Hamas genel seçimlere ortak liste ile katılmayı tercih ediyor

Gazze’deki Filistin Seçim Merkezi (AFP)
Gazze’deki Filistin Seçim Merkezi (AFP)
TT

Hamas genel seçimlere ortak liste ile katılmayı tercih ediyor

Gazze’deki Filistin Seçim Merkezi (AFP)
Gazze’deki Filistin Seçim Merkezi (AFP)

Hamas Siyasi Büro üyesi Suheyl el-Hindi, seçimlere tüm Filistinli grupların ortak ulusal listesi ile katılmanın hareket için en uygun seçenek olduğunu bildirdi.
Hindi, Hamas’a bağlı ‘Felesteen’ gazetesine yaptığı açıklamada, “Ortak grup listesine katılma seçeneği, Filistin ilkeleri ve birleşik Filistin pozisyonuna bağlı olan siyasi programa dayanıyor. Bunun olmaması durumunda, Hamas’ın seçimlere katılım şekliyle ilgili pek çok seçeneği var. Bu, hala iç tartışma ve diyalog sürecinde” dedi.
En önemli konularda anlaşan Fetih ve Hamas’ın, seçim mahkemesinin oluşturulmasıyla ilgili bir grup hakim ismi sunduğunu dile getiren Hindi, “Sonunda tüm Filistinli grupların mutabakatı ile adil, tarafsız ve şeffaf hakimler seçilecek ve isimleri yakında açıklanacak” diye konuştu.

Hamas, genel seçimlere büyük hazırlık yapıyor
Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki mavi üniformalı polislerin seçimleri denetleyeceğini dile getiren Hindi, Hamas’ın genel seçimlere katılmaya yönelik büyük hazırlık yaptığını ve bunun için merkezi seçim komiteleri oluşturduğunu söyledi.
Hamas’ın net başarılar elde etmek için büyük çaba sarf ettiğini dile getiren Hindi, “Sonuç ne olursa olsun, Hamas tüm vatanseverleri seçimlerden sonra ulusal bir hükümet kurmaya davet edecek. Çoğunluğu elde etse bile, Filistin’in endişesini ve acısını paylaşmaya herkesin buna katılmasına izin verecek” dedi.
Filistinli lider, Hamas’ın iç seçimlerine de atıfta bulunarak, hala devam ettiklerini, sonuçlarının önümüzdeki haftalarda açıklanacağını ve bir sonraki aşamaya önderlik edecek yeni bir liderliğin olacağını söyledi.
İç seçimlerin olumlu bir atmosferde, sorunsuz ve gerilimsiz gerçekleştiğine dikkat çekerek, bunun bir mesaj olduğuna vurgu yapan Hindi, “Hareket, demokrasi ve istişare arıyor. Filistin halkının kendilerini temsil eden kişiyi seçme hakkını teyit ediyor” ifadelerini kullandı.

İç seçimlerin ilk aşaması tamamlandı
Hamas hareketi tarafından dün yapılan açıklamada, Gazze Şeridi’nde başlayan iç seçimlerin ilk aşamasının, oy verme ve aday olma hakkı olan on binlerce üyenin katılımıyla dün tamamladığı duyuruldu.
Seçim sürecinin, Hamas’ın usul kurallarına uygun olarak merkezi bir seçim komisyonu tarafından denetlenen olumlu bir atmosferde, demokratik, şeffaf, adil ve organize şekilde gerçekleştiği de ifade edildi.
Bu bağlamda, kalan seçim aşamaları da tamamlanarak Genel Şura Konseyi, Hareketin Siyasi Bürosu Başkanı ve üyeleri seçilecek.
İsmail Haniye’nin Hamas Siyasi Büro Başkanı olarak, Yahya Sinvar’ın ise Hamas’ın Gazze Sorumlusu olarak kalması muhtemel.
Hindi son olarak, Fetih hareketinin Merkez Komitesi üyesi Hüseyin eş-Şeyh’in ABD yönetimine gönderdiği mektuba da değindi.
Şeyh söz konusu mektubunda, Hamas’ın 1967 sınırları içinde bir devlet kurulması da dahil olmak üzere birçok maddeyi onayladığını ve barışçıl güç devredilmesine olan bağlılığını ifade etmişti.
Hamas’ın Mayıs 2017’de çıkardığı belgeyi hatırlatan Hindi, “Hamas, 1967’de işgal edilen toprakların sınırları içinde başkenti Kudüs olan bir Filistin devletini kabul ettiğini ancak halk ve silah anlamında kapsamlı bir direnişe sahip olan tarihi Filistin toprağından bir karış bile vazgeçmeyeceğini teyit etti” diyerek sözlerini noktaladı.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.