olarak sunulduğu yazılıyor.

Toplamda 20 yıl sürmesi öngörülen inşaat projesi, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus'tan başlayıp Gazze Şehri'nde son bulacak.

Bölgede infilak etmemiş patlayıcıların temizlenmesi ve Hamas'a ait tünel sisteminin imha edilmesi planlanıyor. Bu süreçte Gazzeliler için geçici barınak ve sağlık merkezleri kurulacağı da belirtiliyor.

Sözkonusu aşamaların tamamlanmasının ardından bölgeye lüks konutlar, oteller ve yüksek teknolojili bir demiryolu sistemi kurulması öngörülüyor.

Proje kapsamında "Yeni Refah" adlı bir şehir de inşa edilecek. Gazze Şeridi'nin "yönetim merkezi" haline getirilecek kentte 100 binden fazla konut, 200'den fazla okul, 180'i aşkın cami ve 75 tıbbi tesis yer alacak.

Gazze'nin "akıllı şehir" olarak yeniden tasarlanacağı plana göre bölgedeki inşaatlar uzun vadede 55 milyar doların üzerinde yatırım getirisi sağlayacak.
 

Görsel kaldırıldı.İsrail ordusunun çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katlettiği Gazze'nin tatil merkezine dönüştürülmesi planlanıyor (WSJ)

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla 4 Şubat'ta düzenlediği basın toplantısında, Gazze Şeridi'ni "Ortadoğu'nun Rivierası'na" dönüştürmek istediğini söyleyerek büyük tepki çekmişti.

Cumhuriyetçi lider, Gazze'deki Filistinlilerin komşu ülkelere gönderileceğini ve ABD'nin bölgeyi "sahipleneceğini" söylemişti.

Diğer yandan Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Times of Israel


4 soruda yeni Epstein belgeleri

Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)
Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)
TT

4 soruda yeni Epstein belgeleri

Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)
Yeni yayımlanan belgelerde Trump'ın fotoğraflarının neredeyse hiç paylaşılmaması tepki çekti (AFP)

ABD Adalet Bakanlığı, Jeffrey Epstein davasına ilişkin beklenen belgeleri kamuoyuyla paylaşmaya başladı.

ABD Başkanı Donald Trump, kendi adının da geçtiği dava dosyalarının yayımlanmasını uzun süre engelledi.

Ancak Cumhuriyetçi lider, ABD Kongresi'nin her iki kanadı tarafından kabul edilen Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası'nı geçen ay imzalayarak, dosyaların kamuoyuyla paylaşılmasının önünü açtı. 

Adalet Bakanı Pam Bondi de davaya ilişkin tüm dokümanların yayımlanması için geçen ay talepte bulundu. Sunulan 30 günlük sürenin ardından dosyaların ilk kısmı dün yayımlandı.

Belgelerde hangi ünlü isimlerin fotoğrafları var?

Yeni dokümanlarda eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın yer aldığı fotoğraflar dikkat çekti.

Fotoğraflarından birinde Clinton'ın, Epstein'in sevgilisi Ghislaine Maxwell'le havuzda olduğu görülüyor.

Uçakta çekilen başka bir karede de eski ABD lideri, yüzü sansürlenmiş bir kadınla birlikte yer alıyor.

Clinton'ın bir akşam yemeğinde Epstein'in omzuna kolunu attığı bir kare de paylaşıldı.

Eski ABD Başkanı'nın sözcüsü Angel Urena, X'ten yaptığı açıklamada Clinton'ın, suçları ortaya çıkmadan çok önce Epstein'le ilişkisini kestiğini savundu.

Sözcü, Beyaz Saray'ın Trump yerine Clinton'ın fotoğraflarını yayımlayarak "kendini korumaya çalıştığını" iddia etti.

Belgelerde Trump'ın adı ya da fotoğrafı neredeyse yok denecek kadar az.

Yeni dokümanlarda Epstein'in Michael Jackson'la çektirdiği bir kare de yer aldı. Başka bir fotoğrafta Epstein'in uçağında Clinton, Jackson ve şarkıcı Diana Ross görülüyor.

Maxwell ve illüzyonist David Copperfield'ın birlikte olduğu bir fotoğraf da paylaşıldı.

Ayrıca Prens Andrew'ün yüzleri sansürlenen 5 kişinin kucağında yattığı kare de dikkat çekti.

Andrew Mountbatten Windsor'ın fotoğrafında, Epstein'in suç ortağı Maxwell de görünüyor (ABD Adalet Bakanlığı)Andrew Mountbatten Windsor'ın fotoğrafında, Epstein'in suç ortağı Maxwell de görünüyor (ABD Adalet Bakanlığı)

Epstein'in mağdurlarından Virginia Giuffre'nin cinsel tacizle suçladığı Andrew'ün tüm Kraliyet unvanları ekimde başlatılan süreç sonucunda elinden alınmıştı.

Dokümanlara ne kadar sansür uygulandı?

Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre ABD Adalet Bakanlığı, 500'den fazla görüntü ve fotoğrafı çocuk istismarı içerdiği için yayımlamadı.

CNN'in analizinde de toplamda 119 sayfalık mahkeme ifadesinin tamamen sansürlendiğine dikkat çekiliyor.

Dokümanlardaki redaksiyon hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçilerden tepki çekti. ABD Senatosu Azınlık Lideri Demokrat Chuck Schumer şunları söyledi:

Bu, Adalet Bakanlığı, Donald Trump ve Pam Bondi'nin gerçeği saklamaya ne kadar kararlı olduğunu açıkça gösteriyor.

Epstein'in hapishaneden serbest bırakılması için kampanya yürüten Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Thomas Massie de Adalet Bakanı Bondi'yi, Trump'ın imzaladığı Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası'nı ihlal etmekle suçladı.

Fuhuş ağıyla ilgili hangi detaylar ortaya çıktı?

Dokümanlarda FBI soruşturma tutanaklarına ve tanık ifadelerine de yer verildi.

2019 tarihli belgede adı sansürlenen bir kişi, Epstein'in "Hispanik veya siyah kız çocuklarını" istemediğini söylüyor. Aynı kişi Epstein'in kızların 18 yaşından küçük olduklarını garanti etmek için kimlik sorduğunu da belirtiyor.

Diğer yandan New York Times'ın aktardığına göre fotoğraflar, telefon kayıtları, seyahat belgeleri ve tanık ifadelerini içeren dokümanlar, Epstein'in faaliyetleri hakkında yeni bilgiler sunmadı.

Epstein olayı nedir?

18 yaş altındaki onlarca kız çocuğuna yönelik cinsel istismar ve fuhuş ağı kurma suçlamasıyla yargılanan Epstein, tutuklandıktan sonra nakledildiği New York Manhattan Metropolitan Merkez Hapishanesi'ndeki hücresinde 10 Ağustos 2019'da ölü bulunmuştu.
 

Clinton, Maxwell ve yüzü sansürlenen başka biriyle Epstein'in malikanesindeki havuzda (ABD Adalet Bakanlığı)

Clinton, Maxwell ve yüzü sansürlenen başka biriyle Epstein'in malikanesindeki havuzda (ABD Adalet Bakanlığı)

Epstein'in sevgilisi Maxwell de kız çocuklarının fuhuş ağına katılmasını sağladığı gerekçesiyle Aralık 2021'de suçlu bulunmuş, Haziran 2022'de de 20 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Şimdiye dek açıklanan dava dosyalarında Prens Andrew, Trump, Clinton, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, aktör Kevin Spacey, şarkıcı Michael Jackson, illüzyonist Copperfield, avukat Alan Dershowitz ve eski New Mexico Valisi Bill Richardson gibi ünlü isimler yer almıştı.

FBI ve Adalet Bakanlığı'nın incelemesinde, ünlü isimlerden oluşan "müşteri listesinin" tutulduğuna dair kanıt bulunamadığı bildirilmişti.

WSJ'nin aktardığına göre ABD Adalet Bakanlığı, gelecek haftalarda davaya ilişkin daha fazla belge yayımlayacak.

Independent Türkçe, CNN, New York Times, Wall Street Journal